Kolej Savaşçıları [Tamamlandı...

Por Renkli_Bukalemun_

26.4K 3.3K 269

Hayatta bu kadar salak bir grup tanımışmıydınız? O halde tanışma zamanı! 🙈🙉🙊 Amac sadece salaklardan kurt... Más

Tanıtım
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm.
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Yedinci Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi İkinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Korkusuzlara
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dozuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
💕Teşekkürler💕

İkinci Bölüm

2.5K 155 15
Por Renkli_Bukalemun_

Herkese merhaba! Çok büyük bir hevesle bu hikayeyi yazıyorum. Umarım hoşunuza gider. Kitabın ilerleyişi hakkında düşüncelerinizi yorumlarda bekliyor olacağım.

Başladığınız tarihi buraya bırakın 👉

İyi okumalar

" Kazanan..."

Herkes pür dikkat sunucunun kazananı açıklamasını beklemeye başladı. Grubumla güzel bir iş çıkardığımızı düşünüyorum, umarım başkalarıda benim gibi düşünüyordur. Sunucu, elindeki zarfı açıp kartta yazanlara göz attı. Kalbim bir an yer değiştirip ağzımda atmaya başladı. Eğilip karşı gruba göz attım. Onlarda heyecanla kazananı bekliyordu. Sunucu diğer grupla aramıza girip konuşmaya başladı.
"İki grupta harika iç çıkardılar. Ama sadece biri kazanan olacak. Kazanan..."

Sustu. Sanki dünya şampiyonunu açıklıyor! Karta tekrara bakıp "Kazanan..." içimden bildiğim tüm küfürleri saymaya hazırlandım. Sunucu elindeki tomarla kağıdı bize doğrulup "kazanan... Korkusuzlar!"

Grubumuzun adını duyar duymaz ayaklarımı yerden kesip havaya sıçradım. Derin Derya'ya dönüp çığlık attı. Onlar orda birbirlerine sarılırken en yakınımda ola Efe'yi gözüme kestirip bende ona sarıldım.

Soykan kolejinin öğrencileri kazandığımızı duyar duymaz koltuklarında fırlayıp sahneye akın ettiler. Bize doğru gelen öğrenciler, bizi tuttukları gibi havaya kaldırıp "korkusuzlar" diye bağırmaya başladılar.

Okulumuzu kurtarmıştık...

Şimdilik!

Öğrenciler bizi havada zıplatmaya başladılar. Bizim gruba teker teker baktım. Önce Derine sonra Derya'ya, Efe'ye, Biricik'eve Pelin'e. Hepimiz çok çalışmıştık ve emeğimizin karşılığını aldık.

Deniz hoca bize kalabalığın arasından geçerek yaklaştı ve öğrencilere bizi indirmesini söyledi. Yavaşca bizi indiren öğrenciler sessizliği sağlayıp Deniz hocayı dinlemeye başladı. "Başardın Ecem. Başardınız"

Tekrar adımız koca salonu doldurmuştu.

🎈 🎈 🎈

Yarışmanın yapıldığı yerden çıkıp okula geldik. Saat akşam beş olmuştu. Deniz hoca yarı finale kalma sevincini kutlamak için okulun büyük salonunda ufak bir parti yapmamıza izin verince bütün okul büyük salona akın etmiş müzik eşliğinde kutlama yapıyorduk.

Bizim grup L şeklindeki kırmızı kanepeye yerleşmiş sohbet etmeye başladık. Derin bana dönüp "Ecem meyve suyu alıp geliyorum." diğerlerine dönüp "bir şey isteyen var mı?" diye sordu. Efe öne atılıp "bana bir vişne suyu ateşle canım" Derin öfkeyle bana dönüp "ben bunu gebertirim. Sen istermisin?" dedi. Cıklayıp "hayır" dedim. Derin arkasını dönüp gitti.

Biricik DJ olduğu için Soykan milletine hareketli bir şeyler çalıyordu.

Salano göz gezdirdiğim zaman ne kadar büyük bir şeyi başardığımızı anladım. Bu kadar insan bizim başarımı kutluyorlardı. Bu büyük bir gurur kaynağıydı.

Soykanlıları izlemekten sıkılıp telefonumu arka cebimden çıkarıp aramalara girdim. Tek bir arama veya mesaj yoktu. Sinirle telefonumu cebime geri sokup ufak bir küfür savurdum. Bugün yarışmanın olacağını biliyorlardı. Ona rağmen arayan yoktu. Heleki annem hiç aramamıştı. İnsan Çocuğuna  karşı bu kadar sorumsuz olmaz ama?

