Çocuk odasından gelen konuşma seslerini duymasıyla gözlerini açan genç adam, kollarının arasında yatan karısının sırıttığını görünce, aynı şekilde karşılık verirken bedenini kendisine çekti. Kısa bir süre sonra içerideki çekirge sürüsü tarafından yatağının işgal edileceğini bilerek, fırsattan istifade dudaklarına uzandığı aşkını doyasıya öpmeye girişti.
Gülizar'ın, yengeleriyle kurduğu yakın ilişkiler, çocukların arasındaki bağların da güçlenmesine sebep olduğuna kanaat getirdi. Arada ufak tefek tartışmalar yaşansa da genel olarak çok iyi anlaşan ve gün içinde birbirlerini görmeden yapamayan minik dostlukları içinin mutlulukla dolmasına sebep oldu. Yatıya kalacak yaşa geldiklerinden beri cuma gecesinden başlayan çete toplantılarının evlerinde geçecek olan ayağında, hareketli bir hafta sonu geçireceklerini düşündü. Üç ay önce dördüncü yaş gününü kutladıkları oğlunun önderliğinde, kızı ve ikizlere en küçükleri olan iki yaşındaki Burak'ın da katılmasıyla tam bir curcuna yaşayacaklarına kanaat getirdi.
"Günaydın güzelim."
"Günaydın."
"Seslere bakılırsa çete elemanları harekete geçmiş."
"Hı hı fark ettim, birazdan gelirler. Birisi kalktı mı diğerlerinin uyumaya devam etmesi imkansız. Hareketli saatler bizi bekliyor, çılgın partiye hazır mısın aşkım?"
"En sevdiğim. Akşam salona kuracağım çadırı görünce çılgına dönecekler."
"Biliyorum. Faruk abiyle Çağla'ya haber vereyim mi, Defne'yi de getirsinler?"
"İyi olur, cimcimenin çok hoşuna gideceğine eminim. Harika, tam bir vahşi gecesi olacak."
"Bana en çok sen eğleneceksin gibi geliyor Asaf."
"Eee, olabilir. Sesler artıyor, yanılmıyorsam birazdan damlarlar. Ne dersin Gülizar, geçen seferki gibi mi yapalım?"
"Evet lütfen, öyle çok rahat oluyor."
"Her seferinde aynı şeyi söylüyorsun ama bu defa de sana hiç yardımcı olamıyorum."
"Asaf'ım, çocukları oyalamaktan daha büyük bir yardım olabilir mi? Hem merak etme, alt tarafı kahvaltıyı hazırlayacağım. İnan zevkle yapıyorum hayatım. Yemeklerini yedikten sonra çiftliğe kadar gidip geldik mi, öğlen hepsi deliksiz uyurlar bu arada ben de dinlenirim."
"Olur canım. Plan her an değişebilir, muhtemelen birazdan Cesur veya abim arar hep beraber bir şey yapmayı teklif ederler."
"Oy kıyamazlar, sanki sen çok farklısın. Cesur abinin meraktan çatladığına eminim, ne de olsa Burak'tan ilk defa ayrı kalıyorlar. Ne dersin hayatım, senin gibi çocukları gizli gizli takip eder mi?"
"Çok komik Gülizar Hanım, evin içinde dört dönen, kırk defa Pınar'ı arayan birisini hatırlıyorum. En sonunda ne olduğu malum, her iki tarafın selameti için bütün günü beraber geçirmeye karar verdik."
"Canım o ilk gündü, Damla'nın ağlamasından çekindim." derken çocuklar evde olmadığı zaman huzuru kaçan, bahaneyle büyük eve gidip kontrol eden genç adama gülümseyerek cevap verdi. Diğer beyler de benzer tepkiler gösterdiği için erkeklerin kendilerinden daha evhamlı olduklarına karar vererek, çocukların beraber olma isteklerine zamanla alışacaklarını düşündü. Çağla ve Faruk abinin Defne adını koydukları, neredeyse bir yaşına basan kızları ve Asaf'ın ikinci dalga diye nitelendirdiği yeni çocuk nüfusunun gittikçe arttığı hesaba katılacak olursa, hareketli günlerin daha uzun yıllar devam edeceğine kanaat getirdi. İki çocuk yeter söylemiyle etrafta dolanırken hamile kalan ve dördüncü ayını tamamlayan Pınar'la, geçen yıl büyük bir sürpriz yaparak Asya adında dünya tatlısı bir genç kızla evlenen Suat abinin, kısa süre sonra dünyaya gelecek olan bebeklerini de içine kattı.
"Sesler yaklaşıyor, hazır ol başlıyoruz."
"Evet, sanırım Nehir geliyor. Vee, 3, 2, 1, O..."
"Yaaa... Aaafas amca ya, KeIem bana cadı dedi. Sen ona kız."
"Eee... Cadı dedi öyle mi? Kerem, çok ayıp babacım, bu konuda ne konuştuk. Ayrıca Nehir'cim, hani birbirinizi şikayet etmek yoktu."
"Ama cadı dedi!"
"Duydum!..
"Kelem, guIulumu kıldı."
"Haa!.. Eee, anlıyorum, zor bir durum! Şimdi... Eee! Müdahale etmek ister misin Gülizar, oğlumuz Nehir'in gururunu kırmış!" dedikten sonra sesini kısarak devam etti. "Bu arada, lütfen gülme. Zaten ciddiyetimi korumakta zorlanıyorum."
"Özür dilerim dayanamıyorum Aaafas amcacım."
"Gülizar!"
"Tamam sustum. Durum vahim ama gayet iyi gidiyorsun, hele izlemesi çok zevkli oluyor! Lütfen devam et aşkım."
"Sağ ol çok yardımcı oldun hayatım, belki kadın kadına konuşmak istersiniz diye düşünmüştüm. Sırıtma Gül'üm... Kerem, sorun ne?"
"Nehir saçıma toka takmak istedi! Ben kız mıyım?"
Saçından toka sarkan Yağız'la, Damla'nın haline bakınca sebebi daha iyi anlayan genç adam, az da olsa hak vermekle birlikte gülme dürtüsünü baskılamaya çalışarak, "Değilsin tabii!.. Yine de cadı demeni gerektirmez." derken ciddiyetini korumaya yoğunlaştı. Başta elleri belinde konuşan Nehir'in, Pınar'ın abisine kızdığı zaman yaptığı gibi kollarını göğsünde birleştirip çenesini kaldırmasını hayretle izledi. İçinden taşarak boğazında düğümlenmesine sebep olan duyguyu öksürüğün ardına saklarken, yatağa tırmanmaya çalışan kızını kucaklayıp zaman kazanmayı tercih etti.
"Babaam..."
"Kızııımm... Hoş geldin babacım. Hani sabah öpücüğün nerede benim? Minik prensesim..."
"Ah, yapma sakaa batıyoo. Babaaaa... Anne al."
"Özür dilerim fıstığım. Geç bakalım ananın yanına, tıraştan sonra hesaplaşırız."
"Oohh, gel annem sen, yanakları kızarmış benim güzel kızımın. Bebeğim, minik aşkım. Annesinin kuzusu bu."
"Anne, bak dokaa."
"Ay ne kadar güzelmiş annecim, çok yakışmış. Değil mi babası?"
"Evet babam... Gelelim şu probleme."
"Meeenn, aamma aahhl."
"Ne oldu Burak? Hay Allah'ım, konuya giremiyoruz!"
"Aamma."
"Ne var amcam?"
"Aaahhl."
Ekibin en küçük üyesi olan yakışıklının kollarını uzatmasıyla kucaklayıp doğrulurken, "Tamam lan anladık... Hanımlar açılın Burak da geliyor." diye havada uçurarak yan tarafa bıraktı. En sakin mizaçlı ve genellikle gelişmeleri dikkatle izlemeyi tercih eden Yağız'da bir hareket göremeyince, olay mahalline dönerek soruna odaklandı.
"Ne anlaşmıştık sizinle, sorunlarınızı konuşarak çözecektiniz. Birbirinize isim takmak, hakaret etmek yasak."
"Hakalet ne?"
"Hakaret... Kötü söz demek Nehir."
"Ama babacım, Pınar teyze de Nehir'e cadı diyor!"
"Annem, datlı cadı diyo bi keIe..."
"İyi al, tatlı cadı!.. Bu oldu mu?"
"Kerem!.. Nehir!.. Hemen kavgayı kesiyorsunuz. Ne konuştuğumuzu unuttunuz mu, tekrarlamamı ister misiniz? Eğer kavga ederseniz herkes evine dönecek. Ceza olarak da bir hafta buluşmak yok."
"Aaa! Ama amca, bis Kelem'le kavga etmiyoIus ki..."
Hemen çark ederek doğru yolu bulan veledin, masum bakışlarında yengesinin ifadesini okurken, "Ben hiç öyle anlamadım Nehir, bu her ikiniz için de geçerli. Eee Kerem, sen ne diyorsun bu işe?" diye itiraz etmeyeceğine emin olduğu oğluna yöneldi.
"Hayır babacım, kavga etmiyoruz."
"Güzel... O zaman cadı dediğin için Nehir'den özür dileyebilirsin."
"Peki. Özür dilerim Nehir."
"Vee..."
"Bir daha sana cadı demeyeceğim."
"Harika... Bu arada, Nehir, kardeşlerinin hiç birisini yapmak istemedikleri bir şeye zorlamayacaksın."
"Ama amca..."
"İstersen annen veya babanı arayalım, onunla konuş."
"HayıI! Babam kızal."
"Ben de öyle tahmin ettim. Biliyorsun madem ne diye öyle davranıyorsun!" derken dominant karakterini, başkalarını ezmede kullanmaması için kontrol altında tutan çifte saygı duyarak, ortak aldıkları tavrı ortaya koymaya soyundu. "Eve mi gitmek istiyorsun?"
"HayıI Aafas amca, istemiyoIum! Lütfeeeenn."
"Ben de istemiyorum Nehir, senin burada olmandan çok mutluyum. O zaman sihirli kelimeleri duyabiliriz küçük hanım."
"Ooff tamam. Özül dileIim Kelem. Öpüm mü?"
"Haaayır!"
"Çok şükür, mutlu sona kavuştuk."
"Hıııı!"
Yandan gelen yorum üzerine kafasını çevirirken, gece kıyafetleri içindeki ufaklıklarla cilveleşen karısına katılma arzusu duysa da daha önceki deneyimlerini hatırlayarak vazgeçmek zorunda kaldı. Yeni uyanmış ve enerji patlaması yaşayan beş çocukla aynı yatakta debelenmenin tehlikelerini bilerek, diğer iştirakçiler harekete geçmeden, "Sabah sporu yapmak isteyenler el kaldırsın." diye seslendi. Hep bir ağızdan çıkan çığlıklara ek olarak havaya kalkan tombul parmakların sevimliliğine sırıtığı sırada, şimdiden üzerine atlayan yeğenleri ile yataktan çıktı.
"Heeeyyy, bağırmayın bakalım... Herkes üzerini değiştirsin, ilk geleni sırtıma alacağım. Burak, sen nereye koşuyorsun amcam? Dur len, kıçından bezin sarkıyor! Ulan tam yemelik kıvama geldin ha."
"Hem de nasıl amcası, ısırmalık bu ısırmalık. Ooohhh, tombul salam seni."
"Tombul salam ha, bak işte bu iyiydi! Burak, baban kesin bu saate kadar meraktan deliye dönmüştür koçum. Gel aslanım, Gülizar teyzen giydirecek seni."
"Tiyee!"
"Evet Burak'cım, gel buraya bebeğim. Sen hazırlan hayatım, küçükleri ben hallederim."
"Tamam canım, bana beş dakika ver."
Damla'yı da alarak odadan çıkan karısının ardından temiz kıyafetlerini alıp banyoya yönelen genç adam, hızlı bir duş aldıktan sonra oyalanmadan üzerini giyinip, kapının önünde beklediğine emin olduğu çete üyelerinin yanına döndü. Hep bir ağızdan bağıran heyecanlı kitleye sevgiyle bakarken, "Eveeett, herkes hazır olduğuna göre sabah sporumuza başlayabiliriz." dediği sırada kapı ağzında sırıtan karısına göz kırparak peşinde ekibiyle arka odanın yolunu tuttu.
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Bölümün kısa olduğunu biliyorum, kalanı tamamlayıp hafta sonuna atacağım. Veeee tabii son kısım olacak.
Geçen zamanda çocuklarımız büyüdü, Pınar üçüncü çocuğa hamile Çağla'nın Defne adında bir kızı oldu, Suat evlendi ve eşi Asya Yaren doğum yapmak üzere... Yani, gelecekle ilgili güzel bir fikriniz olduğunu umuyorum :))
Cumartesi ya da pazara görüşmek üzere sevgiyle sağlıcakla kalın, kendinize iyi bakın :))
Son bölüme fikir vermesi amacıyla koydum :)) Sevgiler