2--Sıra Arkadaşım--

12.5K 601 42
                                    

Ne yalan söyleyeyim ki ilk bölümden bu kadar kişi okuyacağını zannetmiyordum. ilginiz için teşekkür ederim ama beğenip beğenmediğinizi belirtirseniz daha mutlu olurum. İyi okumalar :)

Komşu olmamız, odalarımızın karşılıklı olması ve aynı okulda olmamız yetmiyormuş gibi birde aynı sıfıta olmamız.. Ah sırada ne vardı acaba?

Düşüncelerim çalan zille son buldu. Sınıfa giderken öğretmenler zili de çaldı. İlk ders matematikti ve dersimize giren hocanın yoklamayı hemen alma gibi bir huyu yoktu. O yüzden fazla acele etmeme gerek yoktu. Sınıfa girmeden önce tuvalete gidip saçımı falan düzeltip çıktım.

Koridor boştu. Anlaşılan öğretmenler derse girmişti. Sınıfın kapısını çalıp içeri girdim. İçeri girmem ile Yağmur'un ve Öykü'nün çığlıklarını duymam moralimi yerine getirmişti bile. Öğretmen başıyla geç işareti yapınca gülümseyip boş yer aramaya başladım.

Şaka mı bu!? Sırada ne var derken ciddi değildim ben! Koskoca 20 kişilik sınıfta bir tek boş yer Berk'in yanımıydı? Bu cidden şakaydı. Hani nerde el sallamam gereken kameralar?

Oflaya puflaya boş yere doğru ilerledim. Duvar kenarında en arka köşeye oturmuştu beyefendi. Oturmuştu mu dedim? Yayılmıştı desem daha doğru olur.

Yanına geldiğimde dik dik baktım ama kılını bile kıpırdatmadan oda bana dik dik bakmaya başladı. Daha fazla gözlerine bakmaya dayanamayarak çantamı sıranın yanında ki kancaya asarak oturdum. Bakışlarının üstümde olduğunu hissedebiliyordum.

Aslında Berk'den niye uzak durmaya çalıştığımı bilmiyorum. Zaten ne kadar uzakta durmaya çalışsam dibimde bitiyordu. Aynı şu anda olduğu gibi. Küçüklükten beri bu böyleydi.

Evet küçüklükten beri. Ben beş yaşındayken İzmire taşınmıştık. Berk'in ailesi ile de orda tanıştık. Ailelerimiz hemen arkadaş olmuştu ama aynı şey Berk ile benim için geçerli değildi. En ufak şeyden tartışıp kavga çıkarıyorduk. Birbirimizi yaraladığımız bile olmuştu. Hatta Berk bir keresin de neden senin saçın benim saçımdan daha uzun diye saçımı çekmiş ve elinde ki makasla çektiği kısmı kesmişti. Aralıksız 1 saat boyunca ağladığımı hatırlıyorum. Onun yüzünden bütün saçımı kestirmek zorunda kalmıştım. Küçüktük işte karşımızdakini düşünmüyorduk.

Biz büyüdükçe bizimle beraber kavga sebeplerimizde büyüyordu ama hala aynıydık. Ne kadar kavga etsekte yinede beraber takılıyorduk. Birbirimizden başka arkadaşımız yoktu ve sanki her kavgamız bizi birbirimize bağlıyordu. Tabi bu uzun sürmedi 7. sınıftayken Berkler Bursa'ya taşındı. Ben okulumu İzmir'de tamamladım.

Lise için tercih yapmaya gitmeden önceki akşam ailecek oturup hangi liseleri yazmam gerekiyor konuşması yapmıştık. Babam Berk'in ailesinin yanında çok şirin bir ev olduğunu o çevrede güzel bir kolej olduğunu ve kabul edersem hemen taşınacağımızı söylemişti.

İlk başlarda istekli değildim. Arkadaşlarımdan ayrılmak falan istemiyordum ama babamın ve annemin yüzündeki sevinçleri ve anlattıkları hayalleri çok güzeldi. Bende kabul ederek bu mutluluğun kaybolmamasını sağladım. Tabi hemen taşınmadık. Bu yazda İzmir de kalmayı istediğimi söyleyince kabul etmişlerdi. Yaz tatilinin bitmesine bir hafta kala Bursa'ya taşındık.

Evi içine girdiğim andan itibaren sevmiştim. Evin en güzel odasını kaptım diye düşünürken pencerenin karşısında ki Berk'i görünce bu evi daha da sevmeye başlamıştım. Her ne kadar sinir bir insan olsa da her zaman ki gibi onun sayesinde buraya çabucak alışmıştım. İlk yıldan arkadaş grubu edinmiştim ve yine aynı arkadaş grubuyla son yılımı paylaşıyordum. Bursa'ya geldiğim için pişman değildim mutluydum.

Kendimi düşüncelere o kadar çok kaptırmışım ki Berk'in beni dürtmesiyle gülümsediğimin farkına vardım. Hemen ciddileşerek ona döndüm.

