ARAN

بواسطة Arsilya-TY

180K 11.7K 1.8K

Güneş suya yansıdı... ''Geldiğinden beri yüzün gülüyor. Çok mu eğleniyorsun?'' diye sinirle sorduğumda hala o... المزيد

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
Yeni Bölüm Ön Okuma
10.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
Duyuru
15.Bölüm
Yeni Bölüm Ön Okuma
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm Part 1
20.Bölüm Part 2
21.Bölüm Ön Okuma
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm Ön Okuma
26.Bölüm
Demren Kapak

11.Bölüm

5.4K 427 72
بواسطة Arsilya-TY

 Günler yarışa girmişcesine ardı ardına geçerken evden çıkmamaya yeminli gibiydim. İki gün önce arayan Ceren'e son durumları anlattığımda başımdan büyük işlere giriştiğimi söyleyip bir güzel azarlamıştı beni. Şimdi odamda oturmuş akşam için yapılan hazırlığı uzaktan uzağa izliyordum. Annem ve ablamla birlikte Aran'ın annesi de yardım ediyordu hazırlıklara. Ciddi ciddi görücü geliyordu ya bana!

''Meltem bir tarafını yerden kaldırıp yardım etsen diyorum. Hayır akşama şurada ne kaldı? Pijama takımıyla mı karşılayacaksın milleti?'' diye sitem eden ablama karşın sadece göz devirmiştim. Bilgisayar sandalyemden kalkarak giysi dolabıma doğru ilerlediğimde boş gözlerle raflara bakıyordum. Annemin yerinde kalması için direttiği aklım bugünde gitmiş gibiydi. Hoş Aran yüzünden bende akıl mı kalıyordu?

''Ne giyeceksin?''

''Bilmiyorum abla.'' dedim bıkkınca.

''Kızım bana bak annem söyledi sen demişsin gelsinler diye. Şimdi ne bu tavırlar? Madem istemiyordun en başında söyleseydin!''

''İstemediğimden değil abla!''

''Öyleyse?''

''Meltem!''

Annemin bağırışıyla ikimizde kapıya baktık. Ablam benim yerime odadan çıkıp anneme bakarken ben kendimi tekrar rafları izlerken bulmuştum. Şimdi giyeceğim şeye karar vermeliydim... Askılarda yan yana dizilmiş elbiselerimden lacivert renginde kadife bir elbiseyi elime aldım. Üzerimde oldukça zarif duran bir elbise olduğu için seviyordum.

''Meltem, akşam Aran'ın annesi ve babasıda bizde olacak, haberin olsun.'' dedikten sonra kapıyı kapatıp giden ablama şaşkınca bakmıştım. Peki... Aran'da olacak mıydı? Olmalıydı! Bana söylediği tüm o lafları ona yutturmalıydım.

Birkaç saat sonra tüm hazırlıklar tamamlanmış herkes tam takım yerini almıştı. Babam ve abimle bu konuyu hiç doğru düzgün konuşmamıştık ama sanırım onlarında isteği yoktu. Annemle huysuzca konuştuğu bazı anlara şahit olmuştum, her ne kadar beni görüp konuyu kapatsa da evlilik işine sıcak bakmadığı belli oluyordu.

''Abi bu ne yakışıklılık böyle?'' 

''Belki damat tarafında güzel kızlar vardır, çifte düğün yaparız belli mi olur?'' dediğinde istemsizce gerilmiştim. Bu düğün... Olmayacaktı. Olmamalıydı!

''Ya... Öyle yaparız.'' diyebilmiştim.

''Meltem yemek masasını biraz geriye çek yol açılsın mutfaktan gelirken daracık kalıyor orası.'' 

Annemin sözlerini kafamla onaylayarak geçiştirmiştim. Biraz sonra kapı çaldığında kalp atışlarım istemsizce hızlandı. Aran'ın ailesi gelmiş olmalıydı. Ablam kapıyı açar açmaz kendimi sandalyeden destek alırken bulmuştum.

''Meltem kızım ne güzel olmuşsun!'' 

Bana doğru yaklaşan Sevinç Teyze ve Ekrem Amca'ya gülümseyerek baktım. 

''Hoş geldiniz, teşekkür ederim.''

''Kaderde bugünleri de görmek varmış.'' diyerek Ekrem Amca ile tokalaşan babam'ın yüzü hala katıydı. Anlamıyordum... Daha gelecek olan kişilerle tanışmamıştı bile neden böylesine soğuktu?

''Sevinç geldiniz mi? Şu böreği fırından çıkarıp geliyorum dur.'' diye bağıran anneme hepimiz gülerek tepki vermiştik.

''Acele etme  geldik geldik!''

Sevinç Teyze kolumdan tutarak beni kimsenin duyamayacağı bir odaya soktuğunda merakla ona bakıyordum.

''Meltem kızım bak seni kendi kızımdan ayırt etmedim bunca yıl.'' 

''Biliyorum Sevinç Teyze, ben de seni annemden ayırmadım.'' dediğimde tebessüm etti. Bir elimi tutup kendi elleri arasına aldığında söyleyeceklerini deli gibi merak ediyordum.

''İstiyor musun gerçekten evlenmeyi?'' diye sorduğunda yutkunmuştum.

''Bak ben insandan biraz anlarım kızım. Nice gelinler, seven insanlar gördü senin bu teyzen. Tamam tanımıyorsun çocuğu daha ama o heyecan sen de neden yok ha benim güzel kızım? Başkası mı var yoksa yüreğinde?'' 

Gözlerimi olabildiğince açmış onu dinliyordum. Ne cevap vereceğimi bilmediğim gibi oynadığım oyunun ortaya çıkma gerçeği beni fazlasıyla ürkütüyordu.

''Hayır... Aksine çok heyecanlıyım. Ben duygularımı pek yansıtamam ya Sevinç Teyze sen ondan yanlış anlamışsındır.'' dedim tek solukta. Bana sadece bir kaç saniye bakıp eski gülümsemesini takındı. O gözler bana birini hatırlatıyordu... Hatırlamak istemediğim birini.

''Öyleyse sorun yok güzel kızım, inşallah senin için en hayırlısı olur.''

''İnşallah Sevinç Teyze.'' 

''Seni de evlendirirsek geriye bir tek benim huysuz oğlum kalacak bekar apartmanda. Bakarsın onuda ikna ederiz evliliğe.'' dedi gülerek. Tek gülen oydu... İçimden zerre gülmek gelmiyordu. Onunla kimse evlenmezdi! O kimseyle evlenmezdi! 

''Hayırlısı.''

Konuşmamız burada son bulurken odadan çıktık. Sevinç Teyze annemlerin yanına giderken ben de odama geçtim. Biraz önceki konuşma mideme kramplar sokuyordu. Şimdiden Aran'ı evlendirme derdine düştüklerine göre çok yakında haberi gelirdi. Gerçi o huysuz kimseyle geçinemezdi. Ya da en azından benimle geçinmezdi. Ne düşünüyordum böyle! 

Çalan kapıyla odamdan çıkıp gelen misafirleri karşılamak için kapıya yaklaştığımda yaşadığım şok yüzünden hareket edemiyordum. Aysel Teyze bana görücü olarak ilk okulda yanıma oturamayan Emre'yi mi bulmuştu? Hoş o küçücük çocuk şimdi tam karşımda dev gibi duruyordu. Benim aksime o hiç şaşırmış görünmüyordu.

''Merhaba.'' diyerek elime tutuşturduğu çiçeğe baktım. Tam anlamıyla afallamıştım. Neyse ki sadece anne, babası ve kızkardeşiyle gelmişti. Kardeşi hariç herkes halinden memnun görünerek içeri geçerken ablam elimdeki çiceği alarak beni yalnız bıraktı. Salondaki koltuklarda yerlerini aldıktan sonra hal hatır sorma faslına geçmişlerdi. İçimden içeri gitmek gelmiyordu. 

''Meltem koş!''

''Ne oldu anne?''

''Kek Sevinç Teyzlerin fırınında kaldı. Al anahtarı çabuk git al gel.''

''NE! HAYIR... HAYIR ABLAM GİTSİN!''

''Kız sabahtan beri senin işini görüyor daha yeni gitti giyinmeye ikiletme hadi Meltem! Millete ayıp olacak!''

Yaşadığım şokla elime tutuşturulan anahtara baktım. İyi yönünden düşünmeliydim, anahtar verdiklerine göre evde kimse yoktu. Derince nefes alıp hızla kapıya koşup aralık bıraktım. Çok hızlı hareket etmeliydim. Aran'la karşı karşıya gelemezdim. Anahtarı deliğine sokup çevirdim ve evin içinde adeta koştum. Mutfağa girerek fırını kapatmam ve içindeki keki almam sadece dakikalarıma mal olmuştu. Neyse ki onunla karşılaşmamıştım. Aynı hızla evden çıkıp kapıdaki terliği giyeceğim sırada dibimde dikilen bedenle geriye sıçradım. Düşmemem için beni kavrayan ellerini öyle bir hızla üzerimden çekmişti ki! 

''Görücün kaçıyor sanırım?'' diyerek alayla bana bakan Aran'dan başkası değildi.

''Ne münasebet.''

''Bu acelen ne?''

''Beni istemek için gelen kim biliyor musun? Emre! Hani şu abimle bir olup ilkokulda yanıma oturmasına izin verdiğiniz çocuk. Hoş abim beni koruduğu için yapmıştı ama senin bunu yapma sebebin tamamen farklıydı!''

''Neymiş benim sebebim?'' dediğinde duydukları onu hem şaşırtmış hem de ilgisini çekmişti.

''Benim arkadaşım olmasına izin vermemek tabii.''

''Öyle...'' diyerek lafı tam anlamıyla geveledi. Az öncesi ilgisi tamamen kaybolmuştu ama benim pes etmeye niyetim yoktu.

''Gördün değil mi? Kaç gündür benimle alay ediyordun.'' dediğimde kazandığım zafer yüzünden oldukça keyifliydim. Ellerimi arkamda birleştirmiş, olduğum yerde eğlenen bakışlarla ona bakıyordum. Benim aksime bu durumdan zerre keyif almayan Aran yüzüme bakmamakta kararlı gibiydi. Onu savunmasız yakaladığım o kadar çok nadir an vardı ki! Elime geçen bu fırsatı geri tepmek istemiyordum.

''Kim bilebilirdi küçükken abimin yanıma oturmasına izin vermediği çocuk çıksın bugün ailesiyle beni istemeye gelsin? Hayat ne tuhaf değil mi? Gerçi sen... Dur bir dakika! Bana o gün abinden korkmayan birini oturt demiştin yanına. Bak o gün ki çocuk korkmadan bugün benimle evlenmek için geldi.''

''Sonuna kadar kullanacaksın değil mi?'' diye sorduğunda ilk defa yeşil gözlerini bana çevirmişti. Ah! O gözlerin içinde ki öfke beni neden bu kadar mutlu ediyordu? 

''Neyi kullanacağım anlamadım?'' dediğimde neden bahsettiğini çok iyi anlamıştım. Sadece onunla böyle konuşmak çok hoşuma gidiyordu. Ben söylüyordum ve Aran bana alaycı tavırlarla cevap veremiyordu. Çünkü çok fena köşeye sıkışmıştı.

''Bu durumu. Kendince haksız çıktığımı yüzüme vurmaya çalışıyorsun, Emre denen şu gereksiz küçükken yanında durmaya cesaret edemedi. Bugün yanında durabileceğine fazla güvenmiyor musun?'' dedi kahrolası kendinden emin bir özgüvenle! Bir eliyle çenesini hafifçe ovuşturarak yüzüme doğru eğildi. Boyumuz arasındaki mesafe her defasında sinirlerimi zıplatıyordu! Bana tepeden bakıp samimi olmayan bir gülüş attıktan sonra duraksadı.

''Küçüklüğünde bir gün dayanabilmişti, bakalım şimdi ne kadar dayanacak?'' 

''YAPAMAZSIN!''

''Bir şey yapacağım demedim.''

''Seni tanıyorum! Ne yapıp edip soğutacaksın onu benden!''

''Beni gerçekten tanımıyorsun Meltem.'' dediğinde yüzündeki o soğuk ifade beni iliklerime kadar ürpertmişti. 

''Seni çok iyi tanıdığım için söylüyorum! Bugüne kadar yaptığın her şeyi görmezden geldim ama bunu gelemem. Geleceğim söz konusu! Onunla iyi bir hayat kurabi-''

''Onu tanımıyorsun bile.''

''İzin verirsen tanımak istiyorum!''

''Şimdi de benden izin mi istiyorsun?''

Kahrolası yeşil gözlerini yerinden söküp atmak istiyordum! Neden böyle bakıyordu bana!

''Rahat dur Aran. Çocuk değiliz artık... Bak bu ciddi bir mesele. Senin çocukça  oyunlarına malzeme olmayacak duydun mu beni? Senden de saçma oyunlarından da bıktım!'' dediğim an duruşunu dikleştirdi. Çok... İleri gitmiştim. Zorlukla yutkunacağım sırada gözlerini kısmıştı.

''Ne dedin sen?''

Ellerimi arkamdan çekip önümde birleştirirken yüzüne anlamadığım bir sebepten bakamıyordum. Doğrusu buydu... Yanlış bir şey söylememiştim. Evet kesinlikle ortada yanlış bir cümle yoktu. Ben sadece rahat durması için...

''Demek benden ve oyunlarımdan bıktın.''

Kafamı yavaşça kaldırarak yüzüne baktım. Saniyeler önce onu çok iyi tanıdığımı söyleyen ben şimdi ne düşündüğünü bile çözemeyecek kadar acizdim.

''Beni sinirlendiriyorsun.'' diye fısıldarcasına konuştuğumda bir süre sessiz kaldı. Bana yıllar gibi gelen bu süre sonunda derin bir nefes vererek konuşmuştu.

''Peki, senin dediğin gibi olsun.'' 

''Ne?''

''Duydun. Çocukça oyunlarımdan sıkılmış biriyle daha fazla oynamak beni eğlendirmez. Bu yüzden-''

''Bu yüzden?'' diye şüpheyle kesim lafını. Cümleyi tahmin ettiğim şekilde tamamlamasından neden böylesine korkuyordum? 

''Buraya ilk gün geldiğin gün başladığımız oyun bugün yine aynı yerde son buldu. Seninle hiçbir şekilde uğraşmayacağım, tam da istedin gibi hayatından tamamen çıkacağım.'' dediğinde blöf yapmadığını biliyordum. Öylesine kararlı gözüküyordu ki bu beni olduğundan daha da korkutuyordu? Ne yani? Yıllardır istediğim özgürlüğe sonunda kavuşmuş muydum? Aran bir daha benimle uğraşmayacaktı. Normal bir hayat sürebilecektim... Artık ne kavga ne gürüldü ne de Aran yoktu. Mutlu olmalıydım. Hatta sevinçten havaya uçmalıydım ama tüm bunları yapmak yerine boğazıma oturan yumruyla olduğum yerde sendeledim.

''Oyun bitti.''

Oyun gerçekten bitmişti...

O gün arkasını dönüp giderken dudaklarının kıyısı sinsice kıvrılmış olan adamı fark etmemiştim. Fark etseydim eğer başlattığım bu evcilik oyununun Emre yerine Aran'la son bulacağını anlayıp kendimi öldürebilirdim. 

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

1.1M 45.9K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
568K 21K 85
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
1.5M 65.6K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
614K 25.5K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...