2.6 | His Stormy Inner World

2.3K 132 15
                                    

☾ ☾ ☾

Harry'nin odasının kapısına geldiğim zaman kapının zaten aralı olduğunu gördüm.

"Girebilir miyim?" Kapıyı kendimi ona gösterebilecek kadar aralamıştım.

Boydan boya duvarı kaplayan camın önündeki tekli koltukta oturuyordu. Dönüp bana baktıktan sonra cevap verme gereği duymadan camdan dışarıyı izlemeye devam etti. Hemen balkonun ardından havuzu ve yemyeşil ağaçlarla kaplı ormanı izleyebileceğiniz harika bir manzarası vardı.

Sessizliğini içeri girmem için bir izin olarak yorumlamıştım bu nedenle çekinerek de olsa ona doğru ilerledim ve koltuğun koluna oturdum

Sessiz kalmayı tercih etmişti

"Bana kızgın mısın Harry?"

Başını hafifçe kaldırarak bana baktığı zaman gözlerinin ne kadar güzel olduğu gerçeğiyle bir kere daha yüz yüze gelmiştim "Hayır"

"Emin misin?"

"Elisa şunu keser misin lütfen?" Kaşlarını çattı "Bana triplere giren acınası bir çocukmuşum gibi davranma"

"Ama sen-"

"Şunu kes dedim" Sesi otoriter çıkmıştı.

Bu durumun ona kendisini güçsüz hissettirdiğini anlamak zor değildi. Bunlar Harry'nin alışık olmadığı şeylerdi, iç dünyasını birine açmak...

Onu anlayabiliyordum. Dengesizdi evet ama bu dengesizliklerini anlayabiliyordum. Kendisine çok yabancı bir durumun içine girmişti, girmiştik. Bununla ne yapabileceğine dair bir fikri olmadığına emindim. Şu ana kadar hayatında kendisi olmayan herkesi bir fazlalık olarak görmüş biri için beni hayatına kabul etmek zorlu bir süreç olacaktı ve bu süreçte zorluklar yaşamamız fazlasıyla normaldi.

Sonuç olarak hayatımızda sahip olduğumuz her şey aslında göze aldıklarımızdan ibaret değil midir? Hayat göze aldıklarımız ve gözden çıkardıklarımızın bütününden oluşmaz mı?

Ben ona dair ve ondan gelen her şeyi göze almıştım zaten. Onun için içinde bulunduğum süreçten asla şikayetçi değildim

Ellerimi yavaşça omuzlarına yerleştirdiğim zaman irkilmişti. Hafif hareketlerle omuzlarını sıkarak masaj yapmaya başladım

"El-" Her ne demek için cümleye başladıysa aniden vazgeçmiş ve gözlerini kapatarak anın tadını çıkarmaya karar vermişti

"Üzgünüm" diye mırıldandım

"Olma" Başparmağımla yaptığım baskıyı biraz daha arttırdığım zaman duraksadı ve derin bir nefes aldı "Ben değilim"

"Ama" başını bana doğru çevirirken mırıldandı. Muhtemelen durmamı istemediği için hareketinde son derece yavaştı "Senin şu aptal sorularına bir kota getirmeliyiz"

"Soracak çok fazla aptal sorum var" kıkırdadım. 'Aptal sorular' bizim aramızda resmen bir oyuna dönmüştü.

"Neden ben de bir tane sormuyorum o zaman?" Ayağını diğer bacağının üzerine atmıştı

"Belki de cevaplamam" güldüm "Elisa kes sesini"  Bunu söylerken onun taklidini yapmıştım. Sonuç olarak onunla tanıştığım günden beri en çok duyduğum cümle buydu.

Gözlerini devirerek güldü "Evet  bu yapmayı sıkça unuttuğun bir şey"

Sesimi kesmemden bahsediyordu. Bunu demesine sinir olarak sıkmakta olduğum omzuna iyice bastırdım

WonderwallHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin