Wonderwall

De burjoz

208K 8.7K 4.4K

"Çünkü belki de beni kurtaracak kişi sen olacaksın ve sonuç olarak sen benim tek dayanağımsın" | Oasis-Wonder... Mai multe

Wonderwall
1.1 | Misterious Boy
1.2 | Homework
1.3 | Lost
1.4 | Uninvited Guest
1.5 | Nightclub
1.6 | Accident
1.7 | The Last Letter
1.8 | Sadness
1.9 | Waking up
1.10 | Voice of the car
1.11 | Out for dinner
1.12 | Stupid Questions
1.13 | Wuthering Heights
1.14 | Bad Idea
1.15 | Conversation
1.16 | Blocked Number
2.1 | Wind of Change
2.2 | The Question
2.3 | Big Boss
2.4 | Rival
2.5 | Good Morning
2.6 | His Stormy Inner World
2.7 | His Evil Side
2.8 | Him and I
2.9 | Disaster
2.10 | Her Fascinating Inner World
2.11| Old Town
2.12 | Plot Twist
2.13 | Resisting
2.14 | One Night Stand
2.15 | Maria
2.16 | Big Discussion
2.17 | Choice Point
2.18 | Origin
2.19 | Disclose
2.20 | Kiwi
2.21 | Big Suprises and the Little Ones
2.22 | Nightcall
2.23 | Desiderate
2.25 | Birthday
2.26 | Reunite
2.27 | Bombshell
2.28 | So Happily
2.29 | Labyrinth
2.30 | Paralogism
2.31 | Long-awaited
2.32 | Breaking News
2.33 | Warfare
2.34 | Curiosity
2.35 | The Last Supper
2.36 | Moonlight Sonata

2.24 | Obstinate

2.4K 142 103
De burjoz

Elisa'nın Ağzından

"Gerçekten çok daha iyi yerlerde olabilirdik" dedi. Adımları hızlı ama bir o kadar da isteksizdi.

"Sınavlar başlamak üzere Harry. Senin aksine derslerimi bırakmak gibi bir huyum yok"

"Senin aksine bunu sorun etmiyorum"

Okulun kapısına doğru ilerlerken ona doğru döndüm "Seni gelmen için zorlamıyorum, evine gidebilirsin"

"Hayır" verdiği tek cevap bu olmuştu

Dün Harry'nin beni havalimanından alarak nehrin kıyısında bir kafeye götürmesinin ardından bir çok konuyu aramızda konuşmuş ama bir çözüme ulaştıramamıştık. Açıkcası o şu ana kadar tanıdığım o umursamaz, kaba, nefret dolu Harry değildi. Farklı biri haline gelmişti. Asla tanımadığım biri. Hatta kendisinin bile tanımadığına yemin edebilirdim.

İçinde sevgiye dair hiçbir şey olmadığına emin olduğum o çocuk beni özlediğini söylemiş, beni öpmüş ve gerçekten beklediğim aksine fazlasıyla uysal tavırlar sergilemişti. Bu yeni Harry her ne ise onu sevdiğimi gizlemeyecektim. Sanki eski halini sevmiyormuşum gibi...

Dün çok fazla ısrarda bulunmasına rağmen onun evine gitmeyi reddetmiştim. Hatırlamak istemediğim o gece aklıma gelmeden oraya girebileceğimi sanmıyordum. Onu sabaha kadar beklediğim ve mide bulandırıcı bir kadın parfümü ile eve geldiği o gece... Güneşin doğmasının henüz ardından onu öylece bırakarak evden adeta kaçmak zorunda kalmıştım. O eve tekrar girme düşüncesi bile midemi bulandırmaya yetiyordu, buna henüz hazır değildim.

O ise beni evime bırakırken bana bugün için "planımızın" ne olduğunu sormuştu. Elbette bir planım vardı ama bunun ortak bir plan sayılabileceğini hiç sanmıyordum. Yılın başında olacağını tahmin ettiğim gibi akademik açıdan parlak bir sene geçirememiştim ama bu sınavlar kaybettiğim zamanı toplayabilmem için en önemli şansımdı. Bu nedenle "plan" olarak Harry'e okula giderek kütüphanede ders çalışacağımı söyledim. Elbette ki bunun ne kadar mantıklı bir fikir olduğu konusunda bana katılmıyordu;

"Bu fazlasıyla saçma bunu biliyorsun değil mi? Kimsenin bizi rahatsız etmeyeceği bir evde çalışmak varken neden birbirinden rahatsız edici bir dünya insan ile aynı ortamda çalışmak istiyorsun?"

"Çünkü kimsenin bizi rahatsız etmeyeceği o evde beni senin rahatsız edeceğine eminim, Harry"

"Kesinlikle saçmalık"

Her ne kadar bunun bir saçmalık olduğunu düşünse de konuşmanın sonunda gözlerini devirmiş ve sabah 10 gibi beni evden alacağını söylemişti. Açıkcası okula gelmek istemesinin nedenini anlamıyordum ancak bir tahminim vardı, aramızı düzeltebildiğinden emin olmak istiyordu. Muhtemelen buna emin olduğu ilk fırsatta o eski hallerine geri dönecekti, o yüzden şu anki bu çocuk her kimse ona alışmamaya gayret ediyordum

Okula girerken kendimi olması gerekenden çok daha fazla tuhaf hissettiğim gerçeğini gizleyemezdim. Geçen yıldan beri 'gizemli çocuğun' gelip gelmeyeceğini görmek için gözümü ayıramadığım okul kapısından içeri, o gizemli çocuğun elini tutarak giriyordum. İnanılır gibi değildi ama işte yaşadığım tüm o inanılır gibi olmayan şeylere eklenecek yeni bir madde haline gelmişti

Parmakları, parmaklarımın arasında rahatsızca kıpırdandığı zaman bu yaptığı şeye pişman olduğunu ve elimi bırakmak istediğini hissederek parmaklarımı gevşettim. O ise bunun üzerine elimi iyice sıkmayı tercih etmişti

İnsanların bize bakacaklarını hissediyordum. Bunu yadırgayacaklardı, elbette bu gençlik dizilerinde olduğu gibi okulun havalı ve yakışıklı çocuğunun elinden tutarak okula girmek gibi bir şey değildi. İnsanların merakı Harry'den rahatsız olmalarından kaynaklanıyordu. Ondan çekiniyor hatta açık bir şekilde onu sevmiyorlardı. Haksız olduklarını söyleyemezdim. Dışarıdan -aslında içeriden de farklı sayılmaz- tam bir kendini beğenmiş olan, kaba ve ukala görünen bir çocuğu kim severdi ki? Ah elbette ben...

"O lanet kütüphane nerede?" diye sordu bana doğru bakarak

"E blokta, tanrı aşkına yerini bile bilmiyor musun?"

Bana tek kaşını kaldırarak bir bakış attıktan sonra iç çekti ve önüne döndü. Evet, tabiki de bilmiyordu. Sınıflarının yerini bildiği için bile bir tebrik beklediğini düşünebilirdim.

3 katlı kütüphaneye girdiğimiz zaman henüz ilk katta bile yoğun bir insan kalabalığı vardı, üst katlara doğru ilerledikçe kalabalık daha da artıyordu. Sınav haftasının yaklaştığını tam olarak buradan anlayabiliyordunuz.

Cam kenarında boş bir yer bulduğum zaman kitaplarımı oraya bıraktım, sessiz kütüphanenin içinde pervasızca yankılanan adım seslerinden Harry'nin hemen arkamdan geldiğini ve benden yalnızca bir kaç saniye sonra durduğunu anlayabiliyordum. Eşyalarımı yerleştirirken camdan, beni izleyen yansımasına baktım. Ellerini ceplerine yerleştirmiş, çatık kaşlarıyla doğruca beni izliyordu

"Buradan gitmek için hala çok geç değil biliyorsun değil mi?"

"Şşşt, sessiz ol" diye uyardım fısıldayarak.

