Lütfen Benimle Evlen / Davets...

Door pembe_kalem

9.6M 444K 48.9K

Bir sene içinde hamile kalmazsa bir daha asla anne olamayacağını öğrenince Aslı'nın önünde iki seçenek vardı;... Meer

TANITIM/ALINTI
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28 1. Kısım
Bölüm 28 2. Kısım
Bölüm 28 3. Kısım
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48 1. Kısım
Bölüm 48 2. Kısım
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
FİNAL

Bölüm 23

182K 8.2K 687
Door pembe_kalem

Sonunda ben geldimm ❤️❤️❤️

Keyifli okumalar ❤️

***

Bölüm Şarkısı: Kenan Doğulu - Tencere Kapak

***

Murat yanlarına gelip Onur ve Aslı'ya üstten bir bakış attıktan sonra "Oo kimleri görüyorum" dedi sinirle. "Onur bey ve sevgilisi Aslı hanım"

Onur "Ben bu anı bir yerden hatırlıyorum" diye mırıldanarak Murat'a çevirdi bakışlarını. Kaşlarını kaldırıp onu sinirle izleyen adamı süzdü. Aşık bir adamdı o da ama Aslı'ya aşık olması Onur'un midesini bulandırıyordu. Hiçbir suçu olmadığı halde ayağa kalkıp onu yumruklamak istiyordu. Derin bir nefes alıp kendi kendine öfke kontrolünü sağladıktan sonra sandalyesini geriye itip ayağa kalktı. Arkadaşına yüzünde alaycı bir gülüşle bakıp "Aslında nişanlım Aslı hanım" dedi. "Aslı ile ben dün nişanlandık"

Murat'ın yüzündeki sahte gülüş anında donarken Aslı'nın da yüzündeki panik ifadesi donmuştu. Onur'un böyle dik bir duruşla, rahat bir şekilde nişanlı olduklarını açıklamasını asla beklemiyordu.

Murat hayretle açılan gözlerini kısa bir süre Aslı'ya çevirip yeniden Onur'a döndü. Şaşkınlık tınısından kurtaramadığı sesiyle kekeleyerek "Ni-nişanlın mı?" dedi.

"Evet nişanlım. Çok yakında evleniyoruz"

Murat derin bir nefes alıp geri adım attı. Yüzünde büyük bir acı ifadesiyle arkadaşına baktı. Aslı'yı senelerce sevmişti. Fakat şimdi onun arkadaşıyla evleneceğini öğreniyordu. Yüzündeki ifadeyi silmek için gülümsemeye çalışarak "Tebrik ederim" dedi. Onur'a elini uzatıp sıktıktan sonra Aslı'ya hüzünlü bir bakış atıp arkasına döndü ve hızla masadan uzaklaştı.

Arkasından bakarken Aslı bir kez daha o gece Murat'la o partiye gittiği için pişman oldu. İstemeden de olsa onun kalbini kırmıştı. Şimdi o da fazlasıyla üzgündü.

"Murat için çok üzüldün galiba?"

Aslı Onur'un sesiyle hızla ona döndü. Onur sert bakışlarıyla ona bakıyordu. Zorlukla yutkunduktan sonra "Ne oldu?" diye sordu. Onur'un ne üzülmesinden bahsettiğini anlayamıyordu.

Onur bakışlarını yumuşatmadan ona bakmaya devam etti. "Murat'a çok üzüldün galiba. Nişanlı olduğumuzu açıkladığım için bana kızıyorsun"

Aslı panikle gözlerini açtı. "Neden bahsediyorsun sen?"

Onur Aslı'nın daha önce hiç duymadığı kadar soğuk bir şekilde "Neden o partiye Murat'la geldin Aslı? Onunla aranda ne vardı?" diye sordu.

"Aramızda bir şeyler olduğunu mu düşünüyorsun sen?"

Onur kibirli bir şekilde ona bakıp alaylı bir şekilde "Bilmem. Düşünmemem mi lazım?" diye sordu.

"Evet düşünmemen lazım. Benim onunla aramda bir şeyler yok. Olmadı ve olmayacak. Evet Murat bana aşıktı ve ben bunu bilerek sırf seninle karşılaşmak için o partiye onunla geldim. Bundan gerçekten çok pişmanım."

Aslı susunca düşünme yetisi de bir anda yerine oturmuştu. Az önce Onur'a karşılaşmalarının tesadüf olmadığını itiraf etmişti. Dişleriyle dudaklarını ısırıp korkulu bakışlarını Onur'a çevirdi. Genç adamın tepkisini beklerken onun belirsiz bakışlarından hiçbir şey anlayamıyordu.

Onur Aslı'ya bakarken gülmemek için kendisini zor tutuyordu. Onun bir anda sinirle itiraf ettiği gerçekler yüzünden korktuğunun farkındaydı. Aslı'nın korkuyla küçülen gözleriyle büzülen dudaklarını görünce içinden onu sarıp sarmalamak istemişti. Kendisini toparlamaya çalışırken genç kızın dudaklarını dişlemeye başlaması Onur'u bir anda bozguna uğratmıştı. Onu kendisine çekip dudaklarına yapışmamak için kendisini zor tutuyordu. Zorlukla yutkunup, içinden kendi kendine "Hepsi zamanla olacak" dedi. Aslı hala ona bakarken sonunda gülümsemeyi başarıp "Bunu zaten tahmin etmiştim" dedi. "Ve Selin'i de bu plan dahilinde Arzu'nun mağazasına götürdüğünü biliyorum"

Aslı korkuyla "Yani kızmadın mı?" diye sordu.

Kızmıştı, hem de çok ve bu yüzden o kızgınlıkla yakmasına rağmen hala içinde pişmanlığını yaşadığı sözleşmeyi hazırlatmıştı. Bunu da genç kıza bir oyunla imzalatmışti. Şu anda Aslı'nın yaptıkları için sadece şükrediyordu. Aslı'nın başkasına gitme ihtimali bile uykularını kaçırmaya yetiyordu. Gözleriyle gülümseyerek "Kızmadım" dedi. "Sonuçta sen çaresizdin ve yapmak için geçerli nedenlerin vardı.

Aslı Onur'un cevabıyla sevinirken aklına diğer oyunu da gelmişti. Onur'dan daha fazla sır saklamamak için "Şey benim sana itiraf etmem gereken bir şey daha var" dedi.

"Nedir?"

"Annenin sana evlenmen yönünde baskı yapması için Selin'in annenle tanışmasını sağladım"

Onur yarı gülümser bir şekilde "Şaka değil mi?" diye sordu.

Aslı başını iki yana sallayarak "Hayır değil" dedi. "Zeynep ve Selin'i annenin her zaman kahvaltıya gittiği kulübe gönderip annenin Selin'e aşık olmasını sağladım. Yani bir ay önce eğer annen evlenmen ve çocuk için baskı yapmışsa onun nedeni ben olabilirim"

Genç kız mahcup bir gülüşle Onur'a bakmaya başlarken, Onur da bir ay önce annesinin bir pazar günü evine gelip, ona evlenmesi için yaptığı konuşmayı hatırlamıştı. O konuşmadan sonra Onur sinirlenip bu sahte evlilik işinin mantıklı olduğunu düşünmeye başlamıştı. İçinden Aslı'nın başarılı olan stratejik oyununa kahkahalar atarken dışarıdan yüzüne ciddi bir ifade vermeye çalıştı. Aslı çocukları için seçebileceği en iyi anneydi. Bebek sahibi olmak için bu kadar uğraşan bir kız, çocuğu için neler yapmazdı. Onur ona bir kez daha hayranlıkla bakıp mahcup bir ışıltıyla parlayan gözlerinde kayboldu. Nasıl bu kadar aşık oldu anlayamıyordu ama çok sevdiğini hissediyordu. Kalbi sanki yaşam için değil de artık Aslı için çarpıyordu. Aslı'nın ona gelmesini o istememişti ama ondan gitmemesi için canını bile verirdi.

Aslı Onur'un gözlerinden ayırmadığı bakışları altında daha fazla mahcup olurken bir yandan da içi farklı duygularla çalkalanıyordu. Az önce açlık hissettiği midesinde şimdi uçan kelebekler hissediyordu ve artık hiç aç değildi. Beyninin düşünmesini engellemek için derin bir nefes alıp Onur'dan bakışlarını çekerek eline tabağının sağ tarafındaki yarısına kadar su dolu olan bardağı aldı. Titreyen elleriyle bardağı ağzına götürüp yudum yudum suyu içmeye başladı.

Onur onun bu utangaç haline hafifçe gülümseyip "Annem bana her zaman evlenemem için baskı yapar. Yani ekstra bir şey yapmana gerek yoktu" dedi.

Aslı gülümsemeye çalışıyordu ama utanç hala içinde geçmiş değildi. Yeniden dudaklarını dişleriyle kemirmeye başlamıştı. "Şey yani buna üzüldüm diyemeyeceğim"

Onu küçük bir kahkaha attıktan sonra "Demeni beklemiyorum zaten" dedi. Gülerken gamzeleri yeniden ortaya çıkmış, ela gözleri Aslı'ya daha güzel görünmeye başlamıştı. Genç kız ona ne cevap vereceği konusunda bocalarken imdadına çalan telefonu yetişmişti.  Aslı elinde çevirip durduğu çatalı masaya bıraktıktan sonra yanındaki boş sandalyenin üzerine koyduğu çantasını eline alıp kucağına koydu. Elini çantasına koyup bir süre karıştırdıktan sonra sonunda telefonunu buldu. Kuzeni Ayşe'nin aradığını görünce arama sonlanmadan hızla telefonu açıp kulağına götürdü.

"Efendim Ayşe?"

"Alo Aslı. Nasılsın? Ne yapıyorsun?"

"İyiyim canım. Onur'la kahvaltı ediyordum"

"Aa ben yanlış zamanda aradım o zaman. Seni sonra ararım"

Aslı Ayşe'nin neden çekimser kaldığını merak ederek "Ne oldu? Bir şey mi isteyecektin?" diye sordu.

"Evet. Deniz ve Selin sabahtan beri hatta dün akşamdan beri seni istiyorlar. En sonunda baskılarına dayanamayıp seni aradım ama ben onlara söylerim başka zaman gelirsin"

Aslı kısa bir süre düşünüp hemen cevap verdi. "Ben aslında bugün onları alabilirim. Kahvaltıdan sonra Zeynep'i de alıp çocuklarla lunaparka gideriz. Olur mu?"

"Senin başka planların varsa hiç uğraşma Aslı, başka zaman gidersiniz"

"Olsaydı söylerdim. Sen hazırla çocukları, iki saat sonra sendeyim"

"Tamam canım. O zaman görüşürüz"

"Görüşürüz"

Aslı telefonu kapattıktan sonra yeniden çantasına koyup, çantasını da tekrardan yanındaki boş sandalyeye yerleştirdi. Yüzünde geniş bir gülümseme belirmeye başlamıştı. İkizleri çok özlemişti ve onlarla bir gün geçirecek olmak bile onu mutlu etmişti. Bakışlarını yeniden Onur'a çevirdiğinde onun kendisine merakla baktığını fark etti. Yüzündeki gülümsemeyi silmeden "Deniz ve Selin beni çok özlemiş. Onları kahvaltıdan sonra Zeynep'le birlikte lunaparka götüreceğim" diyerek açıklama yaptı.

Onur başını anlar gibi salladıktan sonra aniden "Neden Zeynep?" diye sordu.

Aslı şaşırarak ona baktı. "Tek başıma iki çocukla başa çıkamam"

"Ben varım"

"Sen mi?"

"Evet ben. Hem Selin ve Deniz'i de özlemiştim, onlarla da vakit geçirmiş olurum"

Aslı ağzı açık bir şekilde kala kalmıştı. Tam bir şeyler söylemek için ağzını kıpırdattığında yeniden şaşırıyordu ve yeniden ağzı aralanıyordu. Kendini toparlayabildiğinde sadece kekeleyerek "O-olur" demişti.

Onur memnuniyetle gülümserken Aslı ise hala merakla ona bakıyordu. Adamın kafasının içinde ne geçtiğini o kadar çok merak ediyordu ki. Onur Güral'ın bir pazar günü onunla yeğenlerini lunaparka götüreceğini söyleselerdi güler geçerdi ama şimdi bu gerçek oluyordu ve Aslı canlı şahidiydi. Aslı hala bocalarken Onur "E o zaman yemeye başlasan iyi olur, malum bizi bekleyen ikizler var" deyip göz kırpınca ona kafasını sallayıp yeniden eline çatalını aldı. Tabağındaki kahvaltılıklardan yemeye çalışsa da hala aklı Onur'la geçireceği gündeydi.

Onur ise bir yandan kahvaltı yaparken diğer yandan göz ucuyla Aslı'nın bocalamasını izliyordu. Onu şaşırttığının farkındaydı ve bu oldukça hoşuna gidiyordu. O daha bir ay öncesine kadar pazar günleri de çalışan bir adamdı. Fakat şimdi tüm vaktini Aslı ile geçirmek istiyordu. Ondan bir saniye bile ayrılmak istemiyordu.

Kahvaltıları bittikten sonra çok oyanlanmadan restauranttan ayrıldılar. Ayşe'nin Sarıyer'deki müstakil iki katlı evinin önüne geldiklerinde arabayı park edip birlikte arabadan indiler. Bahçesi beyaz çitlerle çevrili olan evin bahçe kapısı girişinde bir de nostaljik bir posta kutusu vardı. Ev de çitler gibi beyaz renkteydi, sadece kapısı ve doğal olarak çatısı kiremit rengiydi. Aslı için bu ev tamamen bir aşk yuvasını çağrıştırıyordu. Onur'la birlikte evin önündeki merdivenlerden çıkıp kapı önüne geldiklerinde daha kapıyı çalmadan kapı açılmıştı. Deniz ve Selin anında Aslı'nın bacaklarına sarılmışlardı.

Selin bir bacağına sıkı sıkı sarılıp "Teyziş ben seni şoooook öjyedim" derken Deniz de diğer bacağına sarılıp "Asyım şen geymesen ben geyecektim" dedi. Arkalarından gelen Ayşe mahcup bir şekilde Aslı'ya bakıp çocuklara "Selin, Deniz bırakın teyzenizi" dese de çocuklar bir türlü bırakmamıştı. Aslı onların bu hallerine ufak bir kahkaha attı. "Ben de sizi özledim aşklarım. Hadi bırakın bacaklarımı da ben de size sarılayım" Deniz ve Selin bu komutla anında Aslı'dan ayrıldılar. Genç kız onların boy hizasına eğildi. Önce Selin'in ellerinden tutup onu inceleyip "Sen ne kadar güzel olnuşsun" dedikten sonra küçük kızı kucakladı. Selin'in beline kadar uzanan saçları salık bir şekilde arkasında dalgalanırken pembe bir taç takmıştı. Üzerine giydiği pembe üzerinde hello kitty deseni bulunan tişört ve pembe keten şort onu tam bir tatlı minik kız çocuğu yapmıştı. Aslı Selin'den ayrıldıktan sonra bu kez heyecanla onu bekleyen Deniz'e sarıldı. Deniz bugün Aslı için özel hazırlanmıştı. Saçlarına jöle sürüp yana doğru tarayıp, annesinin ısrarlarına rağmen şort yerine pantolon giyinmişyi. Şortun onu daha bebek gibi gösterdiğine inanıyordu. Aslı ondan da ayrıldıktan sonra "Çok yakışıklı olmuşsun Deniz" dedi.

Deniz kaşlarını çatarak Aslı'nın arkasındaki Onur'u izledikten sonra yeniden Aslı baktı. "Onur'dan biye mi?"

Aslı hayretle gözlerini açıp Ayşe'ye baktı. Ayşe de anlamaz şekilde ona bakınca duruma mecburen kendisi el atıp "Sen başkasın Deniz" deyip gülümsedi.

"O zaman benimye evyen Asyım. Ben şok şüt içiyoyum, yakında Onur kadar büyük olacam"

Aslı ne diyeceğini bilemeyerek Deniz'e bakmaya başlamıştı. Küçük çocuğu üzmeden onu nasıl ikna edeceğini bilemiyordu. Yaşadığı ikileme Onur son vererek Deniz'e yaklaştı. "Denizcim biz seninle ne konuşmuştuk. Ben Aslı'dan ayrılmam. O yüzden sen kendine başka birini bulacaksın"

Deniz dudaklarını büzdükten sonra "Off tamam ya! Ben de Asyım'dan daha az güzeyleriyle idaye edeceyim" dedi.

Onun sözleriyle herkes kahkahaya boğulurken Aslı kuzenine sarıldı. Ayşe gülüşlerinin arasında "kusura bakma" dese de Aslı "kusura bakılacak bir şey yok" deyip konuyu kapattı. Ayşe Onur'la da selamlaştıktan sonra çocuklar için hazırladığı çantayı Aslı'ya verdi. Genç kız çıkmadan önce Ayşe'yi arayıp Onur'la birlikte geleceklerini söylemişti. Ayşe bu duruma şaşırsa da tepki vermemişti fakat şu anda karşısında gördüğü adam kesinlikle onun tanıdığı Onur değildi. Onur'un Aslı'ya olan bakışlarından bu evliliğin gerçekten bir aşk evliliği olduğuna inanmaya başlamıştı. Onun tanıdığı Onur Güral bir pazar günü asla çocuk bakıcılığı yapmazdı.

Ayşe'ye veda ettikten sonra arabanın yanına yürüdüler. Aslı önce ikizleri arka koltuğa yerleştirip kemerlerini bağladıktan sonra çantayı da yanlarına koydu. Kendisi de ön koltuğa geçince çoktan şoför koltuğuna oturan Onur arabayı çalıştırdı.

Sarıyer yakınlarındaki bir lunaparka geldiklerinde Onur arabayı otoparka park etti. Aslı çocukları arabadan çıkardıktan sonra ellerini bırakmadan beklemeye başladı. Bugün pazar günü olduğundan park oldukça kalabalıktı. Çocukların elini asla bırakmaması gerekiyordu. Onur yanlarına gelince Selin'i ona verip beraber büyük kalabalığın içine doğru yürümeye başladılar. Çocuklar küçük olduğu için salıncak ve atlı karıncaya binebilirdiler. Fakat onlarda tek binemeyecekleri için Aslı ve Onur da onlarla birlikte binmek zorundaydılar. Aslı Onur'u atlı karınca üzerinde hayal etmekte zorlansa da madem gelmeyi kabul etmişti, o zaman binecekti. Onur'la birlikte gişe kuyruğuna girip sekiz jeton aldılar. Atlı karınca önüne geldiklerinde fazla sıra görmemişlerdi. İnsanlar en çok daha tehlikeli oyuncaklara yöneldiklerinden burada az insan vardı. Binmeleri için sıra onlara geldiğinde Aslı Deniz'i ata bindirip sonrasında kendisi bindi. Onur Aslı'nın ne yaptığını izledikten sonra garip bir bakış attı. "Ben buna binmeyeceğim değil mi?"

Aslı gülümsemesini gizleyerek "Bineceksin tabi ki. Selin sen binmezsen düşebilir" dedi.

Selin de "Hadi Onuy, bijde bineyim" deyince Onur mecburen önce Selin'i bindirip kendisi de sanki ölüme atlıyormuş gibi bir surat ifadesiyle arkasına bindi. Alet yavaş yavaş hateket ettiğinde çocukların neşeli çığlıkları ve Aslı'nın yüzündeki mutlu ifade yüzündeki ifadeyi silmeye yetmişti. Çocukların neşesine katılarak o da onlarla eğlenmeye başladı.

Gün sonunda lunaparkta binecekleri tüm aletlere bindikten sonra Onur çocukları ve Aslı'yı yakınlardaki bir hamburgerciye götürdü. Çocuklar önlerine hamburger geldiğinde heyecanla yemeye başlamışlardı. Aslı onları tebessümle izlerken yanındaki Onur'a bakıp onun da tebessümle çocukları izlediğini fark etti. "Gerçekten çok acıkmışlar" diye mırıldanınca Onur da ona bakmıştı. "Evet ama senin de acıkmış olman lazım. Sabah hiçbir şey yemedin"

"Nasıl yemedim ya! Gayet de yedim"

"Evet iki zeytin bir parça da peynir. Ha yanında da küçük bir dilim ekmek. Gerçekten çok yemişsin"

Onur'un sabah yediklerini sayması karşısında genç kız şokla ona baktı. Onur'un kendisini bu kadar dikkatli takip ettiğini bilmiyordu. "Tamam yiyorum" diye söylendikten sonra önündeki hamburgeri eline alıp küçük bir ısırık aldı. Onur memnuniyetle ona bakıp o da kendi hamburgerini yemeye başlamıştı. Sonunda yemekleri bittiğinde eve dönmek için yeniden arabaya binmişlerdi. Aslı çocukların uyuyacağını bildiği için emniyet kemerlerine Ayşe'nin çantaya koyduğu yastık aparatlarını taktı. Çocuklar uyusa da rahat edebilirlerdi. Nitekim daha yola çıkalı beş dakika olmadan çocuklar kafalarını düşürüp uyumaya başlamıştı.

Aslı sürekli ve Onur ise ara ara dikiz aynasından onları izliyorlardı.

"Sence bizim de ikizlerimiz olur mu?"

Gelen soruyla Aslı başta ne olduğunu anlayamamıştı. Sonra sorunun Onur'dan geldiğini fark edince yanakları yanmaya başladı. Tutuk bir sesle "Bilmiyorum" dedi. "Bizim ailede ilk ikiz doğuran Ayşe"

Onur tebessümle çocuklara bakıp "Umarım biz de öyle şanslı olabiliriz" dedi.

Aslı da "Umarım" diye sessizce mırıldanırken bir yandan da kalbi hızlı bir ritimle atıyordu. Bu adam bir ay öncesine kadar çocuk istemezken, şimdi bu çocuk sevgisi de nereden çıkmıştı.

Ayşelerin evinin önüne geldiklerinde Onur ve Aslı sessizce arabadan indiler. İlk önce Aslı sağ arka taraftaki kapıyı açıp Selin'i emniyet kemerinden kurtardıktan sonra kucağına alarak kapıyı kapattı. Ardından Onur sol kapıyı açıp ilk öne çantayı alıp koluna taktıktan sonra Deniz'i kucaklayıp kapıyı kapattı. Aslı'nın ardından kapıya doğru yürümeye başladı. Kapıya geldiklerinde Aslı kapıya diziyle hafifçe vurdu. Zaten onları bekleyen Ayşe hızla kapıyı açtı. Genç kadın fısıltıyla "Ay uyunmamışlar. Sen ver bana ben alırım" deyip Aslı'ya uzanınca Aslı geri çekildi. "Sen almaya çalışıp uyandırma. Biz Onur'la yataklarına kadar bırakırız"

"Tamam o zaman ben önden gidip Onur'a yol göstereyim"

Ayşe önden çıkarken Aslı ve Onur kucaklarında ikizlerle merdivenlerden yukarıya çıktı. Aslı sağdan ilk kapıya girerken Onur Ayşe'nin gösterdiği ikinci kapıdan girdi. Ayşe zaten ışıkları açtığı için kucağındaki Deniz'i odanın ortasındaki kırmızı araba şeklindeki yatağına yatırdı. Ayağındaki ayakkabıları çıkardıktan sonra yatağın üzerindeki pikeyi çocuğun üzerine örttü. Hemen arkasına dönüp gidemedi. Bir süre yatakta yatan bebeği izledi. İlk defa böyle duygular hissediyordu. Baba olmayı ve çocuklarının annesinin Aslı olmasını deli gibi istiyordu.

Arkasından tıkırtı gelince bakışlarını Deniz'den alıp arkasına döndü. Ayşe ve imalı bakışlarıyla karşılaşmıştı. Ona sadece tebessümle gülüp fısıldayarak "Çok şanslısın" dedi.

Ayşe de aynı şekilde tebessüm etti. "Öyleyim. Umarım Aslı da öyle olur"

Onur tereddür etmeden "Olacak" dedi.

Ayşe beklediği cevabı almanın rahatlığıyla "Hadi çıkalım" deyip odadan çıkınca ardından Onur ışıkları kapatıp odadan çıktı.

Merdivenlerden aşağıya indiklerinde onları Aslı karşıladı.

Ayşe şaşırarak "Aslı sen neden ayakta dikiliyorsun? İçeri geçsene yemek yiyeceğiz" dedi.

"Biz çocuklarla fazlasıyla yedik. Eve gitsem daha iyi olacak"

"Tamam çay içeriz"

"Başka zaman olsa? Eve gidip evdekilerle bir süre oturmam lazım. Biliyorsun babam takıntılı bu konuda"

"Tamam canım ama bir dahaki sefere bırakmam"

Aslı kuzenine minnetle sarıldı. "Bırakma zaten. Bu arada enişteme de çok selam söyle."

"Bekleseydin gelirdi birazdan. Az önce arayıp işinin bitmek üzere olduğunu söyledi"

"Başka zaman söz"

Ayşe kuzeninden ayrılmadan yanaklarından öptü. "İyi tamam ama bir dahakine kesinlikle bırakmam"

Aslı kuzeninden ayrıldıktan sonra Onur da Ayşe ile vedalaştı.

İkisi de mutlu bir şekilde kapıdan çıkıp arabaya doğru yürüdüler. Arabaya bindilerinde ikisi de konuşmuyordu ama yüzlerinde çok şeyi anlatan bir gülümseme vardı. İkisi de yavaş yavaş birbirlerini daha fazla tanıyorlardı. Aslı bugün Onur'un şefkatli ve sahiplenici yönünü daha iyi tanımıştı. Çocuğuna baba seçerken o sadece kolay boşanacak bir adam aramıştı ama hayat ona en iyi baba adaylarından birini çıkarmıştı.

Evlerinin önlerine geldiklerinde Aslı Onur'un ardından geleceğini bilerek bir şey söylemeden arabadan indi. Onur da arabadan indikten sonra ikisi de eve doğru ağır adımlarla yürümeye başladı.

Aslı merak ederek "Nasıldı günün? Sen de eğlendin mi?" diye sordu.

Onur geniş bir gülümsemeyle ona bakıp "Güzel bir gündü" dedi. "Ve hayatımın en eğlenceli günleri arasında ilk sıraya yerleşebilir"

"Sevindim"

Kapının önüne geldiklerinde Aslı Onur'a dönüp "Sen de gelsene içeri. Bizimkilerle biraz otururuz" dedi.

"Çok isterdim ama benim de ailemin yanına gitmem lazım. Dedem hala çiftliğe dönmedi. Onu evine ben bırakacağım"

"Anladım. O zaman sonra
görüşürüz"

Aslı Onur'un da 'görüşürüz' demesini beklerken genç adam ileri atılıp onun yanağına uzun bir öpücük bıraktı. Aslı Onur ondan ayrılana kadar tepeden tırnağa kızarmıştı. Onur gülümseyerek "Görüşürüz" dediğinde utançtan sadece kafa sallayarak arkasına döndü.

Kapı önüne geldiğinde tam kapıyı çalacakken arkasından Onur "Aslı" diye seslendi.

Genç kız ne olduğunu anlamak için arkasına döndü. "Efendim"

Genç adam gözlerini ondan ayırmıyordu. "Şu bebek işi gerçekten mükemmel olacak"

Sözlerinden sonra Onur arkasını dönüp giderken Aslı arkasında kala kalmıştı. Kalbi içinde atarken kulaklarıyla sanki 'güm' seslerini duyuyordu. Ona ne oluyordu anlamıyordu! Onur'a ne olduğunu ise hiç anlamıyordu.

****

Veeee bölüm sonu. Nasıldı bölüm? Çok aşk dolu değil miydi yahu? Şahsen ben bile yazarken gözlerimden kalpler çıkardım. Onur'um ne güzel seviyor öyle. ❤️

Ve sonunda da Onur dayanamayıp kızı yanağından öptü. Hem de ne öpmek; bir türlü geri çekilemedi. Aslı şok oldu. Zaten kız bir türlü çözemiyor Onur'u. Ne yapacak acaba?

Ve bölüm notlarını buraya alayım aşkkuşlarım. Bölümle ilgili ne hissettiginizi 'Not:....." şeklinde tek cümleyle yazın. ☺️

Yeni bölümde görüşmek üzere ☺️ Kendinize çooooook iyi bakın, çoooook seviliyorsunuz ❤️

Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

85.6K 4.5K 120
Neftah Kurgusudur. Yaralı bir adam ve yaralı bir kadının hikayesi. Ablamın düğününde karşılaştığım o gıcık adama kim derdi ki aşık olacağım. Abimin d...
920K 29.6K 48
YANANDA SEN YAKANDA SEN...
737K 28.2K 91
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
497K 18.9K 37
Tek bir lambanın aydınlattığı odada gezdirdiğim yaşlı gözlerimi karşımdaki insanlara çevirdim. Ben bunları yaşamak için ne yapmıştım bilmiyordum. Hen...