1.13 | Wuthering Heights

3.1K 199 52
                                    


Harry'nin Ağzından

"Sınıfa gidip oturmak senin için daha kolay olmaz mıydı? Dün sana derse geleceğimi söylemiştim" Onun yüzüne bakmadan etrafı inceledim.

"Sana yalnızca kahve içtiğimi söyledim, bunun seninle bir ilgisi yok" diyerek kıkırdadı.

Ondan kurtulmanın bir yolu yok gibiydi. Etrafı iyice inceleyip görmek istediğim kişinin burada olmadığına karar verdiğim anda ona doğru döndüm "Elisa, biz çıkmıyoruz. Sadece bir akşam yemek yedik hepsi bu, farkındasın değil mi?"

"Ben de bundan farklı bir şey söylemedim" diyerek gözlerini devirdi ve farklı bir tarafa bakmaya başladı. Yüzündeki gülümsemenin kaybolduğuna emindim. Binanın içine girdiğimiz sırada küfretmemek için kendimi zor tuttum. Austin piçi buradaydı ve tam olarak bize bakıyordu. Elisa'ya çıkışmak için çok yanlış bir zamanı seçmiştim.

Austin'le göz göze geldiğimiz anda istemsizce güldüm ve elimi Elisa'nın beline yerleştirerek onu kendime doğru çektim.

"Bak, amacım seni üzmek değildi. Tamam mı?"

Harry'nin kaçırıldığı anda dönüş

"Beni hangi cehenneme götürdüğünüzü sanıyorsunuz?" Elimi bir halatla bağlamaya çalışan sıska heriften kurtulmaya çalışmıştım ama o benden atak davranarak iki elimi arkada birbirine bağladı.

"Patron seni görmek istiyor" Karşımda oturan ukalaca gülümsedi.

"Nihayet o korkak patronun yüzünü göstermeye karar verdi ha?" Gülmek için kendimi zorladım. Biraz önce yemiş olduğum tekmeler yüzünden göğsüm acıyordu.Yıllardır kendini saklayan ve annesinin eteğinde saklanarak iş yapmaya çalışan sözde patronlarının şimdi beni ayağına kadar götürmek için bu kadar zahmete girmesi komik geliyordu.

Beni getirdikleri bu depoyu daha önce hiç görmemiştim. Ellerimi ve ayaklarımı beni oturttukları sandalyeye iyice bağlayarak kaçamayacağımdan emin olmuşlardı. İşlerini iyi yaptıklarını söyleyebilirim çünkü bağladıkları ipler öyle sıkıydı ki kurtulmak için yaptığım her bir hamlede bileklerimi daha çok kesiyordu.

"Gözlerimi de bağlamaycak mısınız?" diyerek güldüm. "Böylelikle o prenses patronunuzu görmem ha?"

Konuşurken bile göğsüm acıyordu. Yapılı heriflerden biri soktuğumun eliyle yüzüme bir yumruk indirdi. Bu acıtmıştı.

Bir yandan öksürürken bir yandan da bağırdım " Keşke elimi bağlamadan karşıma geçecek kadar cesaretiniz olsaydı"

"Kes sesini" dedi. "Patron geldiği zaman ona anlatırsın"

O piç herif beni orada dakikalarca bekletti ve bu iş canımı sıkmaya başlamıştı.

"Söylesene o korkağın derdi ne?" bağırdım "Elim kolum bağlı halde oturuyorum ve yine de buraya gelemeyecek kadar cesaretsiz mi?"

Adam güldü "Fazla konuşma derim, işte geliyor."

İki yıldır canımı okuyan o lanet adamı nihayet göreceğime seviniyordum. Deponun kapısında dikilen piçe baktığım zaman neden bu kadar uzun süredir saklandığını fark ettim.

Bu Elisa'nın bahsettiği o geri zekalıydı.

"Sen ha?" diyerek kahkaha attım. "Ne yani bunca zamandır aynı okulda mı okuyoruz?"

"Burada olduğuna çok sevinmiş gibi görünüyorsun Styles" Tam karşıma bir sandalye çekerek oturdu.

"İtiraf etmeliyim ki beni şaşırttın Aaron" diyerek gülmeye devam ettim

WonderwallHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin