35--Çözüm--

5.9K 325 23
                                    

"İrem'i de tedavi etmemiz gerek bence" Şule Hanımın yorumuna omuz silkmekle yetindim. Şaka yaptığı gülümsemesinden belliydi ama bence şaka olamayacak kadar ciddiydi. Kıskançlık yüzünden delirdiğini düşünüyordum.

Şule Hanım'ın yüzü tekrar ciddileşince devam etmem gerektiğini anladım. Yemeğimizi yerken mola vermiştik. Çocukluğumdan başlayıp İrem'i çamur içinde bıraktığım kısma kadar anlatmıştım. Meyve suyumdan bir yudum alıp anlatmaya devam ettim.

"Daha sonra eve gittim. Annemler evde yoktu. Yağmur durmamıştı ama çok ta şiddetli değildi. Ama ben duş almaya girdikten on dakika sonra falan şiddetlendi. O sırada da annem aradı. Yollar kapandığı için orada kalmak zorunda kaldılar. Ben de Berk'i çağırdım. Tabi o gelene kadar kriz geçirdim derken yorulmuştum. Hala gelmemişti. Uyumaya yakın geldiğini hatırlıyorum. Sabah uyandığım da da yanımdaydılar. O günden sonra Berk ile eskisi gibi olduğumuz anlar az ve kısaydı. Kavgalarımızda birbirimize laf sokup şakalaşmaktansa kalbimizi kırıcı sözler söyler olmuştuk. İkimiz de değiştik. Ona değiştiğini söyledim ama inkar etti. Dün akşam da ondan uzaklaştığımı söyledi. Her inatlaştığımda ondan uzağa gittiğimi söyledi. Sonrada kabus gördüm işte" sanki her içimi döktüğümde biraz daha ferahlıyordum.

Şule Hanım'ın gülümseyen yüzüne ben de gülümsedim. Söyleyeceklerini merak ediyordum. Hayatımı dinlemek isteyen tek psikolog oydu. Diğerleri çocukluğuma takılı kalmışlardı.

Tamam belki haklılardı. Korkum çocukluktan geliyordu ama yağmur veya gökgürültüsü yüzünden olduğunu sanmıyordum. Yazın ortasında da çığlık çığlığa uyanıyordum. Kışın ortasında da. Yağmur olması gerekmiyordu. Aklımda bir şey vardı ama Şule Hanım'a söylersem saçma düşündüğümü söyleyeceğinden korkuyordum. Yani düşündüğüm biraz saçmaydı ama değildi de. Ah kafayı yiyecektim. En iyisi Şule Hanım'a düşüncelerini sormaktı.

"Eee düşünceleriniz neler?" Gülümsedim. Birbirimize gülümseyip duruyorduk. En sonunda bu duruma kahkaha atarak gülecektim sanırım.

"Aklına takılan bir şeyler olduğunu düşünüyorum" kaşlarımı çatıp gülümseyen suratına baktım. Söylemelimiydim ki? "Bak hastalığının sebebini çözdüğümü düşünüyorum. Ama ilk senin düşüncelerini duymak isterim." Güven verici bir gülümse daha gönderdi bana. Bugun fazla gülümsemiştim. Ama ilk seanstaki gibi. Soğuk ve katı duruşu olsaydı. Bu olanları ona anlatmazdım.

"Bütün doktorlarım küçüklüğüme odaklanıp durdu. Gökgürültüsü, yağmur, karanlık her şeyi saydılar. Ama bence hiç biri." Şule Hanım ciddi bir şekilde beni dinliyordu. "Ben o gün çok korkmuştum. Başından beri yağmur gökgürültüsü vardı ama ben korkmamıştım. Taki Berk'e seslenip onun gittiğini analayana dek. O gittikten sonra korkmaya başladım ben. Bunu bugün size anlatırken farkettim." Ciddi yüzü gülümsemeye dönerken arkasına yaslanıp yakınımız daki garsondan hesabı istedi.

"Düşüncelerimizde hemfikir olduğumuzu sevindim Doğacım" Şaşırmıştım. Şule Hanım da benim gibi düşünüyordu. "Senin korkun Berk'i kaybetmek. Kabuslarının sebebi bu ama aynı zamanda güven probleminde var. Güvenmediğin insanlara karşı soğuksun ve kendini savunmak için hazırlıyorsun. Uyku halindeyken savunmaya hazırlanamadığın için de çığlık atarak veya rüyanda her ne yapıyorsan onu yaparak uyanıyorsun." Garson yanımıza geldiğinde Şule Hanım konuşmasını kesti. Hesabı paylaşmak istememe rağmen kabul etmedi ve hesabı ödeyerek toparlanmaya başladı. Bende öyle yaptım.

"Bugün ki seanslarımı iptal ettiğim için yarın tüm günüm dolu olacak ama ondan sonra ki gün Berk ile beraber seni bekliyorum. Saatini mesaj olarak atarım." Her ne kadar Berk ile beraber kısmına takılsamda başım ile onaylayıp sandalyeden kalktım. "Seni bırakmamı ister misin?"

PENCEREMDEKİ ÇOCUKWhere stories live. Discover now