2.30 | Paralogism

1.9K 116 109
                                    

"Ben de herkes gibiyim. Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum." -Paulo Coelho

Geçen buluştuğumuz yerde Maria'yı beklerken üzerimde bir gerginlik olduğu gerçeğini inkar edemezdim. Telefonumun ekranında, geçen gece barda Harry ile çekilmiş olduğumuz fotoğraf vardı. Bu onunla ilk ve ayrıca tek fotoğrafımızdı. Tahmin etmesi zor olmasa da Harry fotoğraf çekilmekten nefret ediyordu. Ama o gece sarhoşken öyle mutluydu ve kendi benliğinden öyle farklı davranıyordu ki bu selfieyi çekmeme izin vermiş ve hatta o çok sevdiğim yarım gülümsemesi ile poz bile vermişti. Fotoğrafı incelerken parmaklarımı yavaş hareketlerle ekranın üzerinde gezindirdim. Evet bunu yavaş hareketlerle yapmıştım çünkü elimden kayıp gitmesinden korkuyordum. Bundan, fotoğrafına dokunmaya kıyamayacak kadar korkuyordum.

Doğruca kameraya bakan gözleri, fotoğrafa bakmaktan çok onunla göz gözeymişim hissi uyandırıyordu. Bu bakış ise içimdeki suçluluk duygusunu ve kaybetme korkusunu tetiklemeye yetiyordu. Evet, Maria hakkındaki gerçekle ilgili benim bir suçum yoktu. 20li yaşlarıma kadar varlığından haberdar bile olmadığım halamın, onun nefret ettiği ve varlığını bilmeye tahammül bile edemediği o ailesinin ta kendisi olduğunu bilmiyordum, bilemezdim. Ama bu suçsuzluğum onu kaybetme korkumdan sıyrılmam için yeterli gelmiyordu. Çünkü onun verebileceği muhtemel tepkileri tahmin edebiliyordum, asla iç açıcı değillerdi.

Fotoğrafın güzelliği karşısında iç çektim. Başım onun yanağına yaslıydı, yarım bir gülümseme ile doğrudan objektife bakıyordu. Ben ise fazlasıyla neşeliydim, muhtemelen fotoğrafı çekerken kahkaha atıyordum. Birlikte mutlu bir çift gibi görünüyorduk. Bu komikti çünkü hiçbir zaman tam anlamıyla çift bile sayılamamıştık. Ama her ne olursa olsun birbirimiz için yaratıldığımıza şüphem yoktu. Bildiklerimin bana yüklediği sorumluluğun ağırlığı ile ne yapacağımı bilmiyordum ama çok iyi bildiğim bir şey vardı;

Bu adamın her bir detayına aşıktım.

Evet Maria konuşmak istediği zaman buluşmayı planladığımız yer aynıydı, oturduğumuz masa aynıydı, ben aynıydım, o aynıydı. Ancak farklı olan tek şey; bu sefer gerçeği biliyordum. Maria açıklamak istediği şeyler olduğunu söylemişti. Tüm bunların ne olduğunu ölesiye merak ediyordum, bu da Maria gelene kadar geçen her bir saniyeyi bana daha da zehir etmeye yetiyordu. Şimdilik Harry'e bir şey söylememiştim, çünkü bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Bu açıklamayı yapan kişi olmaktan korktuğumu söyleyebilirdim, belki de Maria onun karşısına geçmeli ve her şeyi kendisi anlatmalıydı. Ama bir yanımda öğrenmeyi asla istemeyeceği bu gerçek karşısında onun yanında olması gereken kişinin ben olduğumu söylüyordu, bunu hem onu koruyabilmek için istiyordum hem de ona dair her şeyde yanında olmam gerektiğine inanıyordum.

Maria cam kapıdan içeri girdiği zaman bakışları gergindi, her zamanki neşeli havasının yerine son derece ciddi ve neredeyse çekingen bir hali vardı. Bu gerçeği ne zamandan beri bildiğini ve benden ne zamandan beri gizlediğini merak ediyordum. Belki de tüm o samimi halleri yalnızca Harry'e yakınlaşabilmek adına beni kullandığı içindi. Kim bilir

"Merhaba" diyerek sessiz bir şekilde beni selamladıktan sonra karşıma oturdu. Ben ise yalnızca başım ile cevaplamayı tercih etmiştim. Birbirimizin gözlerinin içine bile bakmıyor, onun yerine ikimiz de boş bir şekilde masaya bakıyorduk. Ortam sessizdi, bu sessizlik ise gerginliğimi daha da artırıyordu. Ne demem veya nasıl bir konu başlatmam gerektiğini bilmiyordum. Maria ise nihayetinde bizi bu eziyetten kurtararak konuşmaya başladı

"Sanırım sana anlatmam gereken bazı şeyler var" Sesi gergin olmasına rağmen bir o kadar sakindi. Sessizce konuşmasını sürdürmesini bekledim "Evet, hikayenin bir kısmını zaten biliyorsun. Babanın birlikte olmamızı asla istemediği bir adamdan hamile kaldım, ona -İsmi Des- çok aşıktım. Bu nedenle her şeyi göze almıştım. Baban ise bu bebeği öğrendiği zaman deliye dönerek bizi ayırmak için her şeyi yaptı. Başarısız olmuştu, en azından bir yere kadar. Doğumdan sonra ise oğlumu -Harry'i- bir daha göremedim. Bana onun öldüğünü söylediler. Yıllardır Manchester'da yaşamamın ve orayı asla terk etmememin bir nedeni var; düzenli olarak mezarını ziyaret ettiğim oğlum."

WonderwallHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin