XIII Kayıp Ruh

biAntiSosyalhikayesi द्वारा

10.2K 2.9K 393

Bir lanet, ikiz kız kardeş ve yasak bir aşkın hikayesi.. Geçmişin izlerini taşıyan, ihanetin ve sırların yaşa... अधिक

XIII Kayıp Ruh
~ 1 ~
~ 2 ~
~ 3 ~
~ 4 ~
~ 5 ~
~ 6 ~
~ 7 ~
~ 8 ~
~ 9 ~
~ 10 ~
~ 11 ~
~ 12 ~
~ 13 ~
~ 14 ~
~ 15 ~
1K Teşekkürler
~ 16 ~
~ 17 ~
~ 18 ~
~ 19 ~
~ 20 ~
~ 21 ~
~ 22 ~
~ 23 ~
~ 24 ~
~ 25 ~
~ 26 ~
~ 27 ~
~ 28 ~
~ 29 ~
~ 30 ~
~ 31 ~
~ 32 ~
~ 33 ~
~ 35 ~
~ 36 ~
~ 37 ~
~ 38 ~
XIII Kayıp Ruh
Tanıtım
Açıklama - Düzenleniyor - Seri
2 K :)

~ 34 ~

135 53 14
biAntiSosyalhikayesi द्वारा

...

Ruhun huzura kavuşmasının ardından tam iki gün geçmişti ve bu sessizlik korku duymama sebep oluyordu. Yaralı kurt tamamen iyileştiğinde sözünü tutarak Duru'nun yanına onu koruyabilmek için gitmişti. Buray bugün içinde yanımızdan ayrılarak iki günlüğüne iblisin canavarlarını bu savaşta karşı karşıya kalmamamız için ikna etmeye gitmişti. Her ihtimale karşı bazılarını ikna ederek yanına olabildiğince destekçi arayacaktı. 

Karan ve ben yalnız kaldığımızda ikimizde sessizce olacakları bekliyorduk. "Sence bir şansımız var mı?" dediğinde başımı iki yana sallayarak "Emin değilim." demiştim. Gülerek "Önümüzde uzun yıllar olması gerekirdi." dediğinde "Belki birimizin bir şansı olabilir." demiştim.

Karan "Azelya.." adımı söyleyerek dizleri üzerinde durduğunda şaşkınlıkla ona bakmıştım. "Neden dizlerinin üzerinde duruyorsun?" sorduğum soruyla kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. Dizlerinin üzerinde olması düşündüğüm şey olamazdı değil mi?

Karan "Birbirimizi sadece kısa zamandır tanıyor olmamıza rağmen dizlerimin üzerinde durmama neden olan tek kişi sensin.. Daha önce bir ilişkim olmadı dersem sana yalan söylemiş olurum. Olmuş olması da pek övülesi bir şey değil!" dediğinde araya girerek "Açıkçası bu konuşma pek iyi yere gitmiyor." diyerek yüzümü ekşittim. 

Kaşlarını kaldırarak "Kısa kessem iyi olur! Seni ilk gördüğüm zaman ikimizde sadece siz olarak karşılaşmıştık. Ama şimdi benim hayatımda ikimizde sen yani biz olduk. Kulağa biraz saçma geliyor gibi görünse de benim romantik yönüm ancak bu kadar ağır basıyor." diyerek duraksamış ve elini cebine götürmüştü. Küçük lacivert bir kutuyu çıkarttığında ona bakarak konuşmasına devam etti. "Bunu senin için aldığımda ikimiz için pekte iyi bir zamanlama olmamıştı. Çünkü o gün hayatında yeni bir acı daha doğmuştu. Ben Karan'ın ve senin Lema'nın ruhuna sahip olman yüzünden seni seviyor değilim. Ben bu kısa zaman zarfında seni sen olduğun için seven biriyim sadece. Ben hayatında sadece Pars olarak yer almak istiyorum. Seni seviyorum Azelya.." diyerek kutunun kapağını araladığında ellerimin arasına bırakarak "Benimle bu kısalan ömrü paylaşır mısın?" diye sormuştu. Bir elimi dudaklarıma kapatarak "Pars.." dediğimde gülerek "Sanırım hayır diyecek olursan kalbimden yaralana bilirim. Dizlerim üzerinden bir daha da kalkmaya bilirim." demişti. 

Dudaklarımın arasından dökülecek o kısacık cümleyi merakla bekliyordu. Bense heyecandan konuşmayı unutmuş bir vaziyette yüzüğe bakmaya devam ediyordum. Gül deseninin ortasında yer alan pırlanta narin bir güzellikle yüzüğü süslüyordu. Gülü birleştiren iki yaprak deseninin sivrilen uçları gümüş halka üzerindeydi. "Ben.. Ben de seni seviyorum." dudaklarımdan zorda olsa dökülen kelimelerle Pars ayağa kalkarak yüzüğü parmakları arasına aldığında "Bu evet demek mi?" diye sormuştu. Şaşkınlıkla başımı sallayarak "Evet." dediğimde gümüş halkayı sol parmağıma takmıştı. Dudaklarıma küçük bir dokunuşta bulunarak geri çekildiğinde sol ellerimizi birbirine kenetleyerek "Seni ömrümün sonuna kadar seveceğime yemin ederim." dediğinde bende onun gibi "Seni son nefesime kadar seveceğime yemin ederim." demiştim.

Kenetlenmiş ellerimize bakarak "Bu yüzüğün yeri burası çünkü kalplerimizin birleştiği yer. " demiş ve tekrar dudaklarıma dokunmuştu. Pars ile yaşayacağım en ufacık şeyden bile pişmanlık duymayacağımı biliyordum. O ve ben artık bir bütündük..

Kar taneleri üzerine düşen ilk kan damlası

Gözlerimi araladığımda onun kolları arasında olmanın hissettirdiği şey mutluluktu. Sevmekten pişmanlık duymamak aşkın en doğal haliydi. Aşk size kötü şeyler yaptırmazdı aksine kalbiniz gibi tüm bedeninizi ele geçirerek dengesizleştirir. 

Pars'ın saçlarını okşayarak yüz hatlarına indiğimde parmak uçlarım dudaklarında son bulmuştu. Derin uykusunda olmasını fırsat bilerek yataktan doğrulduğumda üzerime sabahlığımı giyerek banyoya gitmiş ve ılık bir duş almıştım. Banyodan çıktığımda hala uykuda olması gülümsememe sebep olmuştu. Bu ona yiyecek bir şeyler hazırlaya bilmem için iyi bir fırsattı. Üzerimi giyinerek aşağıya indiğimde özenle bir şeyler hazırlayarak tepsiye dizdim. Masa üzerinden peçete almak için arkamı döndüğümde yeni bir ruh ile karşılaştım. "Vakit geldi!" dediğinde yavaşça arkasını dönerek ortadan kaybolmuştu. Salona gittiğimde başka bir ruh masanın üzerinde duran kitaba ve kanlı ay taşına bakarken bulmuştum. Gözlerini bana doğru çevirdiğinde "O geliyor!"  demişti. Yanıma yaklaştığında gözlerimi yumarak son göstereceği şeyin ne olduğunu beklemiştim. 

Genç bir kadın, henüz on yedi yaşlarında bir genç kız, Elame ve Lema bir aradaydılar. Üçü de Lema'nın etrafında toplanmış gülüşüyorlardı. Elame yanındaki kız kardeşine doğru dönerek neşeyle "Abla sence de küçük Lema'mız için doğru bir karar mı?" dediğinde kadın kaşlarını çatarak "Bir çok evlilik teklifini reddetmenin ardından şimdide sıra Lema'ya mı geldi." demişti. 

Elame yüzünü buruşturarak "Ben ondan ayrılmak istemediğim için hiçbir teklifi kabul etmedim. Bakın ona beni terk ediyor!" dediğinde Lema korkuyla "Lütfen böyle söyleme Elame, seni asla terk etmem bunu sende iyi biliyorsun. Hem o da bizimle yaşayacak. Sadece ayrı odalarda olacağız." demişti.

"Yatağını artık benimle paylaşmayacaksın, bir yabancı için beni terk ediyorsun işte!" 

Genç kadın "Elame, onun aklını daha fazla karıştırma lütfen. Eğer biriyle yatağını paylaşmak istiyorsan Hilal senin odana yerleşebilir." demişti. Daha genç görünen kız kaşlarını çatarak "Ancak bir yıl için paylaşa bilirim." dediğinde en büyük ablaları "Siz şu ufaklığa bakın hele! Elame'den önce evden ayrılacak gibi."  dediğinde hepsi gülüşmeye başlamıştı. 

Diğer iki kardeş odadan dışarı çıktıklarında Lema üzgünlükle "Eğer evlenmemi istemiyorsan.. Evlenmem." demişti. Elame kız kardeşinin sözlerindeki hüznü hissederek "Sadece şaka yapıyordum. Senin mutluluğun benim için her şeyden daha önemli." diyerek kız kardeşinin ellerini kavramıştı. 

"Bunu duyduğuma sevindim. Sence o nasıl görünüyordur?" 

Elame kız kardeşinin durumuna üzülmesine rağmen ses tonunda bu hüznü belli etmeksizin konuşmaya başladığında "Daha önce görmediğim için bir tahminde bulunamam." diyerek duraksamıştı. Ama dediklerinden pişman olarak "Senin gibi çok güzel bir kızı görüp beğendiğine göre oldukça zevkli bir adam." demişti. 

Elame kız kardeşinin aşağıya inmesine yardımcı olduğunda aşağıda oluşan kalabalık arasından Lema'nın eşinin kim olduğunu seçmeye çalışıyordu. Lema sabırsızlıkla kız kardeşine fısıldayarak "Nasıl görünüyor?" diye sorduğunda kız kardeşi "Hangisi olduğundan emin değilim çok kalabalık!" demişti. Onların arkasından ağır adımlarla yaklaşan adam öksürerek adımlarını durdurduğunda ikisininde korkuyla yerinden sıçramasına sebep olmuştu. Elame arkasını döndüğünde karşısında duran adam daha önce hiç kimsenin sebep olmadığı bir şeyi harekete geçirmiş gibi gözlerini üzerinde dolaştırmıştı. Bu kişi Karan'dan başkası değildi! 

Karan'ın gözleri Lema'nın uzun kıvrımlı kirpikleriyle çevrili gözlerine değdiğinde yüzünde oluşan hafif tebessümü fark eden tek kişi Elame'ydi. Lema kız kardeşine "O da kim?" diye sorduğunda Karan "Benim.." yanıtını vermişti. Sanki bu ses Lema'ya tanıdık gelmişcesine heyecanla kız kardeşinin ellerini sararak sıktığında sadece "Siz.." diye bilmişti.

Karan "İzninizle." diyerek yanlarından ayrıldığında Lema kız kardeşine "Bu o adam." demişti. Elame "Hangi adam?" diye sorduğunda "Geçen gün meşe ağacının altında konuştuğum kişi.." dediğinde Elame'nin durgun ifadesi dikkat çekilecek nitelikteydi. 

Zaman ilerlediğinde acı iki kayıp evi ölümle sessizliğe bürümüştü.. En büyük ablaları ve küçük kız kardeş derin bir yastaydı. İki kız kardeşe de gelen küçük not kağıdının üzerinde kıvrımlı yazılarla gece yarısından sonra meşe ağacının altında olmaları istenmişti. 

İkisi de dondurucu soğuğa rağmen meşe ağacının altına gittiklerinde kimi beklediklerini bilmek sizin duruyorlardı. İnce ağaç dalları kar tanelerini toplayarak biriktirdiğinde bekledikleri kişi gelmişti. İkisi de kardeşlerinin yaşadığını gördüklerinde sevinç ve hüzünle yanına koşmuşlardı. 

Büyük ablaları "Yaşıyorsun!" diyerek Elame'yi sarıldıklarında "Evet, bana yardım edin." demişti. İkisi de "Elame, sorun ne? Neden bizi öldüğüne inandırdın? Neden eve gelmedin?" demişti. 

Elame soğuk kanlık bir ses tonuyla "Sebebini biliyorsunuz.." dediğinde ikisi de kız kardeşlerinden bir adım uzaklaşarak korkuyla gözlerinin içine bakmıştı. Küçük kız kardeş "Bunu gerçekten yapmış olamazsın!" dediğinde diğeri korkuyla "Onu en çok seven sendin!" demişti. Elame'nin sözlerinin ağırlığı soğuk havada yankılanarak yayılmıştı gecenin karanlığına. 

"Ondan daha çok sevdim."

Vote vermeyi ve yorum yapmayı lütfen ihmal etmeyin. Takipte kaldığınız için teşekkürler. :)





पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

ÖRGÜT Barış Berkay Peksağ द्वारा

कल्पित विज्ञान

136K 10K 72
Felsefe profesörü Arnott Kowalski öğrencisinin ona sunduğu teklifi kabul etmesi durumunda olacakları asla tahmin edemezdi. Bir topluluğa davet olan b...
115K 7.9K 44
• Wattys2018 Büyük Buluşlar Kazananı "Ben bu gece, şeytanın peşindeki gözlerimi kapatacağım soğuk bir güneşe. İçimde yanan ateşin kül ettiği duygular...
183K 15.2K 40
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...
CEHENNEMİN İFFETİ MERVE द्वारा

सामान्य साहित्य

13K 613 5
Bir cehennem olsaydım, iffetim senin cennetin olurdu. - KALENDER SÜVEYDA