''Efendim?'' dedim. Allah bilir ne zamandır salakça gülümsüyordum.

''Ne o yanımda oturduğun için çok mutlu oldun heralde'' pis pis gülerek söylemişti bunu.

''Ya ne demezsin çok.'' Gözlerimi devirerek hocanın dediklerine odaklanmaya çalıştım. Bu sene notlarım da ciddi anlamda bir düşüş gerçekleşecekti.

Hocanın konuşması bitince bizi serbest bıraktı. Malum okulun ilk günüydü ders işlenmiyordu. Öylece etrafıma bakınırken İrem'in bu tarafa baktığını gördüm. Niye ve neye baktığını anlamam uzun sürmedi. Berk'e bakıyordu. Geçen yaz sevgilisi şuan eski sevgilisi olan Berk'e.

Ayrılmalarının üstünden bir ay geçmişti ama kız hala Berk'e sevgilisi gibi davranıyordu. Berk bu durumdan rahatsız mıydı? Tartışılırdı. Kötü bir konu hakkında ayrılmışlardı. Ama ne kadar kötü de olsa birbirlerini severken ayrılmışlardı. Berk hala onu seviyor olabilirdi. Ona bunu sormamıştım çünkü İrem hakkında konuşma istediği en son şeydi.

Daha fazla gıcık olmadan etrafı izlemeye devam ettim. Şimdi fark ettim de 9/B sınıfının tümü 12/B olmuştu. Berk'in kulağıma bir şey fısıldamasıyla irkildim.

'' Eğer o güzel poponu kaldırıp geçmeme izin verirsen sevinirim güzellik'' dudaklarının arasından çıkan nefesi kulağımla temas ederken ne yapacağımı şaşırdım. Zil mi çalmıştı?

Hiç bozuntuya vermeden ayağı kalktım. Yanımdan geçip gittikten sonra onun yerine geçip duvara yaslandım. Berk'e şimdi hak veriyordum. Burada oturupta yayılmamak imkansızdı. Ah hiçbir kuvvet beni buradan kaldıramaz diye düşünmemle Yağmur'un beni çekiştirmesi bir olmuştu. Kalkmayacağımı anlayınca çekiştirmekten vazgeçti.

''Ohoo ilk dersten böyle yayılırsan son ders seni o sıradan vinçle kaldirmamiz gerekicek'' demesiyle kıkırdamadan duramadım.

''Saçmalama Yağmur'' sıraya biraz daha yayıldım.

''Saç malanmaz taranır bir kere'' dediğinde her ne kadar kaçmak istesem de yerimden kıpırdanamıyordum. Boş boş yüzüne bakmakla yetindim. Tipik Yağmur işte ne kadarda büyüse kendini tutamayıp her cümleye bir şey buluyordu. Sanki bunun için programlanmıştı. 9. sınıftan beri tanıyordum ve hiç değişmemişti.

''Öyle bakıcağına kalk gezelim.''

''Allah aşkına okulun neresini geziceksin''

''Ne biliyim kalk hadi kalk'' tekrar çekiştirmeye başlamıştı ki zilin çalması ile oflayıp önümdeki sırasına yerleşti. Bende sıraya tekrar yayıldım. Yayıldım ama bu seferde Berk sıranın yanına gelmiş tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. En şirin bakışımı takınmaya çalışarak -ki başaramamıştım-

''Bu ders burada otursam'' dedim ama hiç izin verecekmiş gibi durmuyordu.

''Kalk şuradan Doğa zaten uykum var.''

''Benimde var. Hem ilk ders yeterince uyumuşsundur.''

''Doğa eğer şimdi oradan kalkmazsan zorla kaldırırım'' derken gayet ciddiydi. Rezil olmaya niyetim yoktu.

''Of be al başına çal çok kıymetli sıranı Odun!'' yan tarafa kayıp geçmesi için bacaklarımı dışarı çıkardım. Beyefendi pis pis sırıtarak sıraya oturdu. Sıraya yayılacağını sandım ama aksine kulağıma doğru yaklaşıp bedenime o tanıdığım hissi vererek ''Sözlerine dikkat etmelisin'' dedi ve sırasına yayıldı. Boşuna demiyorum sinir diye.

''Doğa'' Öykü'nün seslenmesi ile hala Berk'e baktığımı fark ettim ve Öykü'ye döndüm.

''Efendim'' kaş göz işareti yapıp bir yeri gösteriyordu. Gösterdiği tarafa döndüğümde bir çift sinirli göz bu sefer Berk'e değil bana bakıyordu. Anlaşılan eski sevgilisinin bana yaklaşması pek hoşuna gidiyor sayılmazdı.

Anlaşıldı bu sene kolejin etütleri bana yetmeyecekti dershaneye yazılsamıydım acaba?

----------------------------------------

Yorumlarınızı bekliyorum :)

PENCEREMDEKİ ÇOCUKWhere stories live. Discover now