9--Balo--

10.1K 448 43
                                    

Gözlerinin yeşilinde kaybolurken ona biraz daha yaklaştım. Bunu yapabilirdim. Ona şimdi burda hislerimi açabilirdim. Onun gözlerine bakıp ona olan sevgimi söyleyebilirdim. Ben gözlerine bakmaya devam ederken onun gözleri birden alaylı bir şekilde bakmaya başladı.

"Beni buraya böyle bakmak için mi getirdin" uzun bir sessizliği bozan Berk'e gülümsedim.

"Hayır o yüzden değil. Seni buraya getirdim çünkü.." Yapabilirim yapabilirim " çünkü sana böyle bakmamın sebebini söylemek için" alaylı bakışları anlamayan bakışlara dönerken ağzımdan çıkan kelimelere inanamadım.

"Seni buraya getirdim çünkü seni sevdiğimi söylemek zorundaydım" Berk biraz şaşırdıktan sonra gülmeye başladı.

"Sen .. beni .. beni .. mi .. seviyorsun .." kahkahalarının arasından konuşmaya çalışmıştı.

"Evet hemde çok" Berk gülmeyi keserek bana yaklaştı. Eliyle yüzüme düşen saçı kulağımın arkasına sıkıştırıp yanağımı okşadı. Yüzü ciddileşti.

"Sen beni seviyorsun he hemde çok" başımı olumlu anlamda salladım. O ise tanıdık bakışlarından yaptı. Sonunda benim üzüldüğüm, beni yerle bir eden kelimeleri etmeden önce o bakışıyla karşılaştım.

"Ama ben sevmiyorum. Onu napıcaz ?" yüzümü iki elinin arasına alarak devam etti " şu yüzüne baksana bu yüze kim aşık olur? Seni kimse sevmeyecek Doğa, sen hep seveceksin ama seni seven olmayacak. Bunu o çirkin kafana sok" ellerini yüzümden çekip beni sokağın ortasında yalnız bıraktı.

Beni kırık kalbimle orada öyle yalnız bıraktı. Kalbimin üstüne ağrı saplanırken beni orada yalnız bıraktı. Ben onu sevdiğimi söylerken o beni orada yalnız bıraktı. Ben ona kalbimi sunarken o kalbimi söküp yere attı ve beni orada yalnız bıraktı.

Etraf karamaya başlarken ben hala orada dikiliyordum. Beni yalnız bıraktığı yerde dikiliyordum. Ne ağlayabiliyordum ne de hareket edebiliyordum. Etraf kararmaya devam etti. Karardı karardı taki her yer simsiyah olana dek. Birden nerden geldiğini bilmediğim tanıdık bir şarkı çalmaya başladı. Şarkıyı dinlerken vucudum uyuşmaya başladı. Sanki uçuyor gibiydim. Vucudum uyuşmaya devam ederken sırtımda bir sıcaklık hissettim. Bu sırada şarkı gittikçe daha yüksek çalıyordu. Artık gözlerimi kapamış herşeyi oluruna bırakmıştım.

En sonunda şarkı durduğunda vucudumun uyuşukluğuda gitmişti. Gözlerimi açınca kendimi o karanlıkta bulmayı beklerken odamda bulunca içimde bir boşluk oluştu. Yatakta doğrulup etrafıma bakındım. Rüyaydı! Her şey kocaman bir rüyaydı.

Dün, bu akşam olacak balo da Berk'e söyleyeceklerimi o kadar çok düşünmüştüm ki artık rüyalarıma bile girmişti. Sonucu güzel olmayan şeylere rüya denmezdi değil mi? Kabus denirdi benim gördüğüme hemde en büyük kabusum! İki gündür Berk'e hissettiklerimi söyledikten sonra acaba ne olur diye düşünmüştüm ve galiba cevabını almıştım.

Rüyamda çalan şarkı çalmaya başlayınca yerimde sıçradım. Meğer telefonun alarmıymış. Alarmı kapayıp ayağa kalktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Yüzümü sildikten sonra aynanın karşısına geçtim. Ya Berk gerçekte de böyle düşünüyorsa gerçekte de benim çirkin olduğumu düşünüyorsa. Tamam İrem kadar güzel bir kız değilim ama o kadarda çirkin bir kız değilim. En azından sürtük değilim değil mi?

Her zaman yaptığım gibi rimel ve eyeliner sürüp odama geçtim. Berk uyanmış giydiği gömleğinin kollarını katlıyordu. Beni görünce gülümsedi. Ağzını yavaşça oynatarak günaydın dedi. Aynı şekilde cevap verip gülümsedim. Gidip perdeyi kapamaya üşendiğim için giyeceğim kıyafetleri alıp banyoya geçtim. Üstümü giyinip aşağı indim.

PENCEREMDEKİ ÇOCUKWhere stories live. Discover now