"Sence umurumda mı?" O da bir fısıltıyla cevap vermiş ve elindeki ince kitabı yanıma, masanın üzerine bırakmıştı

"Yalnızca bir şans ver Harry, senin çalışmaya ihtiyacın olmayabilir ama benim var"

"Doğru noktaya değindin, benim yok"

"Öyleyse burada durmak zorunda değilsin" diye direttim. Fısıltımın insanları rahatsız etmeyeceğine emin olduğum ölçüde yüksek çıkmasına gayret etmiştim

"Kes sesini Elisa" dedi gözlerini devirerek. Saçların arasına daldırdığı parmakları ile onları dağıttıktan sonra etrafa kısaca bir göz attı. Sonrasında ise sandalyemin yanındaki sandalyeyi hızla çekerek yerleşti.

"Yine başladık, Kes sesini Elisa" diyerek onu taklit ettim

Sitemim üzerine kıkırdadıktan sonra elindeki kalemi döndürerek kitabın sayfalarını çevirmeye başladı. Okumayacağını ikimiz de biliyorduk ama yine de okuyacakmış gibi davranmıştı

"Siyasal Tarih alıyor musun?" Diye sordum

"Hayır, geçen yıl verdim"

"Hocanın neler sorduğunu hatırlıyor musun?"

Bana şaşırmış bir halde baktıktan sonra iç çekti "Elbette hayır, nasıl hatırlayabilirim ki"

"Her neyse" Kaba cevabı karşısında gözlerimi devirirken önümdeki kağıtları özenle ayarlayarak not tutmaya başladım.

Öyle uzun süredir derslere gelmiyor ve gelsem bile dersleri dinleyemiyordum ki çalışmak benim için fazlasıyla zor olmuştu. Çalışmayı daha da zorlaştıran bir etken ise Harry'nin aniden saçlarımda hissettiğim parmakları, sürekli göz ucuyla beni kontrol etmesi, elinde döndürüp durduğu kalemi ve bacaklarını ritmik hareketlerle yere vurarak ses çıkarıp durmasıydı.

"Gerçekten dikkatimi dağıtıyorsun" dedim, saçlarımı onun parmaklarından kurtararak. O ise uzanıp tekrar parmaklarının arasına doladı.

"Ups, hiç farkında değilim" Bunu söylerken sesinde dalga geçen bir ton vardı, aslında kurmaya çalıştığı cümle açıkça 'evet farkındayım ve umrumda değil' olmalıydı.

"Harry, ciddiyim"

"Tamam bir daha olmaz" Yüzünde bir sırıtma vardı, parmaklarını bu sefer de saçlarımın arasından kurtararak belimde son derece yavaş ve temkinli hareketlerle gezdirmeye başladı. Elinin yavaşça koluma doğru yol almasını beklerken derin bir iç çektim. Onun ise durmaya niyeti yok gibiydi, tam tersine benimle uğraşmaktan fazlasıyla hoşlandığını söyleyebilirdim

"Harry" dişlerimi sıkarak fısıldadım ve elinin üzerine vurdum.

"Bunun dikkatini dağıtabileceğini düşünmemiştim" Kendinden emin bir gülümseme ile bana baktı. Benimle resmen dalga geçiyordu

Elbette bu dikkatimi dağıtıyordu, tanrı aşkına dağılmaması nasıl mümkün olabilirdi ki? Yalnızca yanımda olduğunu bilmek bile yeterince dikkatimi dağıtıyordu zaten.

"Benimle uğraşmayı bırakmadığın sürece ders çalışamam, ders çalışamazsam da burada daha uzun süre kalmak zorunda kalırız"

"Gerçekten şunu bırak ve eve gidelim" Bana doğru yaklaşarak burnunu saçlarımın arasına daldırdı.

"Harry, eğer biraz daha rahatsız etmeye devam edersen senden uzak bir yere oturacağım" Yüzünü iterek kendimden uzaklaştırdım.

O esnada arka tarafta oturan bir çocuk bize doğru yaklaştı. Uzun boylu sayılırdı, yanımıza iyice yaklaştığından emin olana kadar herhangi bir şey söylemişti. Kumral saçları, düzgün bir giyinimi vardı. Okul popülasyonunun büyük bir kısmının aksine gömlek, son derece şık bir pantolon ve kaliteli olduğu çok belli olan bir saat takmıştı

"Pardon, biraz sessiz olmanız mümkün mü? Ders çalışamıyorum"

Çocuğa mahçup bir şekilde bakarken "Haklısın" diye mırıldandım "Çok özür dileriz"

Harry ise kaşlarını çatmış bir şekilde çocuğu inceliyordu "Hayır, dilemeyiz. Şimdi hemen uzaklaş"

Her zamanki kaba hareketlerini elbette sürdürüyordu. Sosyal ilişkileri sıfır olan bir insandan daha fazlasını beklemem elbette mümkün değildi, bunu biliyordum. 

"Burası kütüphane" Hemen yanımızda duran çocuk aniden çıkıştı "Kaba hareketlerinin bir anlamı yok, yalnızca sessiz ol"

Bir sorun çıkmasını istemiyordum, bu nedenle Harry ayağa kalkmak için bir hamle yaparken kolundan tutarak onu oturttum ve boğazımı temizlerken son derece düzgün görünümlü, sinirlenmesine rağmen sesini kibar tutmak konusunda bir gayret gösterdiği her halinden belli olan çocuğa döndüm "Onun kusuruna bakma, biz zaten gidiyorduk"

Harry gözlerimin içine birkaç saniye baktıktan sonra çocuğa doğru döndü ve tekdüze bir ses tonuyla mırıldandı "Evet, bence de gidiyorduk"

Ben kitaplarımı toplarken benden önce davranarak onları hızla elimden almış ve elini belime yerleştirerek çalışma masalarının arasından geçmem için beni yönlendirdi. Bu esnada kendisini çocukla aramda bir perde gibi kullanmıştı. Çocuğa çatık kaşlarıyla bir bakış attığı sırada çocuğun gözlerini devirdiğini görmüştüm.

Harry ile kütüphaneye gelmeyi düşünmek bile aptalcaydı. Elbette ders çalıştırmayacak, beni rahatsız edecek ve bir sorun çıkaracaktı. Kütüphanenin ortasında kavga çıkarmasından korkmuş ve bu nedenle oradan ayrılmamızın en iyi seçenek olduğuna karar vermiştim.

"Sonunda doğru bir karar verdin" diye fısıldadı

"Aptalca bir karardı, zaten bana ders çalıştırmıyorsun Harry. Bundan sonra evde çalışacağım"

"Daha da doğru bir karar"

"Kendi evimde" diye vurguladım

"Hayır benimkinde çalışabiliriz" elimdeki tek kitabı da kendi eline alarak beni çıkışa doğru yönlendirirken diretti

"Senin olduğun herhangi bir ortamda çalışmayacağım"

"Çünkü benden fazlasıyla etkileniyorsun bebeğim, hala"

Yüzünde kendinden emin bir sırıtma vardı, ne yapıyorsa bunu bilerek yaptığından emindim. Ondan hala etkilendiğimi bilmek onu rahatlatıyordu. Sanırım yaşadığımız bunca şeyden sonra bu onun bir sorun olmadığına inanma şekliydi

"Benimle uğraşmaya bir son vermelisin" diyerek kaçamak bir cevap verdim, çünkü söylediği şeye itiraz etsem bile buna inanmayacağını zaten biliyordum. Ondan her zaman etkilendiğim gerçeğini elbette gizleyemezdim.

"Hayır çünkü ben gayet eğleniyorum"

"Ben eğlenmiyorum"

"Ama ben eğleniyorum"

Onun koluna bir kere vurduktan sonra gözlerimi devirdim "Ne var biliyor musun Harry, konuşmadığın ve seni konuşturmak için sürekli uğraştığım zamanlar kesinlikle daha güzeldi"

"Evet, ne günlerdi ama. Benimle konuşabilmek için fazlasıyla uğraşıyordun"

"Şu an senin yaptığın gibi mi?" dedim önüme dönerken. Bu cümlem üzerine yüzündeki sırıtma geçmiş, gözlerini devirmişti

"O çocukla konuşman da neydi öyle" Konuyu değiştirirken birden kaşlarını çattı

"Ne demek istiyorsun?"

Kolumu tutarak beni kendine doğru çevirmişti. Son derece derin olan sesiyle ve kelimelere yaptığı vurgularla cevapladı "Ona resmen kur yaptın"

"Ne?" Uğradığım şaşkınlık sonucu sesim beklediğimden daha yüksek çıkmıştı, ona gerçekten kur yaptığımı düşünüyor olamazdı. Hadi ama...

"Ne dediğimi duydun"

"Öyle bir şey yapmıyordum"

"Evet yapıyordun, sürekli gülümseyerek konuştun"

"Yalnızca kibar davranmaya çalışıyordum Harry, bu kur yapmak değil. Elbette sen kibarlığın ne anlama geldiğini bilmediğin için..."

"Burada konu ben değilim, ona kur yapıyordun"

"Harry sen bir gerizekalısın" dedim "Tanrı aşkına, eğer bir başkasına kur yapmak isteseydim senin tüm bu saçmalıklarına gerçekten katlanır mıydım? Beni kendinle  karıştırıyorsun"

"Yanında başka birilerini istemediğimi sana en başından söyledim"

"Harry, bu konuşmayı devam ettirirsen zararlı çıkan sen olacaksın. Bunu çok iyi biliyorsun, o nedenle şu an susman en iyisi"

Elbette zararlı çıkan o olacaktı, beni aldatmasının üzerinden henüz ne kadar zaman geçmişti ki? Tüm bu kavgaya en baştan başlamak isteyeceğini hiç sanmıyordum. Bu nedenle şu an susması gerekiyordu

"Ben" diye konuşmaya başlıyordu ki derin bir nefes verdi "Aç mısın?"

"Evet"

Bana şaşırarak baktı "Bu cevabı beklemiyordum, hadi gel bir şeyler yiyelim"

"Pizza yemek istiyorum" diye cevapladım

"Pizza mı?" Duraksadı "Peki"

Okulun çıkışına doğru ilerlediğimiz sırada Harry'nin kıkırdamasını duydum "O kadar ders çalıştım ki sanırım başım ağrımaya başladı"

Söylediği üzerine istemsiz bir kıkırdama ağzımdan kaçmıştı "Ne demezsin"

☾ ☾ ☾

Harry'nin çok iyi olduğunu iddia ettiği bir pizzayıca gittiğimiz zaman Harry en sevdiği pizzadan söylemiş, aynı şeyi benim de yemem gerektiği konusunda ısrarcı davranmıştı. Onun bu teklifini kırmayarak ben de ona uydum.

"Benim için adeta bir hastalık gibi oldun" Telefonunu masanın üzerine bırakırken doğruca gözlerimin içine baktı. Gözümün içine giren saçlarımı yavaşça kulağımın arkasına doğru iterken, yüzüğünün yanağıma değen soğukluğu karşısında ürpermiştim.

"Ne demeye çalışıyorsun?"

İnsanların kastettikleri şeyleri yüzlerinde oluşan ifadelerden anlayabiliyordunuz. Oysaki Harry için durum böyle değildi. Harika detaylarla donatılmış yüzünde, herhangi bir ifadeyi anlamak mümkün olmuyordu

"Beni delirtiyorsun ama hayatımın bir parçası haline geldin, tamamen hastalık" diye cevapladı

"Her zamanki gibi yine iyi bir şey mi demek istiyorsun yoksa kötü bir şey mi anlamıyorum Harry"

"Benim için iyi olduğunu söylemem, fazlasıyla ukalasın ve inatçısın. Sürekli senin etrafında olmak çok zor bir şey Elisa"

Cebinden çıkardığı çakmağı ile sigarasını yakarken derin bir iç çekti. Eğer yüzünde belli belirsiz oluşmaya başlamış bir gülümseme olmasaydı bu söyledikleri kalbimi kırabilirdi. Oysaki bunun aksine ben her bir kelimesini dikkatle dinlerken, aniden kahkaha atmaya başlamıştım "İnatçı ve ukala mıyım?"