Pelin ile gözlerimiz birbirini bulunca bana kaş göz yaptı. Ne dediğini anlamadığım için elimle "ne diyorsun?" der gibi salladım.

Pelin koltuktan kalkıp yanıma oturdu "şu çocuk diyorum sabahtan beri sana bakıyor diyorum! " kaşlarıyla arkasını işaret etti. Bir az eğilip kimi söylediğine bakmaya çalıştım. Bir ayağını duvara yaslamış, bal renginde gözleri olan kumral bir erkek bana bakıyordu.

Çok umursamayıp Pelin döndüm "ba-na-neee. Git bizim gruba söyle uyumaya gidelim çok yorulduk zaten. Hadi kalk bir işe yara. Kalk, kalk, kalk! " elimle Pelin'i ayağa kaldırıp onu yolladım. Boş boş oturmaktansa Efe'nin öldürücü esprilerini dinlemek daha iyidir deyip Efe'ye döndüm.

Efe oturduğu yerden kalmış birileriyle konuşuyordu. Banada bir şey kalmayınca tekrar salona dönüp millet ne alemde diye izlemeye karar verdim.

Okulumuz oldukça renkli bir yerdi. Eksik hiçbir şeyimiz yok, aksine fazlamız vardı.

Pelin ufak adımlarla bana geldiğini görünce ayağa kalktım. Aramızdaki mesafeyi kapatıp "bizimkiler yatakanelere gitti. Hadi bizde gidip uyuyalım." Pelin'in dediğini yapıp merdivenlere yöneldim.

Pelin ile yatakanelere olduğu en üst kata çıkıp odamıza girdik. Ben, Pelin, Biricik, Derin ve Derya aynı odada kalıyordum. Böyle bir şeyi hocamıza ısrarla kabul ettirdik. Normalde bir odada en fazla üç kişi kalabiliyordu.

Herkes kendi odasını istediği gibi düzenleyebiliyordu. Bizde odamızı iki ranza ve bir tekli yatak koydurtmuştuk. Odayı tozpembe ile boyatıp her tarafa peluş ayılar koymuştuk. Odanın çok seviyordum. Tatlı bir havası vardı. Benim için ise odanın her tarafına raflar yaptırmıştık. Gereğinden fazla kitap aldığım için koyacak yer yoktu. Bazen annem bana bu durum için batacaklarını söylüyordu.

Derin ve ben aynı ranzada, Pelinle Biricik ise aynı ranzada kalıyordu. Tekli yatakta ise Derya yatıyordu.

Odada hepimize ait farklı çalışma masası ve bilgisayarı vardı. Odamızda bir de okuma köşesi vardı. Burayı ben kendim için yapmıştım. Pencere; odanın zeminine bir karış yukarıda olduğu için yağmurlu havalarda kitap okumak için birinci favori yerimdi. Camın önüne renkli birçok puf koymuştum.

Odaya girip ranzama yöneldim. Ranzanın üst tarafında ben kalıyordum. Yatağıma çıkıp yorganımın içine girdim. Kızlara seslenip "hadi kızlar yatın. Biricik, ışığı kapat." ışığı kapattıktan sonra hepimiz yataklarımıza girdik.

Uyumak için bir sağa bir sola dönüp durdum. Bu durumdan sıkılan Derin alt taraftan bana seslenip "Peki şimdi Umut kolejine ne olacak?"

Bu gün yarıştığımız kolej, Umut kolejiydi. Yarışmanın şartlarına göre kaybeden okul yıkılacaktı.

Zaten amaç bu. Soykan kolejinin çevresinde 3 tane daha kolej vardı ve hepsini başarılı Öğrencileri vardı. Çevrede fazladan kolej olduğu için bu fazla kolejleri yıkmak gibi bir proje atılınca ortaya mecburen fazla olan 3 koleji yıkacaklardı. Sadece 4 okuldan biri hayata devam edecekti. Bizim okulda dahil olmak üzere 4 okul bir dans yarışması yapacaklar ve kaybedenler yıkılacaktı.

Dans konusunda iyi olduğumuz için ve benim bu konuda birkaç madalyam olduğundan bir grup kurdular ve beni yarışmaya soktular. İlk elenen Umut koleji oldu. Yani ilk yıkılacak kolej.

Ranzadan aşağıya sarkıp "yıkılacak." dedim hızlıca. Yatağıma geri dönüp başımı yastığıma koydum. "Kızlar hadi yatın. Yarın uzun bir gün olucak" Derya gülüp "zaten hergün uzun oluyor" dedi.

Aramızda sessizliği sağlayıp gözlerimi kapattım. Hala uykum olmadığı için koyunları kurt yemiş mi  diye saymaya başladım.
1,2,3,4...

❄ ❄ ❄

"Ecem!"

Efe'nin iğrenç sesi kulağıma dolunca gözlerimi uyanmamak için daha sıkı kapattım. "Kızlar kalkın! Çok kötü bir şey oldu."

Beşimiz de Efe'nin ısrarıyla yataktan kalktık. "ne oldu Efe?" Efe kapıyı örtüp soluklanmak için kapıya yasladı. "Ben bu sefer öldüm" başını iki yana sallayıp "yok yok! Kesin öldüm." Ranzadan aşağıya indim "Efe, ne oldu!? " Efe bana doğru gelip "hani bir kız vardı ya. Biz onunla sevgiliydik." başımı sallayıp "evet. Eee..." Efe bir nefes alıp "işte onun sevgilisi varmış. Bizi gördü. Bana 'sen çıkışta bekle' dedi. Şimdi kesin ağzıma..." Efe çok sık küfür ederdi. Elimle ağzını kapatıp küfür etmesini engelledim. Elimi çektim. Elimi çeker çekmez "beni kesin doğrayacak. Ocağına düştüm yardım et" Efe'yi kaçıncı kurtarışım bilmiyorum ama bu sefer ona asla yardım etmicem. Elimi anlıma vurup "lan sen niye milletin sevgilisini ayartıyon! Mal!" elimi anlımdan çekip "bu sefer ben seni kurtarmam" ranzaya dönüp yatağıma çıktım. Hala sıcak olan yatağıma girip Efe'ye arkamı döndüm.

Efe'nin ranzaya çıkma sesini duyunca sinirle yorganı üzerimden attım. Tam tahmin ettiğim gibi ranzaya çıkmış karşımda oturuyordu. Sinirle "Efe" dedim. Bana masum kedi gözleriyle bakıp "efendim Ecemciğim" onun bu tatlı halini bozup "defol!" diye bağırdım. Efe'yi şu kadar tanıyorsam asla vazgeçmezdi.

Hayvan, kedi gözlerine dayanamadığımı biliyordu ve beni en hassas yerimden vurmaya devam etti. Oflayıp "tamam hayvan, gelicem. Ama bana bak bu son olsun" bana minnet duyar gibi ellerini birleştirip "tamam büyük usta, bu son" yataktan inmek için ranzanın merdivenine yönelir gibi olup "gidecektim ama bir espri yapmadan olmaz." elimle onu ranzadan aşağıya itmeye çalıştım. Artık kaç kiloysa itemedim "Efe defol!" ranzanın iki tarafında tutunup "espri yapmaktan kendime hakim olamıyorum. O zaman bende savcı olurum" Allah kahretsin böyle esprinin! "esprimi yaptım. Artık gidebilirim." Ranzadan aşağıya atladı. Arkasından sadece kalakalmıştık. Bu çocuğu kim şımarttı? "Hasan amcaya söyleyelim de bunun kartlarını alsın. Yoksa bu daha çok azacak."

Efe tam kabıdan çıkarken aklıma bir soru düştü. "Sen buraya nasıl geldin?" erkeklerin bu kata çıkmaları yasaktı. Bu katta kızlar uyuduğu için dört tane nöbetçi vardı. Aynı şekilde kızlarında bir alt katta olmaları yasaktı. Çünkü ordada erkekler uyuyordu. Efe bana dönüp "sihirbazlar asla sırrını söylemez" odadan hızlı adımlarla çıktı.

Efe odadan çıkar çıkmaz elime telefonumu alıp saatte baktım. Kahvaltı saati nerdeyse gelmişti. Kızlar yataklarından çıkmaya başladıklarında hızla ranzamdan inip banyoya yöneldim. Elimi yüzümü güzelce yıkayıp okul ünüformalarımı almak için banyodan çıkıp dolabıma yöneldim. Formamı alır almaz banyoya tekrar yöneldim. Üzerimdeki kedili pijamalarımdan kurtulup siyah, uçlarında iki beyaz şeridi olan eteğimi giydim. Lakosumuda giyip okul eteğinin içine sıkıştırdım. Saçlarımı fönleyip siyah ayakkabılarımı giydim. Asla olmassa olmazım olan siyah şapkamıda takıp banyodan çıktım.

