Şerefsizsin çünkü, yaparsın!

By MorRuj

70K 5.7K 664

"Valla, sende bizim öküzlüğümüzü sollayacak bir yapı görüyorum. En son sendeki pala bıyıkları rahmetli dedemd... More

Gücünün farkında olan kadınlar adına 🙏🏻
Sen hâlâ gözümü alan güneş ☀️
"Kaybeden bıyıkları keser Asuman!" ✂️
Makyaj ruhun gıdası! 🛍
Kaderimi anneme bıraktım! 👩‍👦
İlk Cemre, keşke kucağıma düşse! 💧
Yumruk yedim, sallanıyorum!
Çatışma olmadan, Devrim olmaz!
Yumruk yedim, sallanıyorum!
Aşk kararakter olarak olgunu sever, yaş olarak değil
"Boşluktayım sanki. Hoşlukta olmam gerek miyor muydu?"
Benim kahramanım ERKEK değil
"Arayan nişanlım!"
"Nişanlınla gelirsiniz değil mi?"
"Ananızın karnından rallici olarak mı doğdunuz?"
"Gitmiyor muyuz Harun?"
Herkesi hatırlarım, seni unutmam
"Şeref anne karnında injekte edilse, sen virüs sanıp ölürsün."
"Sen yanımdasın diye ellilik söylüyorum, diğer yarım sensin"
Bir meyhane borcum olsun
Neredeyim ben?
İnce belli gelin sarması!
Asistan Asuman
Duş alırken baraj kurutmak
Dolaptaki yarım limon yanlızlığı
"Merhaba ben Betül."
"Sizde öküzlük genetik mi?"
Silikoncuğum
Yağlarım tam bir bacak kuşu
"Cemre ölür inşallah!"
Gün dayağı!
Matematikten -3 almak
Simge...
Ben Porsche bekliyordum, modifiyeli Şahin geldi
"Ayağım yürümeyi öğrenmiş"
İntihar etmek istersen arkandayım
Bugün günlerden 'sendeyim'
Müdür yardımcısının yardımcısı
Evlenmeeem
Simge WS Betül
Dedikodu yapıyorum, çekmiyor
"Haydaaa!'
Bekle bizi Kuşadası!
Su Çiçeği
E, hadi!
"Seninki silikon muydu ya?"
Yengeç abazalar!
"Sende abaza mıknatısı var!"
Sarımsak!
Tatil!
Kıskanç Asuman
Pancar Su Asuman
Eş yarışması?!
"Kadınlar insan, biz insanoğlu"
Sinsimelekella!
Lal ile Lan arasındaki ince fark
Çok zordur bir ağabeyinin kız kardeşlerinin gerçek yüzünü gördüğü an
Ön yargılarımız gerçekleri gölgeler
Asuman'ın önceki ve sonraki hali, ilk defa!
Bekle beni Asuman!
Bazılarını azaltarak bırakmalıyız... Biranda kesilmez, kesin hikayeler.
Hoş geldin... Olduğun yere.
-
Annem gibi sevebilecek misin?
Anne ve Eş... Anneş... An ve Eş...
Cartier - Jartier
Çocuk
Yeni ev

Kalp severse, beyin de sever, beyin severse ruhu alıştırır

1K 87 5
By MorRuj

Asuman habersiz bir şekilde hayatımı kurtarmıştı, ona can borcum vardı. Ömür boyu gideceği olan berber ücretini karşılayabilirdim, ehehe. Sevda'nın yanında net bir şekilde konuşamadığım için, Asuman'ı geri aradım.

"Harun? Fikrini değiştirmek için mi aradın? İçtin mi sen? Nasıl hemen teklifimi kabul edersin?"
"Evlenme teklifi etmeyeceğin sürece çoğu teklifini kabul ederim, bıdık. Bugün Cemre'ye çok bakarak fazlasıyla günaha girdim, sana iyilik yaparak nötürlemek istiyorum."

"Geri zekalı..." Gibi laflarla homurdanmaya başladı tabii.
"İltifatlarını geceye sakla yavrum, yüzün gözükmeyince daha bir şık duruyor."

"Ya, sana öküz demek istiyorum ama gerçekten öküzlere hakaret olur."
"On beş dakikaya aşağıdayım, bende sana dünyanın en kıllı hayvanı olarak seslenmek istiyorum. Hatırlatta bir ara araştırayım,"

"Öküüüzzz!" diye bağırarak suratıma telefonu kapattı. Ne kadar ayıp... Aa, hiç yakıştıramadım gerçekten çok tesüf ediyorum sana Asuş.

Asumanların evinin altına geldim, görünürde bir adet Asuman yoktu. Aradım.
"Kızım, bıyıklarına losyon mu sürüyorsun? Neredesin, insene aşağı!"
"Geliyorum be!"
Yaklaşık iki dakika sonra aşağı indi.

"Eee, hiçbir değişiklik yok sende. Niye beklettin beni?"

"Amcama yemek hazırladım," dedi arabaya binerken.
"Neden? Beraber yemeyecek misiniz?"
"Yok, bugün Asudeyle gezeriz."
"Oo, tabii. Kız kardeşin geldi, gezersiniz. Nereye gideceksiniz bakalım?"
"Kültür'e," dedi. Gülümsedim. İlk defa bir yere gideceğini öğreniyordum.
"Ne zamandır görmüyorsun kardeşini?"
"Bir yıldır görmüyorum, Nazlı'yı da alabilirim bugün," dedi.
"Al, al. Kırk yılın başında doğru insanla takılsın, bünyesi kaldırır mı bilmem ama."
"İnanaamıııyorum, ilk defa düzgünce iltifat ettin."
"İyi sakla bunu, üç yıl yeter sana."
"Üç yıl boyunca arkadaş kalacağımıza hiç inanmıyorum Harun Efendi. Heran seni vurabilirim, tetikte ol."
"Biz hep tetikteyiz yavrum," Lise de lakabım tetikçiydi benim. Ah, eski günler... Yine aklıma geldi. Her şeye karşı tetikteydim, kızlara, kavgalara, arkadaşlara, bazen derslere, Betül'e...

Otogara gelmiştik.

"Ara istersen kardeşini." Aradı.

"Geldik biz Asude, lüks bir tane siyah arabanın içindeyiz."
"Cahil, BMW M3 bu." diyerek araya girdim. Benim araya girmemle telefonu kapatmıştı, "Sussana sen."
"Ne susacağım kızım? Lüks araba demek için mi bu kadar para verdim ben? Ne kadar da önüne takı eki getirsen de, araba değince alınıyor benim kızım. BMW M3 diyeceksin."
"Ben ne anlarım arabalardan? Bir kere çok nadir kız, isimleriyle bilir bunları."
"Evet, genelde paragöz olanları bilir de. Sen kendine kız mı dedin? Vah canım, senin dünyadan haberin yok galiba. Asumancığım, senin isminde bile "MAN" eki geçiyor. Nasıl olur da kendine kız dersin?"
"Harun, yemin ederim gece uyurken BMW M3'üne imzamı atarım ha!"
"Tamam, tamam. Sustum, kızcığım, kadıncığım, Asumancığımm..." diye sıralanırken içeri manken adayı girdi. "Ohacığım..." diyerek cümlemi tamamladım.

"Asumaan!"
"Asudeee!"

Bu kız, Asude olamazdı. Bu kız, Asuman'ın kardeşi olamazdı. Bu kız, Asuman'ın genetiğini taşıyor olamazdı! 'Çok güzel lan' diyen düşüncelerime adeta engel olamıyordum. Çok güzel lan! Asuman ile uzaktan yakından alakası yok, suratı al ZOOM yap, yok. Soy ağacına bak, yine yok. Acaba soy ağacını ararken, yanlışlıkla Asuman'ın bulunduğu soy ağaca gelip, gölgesinde biraz dinlenirken kız diğer ailesini unuttu mu? Ülkenin sınırına bak, o kadar küçük, o kadar hiçlikte bile benzerlik olamaz. Benzerlik yok. Benzerlik kelimesi bu kardeşler için yok, olmamlı, imkansız! Kıza, merhabadan önceki lafım; "Sizde analar, bir mi?" Oldu. Bana bakıp, hafifçe gülümsedi.
"Merhaba, şaşıracağın bir şey daha söyleyeyim mi? Babamız da bir. Merhaba, ben Asude. Ama Sude'yi tercih ediyorum." Ya, ben sana direk, eşim, karıcığım, sevgilim desem olmaz mı? Bırakalım böyle klişe isimleri, bir kenara fırlatalım. Hatta, bırakın Kültür'ü, ben seni direk evlendirme dairesine götüreyim Sude?
"İnanamıyorum ya, nasıl başarmışlar bunu? Memnun oldum, Sudeceğim. Bende Harun. Sadece Harun."
Gülümsedi. "Ablam daha güzel aslında, sadece kendisine bakmıyor."
"Bunlar her şeyi dış güzellik sanıyor, canım. Hiç çürük muz yememişler." Aa, Asuman! Rica ediyorum parazit yapma, şurada iki çift lafın belini kırıyoruz.
"Nereye gidelim kızlar?" Hadi, şanslı günündesin Asuman. Seni de kız yerine koydum.
"Harun, bildiğin bir stilist var mı acaba?" dedi, Asuman.

"Varda, burada böyle durmayalım," dedim çabucak.
"Kültür'de herhangi bir kafeye sür, kim o, işinde iyi mi?"
"İyidir, benim takım elbiselerimi hep o dikti. Magazin dergilerinde hep çıkmıştı, kendine mi Asumancığım? Veteriner arkadaşım da var istersen, hem o daha çok yardımcı olur." Kafama vurdu.
"Ya, bir kere de dalga geçme, bir kere de ciddi ol! Randevu alır mısın yarın için?"
"Neden, kime lazım?"
"Bana," diyerek araya girdi Sude.
"Ne tür kıyafetler? Her şeyi dikmiyor çünkü."
"Gelinlik," dedi gülerek.

"Gelinlik mi?"

"Evet, 6 ay sonra düğünüm var, gelinliğimi alıp gideceğim hemen. Asuman'ı görmek için bahanem de oldu," dedi. Bütün hayallerim, umutlarım, hepsi tek tek tek tek yere düşmüştü. Demek evleneceksin? Oysaki henüz tanışalı beş dakika olmuştu... Daha en sevdiğin makyaj malzemesini öğrenmeden bitmişti her şey... Gerçi suratına bakınca, hepsini özellikle aydınlatıcıyı sevdiği anlaşılıyordu. Her şeyde göze çarpan, cam parçam BMW arabam bile, bu aydınlanmanın karşısında sönük kalmıştı, gece yolumuzu kaybedersem kesinlikle Sude'yi çağıracağım. Ve onunla beraber gelen beş taşını. Kızın suratında ki parlaklık o kadar çok dikkatimi çekmiş ki, beş taşını görememişim. Yemin ediyorum, Sude'yi gören, gökten onun için inmiş parıltılı melek zannedener. Ne şanslı kocan var, kız Sude.

"Ayarlarım merak etmeyin, hayırlı olsun bu arada." dedim, tüm resmiyet ve ciddiyetle. Evli, evlenecek, sevgilisi olan, olmaya ramak kalan kadınlara karşı tutumumdu bu. Asla samimi olmam, gereğinden fazla resmileşirdim hatta.
"Teşekkür ederim, seni de beklerim düğünüme. Gel lütfen," dedi. 'Olur' anlamda başımı salladım. Ne yapayım? Bana da bulur muyuz birilerini?

"Ne iş yapıyorsun Sude?"

"Özel bir şirketin Uluslararası Departmanın'da yöneticilik yapıyorum."

"Oo, ne güzel. Kaç dil biliyorsun?" Bu soru sorulmazsa olmaz, ulusrarası dendiği zaman akla sadece bu soru gelir, karşı taraf eğer işinde iyiyse ve dil biliyorsa, ballandıra ballandıra anlatır. Fakat hiçbir gelişimi yoksa, 'işte, biraz İngilizcem var, zaten yeni başladım idare ediyorum' gibi cümleler kurulur, üç ay sonra da kovulduğunu duyarız.
"Üç," dedi gülerek ve ekledi. "Biz küçükken Berlin'de yaşıyorduk, çok iyi Almancamız var. Babamız biraz despot olduğu için, İngilizceyi de çok küçük yaşta öğrendik. Geçen yıldan beri Japonca dersi alıyorum, sanırım konuşabiliyorum artık." dedi. Vaaay! Demek Asuş'ta en az iki dil biliyor ha? Berlin'de yaşamış birde? Kıza laf söylemekten kendisinden bahsetmesine izin vermiyordum tabii.

"Sen ne iş yapıyorsun?" dedi, övmemi beklemeden.
"Özel bir şirkette genel müdürüm bende," dedim. O kendisini övmediği için, üstün körü, basit bir şekilde anlattım.
"Sen kaç dil biliyorsun?" dedi, kocaman gülerek.

"Üç," dedim, hızlıca.
"Dört, Haruncuğum," dedi, Asuman araya girerek.
"Seninle anlaşabildiğimi unutmuşum, haklısın yavrum."
"Dördüncü dilin, beden dili, pislik!" dedi. Dayanamayıp, güldüm.

Güzel bir kafenin önünde durdum.
"Kızlar, buyrun. Sizi çok fit gördüm, özellikle tatlıları çok güzel bir yere getirdim,"

"Seninde gelmeni çok isterdim ama kardeşimi çok özledim," dedi, kibarlıkla Sude. Memnuniyetle gülümsedim. Çok aklı başında bir kızdı.

"En güzel vakitler sizin olsun,"

"Harun, sen şimdiden Nazlı'ya söyle, anca hazırlanır. Simge'de eğer, sevgilisinden izin kopartabilirse gelsin," dedi Asuman arabadan inerken.

"Söylerim, iyi eğlenceler." Açıkcası, Simge'ye yapılan bu yoruma karşı sinirlerim bozulmuştu. İki ağabeyi ve bir de babası vardı. El oğlu nereden çıktı? Simge iplerini bu kadar çok mu vermişti karşı tarafa? Bu kadar çok ipini veren, verdiği iplerle kendisi sıkar, en sonunda boğulur. Bundan haberi var mıydı acaba küçük hanımın?

Eve geldiğimde, Simge'yi kitap okurken buldum.

"Güzelim, ne yapıyorsun?"

"Kitap okuyorum ağabeyciğim, hoş geldin. Kahve yapayım mı?" Hepsini buna göre programlamıştım. Beni gördükleri an, gözlerinden "HİZMET" sözcüğü çıkıyordu. Nazlı'nın para çıkıyordu ama olsun.

"Yok balım, senin daha önemli işlerin var."

"Ne, nedir ağabey?" dedi, afallayarak.
"Hazırlan, Kültür'de kafe de Asuman ve kız kardeşi sizi bekliyor." Simge, afallayarak bana bakmaya devam etti. "Amaaa..."
"Aması maması yok. Hazırlan dedim, Nazlı'ya da söyle, bir saate aşağı inin."

"Ağabey çıkmasam ben..." dedi, mahçupça.
"Neden güzelim, benim güzel kardeşim neden çıkmayacakmış?"

"Ağabey, şimdi laf etmesin..."

"Kim ne laf edecek Simge? Kendine gel, kocan değil bir şeyin değil, karşımıza aldık, adam yerine koyup yemeğimizden yedi diye, kızı verdik mi şimdi?" dedim, öfkelenerek. Baktım, bir hayli mahçup düştü, üzüldüm. Oturdum yanına, saçlarını okşadım.

"Canım benim, seni kısıtlayan birisinden daha çok, yaptıklarına saygı duyan ve en önemlisi sana güvenen birilerine kalbini açmalısın. Kalp, bütün yaşadığın duyguların tercümanıdır. Kalbin kırıldığı an, her şeyden muzdirip olursun. Hiçbir şeyden keyif alamazsın, kalp sevince beyin de sever, beyin severse ruhu alıştırır. Ruh, alışırsa onsuz bir şey yapamazmışsın, onsuz nefes alamazmışsın gibi gelir. Ama bu seni sıkan biriyse, onunla da nefes alamazsın, onsuz da. Ama arasındaki fark ne biliyor musun? Onsuzluğa alıştığın an, nefes almaya başlarsın. Aldığın her nefeste eski günlerin, yaşların ve anıların aklına gelir. Pişman olursun, yaşaman için hiçbir sebep yokken yaşayamadıklarına." dedim. Derin bir nefes alarak ekledim, "Arkanda dağ gibi ağabeylerin var, bunu unutma. Hadi şimdi, git hazırlan." Yavaşça ayağa kalktı Simge. Beyninde bir sürü soru işaretiyle beraber hemde.

Continue Reading

You'll Also Like

36K 3.2K 63
*TAMAMLANMIŞTIR* *BURADA GEÇEN HEPSİ KENDİ HAYALİMİN ÜRÜNÜDÜR BAŞKA KİTAPTAN ÇALINTI DEĞİLDİR! VE LÜTFEN YORUMLARDA BAŞKA KİTAPLARDAN BAHS ETMEYİN BU...
2.2M 159K 53
Tamamlandı Siz: Medya* Siz: Sen benim adresimi nereden biliyorsun aq? Siz: Hayır abi madem biliyorsun beni mi sikeceksin? Siz: Yemin ederim saygım...
2.5M 139K 71
Benim güneşim hiç doğmamıştı. Ya da doğmuştu ama doğar doğmaz geri batmıştı,benimle birlikte. Aradan yıllar geçti. Bulutlu, yağmurlu, gök gürültülü g...
4.7M 281K 83
Her şey; aslında bütün aile fertlerinin yapmak isteyip de yapamadığı, ailenin küçük oğlu Murat ve eşi Nalan'ın isyanıyla aile apartmanını terkedip, o...