"İnatçı, ukala ve fazlasıyla sinir bozucu"

"Vay be" dedim gülmeye devam ederken "Eğer bir kaç kelime daha eklersen harika bir Harry Styles tanıtımı yapmış olacaksın"

"Hayır" güldü "Ben inatçı ukala ve sinir bozucu değilim"

"Yalnızca inatçı ukala ve sinir bozucu değil ayrıca kabasın da"

"Evet bu söylediğin doğru, yalnızca bu kadar. Kabayım"

"Harry, hayatımda gördüğüm en zor insan sensin" Ona gülmeye devam ettim

"Eğer kendini görebilseydin, cevabın çok daha farklı olacaktı. Sürekli bir şeylerden yakınıyorsun. Ne desem tam tersini söylüyorsun ve bu senin hoşuna gidiyor. Sadece inat etmek için bunu yaptığına eminim"

"Hayır öyle bir şey yapmıyorum" dedim

"Bak gördün mü? Yine tam tersini söylüyorsun"

"Çünkü bu söylediğin doğru değil"

O sırada telefonumun titremesiyle ikimiz de aniden ekrana baktık.

"Telefonun çalıyor" dedi arkasına yaslanırken.

"Hayır çalmıyor" diye cevapladım onunla uğraşmak için. Bunun karşısında bir kahkaha atmıştı. Son zamanlarda gördüğüm en içten kahkahası olabilirdi. Bana dudak hareketleriyle inatçısın diye fısıldadı.

Telefona elime alırken ekranda yazan isme baktım. Arayan Maria'ydı

"Maria kim?" Harry sordu

"Halam"

"Bir halan olduğunu bilmiyordum"

"Emin ol ki ben de" Boğazımı temizledikten sonra telefonu açarak kulağıma doğru telefonu götürdüm "Hey"

"Elisa, hayatım nasılsın"

"Gayet iyiyim hala, sen?"

"Buna hala alışamıyorum, yalnızca Maria de lütfen"

"Peki, Maria" diye kıkırdadım.

"Birkaç küçük işim vardı ve bu nedenle Londra'ya geldim. Eğer müsaitsen birlikte bir kahve içelim diyorum, ne dersin?"

"Harika olur" diye cevapladım. Onunla tanıştığım günden beri en büyük sırdaşım olduğunu düşünüyordum "Neredesin, ne zaman buluşabiliriz?"

"Aslında şu an müsaitim. Eğer uygunsan bulunduğun yere gelebilirim"

"Tabi, sana konum gönderiyorum"

Harry şaşkınlık içinde beni dinliyordu. Telefonu kapattığım anda elindeki sigarayı küllüğün üzerine bıraktı ve tek kaşını kaldırdı "Onu buraya mı davet ettin"

"Evet, Londra'ya gelmiş ve dönmeden önce görüşmek istiyormuş"

"Ortaya yeni çıkan halanla yapacağın o küçük tatlı aile buluşmanızda yer almak istemiyorum. Ona müsait olmadığını ve eve dönmemiz gerektiğini söyle"

"Ne? Hayır. Seni davet ettiğimi bile hatırlamıyorum Harry, eve gidebilirsin. Ben kendi evime gidiyorum"

"Elisa" diyerek yakındı "Yine başlıyoruz. Eğer halan ile o küçük, sevimli aile buluşmanıza katılırsam benimle gelecek misin?"

Söylediği şey üzerine bir kahkaha attım. İşin aslını soracak olursanız, evet. Onu Maria ile tanıştırmayı çok istiyordum. Harry'den öyle çok bahsetmiştim ki kendi gözleri ile görmesini gerçekten çok istiyordum. Bu nedenle kollarımı göğsümde birleştirdikten sonra ona bilmiş bir gülümseme gönderdim "Bilemiyorum, bunu düşünebilirim"

Sandalyesini bana iyice yaklaştırırken yüzüme doğru uzanıp dudağımın hemen altına küçük bir öpücük kondurdu. Bu öyle yumuşak, öyle zar zor hissedilen bir öpücüktü ki, tatlı bir bahar esintisi gibi gelmişti. Parfümünün kokusunu içime çektiğim esnada kulağıma doğru fısıldayışını duydum. Ses tonundan yüzündeki gülümsemeyi anlayabiliyordum

"Senden nefret ediyorum El"

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alabilirim🌸💕

Continuă lectura

O să-ți placă și

91K 7.6K 27
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
322K 41.3K 40
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı
387K 31.8K 26
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
115K 4.8K 32
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!