2.14 | One Night Stand

2.1K 130 148
                                    


Gece saat 1.

Harry evden gideli yaklaşık yarım saat oldu. O sinirle kapıyı çarpıp çıktığı an gözlerimin önünden gitmiyordu. En başta anlık siniriyle bir hava alıp geleceğini sanmıştım, elbette arabanın anahtarlarını yanına aldığı gerçeğini düşündüğümüz zaman bu fazlasıyla iyimser bir yaklaşımdı. İlerleyen her bir dakika ise onun eve döneceğine olan umudumu daha da azaltıyordu.

Saat 2. 

Onu beklerken içimi saran ürpertiyle televizyonu açtım. Elbette bir şey izleyeceğimden değildi ama odada en azından bir ses olmasını istiyordum. Böylelikle bu cehennemin dibinde tamamen yalnız ve sıkışmış durumda olduğum gerçeğini biraz olsun geri plana atabilir ve içimdeki korkuyu rahatlatmayı deneyebilirdim.

Evet içimdeki korku. Burada defalarca kere kalmış olmama rağmen bu asla tek başıma olmamıştı, daima Harry yanımdaydı. Oysaki şimdi burada yoktu ve ben gerçekten korkuyordum. Öyle ıssız bir yerdeydim ve kendimi öyle savunmasız hissediyordum ki bu durum kafamdaki düşüncelerle savaşırken beni daha da dibe çekiyordu. Burada kendimi savunabileceğim hiç bir şey olmaksızın koltuğun karşısına oturmuş ve bir yastığa sarılarak televizyona boş boş bakıyordum.

Saat 3.

O gelmeden uyumamaya fazlasıyla kararlıydım. Onu bekleyecektim. Geleceği saat kaç olursa olsun onu bekleyecektim. Aradan geçen bunca zaman onun şehre gittiğine dair tahminimi oldukça kuvvetlendiriyordu. Ama ne olursa olsun bekleyecektim. Böylelikle geldiği zaman onunla tüm yaşadıklarımı konuşabilir ve ona hamile olduğumdan bahsedebilirdim.

Muhtemelen bu haberi vermek için en doğru an bu değildi, çünkü zaten sinirli bir şekilde ayrılmıştı ve bu onun sinirini daha fazla katlayacak bir etkendi.

Vereceği tepkiyi merak ediyordum. Muhakkak ki çok şaşıracaktı. Ayrıca ona bu gerçeği söylemekten korkuyordum da, kafamda bunu nasıl yapmam gerektiğine dair onlarca kurgu dönüyordu. En uygun olan yolla söylemeli ve bir yandan da onu sakinleştirmeyi denemeliydim.

Az önce mutfaktayken ona bu gerçeği açıklamak için kesinlikle en doğru andı. Çünkü bana karşı çok iyi ve bir o kadar da ilgiliydi. Parmaklarımı saçlarının arasına daldırdığım an gözlerini nasıl kapattığını hatırlıyorum da, evet o an kesinlikle fazlasıyla uysaldı.

Ama tüm bunlara rağmen konuşmama izin vermemiş ve ona söylemem gereken bir şey olduğunu itiraf ettiğim zaman verdiği tepkiler ile cesaretimi paramparça etmişti.

Aslında neden korktuğumu bilmiyordum. Sonuç olarak beklemediğimiz bu bebeğin tek suçlusu ben değildim çünkü Harry'nin bana verdiği hapı içmiştim. Bunun işe yarayacağını söylüyordu ama görünen o ki, hayır. İşe yaramamıştı işte.

Harry'nin bana kızması için bir neden yoktu. Bu sadece benim hatam değildi ve birlikte yaptığımız bir şeydi. Sonuçlarına tek başıma katlanmamın adil olmadığını biliyordum. Bu nedenle ona söyleme kararı almıştım.

Her ne olacaksa, ikimiz de buna katlanacaktık.

Saat 4.

Hala onu öylece bekliyordum. Her ne kadar bunu yapmamak için kendimi zorlamış olsam da ona yenik düşerek aramaya karar vermiştim. Rehberde adının üstüne dokunurken mideme bir sancı girdi. Şu an burada olmasını istiyordum. Kavga ediyor olsak bile burada olmalıydı.

Telefon uzunca çalmasına rağmen açmıyordu. Ve ben de kapatmamak konusunda inat etmiştim, bir cevap alamadığım için telefon kendiliğinden kapanana kadar operatörden gelen sesi dinledim. Elbette telefonuna cevap vermemişti.

WonderwallHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin