KANLI DİADEM

By atakanncoskunn

23.9K 9.3K 8.3K

Rüzgar soğuk ve sert esiyor. Sessizce bir kasırgaya dönüşeceğini fısıldıyor kulağıma. Warenya'yı yüzyıllardır... More

Ön söz
► 1.Bölüm "Biçare"
► 2.Bölüm "Kıvılcım aşkı "
DUYURU
► 3.Bölüm "Gizemli"
► 4.Bölüm "İktidarın Gölgesinde"
"KANLI DİADEM KÜNYE"
► 5.Bölüm "Aslanlar sofrasına davet"
► 6.Bölüm " İlk hançer "
► 7.Bölüm " Kırağı "
► 8.Bölüm "Hanedana gözdağı "
► 9.Bölüm "Beklenmeyen"
► 10.Bölüm "Karanlığın içinden "
► 11.Bölüm "Yaptıklarının bedeli "
► 12. Bölüm " Vicdanın senin kıblendir "
► 13.Bölüm "Sır"
► 14.Bölüm " Kör ve Sağır"
► 15.Bölüm "Rüzgarın ruhuna teslim"
► 16.Bölüm "Yıllar sonra"
► 17.Bölüm "Aslan pençesi "
► 18.Bölüm "Kıyametin elçisi "
► 19.Bölüm " Ölüme tek nefes kala"
► 20.Bölüm "Seher Vakti "
► 21.Bölüm "İstikbal uğruna "
► 22.Bölüm "Erkek gibi "
► 23.Bölüm "Kara gün "
► 24.Bölüm "Gizeme gebe "
► 25.Bölüm "İktidarın bedeli, hesaplaşma "
► 26.Bölüm "Yoktur olmaya bigünah "
► 28.Bölüm "Ebediyeti aramak "
► 29.Bölüm "Karındaş "
► 30.Bölüm "Yakamoz misali "
► 31. Bölüm "Merhamete tutsak "
DUYURU (YENİ KİTAP)
► 32. Bölüm "Zemheri "
► 33.Bölüm "Victoria'nın Kıyamı "
►34.Bölüm "İhtirasın Eşiği "
► 35.Bölüm "Matem Kızı "
► 36.Bölüm "Aşka Ağıt "
► 37. Bölüm "Güz bitti "

► 27.Bölüm "Masumiyet "

204 81 287
By atakanncoskunn

"Amy!?

Gördükleriyle ne yapacağını bilemedi Alexandra. Göğsünün tam ortasına oturan evlat acısının üstüne bir de bu yük binmişti şimdi de. 

Yakasına yapıştığı Amy'i birden itti ve birkaç adım gerileyerek boş gözlerle bakmaya devam etti. 

"Bunu nasıl yaparsın!? "

Sanki bambaşka biriymiş gibi bakan Amy, donuk gözlerle ayaklandı. Bembeyaz olmuş tenine düşen saçları terlemekten ıslanmış, boynuna yapışmıştı. 

"Alex... "

Sakince kendisine doğru yaklaşan kadına karşı temkinli olmaya çalışıyordu genç kadın. Olduğu yerde beklerken adım adım ilerleyen Amy ise göz temasını hiç kesmemeye çalışıyordu. 

"Dinle beni biraz. "

"Ne dinleyeceğim seni! " diye haykırmanın yerine sessizliğe bürünmüştü Alexandra. Anlamsızca evladının katilinin ne yalanlar atacağını merak ediyordu sanki. Bir şeyler söylemek için isteksizce dudaklarını aralasa da tam da karşısında duran Amy'nin efsunlu konuşmalarıyla susmaya terk ediliyor gibiydi.

"Bak. " dedi ilk olarak. "Hiçbir şey düşündüğün gibi değil. Ben bir şey yapmadım. " derken ses tonu titriyor, bunu dizginlemeye çalışıyordu.

"Odaya girdiğimde evladımı boğuyordun! " derken artan ses tonuyla iyice gerilmeye başlamıştı Alex.

"Dinle Alexandra. " diye yavaşça koluna dokundu Amy. Kavradığı kola daha da sokulmuş, nefesini Alex'in yüzüne vura vura bırakmıştı. "Geldiğimde zaten ölmüştü. Ashley, zaten yapmıştı yapacağını. İnan bana. "

"Haklı mı acaba? "

Beynini kemiren düşüncelerle de savaşıyordu genç kraliçe. Yaşadıklarının ardından üst üste gelen felaketlerden tam da kurtulmuşken evlat acısıyla yüzleştirmişti kader onu. Şimdi ise bebeğinin katiliyle yüz yüze bakıyor, en kötüsü de ona inanmamak için çabalasa da başaramıyordu. 

Kolundaki elin güven verircesine sıkılmasıyla yere devirdi gözlerini. Derin derin düşünürken hak veriyor gibiydi aslında. 

Her şey kusursuzca planlanmış olabilirdi. Ashley ve Helena'nın yaptıkları son oyunun bir parçasıydı bu. Belki de gitmeden Elizabeth ile arasını bozmak istiyorlardı. 

"Masum musun Amy? " diye başını kaldırdı ve yeniden gözlerine odaklandı. 

Birkaç saniye sürdü Amy'nin sessizliği. "Masumum Alexandra. Güven bana. "

Son sözünün ardından göz bebekleri büyümüş, birkaç adım gerilemişti. "Güven... "

Değişen bakışların ardından şaşkınlıkla dikilen Alex ise Amy'nin ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu. Elini yavaşça göğsüne atan kadın, kaftanının birkaç düğmesini sökmüş, iyice dağıttığı saçlarını arkasına attırmıştı. Ardından kolundan salınan tülü kavradığı gibi yırtmış, eteğinin üzerine kasten basıp sünmesini, hatta yırtılmasını sağlamıştı.

"Ne yapıyorsun? " diye dillendirdi Alex şaşkınlığını. 

"Üzgünüm Alex. Bu saray sana fazla büyük. " diye fısıldadıktan sonra yere attı kendisini Amy. 

Dairesinin kapısının açılırken çıkardığı sesi işittiğinde ise Amy'nin bağırışları yankılanmaya başlamıştı şimdi de. 

"Affedin efendim! İsteğiniz üzerine kaçırmıştım Daniel'i lakin yakalandım, öldüremedim. Bağışlayın ne olur kıymayın bana! "

Hala bihaber kraliçe sonunda dayanamamış, çığlıklarıyla adeta kendisini parçalayan Amy'e bağırmıştı. "Sessiz ol! Neden bağırıyorsun? "

Tam o anda bir hışım içeri giren Zach, gördüğü manzara karşısında şaşkına dönmüştü. Peşi sıra gelen Elizabeth de kapının eşiğinde dikilmiş, dikmişti gözlerini Alex'in üzerine.

"Sen ne yaptın Alex!? "

"Ne yaptım ki? " diye mırıldanırken bir Amy'e bir de Zach'e bakıyordu ki bir hışımla kucağında Daniel'le odaya giren Angel'ı gördü.

Ağlayan bebeğini Elizabeth'e verdikten sonra Alex'in karşısına dikilmiş, bağırmaya başlamıştı.

"Sen benim oğlumdan ne istiyorsun! " dedikten sonra yakasına yapışmış, sarsmaya çalışıyordu.

"Senin haddine mi düşmüş hanedan kanı taşıyan bir prense kıymak!? "

Kendini savunmak adına Angel'ı iten Alexanda da tam karşılık verecekken Zach'in araya girmesiyle duraksadı. 

"Kes sesini! " diye haykıran Zach'in sesinin arasına Angel'ın çığırışları karışıyor, olay iyice çıkmaza sürükleniyordu.

"Bunu nasıl yaparsın Alex!? " diye söylenirken kendisine zar zor hakim oluyordu Zach.

"Bizi yalnız bırakın. " diye tam konuşacak olan Elizabeth'i elini kaldırarak susturdu Zach. Bunun üzerine kucağına aldığı bebeğiyle direk dışarı çıkan Angel'ın arkasına takılan Elizabeth tam da çıkacakken Zach'in emriyle duraksadı.

"Evlatlarımı da al Elizabeth. "

"Hayır! Dur! " diye birkaç adım atmaya yeltenecekken Zach'in aniden kolunu tutmasıyla durdu Alex. Hiçbir şeyden haberi olmadığından olanlar saçma geliyor, idrak etmeye çalışıyordu. "Canım acıyor. " derken dolan gözlerindeki yaşlarının asıl nedeni kalbinin acımasıydı aslında. "Zach... " diye ağlamaklı çıkan sesi sanki duvara vuruyor ve yeniden yansıyordu kendisine.

O sırada evlatlarını kucaklayan Elizabeth'in odadan çıkmasıyla oluşan sessizlik içini ürpertiyordu. 

"Bir açıklama bekliyorum. " derken kısık çıkan ses tonu ve büzülmüş dudaklarıyla birkaç adım gerileyen Zach, büyük hayal kırıklığı yaratan gözlerle bir yabancıya bakıyormuş gibi bakıyordu şimdi de.

"Anlamıyorum Zach. Nedir bu tavrının nedeni? "

Yavaşça çatılan kaşlarla yaklaşmaya başlıyordu genç adam. Sonunda Alex'in boynunu kavradığı tek eliyle ittirmeye başlamış, duvara yaslayana kadar yüklenmişti. Yavaşça kalkan sol kaşı, önüne düşen saçlarıyla bütünleşmiş, dişlerini sıkarak delici bakışlarıyla bakmıştı gözlerinin içine. 

"Bana sakın ama sakın yalan söyleme! "

Yavaşça sıkılmaya başlayan boğazı, nefesini kesiyor, sesinin kısılmasına neden oluyordu. "Ben bir şey yapmadım! " diye zor da olsa konuşabilmiş lakin Zach'i daha da kızdırmış olacak ki boğazındaki el kendisini çekip yeniden vurmuştu duvara.

"Bana yalan söyleme dedim sana! " diye yüzüne baka baka haykırdı genç kral. "Sen kimsin de bir hanedan mensubunun canına kast ediyorsun! Bu cüretinin kaynağı nedir!? Ben miyim? "

"Angel mı? " diye soracak gibi oldu Alexandra. "Acaba onu mu öğrendi? " diye düşünecekken "Ama Angel hanedan kanı taşımıyor ki." diye aydınlattı düşünceleri onu.

"Sen benim bu kadar zalim olabileceğimi mi zannediyorsun? Abim ölmüş olabilir lakin onun emanetine asla ama asla hıyanet etmem, etmeyeceğim! "

"Daniel... "

Daniel'i kast ettiğini anlamıştı sonunda. Kendini izah edecekken konuşmasına fırsat vermeden yeniden yükseliyordu Zach'in sesi.

"O zor günlerde bile masum bir bebeği nasıl kaçırmaya kalkarsın!? "

"Daniel ile ilgili bir şey yapmadım Zach. "

Boğazını daha da sıkan adam, iyice yaklaşmış, burundan verdiği soluklar eşliğinde burnunu dayamıştı Alex'in burnuna.

"Ben senin düşündüğün kadar zalim biri olmayacağım Alex. Lakin sen benim düşündüğümden çok daha zalimsin. Amy'e Daniel'i kaçırtarak çok büyük hata yaptın. " derken yavaşça başını eğmiş, soluklarını şimdi de dudaklarına vermeye başlamıştı.

"Ben bir şey yapmadım! " diye haykırmak istiyordu Alexandra ama nutku tutulmuştu sanki. Sevdiği adam bir şekilde doldurulmuş ve üzerine salınmıştı. Nasıl kirli bir oyunun ortasında kaldığını daha yeni yeni idrak ettiğinden yanlış bir şey söylememek adına susuyordu. 

Seyrek sakalları hafifçe yanaklarını sıyırırken dudağına değdiği dudaklarla kapadı gözlerini Alexandra. Her ne kadar kızmış olsa da kendisine kıyamayacağından emindi. 

Gözlerini kapatarak yavaşça başını ileri doğru uzattı Zach'in dudaklarına kavuşmak için. 

"Boşluk... "

Dudaklarına kavuşmak varken koca bir boşluğun içinde buldu kendisini Alexandra. Kapadığı gözlerini yavaşça araladığında ise buz gibi gözlerle kendisine bakan Zach'e bakamıyordu bile. 

"Zach dinle...

Tam da hiçbir şeyin düşündüğü gibi olmadığını, masum olduğunu savunacaktı ki Zach'in elini kaldırmasıyla sustu.

"Daha fazla dinlemek istemiyorum. "

Kulağında çınlamaya başlayan sesler de oturmuştu şimdi yüreğinin tam ortasına. Öylece birbirlerine bakarken gözleri dolmaya başlamış, anlamsızca sıkışmaya başlayan nefesleri yüzünden diz çökmüştü. 

Buz gibi mermerlere aldırış etmeden dayadığı ellerini zeminden ayırmış, Zach'in paçasına tutunup son bir kez de olsa konuşmaya çalışmıştı.

"Sana ne dediler bilmiyorum. Ama ben masumum Zach. "

"Etkilenmiş miydi? " diye düşünürken yumuşamaya başlayan bakışları çekmişti üzerine. "Sanırım inandı. " diye içinde uçuşan kelebekler masumiyetini simgelerken çenesini tutan ellerin sıcaklığını en derinlerden hissediyordu. Yavaşça ayağa kalktıktan sonra omuzlarına konulan ellere karşılık doladı ellerini Zach'in boynuna.

"Yemin ederim masumum... "

O kadar çok isterdi ki cümlesini tamamlayabilmeyi. Birden dudağının tam ortasına konan işaret parmağıyla duraksamış, az önce kavuşamayacağı dudaklara yeniden kavuşmayı umut edercesine bakmıştı hala sulu gözlerle sevdiği adama. 

Yavaşça dudağını aralayan Zach ise yeniden duraksamış, kalbine söz geçirmeye çalışan beynine esir düşmüştü. "Acaba Elizabeth'in dedikleri doğru mu? Amy, gerçekten Alex'in isteği üzerine mi kaçırdı Daniel'i? Amy, yanıma geldiğinde doğru mu söyledi? " diye düşünmemiş, Victoria'nın zihninde canlanan sesine kulak vermişti.

"O kız masum değil oğlum... "


"Ağlama. " dedi Zach ilk olarak Alex'in gözünden düşen yaşları tek tek silerek. 

Alexandra ise hükmedemediği göz yaşlarına boğulmuş, öylece bakıyordu. Az önce haykırmak istediği masumiyetini tam da yeniden haykıracakken bir bıçak gibi nefesini kesen sözcükleri işitti.

"Daha fazla burada kalmanı istemiyorum Alexandra. "

"Yalan mı bu? " diye düşünürken acımasızca kendisine bakan Zach'in gözyaşlarını saklamak için başını çevirdiğini gördü. 

"Anlamadım, gitmemi mi istiyorsun? " diye hıçkırarak mırıldandı genç kraliçe. "Bunu gerçekten istiyor musun? "

Sımsıkı sarılmıştı arkası dönük Zach'e. Belini kavramış, başını omzuna dayamıştı "Sürgüne gidiyorsun Alexandra. " dediğinde.

"Sürgüne mi? "

Beyninden kaynar sular dökülmüştü sanki. "Demek inandın onlara... " dedi ellerini yavaşça geri çekerek. "Demek gitmemizi istiyorsun öyle mi?

"Gitmenizi değil Alex, oğlum sarayda kalacak. Kızımızla beraber Framenka Kalesine gideceksin."

"Framenka..."

Bunun bir intikam olduğunu sonunda anladı Alexandra. Sürgüne gönderildiği kale Victoria'nın sürgüne gittiği kaleydi. Kazık yediği kişi Elizabeth'in baş hizmetlisi, ortalığı ayaklandıran da Angel...

"Yalnız gideceğim. " dedi birden.

Duyduklarıyla şaşkına dönen Zach "İstersen kızımızı yanına alabilirsin. " diye tekrarladı.

Kasılmaya başlayan çenesi, sözcüklerin titreyerek çıkmasını sağlarken "Kızımız artık yok! " diyebildi sadece. Anlaşılan kızının öldürüldüğünden haberi bile yoktu genç kralın.

"Ne demek yok!? "

"Tabi sen sadece Victoria'yı, Elizabeth'i, Angel'ı dinledin ve geldin buraya öyle değil mi? " diye bağırmaya başladı Alexandra. Öyle bağırıyordu ki sonunda hep içine attığı acısını, öfkesini kusuyordu sanki. Bağıra bağıra kendisine yaklaşırken yakasına yapıştıktan sonra diz bağlarının çözülmesiyle çömeldi. 

