PENCEREMDEKİ ÇOCUK

By eliffdoruk

374K 17.4K 1.1K

Onu 5 yaşımdan beri tanıyordum. Birbirimizi gördüğümüz ilk andan beri kavga ediyorduk. Sanki her kavgamız da... More

PENCEREMDEKİ ÇOCUK
1--Bay Öküz--
2--Sıra Arkadaşım--
3--Akşam Yemeği--
4--Büyük Sorun--
5--Anlaşma--
6--Kızlar Gecesi--
7--Ben--
8--Alışveriş--
9--Balo--
10--Yalan--
12--İstanbul--
13--Sır--
14--Cesur ama Korkak--
15--Piyenşeş Doya--
16--Plan--
17--Mahcup--
18--Leke--
19--İhanet--
20--Kahvaltı--
21--Kahvaltı 2--
22--Yardım--
23--Mesaj--
24--Gerçekler--
25--Kaybetmeyeceğim--
26--Son Dilek--
27--Yalancı Kalın Kafa--
28--Rüya--
29--Psikolog--
30--Korku--
31--Korku 2--
32--İnatlaşma--
33--İtiraf--
34--Kabus--
35--Çözüm--
36--Okul--
37--Garip--
38--Sonsuza Kadar--
39--Minik Gülümseme--
Teşekkürler
*
**
***
****
*****
******
*Özlemek*

11--Süpriz--

10.2K 416 37
By eliffdoruk

Gürültüyle açılan perde sesiyle gözlerimi açmaya çalıştım ama o kadar çok ağrıyorlardı ki göz kapaklarım ile verdiğim savaşa son verdim. Gözlerim kapalı esnerken başıma değen el ile ürktüm ama sonra annemin şevkatli sesini duyunca gülümsedim.

"Korkma benim günaydın" zorlada olsa gözlerimi açtım.

"Günaydın" annemin sevinç dolu gözleri endişeyle büründü. Yatağa oturup saçlarımı okşadı.

"Kızım ne bu halin?"

"Ne varmış halimde?"

"Gözlerin kanlanmış ve şişmiş" ah şimdi neden açamadığım belli oldu. Gözlerimi kapayarak yataktan kalktım.

"Çok uyumaktandır heralde elimi yüzümü yıkarsam geçer" annem birşey diyecek gibi oldu ama sonra başıyla onayladı.

Annem odadan çıkınca banyoya gittim. Yarattığım şaheseri görmek için aynanın karşısına geçtim ve keşke geçmez olaydım. Annem sabah beni nasıl bu halimle sevdi? Ben kendi evladım olsam eldiven taksamda sevmezdim. Elimi yüzümü yıkamak yerine üstümü çıkarıp duşa girdim. Ah tabi düşüncelerde beynime girmeye başladı. İnsanlar niye banyo yaparken olmadık şeyler düşünür?

Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum. Ilık su başımdan aşağı inerken gözlerimi kapadım. Dün Berk beni eve bıraktıktan sonra odama çıkmış, üstümü bile değiştirmeden yatağa yatıp ağlamaya başlamıştım. Ağlamaktan bitkin düşünce de sanırım uyuyakalmıştım.

Ağlamaktan nefret eden biri olarak çok fazla göz yaşı dökmüştüm. Bence dünyada ki en gereksiz şeylerden biride ağlamaktı. İnsan çaresiz olduğu veya canı acıdığı için ağlar ve ben dün çaresizlikten ağlamıştım. Dün sonuna kadar haksızdım. Sırf duygularım karşılıksız diye üzülmüştüm ve Berk'in üstüne gitmiştim. Gerçi dünkü kavganın sonunda Berk'ten önemli itiraflar almıştım.

Ah ne kadar kendime haklı taraf bulmaya çalışsam da Berk'in hiç bir suçu yoktu. O da aynı benim gibi arkadaşlığımızın bozulmasını istemiyordu. Onu yaptığı arkadaşlığımızı korumaktan başka bir şey değildi. Benim yaptığım ise ona git gide bağlanmak ve bu yüzden arkadaşlığımızı bozmaktan başka birşey değildi.

Anlamadığım ve en önemli konu ise İrem'in bunları nerden bildiğiydi. Dışardan çok mu belli oluyordu acaba? İrem'i tanıyorsam bunun peşini bırakmazdı. Her seferinde açığımı yakalamaya çalışacaktı. Buna hiç şüphe yoktu.

Eh en azından artık Yağmur'un dilinden düşecektim. Berk bana kardeşiymiş gibi davranıyordu. Burakta yaşadığım utanç ve saçmalığı Berk'te yaşamayacaktım. Burak da olduğu kadar kolay üstesinden gelemezdik çünkü Berk'i bana yakın davrandığı için sevmiyordum. Gerçekten seviyordum.

Ellerimin buruşmaya başladığını görünce suyu kapadım. Hesapta banyo yapmak yoktu ve ben dün yıkandıktan sonra havlumu odada bırakmıştım. Annem perdeyi açtığı için böyle içeri girersem südyen vakasından sonra en büyük utancım karşısına çıplak çıkmak olurdu. Bunu kapatacak başka utançta tanımıyorum zaten.

Aklıma banyo dolabındaki temiz çarşaflar gelince bir kaç düşme tehlikesi yaşayarak dolabın oraya gittim. Sonuç hüsran ortalıkta çarşaf falan yoktu. Ah doğru ya kızlara yer yatağı açtığım zaman onları sermiştim. Dolabı kaparken bir üst raftaki havlu gözüme çarptı. Üstünde winx club baskılı havluyu alıp dolabı kapadım. Bu havluyu en son 6 yıl önce falan kullanmıştım. Hala kaybolmadığına ve hayatımı kurtardığına inanamıyorum.

Havluyu vücuduma sıkıca sardım. Umarım Berk oda da değildir. Berk'in beni havluyla görmesine fazla utanmıyordum çünkü çoğu elbisemden uzun bir havlu kullanıyordum ama bu havlunun boyunda elbisem bile yok benim!

Odaya gireceğime Keşke yer yarılsada içine girseydim. Evet belki südyenli halimden daha giyiniktim ama sorun şuan sardığım kısa havluda değil havlunun üstünde ki baskıdaydı. Gülmemek için dudağını ısırıyordu ve istemeden gözüm dudaklarına takıldı. Sanırım güleceği için öyle baktığımı sandı çünkü direk toparlanıp ciddileşti. Bende ona aldırmama ya çalışarak gidip pencereyi kapatmadan üstünden perdeyi örttüm. Kahkaha sesi duymayı beklerken müzik sesi duymaya başlıyınca kaşlarımı çattım. Perdeyi tekrar açtım.

Ah tam tahmin ettiğim gibi kahkahasını müzik ile bastırıyordu. Beni farketmemişti. Hemen perdeyi kapadım. Bunu daha sonra koz olarak kullanabilirdim. Dolabımla uzun uzun bakıştıktan sonra dolabı kapıyıp dolapın altındaki çekmeceyi açtım. İç çamaşırlarımı alıp giydim. Bu sırada Berk'in gülme seansı bitmiş olmalı ki müzikte kapanmıştı.

Dolabım ile tekrar hasret geçirirken en sonunda kot şort ve üstüne siyah bir tişörtte karar kıldım. Bugün biraz gezebilirdim. Belki kızları da çağırırdım. Tabi biraz kafamı dağıttıktan sonra çağırırım. Üstümü giyinirken zil çalmıştı. Bu saatte kim gelir ki diye düşünürken gözüm saate kaydı. Saat 12! Annemler çoktan kahvaltı yapmış olmalıydılar. Kapının çalmasıda normal tabi. Aşağı inmeden önce aynada son kez kendime baktım. Gözlerim eskisinden daha iyiydi ama yinede kötüydü. Aynada kendime bakarken kapı çaldı.

"Gir" Kapı açılıp içeri Berk girince şaşırdım.

"Sen kapı çalarmıydın?"

"Şey seni banyodan çıkınca görmüştüm ve senin ne kadar uyuşuk olduğunu biliyorum" gözleri yatağın üstündeki havluya kayarken ben uyuşuk lafına takılmıştım. Kendi havlumu ve winxli havluyu alıp yanından geçtim.

"Uyuşuk falan değilim ben" dedim banyoya giderken.

"Peki sen öyle diyorsan" başımıza taş yağıcak Berk alttan alıyor. Saçımı kuruturken yanıma geldi.

"Ee niye geldin" kapının kirişine yaslanırken gülümsedi.

"Bugün beraber takılırız diye düşündüm" saç kurutma makinesini kapattım. Kendisini affettirmeye çalışıyordu. Berk'in bir suçu yoktu ve benimde tavır yapmaya hakkım yoktu. Yüzündeki gülümseme sabah annemin endişeli yüzüne büründü. Yanıma gelip eliyle gözümün altını okşadı. Ellerinin tenime verdiği yakıcı sıcaklıkla gözlerimi kapadım.

"Sen ağladın mı?" Gözleri açtım.

"Hayır" tek kaşını havaya kaldırdı.

"Bana yalan söyliyemezsin Doğa anlarım" yüzümü iki elinin arasına alıp alnımı öptü. Bense şaşkınlığımı belli etmemeye çalışıyordum. Ellerini yüzümden çekip omuzlarımdan sıkıca sarıldı. Ellerim göğsünde birleşmişti. Dünkü dansımız geldi aklıma sonrada kavgamız.

"Benim yüzümden ağlamana dayanamıyorum" kaşlarımı çattım.

"Hah herseferinde beni kıracak bir şey yapman ama yinede ağlamama dayanamaman.. Ah ne büyük ironi değil mi?" Böyle söyleyince daha da sıkı sarıldı. Daha ne kadar bu durumdayken ayık kalabilirdim bilmiyorum. Sıcaklığı, kokusu huzur vericiydi. Aslında bütün gün böyle kalabilirdim.

"Özür dilerim" vücumdaki sıcaklık ve burnumdaki o huzur verici koku birden gidince kendimi boşlukta hissettim. Omuzlarımdan tutup gülümsedi. Bense tepkisiz yüzüne bakıyordum.

"Bugün kendimi sana affettireceğim prenses ve bu surat gülmekten yorulacak" prenses demesine mi yoksa beni gülümsetmeye çalışmasına mı gülmüştüm bilmiyordum ama suratım da kocaman bir gülümseme olduğuna emindim.

"Gördün mü şimdiden başladı" saç kurutma makinesini alıp arkama geçti. "Ben saçını kurularken sende makyaj yap çünkü bu halde dışarı çıkmayacağını biliyorum" gülümserken aynanın önündeki bb kremi elime aldım. "Biliyorum fazla makyajı sevmiyorsun ama yinede uyarıyım fazla abartma"

Ben bb kremi gözlerime yayarken Berk saçlarımı sanki kıymetli bir eşyaymış gibi kurutuyordu. Ben hafif göz makyajımı tamamladığımda Berk kurutma makinesini bırakmış herzamanki yerinde olan maşamı almıştı. Ne yapıcağını anladığım için içerden sandalye alıp banyoya getirdim. Önüne koyup oturdum. Berk ile küçüklükten beri neredeyse tüm gün beraber takılırdık -ki İrem gelince bu değişmişti- ve saçımı genellikle ona yaptırırdım. Oda kimseye söylememem konusunda bin kere uyararak saçımı yapardı.

Yine bininci kez kimseye söylemeyeksin derken önümdeki son saç tutamını maşaya sarıyordu. Artık alıştığım için cevap vermeye bile tenezzül etmiyordum. İşi bitince fişten çıkarıp aynanın önüne koydu.

"Hazırsan çıkalım" aynada saçıma baktım. Berk her zaman ki gibi mükemmel yapmıştı.

"Hazırım. Ee nereye gidiyoruz"

"Süpriz" diyip odaya geçince arkasından gittim.

"Kendini affettirmeye çalışıyorsan hiç gerek yok Berk sana darıldığım falan yok"

"Sana kendimi affettirmeye çalışmıyorum kendime affettirmeye çalışıyorum" kaşlarımı çatınca güldü. "Seni ağlattığım ve üzdüğüm için buna mecburum. Hadi daha fazla oyalanmayalım" başımla onaylayıp dolaptan siyah vanslarımı aldım.

Berk çoktan aşağı inmişti. Hızlıca odadan çıkıp ona yetiştim. Kapıya gelince vanslarımı giyip kapıyı kapattım. Berk'in peşinden arabaya bindim ama hemen inmek zorunda kaldım. Arabanın önünden geçerken Berk beni durdurdu.

"Ne oldu?"

"Anneme söylemedim"

"O işi hallettim ben bin arabaya" başımı sallayıp arabaya bindim. Kısa süre sonra nereye gittiğimizi anladım.

"Berk kimden yine ne duydun" Berk gözlerini devirince kıkırdadım.

"Bir kerede laf sokmasan şaşıracağım. Piknik yaparız diye düşündüm."

"Kahvaltı yapmadığım düşünülürse mantıklı bir düşünce"

"Aslında planımda piknik yoktu. Senin kahvaltı yaptığını düşündüm ama sabah duştan çıktığını görünce yeni kalktığını anladım" gülmemek için yine dudaklarını ısırıyordu. Bakışlarımı dudaklarından gözlerine çevirdim.

"Dalga geçme"

"Hey dalga geçmiyorum bunu da nerden çıkardın"

"Kahkahasını müzikle kapayan yalancı ne dedi" bu sefer gülmesini engelliyemedi.

"Ama seni öyle eski winx baskılı havlun ile görünce eski anılarım debreşti" kaşlarımı çatıp neyden bahsediyorsun der gibi baktım. Aklına hangi anının geldiğini anlayınca omzuna vurdum.

"Ben seni debreştirmeden kapa çeneni" annelerin küçük çocukları erkek kız ayırt etmeden beraber yıkamasından nefret ediyorum. İnsanların 7 yaşındaki anılarını hatırlamasından da nefret ediyorum.

"Hey kızma hemen bölük pörçük hatıralarımda sadece beraber yıkandığımız var hem zaten suyun içinde görünmüyordu -ki zaten hep pembe kilodunu giyiyordun" suyun içinde görünmeyen şeyi açıklamama gerek yok heralde!

"Kapa çeneni demiştim Berk" daha sonra ona döndüm. "Hem hani bölük pörçük hatırlıyordun kilodumun rengine kadar hatırlıyorsun be"

"Hep onu giyiyordun zaten, unutmamak elde değil"

"Düşünüyorumda keşke sende kilot giyseydin" dönüp yüz ifadesine baktım gülümsemesi hala yerindeydi "ayrıca suyun içinde de durmuyordun senin yüzünden banyo anılarımı aklıma getirmemeye çalışıyorum" hala gülümsüyordu. Bu çocuk hiç utanmaz mı?

"Yiğidin malı meydandadır güzelim"

"Hay güzelin batsın Berk" araba durunca hemen arabadan indim.

"Ee planlarında burası yoksa burdan sonra nereye gideceğiz?"

"Süpriz kelimesinden anladığın nedir?"

"Ne biliyim boş bulunup söylersin umudu ile sordum"

"Umudunu yitirme Doğa, Umudunu yitirme"

"Berkcim umarım planlarına sonradan eklenen bu piknik olayı için yiyeceğimiz malzemeleride eklemişsindir" bu sefer yüzü düştü. Bu sefer başardım.

"Hey allahım ya! Unutmadım Doğacım" arka kapıyı açarken mırıldandı ama benden kaçmaz. Duydum! "Bu sefer unutmadım" Yine böyle Berk'in başına taş düştüğü sıralar hepimizi toplayıp buraya getirmişti. Bizi getirmişti ama boş midelerimizi dolduracak yiyecekler için aynı şeyi söyleyemezdim.

Berk malzemeleri gölge alanda olan bir masaya taşırken ben arabaya yaslanmış gülüyordum. O da bana tip tip bakmakla yetiniyordu.

"Gülmen bittiyse canım kalk yemek yap açım aç"

"Bilmediğim şeylerle gel Berk 13 yıldır seni doyurmakla uğraşıyoruz zaten"

"Bana diyene bak sofradan benimle birlikte kalkıyorsun be"

"Senin ile aynı vakitte yemem senin kadar yemek yediğim anlamına gelmez. Ben sindirerek yiyorum sen sömürerek yiyorsun arada fark var"

"Ha Ha Ha çok komiksin canım"

"Öyleyimdir canım. Neyse çok konuşma ben salata yapıyım sen napacaksın?"

"Yatacağım" tek kaşımı kaldırarak ona baktım "derdim ama o kadar öküz bir insan değilim"

"Öküz olduğunu kabul ediyorsun yani"

"Her erkeğin içinde öküzlük yatar"

"Seninki biraz uyuyakalmış sanırım, hiç üstünden gitmiyor"

"Benim ile laf yarışına gireceğine domatesleri doğra, bende mangalı çıkarıyım" o arabaya giderken ben zafer bakışlarımla domatesleri elime aldım ki bizim akıllı Berk yine yapmıştı yapacağını.

"Berk?"

"Efendim?"

"Bir daha piknik süprizi yapma sen tamam mı?"

"Niye ya yine ne oldu" elimdeki domatesleri gösterdim.

"Ben bunları neye koyacağım" bu sefer zaferle gülümseyen oydu. Arabanın bagajından tabakları getirince elimi belime koydum.

"Başka malzeme varsa taksit taksit getirme peşin peşin getir şunları yorma beni"

"Yok hepsi bu kadar başla artık" zafer ile gülme sırası tekrar bana geçmişti. Masada karşıma geçince ellerimi kaldırıp parmaklarımı salladım.

"Berkcim hangi parmağım ile doğramamı istersin çünkü 10 tane parmağım var ama 1 tane bıçak yok" Berk'in gülümsemesi yine soldu. Bense kahkaha atmaya başladım.

"Gülme Doğa insanlık hali"

"Tamam tamam şükür etmeliyim aslında yiyecek birşeyler getirmen bile gelişme olduğunu gösterir"

"Berk mangalın içine kömür dökecekken durdu" bana dönüp suçlu bir çocuk gibi bakınca bense yüzüne yok artık diye bakıyordum.

"Yuh Berk etler unutulur mu ya"

"Ya kim gidicek şimdi arabadan etleri almaya" derin bir nefes aldım. Kalbime iniyodu az daha ya! Berk halimi görünce gülmeye başladı.

"Bana diyene bak benden aç. Gözlerin nasıl pörtledi görmen lazım"

"Uzatmada etleri getir dün öğleden beri birşey yemiyorum. Balodanda apar topar ayrılınca bizimkilerle yemek pilanlarımız iptal oldu hatırlarsan"

"Her fırsatta başıma kakıcaksın dime"

"Bunu bilmen güzel" Berk arabaya giderken bende domates salatalık gibi doğramadan yiyebileceğimiz sebzeleri bir kaba doldurup yakındaki çeşmeye gidip yıkadım. Döndüğümde Berk mangalı yakıyordu.

~~~

"Keşke her şeyi yemek yapabildiğin kadar güzel yapsaydın Berk"

"Keşke bir kerede laf sokmadan iltifat etseydin Doğa" arabaya binince bende bindim.

"Keşke sende bana öyle yapsaydın ama biliyorsun doğamıza aykırı"

"Senden mi bahsediyoruz" arabayı çalıştırıp geri geri gitmeye başladı.

"Hayır canım senin yaşamın olan doğadan bahsediyoruz" ses çıkmayınca kıkırdadım.

"Eee söyle artık nereye gidiyoruz"

"Sabret Doğa"

"İnşallah bunu eksiksiz yapmışsındır"

"Altı üstü bir bıçak unuttum Doğa"

"Evet yanında çatal, tuz ve bardaklar ile beraber. Senin yüzünden ayranları fazladan getirdiğin tabaklarla içtik"

"Ya napıyım mutfak malzemeleri bana göre değil hem acele ettim ondan"

"Allahtan etleri unutmadın onları unutsaydın değil demokrasi obama bile sana çare bulamazdı"

"Harbi et yerine beni yerdin heralde"

"Yok öküz eti mideme oturuyo benim"

"Yediğin etler öküz etide olabilir canım"

"O doğal öküz ondan zarar gelmez ben insan görünümlü olanlarda bahsediyorum" araba birden durunca acaba beni arabadan mı atıcak dedim ama etrafıma bakınca şaşırdım. Hızlı feribot mu o? Yoksa ben mi yanlış görüyorum!

"Ya biliyordum ya sabahtan beri rüya olduğunu biliyordum. Berk'ten söz ediyoruz. Berk kim bu kadar şey düşünmek kim?"

"Rüya değil Doğacım yarın akşama kadar İstanbuldayız" doğru duydum değil mi? Berk arabadan inince bende inip koşarak boynuna sarıldım. Oda belimden sıkıca sarıldı.

"Bekle bizi İstanbul biz geliyoruz" diyen Berk'e daha sıkı sarıldım. Biraz fırsattan istifade hesabı oldu ama olsun.

-----------------------------------------------------------------

Uzun bir bölüm oldu umarım beğenmişsinizdir :) önceki bölümlere yaptığınız yorumlar için teşekkür ederim hepsi birbirinden güzeldi. Yorumları okudukça yeni bölüm yazasım geldi. Siz böyle yorumlar yaptıkça bölümler hızlı gelir emin olun :D

caansoo 'nun Penceredeki Mavilik kitabını okumanızı öneririm :)

Kitap önerisi için yoruma kitabınızın adını yazmanız yeterli :)

Oy ve o güzel yorumlarınızı bekliyorum :) KOCAMAN ÖPTÜÜÜM :*

Continue Reading

You'll Also Like

58.3K 1K 10
04052024
559K 35.2K 12
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı. Babası ve abisi tarafından evin hizmetlisi gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri g...
643K 18.9K 26
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
1.3M 57.5K 29
Sait abi: Yanında ki o eli bir daha sana değdirirse Sait abi: O eli kırarım haberin olsun