34--Kabus--

5.9K 331 7
                                    

“Ona ihanet etmeni istedim. Bana ettiğin gibi ona da ihanet emeni istedim. Başardım Doğa. Sen ona ihanet ettin” karşımda gururla gülümseyen İrem’e hayır diye bağırmak istiyordum. Boğazım yırtılana kadar hayır diye bağırmak istiyordum.

Sanki ağzım bağlanmıştı. Tek kelime edemiyordum. Sadece ağlıyordum. İhanet etmemiştim ben ona, edemezdim de zaten.  Ya da etmiş miydim?

“İhanet etin bana” Berk’in sesiyle az önce İrem’in olduğu yere baktım.  Tekrar hayır diye haykırmak geldi içimden ama yine yapamadım. Bağırmak istediğim ama yapamadığım her seferde boğazım acıyordu.

“Sen kardeşliğimizi hiçe saydın” bir haykırma isteği daha geldi içimden ama olmuyordu. Tek hissettiğim boğazımda ki acıydı. Bakışlarımı soğuk bakışlarından çekip dizlerime sabitledim. Yorulmuştum.

“İrem haklı Doğa” tekrar başımı kaldırdım. Bu seferde Burak karşımdaydı. O da bana soğuk bir şekilde bakıyordu. “Sevgin ile herkesi kaybetmekten başka bir şey yapmıyorsun” bu sefer olmuştu. Hayır diye haykıran sesimi duymuştum. Gözlerim kapalı hiç susmadan hayır diye bağırıyordum.

“Kızım yeter kendine gel”  annemin sesini duyunca sustum. Ama korkuyordum. Onun diyecekleri için korkuyordum. Bir de onun söyleyecekleri son gücümü alıp götürürdü.

“Kızım hadi canım aç gözünü” açamazdım. Diyeceklerinden korkuyordum. Başımı olmaz anlamında salladım. “Bitti birtanem rüyaydı. Hadi canım aç gözlerini” rüya mı? Korkuyla gözlerimi açtım. Annem karşımda şefkat ile bana bakıyordu. Rüyaydı. Hepsi beynimin bana oyunuydu.

“Anne b..” gerisini getiremedim. Boğazım acıyordu.

“şşş hadi gel sana ıhlamur yapalım. Boğazların yumuşasın yoksa sesin kısılır” kısılacağı çok barizdi. Ama yinede kalkıp annemin bana uzattığı koluna girdim. Ondan destek alarak merdivenlerini inerken babamda arkamızdan geliyordu.

Masaya geçtikten kısa süre sonra annem ıhlamurumu getirmişti. Bitirene kadar hiç konuşmamıştık ama şu son yudumu içtikten sonra büyük bir sorgu beni bekliyordu. Bardağa bakmayı kesip son yudumunda boğazlarımdan geçmesine izin verdim.

“Daha iyi misin?” bardağı masaya koyarken başım ile onayladım. Annemin gözleri kızarmıştı. O da ağlamıştı.

“Kızım durumun hiç iyi değil. Ben..” gözlerini kapayınca yanaklarından akan yaşları silmek için kalkıp yanına oturdum. Siliyordum ama yenisi geliyordu. “Kızın çığlık atarken senin bir şey yapamaman ne kadar kötü bir duygu biliyor musun? Her haykırışın yüreğimden bir parça koparıyor sanki. Senin her bir haykırışın kalbime bir bıçak saplıyor.” Sımsıkı sarıldım.

“Annem tamam ağlama söz yarın ilk işim Şule Hanım’a gitmek olacak” annem kollarını daha sıkı sardı. Babam ikimize de sarılıyordu.

“Anne uyuyana kadar yanımda yatar mısın?” başını sallayınca birbirimizden ayrıldık. Hep beraber yukarı çıkarken yine susuyorduk. Babam kendi odasına geçerken annem ile ben, benim odama geçmiştik.  Annemin kucağında yatarken rüyamı unutmuştum bile.

“Anne” sesim biraz çatallaşmıştı. Saçımı okşarken ona doğru yüzümü kaldırdım. “Ben ne yapacağımı bilmiyorum.” Kaşlarını çattı. “Bana yardım eder misin?” şefkat dolu gülümsemesiyle bu zamana kadar olan her şeyi anneme anlattım.

 Sonunda ise hıçkırarak ağlıyordum. Anneme anlattığım için hafiflemiştim. Bütün bu yük bana çok fazlaydı. Onun ile paylaştığım için mutluydum ama diyeceklerinden korkuyordum. Başımı göğsüne koyarak gözlerimi kapadım. O da saçımı okşamaya devam etti.

“Sen çok iyi bir kızsın Doğa. Sakın kendini ihanet ediyormuş hissetme. Sen kendin söylüyorsun. Denedim ama unutmayı kendimi engellemeyi başaramadım diye. Sen unutmayı denemişsin şimdi de sevmeyi dene” gözlerimi açıp ona baktım. “Ayrıca Berk ile senin bu konuda küsmen dünyadaki problemlerin bitmesinden daha zor emin ol” gülümsemesine bende karşılık verdim. Başımı tekrar göğsüne koyup rahat bir nefes aldım.

---

“Gelmene çok sevindim Doğacım. Berk arabayı mı park ediyor” gülümsedim. Bugün de neşeli günündeydi.

"Berk’in haberi yok. Bugün buraya tek geldim” sıcak bir gülümsemeyle bana baktı.

“Bu bir ilk o zaman” başımla onayladım. Ah çok büyük bir ilkti. “Nerden başlamak istersin?” kaşlarımı çatmam Şule Hanımı gülümsetmişti. “Hikayeni dinlemek istiyorum ve istediğin yerden başlayabilirsin” derin bir nefes aldım.

“aslında buraya geliş sebebim küçüklük anılarımı anlatmak değil” bu sefer o kaşlarını çattı. “Dün havada yağmur falan yoktu. Ama ben hayatımda ki en kötü kabusu gördüm.” Şule Hanım kollarını birleştirip geri yaslandı.

“Gördüğün rüyaların küçüklük anıların hakkında olduğunu sanmıyorum Doğa. Dün bir kabus gördün demek” başımla onayladım. “Bana anlatır mısın?” bende geri yaslanıp rüyamı ona anlattım. Ama olayları bilmediği için sadece kaşlarını çattı.

“Sanırım sandığımdan daha karmaşık bir olay var ortada” söylediği cümle tam olarak hayatımı betimliyordu sanırım.

“Anlatmamı istiyor musunuz?” başıyla onaylayınca gülümsedim. Anneme anlattıklarım bittiğinde odaya perdenin kenarlarından güneş ışıkları giriyordu. “Bütün randevularınızı iptal etmeniz gerekebilir” Şule Hanım kollarını çözüp telefona uzandı. Bir tuşa bastıktan sonra bekledi.

“Senacım, öğleden önceki bütün randevularımı iptal et ve hastalarıma bildir. Öğle yemeğini bugün odam da yemeyeceğim sipariş etmene gerek yok. Son olarak da rahatsız edilmek istemiyorum.” Tek kaşımı kaldırmış ve şaşırmış bir şekilde Şule hanıma bakıyordum. Sanırım bu iş bugün çözülecekti.

---------------------------

Ve işte söz verdiğim gibi yeni bölüm ile karşınızdayım. umarım beğenmişsinizdir. hepinize oylarınız ve yorumlarınız içi teşekkür ederim.

oy ve yorumlarınızı bekliyorum. :D

PENCEREMDEKİ ÇOCUKWhere stories live. Discover now