***

4.5K 253 26
                                    

"Hayır"

"Evet"

"Hayır"

"Evet"

"Lan hayır diyorsam hayır deli etme beni" elimi serçe elinden çektim.

"Bana bak bana lanlı lunlu konuşma, karşında Mert yok senin" durup kaşlarını çattı.

"Sende çıldırtıyorsun. İstemiyorum işte" gözlerimi devirdim. İstese de istemese de o elbiseyi giyecektim. O yüzden fazla uzatmadan omuz silkip yürümeye devam ettim. "O elbiseyi anca rüyanda giyersin Doğa"

"Ya babam izin verdi. Giyeceğim karışma" yine yolun ortasında durdu.

"Ben izin vermiyorum" onu yolun ortasında bırakıp tekrar yürümeye başladım.

"Bon ozon vormoyorom. Valla kocam olana kadar bana babamdan başkası karışamaz canım" arkamdan kolum tutulup sürüklenirken neye uğradığımı şaşırmıştım. "Ne oluyor"

"Arabaya gidiyoruz. Küçük bir işimiz var" kolumu çekip -ki bayağı uğraşmıştım- durdum.

"Ne işi ya yürü okula"

"Evlenicez yürü" tekrar kolumdan sürüklenirken şaşkınlıktan tepki veremiyordum. Kendime gelince tekrar aynı zorluklarla kolumu Berkten kurtarıp okula doğru yürümeye devam ettim.

"Yemin ediyorum gerizekalı. Sonra gerizekalı diyince bana kızıyor. Uzay'a çık giymeyeceğim desem NASA'ya kaçak astronot olarak girer" kolunu omzuma atan Berk'e sinirli sinirli baktım.

"Valla de, çıkarsam giymeyecek misin?" Yukarı bakıp Berk vari bir sabır dilenişi yaptıktan sonra karşıya geçtim.

"Bırak ya gitmiyorum partiye falan" her zaman işe yarayan yöntemim bu sefer ters tepti.

"Bak bu da çok mantıklı" erkekler kıskanç olunca hiç çekilmiyorlardı. Her seferinde kıskansaydı, verem olurdum herhalde.

"Berk anlıyorum. Mete'yi düşman olarak görüyorsun ama çoçuğun doğum gününe gitmezsem ayıp olur" önümde durunca bende durdum.

"Asıl o elbiseyle o partiye gidersen ayıp olur. Yapma etme, gitme be güzelim. Ayrıca ben ne görcem düşman onu o görsün beni" koskocaman bir iç çekip okula yürüdüm. Yoksa sevgilisini tırnaklayarak öldürdü manşetli sabah haberleri çıkacaktı.

~~~

"Yok canım hiç uğraşma o inatsa ben ondan daha inatım." Yağmur kulağımın dibinde inatıma söverken önümdeki fizik kitabına baktım.

"O yüzden giy pantolon tişört gel deli etme beni" gözlerimi devirdim. Ben onca elbiselinin arasına pantolon tişört giyip giyip gidemezdim.

"Valla tişört giyeceğime fizik çözerim daha iyi" telefondan kulak zarımı patlatacak ses gelince yerimde sıçradım. Telefon suratıma kapanınca, telefonumu masaya attım. "Arkadaş kendisi bir dert, arkadaşı bir dert deli olucam"

"Bende divanen olurum" Berk'in ani girişiyle yine yerimden sıçradım.

"Gerizekalı" dil şaklata şaklata geri çekildi.

"Bir şeyi 41 kere söylersen olur ama" Berkin hediyesi olan dönen sandalyede dönüp gülümsedim.

"Zaten olan birşey olsa ne olur olmasa ne olur" yüzünü buruşturunca tekrar gülüp önüme döndüm.

"Kalbimi kırıyorsun güzelim" tekrar Berk'e döndüm. Sebebi söylediği değil az önce gördüklerimi teyit etmekti.

"Üstündekiler ne?" Üstünü süzdükten sonra bana baktı.

"Kıyafet?"

"Ben zaten çuval sanmıştım." Kolları önümde bağlayıp giydiklerine baktım. Şık giyinilmişti, saçlar yapılmıştı. Nereye gittiği belliydi. "Hayır ola?"

"Laf sokmanı izleyemeyeceğim. Kalk ve giyin" tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım. "Hala cevabım hayır" omuz silkip fizik testime döndüm.

"Sende benim gibi giyin işte" ses vermedim.

"Tamam etek giy" diğer soruya geçtim.

"Şortta giyebilirsin" 1 bölü 2 çarpı 6'nın karesi çarpı 5'in karesi çarpı cos altmış, üf kim çarpıcak bunları.

"Giy anasını satıyım giy ya" tek kaşımı tekrar kaldırıp arkamı döndüm. "Ama bak Mete gelir yok elbisen güzel olmuş yok çok seksi olmuşsun der yemin ediyorum, partiyi gözü morarık bitirir." Gülümseyip tekrar önüme döndüm. Çarpmam gerekenleri çarpıp zafer edası ile elbise mi giydim.

~~

"Bir gece nasıl rezil edilir adlı programa katılsan reyting rekorları kırarsın Berk" hala partinin olduğu bara gitmeye çalışırken Burak ile son gücümüzle öne çektik.

"Ya bırakın hırsımı alıyım alamadım" arabanın oraya gelince derin bir oh çektim.

"Ya çocuğun gözü şişti acıdan yerleri süpürdü. Hala hırsımı alamadım diyor" dedikten sonra sabır dilendim.

"Rahat ol kardeşim diğer gözüde ben şişiricem" sinir ile Burak'a bakınca omuz silkti.

"Düştüm delilerin arasına ya, ne haliniz varsa görün. Aç kapıyı" yolcu koltuğunun oraya giderken Mete'nin gözünün kör olmaması için dua ettim. İlk saatlerde sulanma gibi bir girişimde bulunmamıştı ama içtikten sonra-arkadaş 18 oldu- sulanmaya başladı. E öyle oluncada hali ile Berk te suyu gözüne topladı.

"Suç çocukta değil ki elbiseyi giyen de" sinirle arkasını dönünce geldiğim yöne geri döndüm. Dönerkende onu taklit ettim tabi.

"Soç çocokto doğol ko olbosoyo goyon do" yanına gelince Burak'a işaret çaktım. Anlayınca selam verip gitti. "De bakalım şimdi zorun ne?"

"Giyme dedim değil mi?" Sinir kat sayım fırlıyordu.

"Gelmeyeceğim dediğim de zorlayan sendin değil mi?" Yukarı bakıp sabır dilendi.

"Sonra trip atıcaktın ne yapayım giydirdim. Ayrıca ben dedim yamuk yaparsa düzeltirim diye değil mi?"

"Düzeldi mi yani şimdi?" Başını sallayınca güldüm. "Bizim aramızı da düzelt bakalım düzelicek mi?" Tekrar yolcu tarafına yürürken sertçe geldiğim yöne çekildim.

"Düzgün bir şeyi düzeltemem ki" alayla gülüp tekrar gidecektim ki arabayla onun arasında kısılı kaldım. "Yapma şunu atma trip" tek kaşımı kaldırıp ters ters baktım.

"Ben bile trip atıyorsam düşün artık suçun ne kadar büyük" alnını anlıma yasladı.

"Benim olana kimse laf atamaz" itiklemeye çalıştım ama kıpırdamadı.

"Senin olmadığım için sorun yok" kaşlarını çatınca güldüm. "Hala babamın kızıyım unutma"

"Evlen benim ile o zaman benim ol" kaşlarımı çatınca güldü.


PENCEREMDEKİ ÇOCUKKde žijí příběhy. Začni objevovat