11--Süpriz--

10.2K 416 37
                                    

Gürültüyle açılan perde sesiyle gözlerimi açmaya çalıştım ama o kadar çok ağrıyorlardı ki göz kapaklarım ile verdiğim savaşa son verdim. Gözlerim kapalı esnerken başıma değen el ile ürktüm ama sonra annemin şevkatli sesini duyunca gülümsedim.

"Korkma benim günaydın" zorlada olsa gözlerimi açtım.

"Günaydın" annemin sevinç dolu gözleri endişeyle büründü. Yatağa oturup saçlarımı okşadı.

"Kızım ne bu halin?"

"Ne varmış halimde?"

"Gözlerin kanlanmış ve şişmiş" ah şimdi neden açamadığım belli oldu. Gözlerimi kapayarak yataktan kalktım.

"Çok uyumaktandır heralde elimi yüzümü yıkarsam geçer" annem birşey diyecek gibi oldu ama sonra başıyla onayladı.

Annem odadan çıkınca banyoya gittim. Yarattığım şaheseri görmek için aynanın karşısına geçtim ve keşke geçmez olaydım. Annem sabah beni nasıl bu halimle sevdi? Ben kendi evladım olsam eldiven taksamda sevmezdim. Elimi yüzümü yıkamak yerine üstümü çıkarıp duşa girdim. Ah tabi düşüncelerde beynime girmeye başladı. İnsanlar niye banyo yaparken olmadık şeyler düşünür?

Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum. Ilık su başımdan aşağı inerken gözlerimi kapadım. Dün Berk beni eve bıraktıktan sonra odama çıkmış, üstümü bile değiştirmeden yatağa yatıp ağlamaya başlamıştım. Ağlamaktan bitkin düşünce de sanırım uyuyakalmıştım.

Ağlamaktan nefret eden biri olarak çok fazla göz yaşı dökmüştüm. Bence dünyada ki en gereksiz şeylerden biride ağlamaktı. İnsan çaresiz olduğu veya canı acıdığı için ağlar ve ben dün çaresizlikten ağlamıştım. Dün sonuna kadar haksızdım. Sırf duygularım karşılıksız diye üzülmüştüm ve Berk'in üstüne gitmiştim. Gerçi dünkü kavganın sonunda Berk'ten önemli itiraflar almıştım.

Ah ne kadar kendime haklı taraf bulmaya çalışsam da Berk'in hiç bir suçu yoktu. O da aynı benim gibi arkadaşlığımızın bozulmasını istemiyordu. Onu yaptığı arkadaşlığımızı korumaktan başka bir şey değildi. Benim yaptığım ise ona git gide bağlanmak ve bu yüzden arkadaşlığımızı bozmaktan başka birşey değildi.

Anlamadığım ve en önemli konu ise İrem'in bunları nerden bildiğiydi. Dışardan çok mu belli oluyordu acaba? İrem'i tanıyorsam bunun peşini bırakmazdı. Her seferinde açığımı yakalamaya çalışacaktı. Buna hiç şüphe yoktu.

Eh en azından artık Yağmur'un dilinden düşecektim. Berk bana kardeşiymiş gibi davranıyordu. Burakta yaşadığım utanç ve saçmalığı Berk'te yaşamayacaktım. Burak da olduğu kadar kolay üstesinden gelemezdik çünkü Berk'i bana yakın davrandığı için sevmiyordum. Gerçekten seviyordum.

Ellerimin buruşmaya başladığını görünce suyu kapadım. Hesapta banyo yapmak yoktu ve ben dün yıkandıktan sonra havlumu odada bırakmıştım. Annem perdeyi açtığı için böyle içeri girersem südyen vakasından sonra en büyük utancım karşısına çıplak çıkmak olurdu. Bunu kapatacak başka utançta tanımıyorum zaten.

Aklıma banyo dolabındaki temiz çarşaflar gelince bir kaç düşme tehlikesi yaşayarak dolabın oraya gittim. Sonuç hüsran ortalıkta çarşaf falan yoktu. Ah doğru ya kızlara yer yatağı açtığım zaman onları sermiştim. Dolabı kaparken bir üst raftaki havlu gözüme çarptı. Üstünde winx club baskılı havluyu alıp dolabı kapadım. Bu havluyu en son 6 yıl önce falan kullanmıştım. Hala kaybolmadığına ve hayatımı kurtardığına inanamıyorum.

Havluyu vücuduma sıkıca sardım. Umarım Berk oda da değildir. Berk'in beni havluyla görmesine fazla utanmıyordum çünkü çoğu elbisemden uzun bir havlu kullanıyordum ama bu havlunun boyunda elbisem bile yok benim!

PENCEREMDEKİ ÇOCUKWhere stories live. Discover now