Ben çıkar çıkmaz Derya banyoya dalıp kapıyı kilitledi. Her zaman olan ve herkesin başına gelen tuvalet sırası bizde de oluyordu. Diğer kızların giyinmesini beklerken kitaplığı da duran "siyah ve ötesi " adlı kitabımı alıp okuma köşeme geçtim. Kızlar hazırlanana kadar okurdum en azından.

Sonunda kızlar giyinince v grup halinde odadan çıktık. Yemekhaneye giden merdivenlere yöneldik. Aramızda uzun bir sessizlik vardı. Biricik aramızdaki sessizliği bozup       "Kızlar yarışmanın şartları değişmiş" merdivende yalpalayarak az kala düşeyazdım. "Nasıl değişmiş?" Biricik telefonunda bir şeyler kurcalayup "bakın" telefonu bize çevirip "dün siz uyuyunca Deniz hoca bu mesajı göndermiş" telefonu alıp mesaja baktım. Gerçekten öyle yazıyordu. Telefonu Biricike verip "sonra hocaya sorarız" mesajın üzerinde -böyle bir saçmalık olmayacağı için - çok durmadan merdivenlerden inip yemekhanenin girişine geldik. Ben önde Derin ve Derya sol tarafımda Biricik ve Pelin ise sağ tarafımda, yemekhaneye havalı bir şekilde giriş yaptık. Kendi çapızad.

Yemeklerimizi alıp boş bir masa oturup yemeğimi yemeye başladım. Efe yanımıza gelip kendine bir sandalye çekti. Sandalyemi Efe'den uzak bir yere alıp oturdum. Yemeğimi yedikten sonra grup halinde sınıfın yolunu tuttuk.

Sınıfın kapısına gelip içeri adımımızı atar atmaz sınıfta büyük bir alkış patlak verdi. Erkekler ıslık çalıyor ve gür bir şekilde alkışlıyorlardı. Hoca kapıda belirip "tamam hadi yerlerinize" dedi.

Ders programına bakmayı unutmuştum. İlk ders fizikti. Bu dersi çıkaranın mezarında huzur olmasın. İnşallah mezarı sular altında kalır. Yerime geçip ayağa kalktık. Hoca daha otur demeden oturdum ve Pelin'in yanıma gelmesini bekledim. Pelin ile beraber oturuyorduk.

Derste uyumuş olmalıyım ki Pelin beni dürterek kaldırdı. Teneffüs olmuştu. Telefonumu sıranın altından çıkarıp sıradaki derse baktım. Matematikti.

Bütün sınıf matematikten nefret ediyordu -ben hariç-. Teneffüs bitince sessizce hocayı beklemeye başladık.

Matematik dersinde her zamanki gibi yine soruları bir ben çözmüştüm. Matamatikten nefret edenleri nedense anlamıyorum. Halbuki asıl nefret edilmesi gereken ders fizikti! Matematikten sonraki birçok iğrenç derse girip çıktım.

Sonunda berbat perşembe günü tamamlamıştım. Çıkış zili çalar çalmaz Efe sınıfın kapısında beklemeye başladı. Çantamı toparlayıp kızlarla sınıftan çıktık. Okulun çıkışına gidip "neredeler oğlum?" Efe'ye dönüp sorarcasına baş salladım. Eli ile gösterip "ilerdeki parktalar" çantamın bir kolunu takmış bir kolunu takmamıştım. Siyah şapkam ile yüzümü biraz daha kapatıp parka gittik.

Parkın en kuytu köşesinde bizi bekleyen dört erkek dikilmişti. Birisi ağaca yaslanmış ellerini bağlamış etrafına bakıyordu. Diğer üçü ise aralarında konuşuyorlardı. Yine havalı dizilişimizi yapıp parka girdik.

Bizi görür görmez duruşlarını dikleştirip bize döndüler - ağaca yaslanan hariç. Sanırım sadece izlemeye gelmişti- Derin, Derya, ben, Pelin ve Biricik en sonda ise Efe sırayla dizilmiştik. Ağaca yaslanan çocuk hala öylece bize bakıyordu. Bu çocuğu bir yerden gözüm ısırıyor ama... Tabi ya partide beni izleyen salaktı bu. Aralarından sarışın olan söze girdi. "Ne o? Kendin dövemeyeceğini anladın kızları mı çağırdın?" işaret parmağım ile konuşan çocuğa gel işareti yapıp "gel gösterim sana kim kimi dövermiş." bazen okuldaki kavgalara karışırdım. Bu sayede ufak bir tecrübem vardı. Hem kareteyede gitmiştim. Yani ben bu çocuğu döverdim. Sarışın bana bakıp küçümser bir gülüş atıp "kızım git başına bela alacaksın." Çantamı yere atıp "Korkuyor musun? Gelsene sen" elini havada deli mi ne?  dercesine sallayıp "bak ağlarsın" omuz silkip gelmesini istedim. Oda omuz silkip olduğu yerden bana doğru hareket etmeye başladı. Bende ona yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapatmaya çalıştım.

Bana bir adım kalasıya elini havaya kaldırdı. Tecrübeli olduğum için havaya kaldırdığı elini yakalayıp hareketsiz bıraktım. Anında karnına bir tekme geçirdim.

Acıyla yere eğilip tiz bir çığlık attı. Eğilmesini fırsat bilip sırtına birde dirsek geçirdim. İyice yere yığılıp kaldı. Diğer arkadaşları - ağaca yaslanan daha fazla - şaşkına uğramıştı. Kızlar arkama geçip "gelsenize" dedi. Ağaca yaslanan hariç diğer ikisi bize geldi. Tabiki onlarda bu konuda tecrübeleri vardı. Derin ile Pelin birini Derya ile Biricik ise biri ile ilegileniyordu. Onlar diğerlerinide yere serince yerden eğilip taş aldım. Ağaca yaslanan çocuğa seslenip "kavgaya geldiysen kavga edeceksin" elimdeki taşı kafasına fırlatıp yere yıkılışını izledim. Bir eli ile başındaki akan kana bakıyor bir eli ile yerden destek alıyordu. Arkamı dönüp "Efe çantam" dedim. Efe yede duran çantamı alıp sırtına taktı. Kızlara seslenip "bu günlük bu kadar, gidelim." arkamı dönüp yürümeye başladım. Efe yanıma gelip "emredersiniz üstad" arkamda bıraktığım şaheserlere  yürümeye başladım.

Yorgun argın okula geri dönmüştük. O gün verilen bütün ödevleri yapıp, günün tekrarını yaptım. Elime kahvemi alıp kitabımı okumaya başladım.

Aklıma bu günki kavga gelince kitabı okumayı bırakıp pijamalarımı giymek için banyoya gittim. Dişlerimide fırçaladıktan sonra kendimi nasıl olduysa hızla yatağa attım. Sabah erken kalkıcaktık sonuçta.

Sabahın altısında kalkıp bizim grubu dans odasına çağırmıştım. Artık kazanmamız gereken bir yarışma vardı ve ben kazanaçaktım.

Biricik internetten çıkardığı yarışma kurallarını bana uzatıp "incele istersen" dedi. Kağıtları alıp beyaz masanın yanına gittim. Kağıtlar da tomarca şey yazıyordu. Birden arkamdan adımı duyunca döndüm. Deniz hoca kapıda elinde kağıtlarla dikiliyordu. " Ecem kuralları duymuşsunuzdur. Bu yüzden gruba dört kişi daha lazım biliyorsun. Bu yüzden size yeni dansçılarımızı tanıtayım." kapıyı açıp "içeri girin" dedi. Daha biz kuralları yeni öğrenmiştik hoca çoktan bize yeni arkadaşlar bulmuştu. Kapı ardına kadar açıldı. Açık olan kapıdan dışarıya bakıyorduk. Ama kimse yoktu.

Beş saniye sonra art arda sıralanmış dört erkek içeri girdi.

Ama bunlar... Onlar!..

İlk bölümü kısa tutmak istedim. Beğenilerinizi bekliyorum 💕

İlk bölüm kısa ama oldun. Amatörüm. O yüzden yanlışlarım olabilir. Kusura bakamyın😊

Seguir leyendo

También te gustarán

Peyda Por Herkes Yalan

Novela Juvenil

914K 64K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
166K 17.5K 43
0565******: E sen bana aşık olmuşsun 0565******: Vatana millete hayırlı uğurlu olsun 0565******: Yalnız tek sorun var 0565******: Ben sana aşık deği...
214K 13.3K 48
bu normal bir hikayedir #2 in short story march 2, 19
pera ❦ Por 🖤

Historia Corta

131K 11.1K 19
texting | tamamlandı "Pera'yı kalbine göm." ✦ 13.12.2018