Lütfen Benimle Evlen / Davets...

By pembe_kalem

9.6M 444K 48.9K

Bir sene içinde hamile kalmazsa bir daha asla anne olamayacağını öğrenince Aslı'nın önünde iki seçenek vardı;... More

TANITIM/ALINTI
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28 1. Kısım
Bölüm 28 2. Kısım
Bölüm 28 3. Kısım
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48 1. Kısım
Bölüm 48 2. Kısım
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
FİNAL

Bölüm 40

124K 6.6K 649
By pembe_kalem

İnstagram: pembekalemhikayeleri

****

Keyifli Okumalar. ☺️

***

Bölüm Şarkısı: Harun Kolçak & Gökhan Türkmen - Yanımda Kal

***

Arzu telefonu kulağına dayayıp, bacakları titrerken karşıdan gelecek sesi bekledi.

Masal telefonu açıp "Efendim" dediğinde, derin bir nefes alıp "Masal konuşmamız lazım" dedi.

"Ne konuşacağız? Daha yeni konuşmadık mı?"

"Masal ben vazgeçtim..."

"Ne? Vaz mı geçtim!"

Arzu kendine inanarak "Evet vazgeçtim" dedi. "Ben intikamımı hamile bir kadından alamam. Ortada masum bir bebek var. Ya ona bir şey olursa?"

Masal sinirle "Herşey ayarlandı Arzu!" dedi. "Bunları ayarlamak için neler yaptık. O garson kıza ne kadar para verdim!"

"Tamam ben sana o parayı veririm". Arzu eğer bebeğe bir şey olursa bastıramayacağı vicdanının sesinin farkındaydı. Bu nedenle maddi olarak zarar etmek umurunda da değildi.

"Sadece para mı? Onur'un asistanından bilgileri alacağım diye neler çektim. Kadın anlamasın diye akla karayı seçtim. Bu saatten sonra vazgeçemeyiz"

Arzu inatla "Vazgeçmek zorundayız" dedi. "Bir bebek var ortada diyorum. Bak eğer vazgeçmezsen gider Onur'a her şeyi anlatırım"

Arzu'nun tehditiyle Masal durakladı. "Bana şantaj mı yapıyorsun?"

"Hayır! Ben sadece seni bu saçma plandan vazgeçirmeye çalışıyorum. Sözleşme yapmışlarsa yapmışlar. Şimdi olup olmaması benim için önemliydi. Onlar birbirlerine seviyorsa yapacak bir şey yok"

"Tamam"

Masal'ın ani cevabı Arzu'yu şaşırttı. "Tamam mı? Kabul ediyorsun yani?"

"Evet, tamam dedim ya!"

Arzu rahatlayarak "Teşekkür ederim Masal" dedi.

Masal düz bir sesle "Hoşça kal Arzu" dedikten sonra sinirle telefonu kapattı. Telefonu koltuğun üzerine fırlatırken sinirle soluyarak "Bunu sen istedin Arzu" dedi. "Onur'un öfkesinin hedefi olduğunda suratındaki ifadeyi çok merak ediyorum. Kim bilir Onur onları böyle rezil eden kişinin sen olduğunu öğrenirse neler yapar"

Aklına gelenlerle keyifle gülümseyip önündeki kahvesinden bir yudum aldı. Aslında Arzu'nun vazgeçişinin iyi olduğunu düşünmeye başlamıştı. Bu akşam hem ondan hem de Aslı'dan intikamını alacaktı. Böylece ikisi için de Onur sayfası sonsuza kadar kapanacaktı.

***

Aslı'nın bir anda gözlerinin kapanarak yere düşmek üzere olduğunu fark eden Onur, onu daha yere düşmeden tutup kucağına aldı. Az önce yüzlerindeki şok ifadesiyle onlara bakan herkes, şimdi endişeyle yanlarına gelmişlerdi. Onlar başında soru sorarken Onur hiç birini duyamıyordu. Aslı'yı acilen hastaneye yetiştirmesi lazımdı. Pişmanlık, korku, nefret; tüm hisler içinde savaşıyordu. Aslı'ya yaptıkları için pişmandı, kendinden bu derece nefret ettiği başka bir an hatırlamıyordu. Fakat şu anda hiçbir şey Aslı, kollarında hareketsiz yatarken önemli değildi. Etrafındaki kalabalıktan hızla sıyrılıp çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Kapı önüne geldiğinde bir anda önüne bir araba geldi. Başta kendi arabasının geldiğini sandı ama kapı açılınca arabadan çıkan Mehmet'le göz göze geldi. Mehmet hızla onun tarafına gelip arka kapıyı açtı. "Onur hadi bin arabaya"

O an ona şükrederek hızla arabaya kucağındaki karısına dikkat ederek bindi. Arabaya biner binmez, hareket ettiler. Onur'un bir gözü yolda hastaneye varmak için sabırsızlanırken bir gözü de Aslı'da idi. Aslı nefes alıyordu, fakat hala gözlerini açmamıştı. Onur şefkatle yüzünü tutup birkaç defa "Bebeğim ne olur aç gözlerini" dedi ama karısından bir tepki gelmemişti. Ümitsizlik içinde çırpınırken araba aniden durdu. Onur hastaneye geldiklerini anlayınca "Bebeğim biraz daha bekle, iyi olacaksınız" deyip Aslı'yı yeniden kucakladı. Mehmet'in açtığı kapıdan indikten sonra arkasına bakmadan hastaneye ilerledi. İçeri girdiği anda "Yardım edin" diye bağırmaya başladı. Onun sesine koşan hemşireler kucağındaki baygın kadını görünce hemen ellerine sedyeyi alıp ona doğru ilerlediler. Onur yanına gelen sedyeye Aslı'yı yatırdı, fakat ondan temasını kesmeden ellerini tuttu. Yanlarına gelen doktor "Hastanın neyi var?" diye sorduğunda gözlerini karısından ayırmadan korkuyla "Bir..bir şok yaşadı ve bayıldı" dedi. "O..o hamile, bizim bir bebeğimiz olacak"

"Tamam beyefendi, siz sakin olun. Biz hemen ilk müdahaleyi yapacağız"

Sedye ilerlerken Onur da yol boyu Aslı'nın elini bırakmadı. Aslı'yı acil müdahale bölümüne sokarlarken o da girmek istedi ama doktorlar ve hemşireler engel olunca mecburen kapı ardında kaldı. Ellerini mecburen karısının hala sıcacık olan ellerinden çekmişti.

Hala bu olanlara inanamıyordu. O sözleşme yanıp, yok olmuştu. Nasıl da en olmadık bir yerde karşılarına çıkabilmişti! Bunu onlara kim yapmıştı? Hiçbir fikri yoktu ama bunu yapanı bulduğunda onun elinden kurtuluşu olmayacaktı. Fakat önce Aslı'nın iyi olduğundan emin olmalıydı. Her şey paramparça olmuştu. Aslı'nın o maddeyi okuduğunda gözlerinde oluşan dehşet ifadesini hayatı boyunca unutamayacaktı. Ona bunu kendisi söylemek isterdi. Fakat artık her şey için çok geçti. Aslı o sözleşmeyi en lanet şekilde öğrenmişti. Bir de tüm ailesi buna dahil olmuştu. Kendisi bile ailelerinin öğrenmesini sindiremezken, Aslı'nın yaşadığı utancı hayal bile edemiyordu. Sinirle ellerini yumruk yapıp dayandığı duvarı yumrukladı.

"Onur? Aslı nasıl?"

Onur arkasına döndüğünde dakikalar önce restaurantta bıraktığı kalabalıkla karşılaştı. Soruyu soran diğerlerine nazaran öne çıkan Burak'tı. Diğerleri sessizce, gözlerinde görünen belirgin korkuyla Onur'dan gelecek yanıtı bekliyorlardı. Onur hepsinin gözlerindeki soru işaretinin farkına varmıştı, fakat şu an herkesin önceliğinin Aslı'nın sağlığı olduğunun bilincindeydi. Onur, kimsenin restauranttaki saçmalığı anlayabilmesini zaten beklemiyordu.

Burak'a bakarak düz bir sesle "Bilmiyorum" dedi. "Az önce içeriye aldılar. Henüz çıkan olmadı"

Onur'un verdiği yanıtla herkes endişeli bekleyişe devam ederek koridorda boş olan koltuklara oturdular. En çok etkilenenlerden birisi de Aslı'nın annesi Kübra hanımdı. Kübra ne kadar dirençli durmaya çalışsa da kızının ne halde olduğunu bilmemek onu yiyip bitiyordu. Yağız bu nedenle bir yanda annesini sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da babasının sinirli halini yatıştırmaya çalışıyordu. Zira babası her an Onur'un üzerine atlayacak gibiydi.

Onur'un ailesi de dünürlerinden farklı değildi. Oldukça şaşkındılar ve dedesinden annesine kadar hepsi bu işin Onur'un yaptığı bir şeyden kaynaklandığını düşünüyordu. Haksız da sayılmazlardı.

Zeynep ve Ceren ayakta sessizce gelecek haberi beklerken Mehmet ve Burak da arkadaşlarına destek olmak için Onur'un yanına gitmişlerdi. Kapının tam yanında onlar duruyorken hemen karşısındaki koltuklarda da endişeli aileleri oturuyordu.

Kısa bir süre sonra kapı açılınca herkes hızla kapıdan çıkan doktorun yanına doğru ilerledi. En önde duran Onur korkuyla doktora bakıp "Karım nasıl?" diye sorunca bayan doktor ihtiyatla ona baktı. "Merak etmeyin. Karınız ve bebeğiniz gayet iyi. Bayılmanın nedenini bir anlık yaşadığı heyecana bağlıyoruz. Eşiniz bize büyük bir korku yaşadığını söyledi"

Onur bir nebze de olsa rahatlayarak "Onu görebilir miyim?" diye sordu.

"Tabi görebilirsiniz. Zaten hastanede çok kalmasına gerek yok. Bu gece evinde dinlenmesi yeterli. Fakat Aslı hanım sadece Onur beyi görmek istiyor. Nedense başka hiç kimsenin girmemesini istedi."

Kızının hamile olduğunu öğrendiğinden beri karışık duygular yaşayan Kübra isyan ederek "Benim kızımı görmem lazım" dedi.

Doktor ona anlayışla bakıp "Sizi anlıyorum ama Aslı hanım şu an kesinlikle kimseyi görmek istemediğini söyledi. Zaten stresli bir durum yaşamışken isteğine karşı gelmemek lazım"

Kübra hayal kırıklığıyla "Ama.." derken Yağız annesini geriye çekip sarıldı.

Onur da daha fazla beklemeden, arkasındaki insanlarla bakışmamaya dikkat ederek acil müdahale odasına girdi. İçeri girdiği anda derin bir nefes aldı. Kaderine adım adım ilerliyordu. Odada cam kenarında bir yatak vardı. Yatağın üzerine uzanan karısını görünce içindeki pişmanlık daha da büyümeye başladı. Bunu ona nasıl açıklayacaktı? Nasıl onur kırmadan bu işin içinden çıkabilecekti? Artık kaçışı yoktu. Bir adım daha attığı anda Aslı onu fark edip hızla yerinden doğruldu. Genç kız onu görünce biraz da olsa rahatladı. "İyi ki geldin" dedi rahatlayarak. Ellerini karnına götürdü. "Bebeğimiz çok iyiymiş". Bebeğinin sağlığı onun için daha önemliydi.

Onur temkinli adımlarla ona doğru ilerlerken gülümsemeye çalışarak "Biliyorum, az önce doktor söyledi" dedi. Sonunda yatağın yanına gelince Aslı'dan bakışlarını ayırmadan yatağın hemen yanındaki koltuğa oturdu. Elini karısının yüzüne uzatıp kendince onur yokladıktan sonra "İyi misin?" diye sordu.

Aslı onun korkusunu anlayarak "İyiyim" dedi. "En azından fiziksel olarak" Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Herkes sözleşmeyi öğrendi. Şimdi bunu nasıl açıklayacağız". Aklıma gelenle gözlerini aniden açıp kocasına baktı. "O bizim sözleşme değildi Onur. Biri değiştirmiş. Sen sözleşmeyi yaktığını söylemiştin. Acaba birisi sözleşme imzaladığımızı öğrenip kendince yeni bir sözleşme mi yaptı?"

Onur sessizce karısını izliyordu. Bunu ona söylemenin kolay yolu yoktu. Birazdan Aslı ondan nefret edecekti ve onun yapacağı hiçbir şey yoktu. Hayatının en acı cümlelerini söylemek için yerinden doğrulup, acıyla karısının gözlerine baktı. "O bizim sözleşmeydi" dedi aniden, kendinden yeniden nefret ederek.

Aslı şokla büyüyen gözleriyle kocasına baktı. "Na...nasıl? Orada be..benim iyileşmem halinde bebeğimi sana vereceğim yazıyordu. Ben öyle bir şeyi kabul etmedim. Öyle bir şeyi imzalamam ben."

"Sen bilerek imzalamadın zaten"

"Neden bahsediyorsun sen?"

Onur acıyla ağrımaya başlayan gözlerini zorlukla açık tutmaya çalışarak "O günü hatırlıyor musun?" dedi. "Sen sözleşmeye bakıp imzalamıştın. Sonra ben kahveyi sözleşmeye dökünce sen yeni bir sözleşme imzaladın"

Aslı duyduklarına inanamıyordu. "Ama aynı sözleşmeydi o?"

"Değildi. Ben başka bir sözleşme hazırlattım"

Aslı hala duyduklarını idrak etmeye çalışıyordu. Bu ne demekti. Zorlukla konuşmaya çalısarak "Bebeğimi benden almak mı istiyorsun yani?" diye sordu. "Beni hiç sevmedin mi?"

Onur panikle ayağa kalkıp Aslı'nın ellerini tuttu ama Aslı kendini hemen ondan kurtararak ellerini geri çekti. Onur yine de ümidini kaybetmeden "Aslı asla sana olan sevgimden şüphe etme, ne olur!" dedi. "O zamanlar sadece sana bir ders vermek istemiştim. Asla bebeğimizi senden almak istemedim"

Aslı Onur'a bakıyordu ama sanki onu görmüyor gibiydi. Böyle bir ihaneti asla beklemiyordu. "Ne dersi? Zaten hastalıkla mücadele eden, bir bebek sahibi olmak için çaresizce tanımadığı bir adama tüm gururunu ayaklar altına alarak evlenme teklifi eden bir kıza, ondan bebeğini alarak ne dersi vermek istedin?"

"Ben senden bebeğini almak istemedim Aslı. O günlerde benimle evlenmek için Arzu'ya gittiğini öğrenmiştim. Beni tuzağa düşürdüğünü düşündüm ve saçma düşünerek sadece sana bir ders vermek istedim. Ama yemin ederim o ders bebeğimizi senden almak değildi. Senin benden boşanamamanı sağlamaktı. Zaten sözleşmede de boşanma halinde yazıyor"

Gözlerinden aniden akmaya başlayan yaşlarla Aslı, kocasına baktı. "Bana sahte bir sözleşme imzalatan adama inanmalı mıyım? Bunca zaman bana yalan söyleyen adama?"

Onur ilk defa ölmek istedi. Aslı onu bir bıçakla yaralasa canı bu kadar yanmazdı. Aslı'yı daha fazla sinirlendirmemek için ellerini ona uzatamadı. "Bebeğim bana inan. Biz gerçeğiz, aşkımız gerçek"

Aslı gözlerinden yaşlar akmaya devam ederken akan burnunu çekti. Ailesine bu durumu anlatmak umurunda bile değildi. Az önce içinde hissettiği bu korku artık ona saçma geliyordu. Onur'a olan güveninin zedelenmesi tüm nefesini kesmişti. Sanki bir ölüydü. Şu an tek korkusu aşklarının da bir düzmece olmasıydı. "Allah kahretsin" dedi ağlayarak. "Ben şimdi sana nasıl inanacağım? Ben nasıl...!"

Genç adam dayanamayarak son bir ümitle Aslı'ya sarılmak için uzandı ama genç kız kendini yine geri çekti. Onur'un onu teselli etmesini istemiyordu, teselli edemezdi. "Aslı, sevgilim lütfen aşkımıza inan" dedi son bir çırpınışla. O kadar ümitsiz ve korkuyordu ki; hayatında ilk defa çocuk gibi hıçkırıklarla ağlayabilirdi. "Yemin ederim tek amacım senin benden boşanmamanı sağlamaktı. O an erkeklik gururuyla başka adamlara gitmenden korktum. Sen.. başka biriyle evlenmekten bahsediyordun. Bebeğimizi kaybetmek istemeyeceğini biliyordum, boşanamayacağını biliyordum"

Aslı Onur'u dinledikten sonra bir süre sessizliğini  korudu. Gözleri hep karşıdaki duvardaydı, her zaman aşkla baktığı kocasının yüzünü şimdi görmek bile istemiyordu. Çünkü acı veriyordu. Evet onu ne olursa olsun dinlemesi gerektiğini düşünmüştü, fakat Onur'u dinlemesi yine de onu affetmesine yardımcı olmamıştı. Yaptığı açıklama, sözleşmeye o maddeyi eklemesinin asıl nedeni ve sözleşmeyi yakmış olması Aslı'nın acısının hafiflemesine yeterli gelmiyordu. Kalbi bir açıklamayla düzelemeyecek kadar çok kırılmıştı.

Gözlerini duvardan ayırmadan hafifçe yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. "Şimdi sana ne söylemem gerekiyor? Kalbimi ne kadar kırdığını görmüyor musun zaten? Seni hemen affetmem mümkün değil Onur. Lütfen bunu benden bekleme." Aslı bu sözleri sarfederken çok sakindi. Onur da bunun farkındaydı. Genç kız ona bağırıp çağırsa belki de bu kadar üzülmezdi. Sevdiği kadını nasıl yaraladığını çok net görebiliyordu. Ellerini uzatıp ona dokunmak, acısını hafifletmek istiyordu ama onu daha fazla incitmekten korkuyordu. Acı dolu sesiyle "Biliyorum" dedi. "Seni ne kadar yaraladığımı görüyorum ama sevgilim..."

Aslı onun sözlerini aniden kesti. "Bana sevgilim deme" Ardından ağlamaktan şişmiş gözlerini ona çevirdi. "Ben bu yola anne olma hayalleriyle çıktım. Ben çok çaresizdim, hatta seni de peşimden sürüklediğim için hatalı bile sayılırım" Derin bir nefes alıp ağlamaktan kıpkırmızı olan gözlerindeki yaşları sildi. "Sen benim bize dair hayallerimi yıktın. Benim sana olan inancımı ve güvenimi zedeledin. Toparlanmam uzun mu sürer kısa mı sürer bilmiyorum. Seninle bir kez daha bu konuyu konuşmak istemiyorum. Beni daha fazla üzme. Ben artık bebeğimi de düşünmek zorundayım. Seni gördükçe daha çok üzülüyorum. Seni şu anda görmek istemiyorum. Lütfen Beni Yalnız Bırakır mısın?"

Onur, Aslı'nın yeniden ağlamaya başladığını görünce daha fazla onu üzmek istemedi. İçli içli ağlayan karısının saçlarına elini uzattı. Aslı bu kez  kendini geri çekmemişti. Bu ufak ayrıntı bile içinde bir ümidi yeşertmişti. Karısının saçlarını öpüp, kokusunu son kez içine çektikten sonra kapıya doğru yürüdü. Perişan bir haldeydi, adım atmakta zorlanıyordu. Aklında dönüp dolaşan cümleler, canını fazlasıyla yakıyordu. Özellikle Aslı'nın son cümlesi aldığı en büyük darbe olmuştu ve Onur o cümleyi hak ettiğini biliyordu.

"Zeynep'i çağırır mısın?"

Onur Aslı'nın söylediği sözlerle geriye döndü. "Tamam"

"Sadece Zeynep'i ama. Ailemi görmek istemiyorum. Onlara.. bunu açıklayamam. Bir de onlarla yüzleşemem. En azından bunu benim için yapar mısın?"

"Senin için her şeyi yaparım Aslı!"

Aslı ona inanmıyordu, Onur da bunu onun gözlerinden anlayarak bir kez daha yıkıldı. Aslı'yı bir kez daha kendisine inandırmak için her şeyi yapacaktı. Genç kız sessizliğini koruyunca, Onur onun konuşmak istemediğini düşünerek odadan çıktı.

Kapıdan çıkınca yine herkes bir cevap almak için ayağa kalkıp onun yanına gelmişti. Onur'un acısı o kadar büyüktü ki kimseyle göz teması kuramıyordu. Sadece Zeynep'e bakıp "Zeynep Aslı seni istiyor" dedi.

Kübra hanım yine üzülerek "Biz göremeyecek miyiz?" diye sordu.

Onur'un onların yüzüne bakmaya yüzü yoktu. Zorlukla bakışlarını onlara çevirip göz teması kurmadan "Aslı bir süre kimseyle görüşmek istemiyor" dedi.

Kübra hanım hamile olduğunu öğrendiği kızının onları görmek istememesine anlam veremiyordu. O "Bu nasıl olur?" derken Mithat bey de sinirle "Restauranttaki saçmalığı açıklamayacak mısınız?" diye sordu burnundan soluyarak. "Neydi o kepaze şey?"

Onur durakladı. "Ben.. onu size açıklayamam. Aslı iyi olsun, bunu size beraber açıklayacağız"

Zeynep aradaki gerilimi kesmek için "O zaman ben Aslı'nın yanına gireyim" deyip hızla odaya girdi. Onur da daha fazla açıklama yapmadan arkadaşlarının yanına gitti. Ailesinin bakışlarını fark etmişti ama şu an onlarla da konuşamazdı.

Zeynep içeriye girince harap bir Aslı ile karşılaştı. Zaten başka türlüsünü beklemiyordu. Arkadaşı bu gece  için neler planlamıştı, başına neler gelmişti. Onun da gözleri dolarken arkadaşına doğru hızla gidip yatağının üzerine oturarak onu kollarına aldı. Aslı Zeynep'in kollarına girince bir an şaşırsa da hemen kendini sakinleştirmeye çalıştı. Zeynep sırtını sakinleşmesi için sıvazlarken, o da göz yaşlarını dindirmeye çalışıyordu.

Göz yaşları biraz azalınca Zeynep'in kollarından çıkıp yüzüne baktı. "Zeynep senden bir şey isteyebilir miyim?"

"Tabi ki! Ne istersen"

"Bir süre sende kalabilir miyim?"

"Sormana bile gerek yok Aslı. Benim evim senin evin"

"Tamam o zaman. Hadi buradan çıkalım. Ama önce dışarıdakilere gitmelerini söyle. Kimseyle karşılaşmak istemiyorum. Özellikle Onur'la"

Zeynep bunun nedenini merak etmese de irdelemeden "Onur'u göndermek zor olacak" dedi.

Aslı acıyla ona baktı. "Olmayacak. Ona benim onu görmek istemediğimi söyle. Bunu anlayacaktır"

Zeynep buna çok şaşırıp, nedenini deli gibi merak etse de şimdilik hiçbir şey sormadı. Arkadaşının karnına ellerini uzatıp "Tamam sen bebişle bekle beni, ben hemen geliyorum" deyip Aslı'nın karnını hafifçe okşadıktan sonra ayağa kalkıp odadan çıktı.

Onun da aynı kalabalık yanına gelip bir yanıt istemişti. Zeynep herkese bakıp "Aslı şu anda kimseyi görmek istemiyor" dedi. "Ona biraz zaman verin. O sizi görmeye gelecektir."

Herkes bu duruma isyan etse de şimdilik hastanede olay çıkarmamak için sessizce boyunlarını büküp hastaneden ayrıldılar. Herkes yanlarından ayrılınca Onur Zeynep'e doğru ilerleyip "Zeynep Aslı hazır mı?" diye sordu.

"Evet hazır ama Aslı evine gelmeyecek. Bir süre bende kalmak istiyor"

Onur şaşkınlıkla Zeynep'e baktı. Buna izin veremezdi. Aslı onunla konuşmayabilirdi ama ondan uzaklaşamazdı. "Buna izin veremem" dedi.

Zeynep ona umutsuzca baktı. "Aslı seni görmek istemiyor Onur. Bunu anlayacağını düşünüyor"

Genç adam bir kez daha yıkıldı. Aslı ile bir süre konuşmamaya nasıl dayanacağını düşünürken, şimdi ondan uzak olacak olmak ona en büyük darbe olmuştu.

****

Bölüm onu aşkkuşlarım. ❤️ Nasıl buldunuz yeni bölümü?

Sizce Aslı'nın tepkisi nasıldı? Onur'u affetmesi kolay olacak mı?

Peki Onur ne yapacak?

Ve en önemlisi siz Aslı yerinde olsaydınız Onur'u affeder miydiniz?

Arzu konusunda ne düşünüyorsunuz peki?

Veee bölüme notlarınızı bu kısma alayım ❤️ Onur ve Aslı'ya notlarınız neler??

Yeni bölümde görüşmek üzere  Kendinize çooooook iyi bakın, çoooook seviliyorsunuz. ☺️

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 78.3K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
497K 18.9K 37
Tek bir lambanın aydınlattığı odada gezdirdiğim yaşlı gözlerimi karşımdaki insanlara çevirdim. Ben bunları yaşamak için ne yapmıştım bilmiyordum. Hen...
2M 87.1K 68
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
37.7K 2.9K 113
Aşka küsmüş bir kadın ve kadınlarla beraber aşka nefret eden bir adam. Ama gün gelir onlar ikiside aynı yerde, aynı anda aşk yağmuruna tutulurlar. On...