*Özlemek*

4.7K 237 117
                                    

Saçıma ve makyajıma tekrar tekrar baktım.  En sonunda Yağmur'a döndüm.

"Yağmur evlenen senin arkadaşın ben niye bu kadar süslendim acaba?" otuz iki diş sırıtan canım arkadaşımın birden yüzü düştü. Anlamaz bakışlarla ona bakıyordum çünkü gerçekten abartılı bir saç ve makyaj yapılmıştı.

"Ne olur bir kerede sorgulamasan? Bak ben ve öykü de nedime gibi olduk ama sesi çıkmıyor öykünün" kafamı iki yana sallayıp ayağa kalktım.

"Sorunda orda güzel arkadaşım ipek sizin ortak arkadaşınız nedime olmak hakkınız ama bırakın nedimeyi ben gelinin kız kardeşi gibi oldum! " gerçekten öyle olmuştum. Bir gelinlik bir duvak olsa hatta İpek'in yerine ben gelin olabilirdim.

" Abartma Doğa sanki gelin saçı yaptırdık yürü hadi gidelim" sabır dileyerek kuaförden çıktım. Bugün kaçıncı sabrımdı acaba? Bir kaç saattir emrivakilerin kralını yaşıyordum. Zaten bir haftadır Berk'i de göremiyordum. Bir hafta
önce beraber uyumuştuk. Ondan beri evler dip dibe olduğu halde bir kere yüzünü göremedim. Telefonda bile toplasak bir saat konuşmuşluğumuz yoktu. Gerçekten çok özlemiştim. Şimdi karşıma çıksa boynuna atlar boğana kadar sarılırdım.

"Doğa binicek misin artık şu arabaya?"
Yağmur'un sesiyle kendime geldim. Kim bilir kaç saattir kapının önünde dikiliyordum. Leyla oldum iyice sayende Berk efendi, insan bir görmeye gelir. Gerçi bende gitmedim görmeye ama benimde bir sürü bitirmem gereken dosya vardı. Ben kafayı yemeden arayıp sesini duymalıydım ki özlemim hafiflemeliydi. Yoksa şirketi basacaktım.

Çantamdan telefonu alırken Yağmur'un tuhaf bakışlarıyla karşılaştım ama şuan onu düşünmeyecek kadar aşk doluydum. O yüzden tuhaf bakışları atlayıp Berk'i aradım. Aradım aramasına ama telefonunu açmıyordu. O kadar mı yoğundu?

"Doğa susayım susayım diyorum ama tutamıycam. Kızım mal mısın sen? Arabaya bindiğinden beri mal mal kafa sallıyorsun. Arabanın arkasında ki kafası sallanan süs köpeği gibisin."
Gözümü kısarak Yağmur'a baktım. O da o beni benzettiği süs köpeği gibi sinip arkasına yaslandı.

"Bana bak zaten Berk'in kokusu burnumda tütüyor. Bir haftadır göremedim adamı, toplasan bir saat konuşamadık. Özlemimden çatcak yer arıyorum. Koparım kafanı sende sallanacak kafa kalmaz." diyip önüme döndüm.

" Mart ayında kutuya konulmuş dişi kedi gibisin yemin ediyorum. Berk'in  sana bir an önce evlilik teklifi etmesi lazım, hepimiz için hayırlı olacak" hiç arkamı dönmeden taklidini yaptım. Hem korkuyor hemde lafını  esirgemiyor. Dua etsin arkadaşı evleniyordu bu akşam yoksa ona kediyi köpeği yakından gösterirdim.

Ben Yağmur'a sessiz sessiz söylenirken Öykü hiç bize karışmadan arabayı durdurdu. Şöyle bir etrafa bakınca şaşırdım burası bir tanıdık geliyordu bana ama çıkaramamıştım. Hangi firmanın yeriydi burası bilmiyordum ama çok güzel gözüküyordu. İpekten öğrenmeliydim. Bunu aklımın bir köşesine yazıp arabadan indim.

Arabadan inince Yağmur kolumdan tutup kalabalıktan uzak bir yerden yürümeye başladık. Gerçekten çok güzel bir yerdi. Etraf ışıklandırılmış, masalar süslenmiş, yiyeceklerle donatılmıştı. İlerde akan derenin sesi buraya kadar geliyordu. İlerledikçe burası daha da tanıdık geliyordu ama hala çıkaramadım diye düşünürken nerde olduğumuzu anladım. Burası bizim piknik yaptığımız yer değil miydi? İki yıldır işlerden dolayı gelemiyorduk ne kadar değişmişti. Bir de düğün için hazırlanınca iyice tanınmaz olmuştu. Burasını da mı keşfetmişlerdi? Saatlerce oyun oynadığımız yer düğün  dernek uğruna halktan alınmış olamazdı ama haksızlık değil de ne bu?

"Yağmur güzelim yeri firmalara mı kaptırdık biz ya! Sabahtan beri nerde düğün nerde düğün diyorum cevaplamıyorsun da"

"Üzülecektin, belki de düğüne gelmeyecektin. O yüzden söylemek istemedim. Neyse gel şuraya geçelim. Malum çok anın var orda" Yağmur sinsice gülerken omzuna vurdum. Gittiğimiz yer Berk'in bana balo gecesine soru sorduğu, beni ilk öptüğü ve daha sayısız anımızın olduğu yerdi. Buranın sahibi de güzel olduğunu düşünmüş olmalı ki burayada ayrı süslemeler konmuş ve tam oturup yıldız seyretmelik olmuştu.  En son fotoğraf çekimleri burda yapılacaktı sanırım kamera falanda vardı.

"Öyküye bakıyım ben içecek bir şeyler alacaktı. Onları içene kadar düğün başlar. " onaylayıp suyu izlemeye başladım. Arkadan konuşma sesleri gelsede suyun sesi daha baskındı. Gözlerimi kapamış huzuru bulmuşken yine Berk aklıma gelmişti. Ne güzel günlerdi. Her dakika beraberdik. İş yoktu, dosyalar yoktu. Test kitapları vardı ama onlarda aynı sorulardı. Şimdi bir hafta hatta bazen şehir dışına çıkmak zorunda kalıyordu. Bir ay görüşemediğimiz oluyordu. Ben inat etmeyip Berk'in yanında mı işe girseydim acaba?

Arkamdan ses gelince kendimle çatışmayı kesip arkamı döndüm. Gözlerimi kapayıp tekrar açtım. Gördüklerim rüyaydı. Ben kesin gözümü kapattıktan sonra uyumuş sonra suya düşmüş, boğulmuştum. Beni şuan uyandırmaya çalışıyorlardı ve ben o sırada bu rüyayı görüyordum.

Berk önünde beyaz bir kutu, elinde de siyah küçük bir kutu ile benim önümde diz çökmüştü. Sabahtan beri bir haftadır görmüyorum diye sayıkladığım adam karşımda diz çökmüştü. Ben ağzım açık şoktayken Berk ilk önce beyaz kutuyu açtı. Geçen hafta Yağmur'un fikri olan düğün alışverişinde denediğim gelinlikti bu. Gözlerimi gelinlikten alıp Berk'e çevirdim. Küçük siyah kutuda ki beş taş yüzük müydü? Bana mı öyle geliyordu?

" İçinde peri gibi gözükeceğine emin olduğum bu gelinliği giyer misin? O zarif parmağına bu yüzüğü takmama İzin verir misin? Nikah masasında hem tuzlu kahveni içirip hemde ayağıma basma şerefinde bulunur musun? Benim en değelim olur musun Doğa? "

------

Ne deseniz haklısınız. Öylece bir şey demeden pat diye yok oldum ama mecburdum. Yorumlarınızı bildirimlerinizi hep okudum ama bölüm yükleyemedim. Çok özür diliyorum. Sabrınız içinde teşekkür ederim.
Umarım beğenmişsinizdir 😘😘

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 08, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

PENCEREMDEKİ ÇOCUKWhere stories live. Discover now