Hıçkıra hıçkıra ağlarken "Beni bir kere bile dinlemedin! Ben bugün kızımızın cesedini kucakladım haberin var mı senin!? " diye bağırmaya devam ediyor, bir yandan da Zach'in paçasını sımsıkı tutuyordu.

"Anlamadın beni! "

Bacağının dibinde ağlamaktan kendinden geçmişcesine bağıran sevdiği kadını her duyduğunda titreyen kalbi, şimdi paramparça olmuştu sanki. Kızının ölüm haberini aldığında ise yavaşça Zach de çömeldi Alex'in yanına. Hala ağlamakta olan kadının omzuna attığı koluyla yavaşça kendisine çekti ve göğsüne yatırdı.

Gözünden birer birer damlayan yaşlar Alex'in sarı saçlarına düşerken hala sükunetini korumaya çalışıyordu Zach. "Nasıl? " dedi titreyen sesiyle.

"İlk olarak odaya girdim ve Ashley tahtıma oturmuştu. " diye konuşmaya çalışan Alexandra sonunda duygularına teslim olmuş, hıçkıra hıçkıra anlatırken bayılmıştı.

"Alex. " dedi yavaşça sarsarak Zach. "Alex? "

**

Karanlığın içinde yüzüne yüzüne esen rüzgara tam da kafa tutmaya çalışırken bölündü uykusu. Yavaşça gözlerini aralarken işittiği seslerle yeniden yumdu gözlerini Alexandra.

"Durumu nasıl? " diyordu Victoria.

"Mühim bir şey yok majesteleri. Sadece kısa bir baygınlık geçiriyor. " diye yanıt veren hekim kadın, elindeki havluyu kenara bırakmak adına selamını verdi işine yöneldi.

Eteğinin yere sürtmesiyle çıkan ses daha da yaklaşıyorken Victoria'nın başında dikildiğini hissedebiliyordu Alexandra. Sonunda yavaşça açtı gözlerini. Bunu gören Victoria hekim kadına dönerek "Sen çekilebilirsin. " diye emretti.

Selamını verip odadan çıkmasıyla baş başa kalan iki kadın birkaç saniye sessizce baktı birbirine. "Siz girdiniz aklına öyle değil mi? " diye mırıldandı Alex bitkin bir halde. 

"Yaptıkların karşılıksız kalacak mı sanıyordun? " diye araya giren Victoria, yatağın yanındaki sedire oturmuş, yatakta uzanan Alex'in üzerine kahverengi gözlerini dikerek "Bizi çok hafife aldın anlaşılan. " diyerek gülümsemişti. 

"Ne yaptım ki ben? "

Tebessüm ettiren bu sözler Victoria'nın gamzesini çıkarmış, yüzüne alaycı bir hava katmıştı. 

"Angel'dan kurtulmak istedin başaramayınca da suçu benim üzerime yıktın. Daha ne yapacaksın? "

Hafifçe gülen Alexandra yavaşça doğrulmuş, ayaklarını yataktan aşağı sarkıtmıştı.

"Ve dahi beni öldürtmek istedin köylü kızı. Suikastin de arkasında sen varsın biliyorum. "

"Bütün bunların sebebi bu mu? " diye dayanamadı ve söylendi Alex, Victoria'ya bakarak.

"Beni sürgüne göndermeye çalışarak mı alacaksın intikamını? "

Sanki boşa konuşuyormuş gibi hissettiriyordu Victoria'nın umursamazca Alex'in kalktığı yataktaki buruşmuş kaftanı düzeltmesi. Sonunda yastığı da düzelterek yerine bıraktıktan sonra derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı Victoria.

"Senden bir evladını aldım, sürgüne gidiyorsun ve de en önemlisi de ne biliyor musun? "

Yavaşça ayağa kalkan Alex, açık camdan içeri sızan soğuğun vücuduna çarpmasına aldırış etmeden dikildi Victoria'nın karşısına "Ne? " diyerek. "En fazla ne yapabilirsin ki? "

"Gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş köylü kızı. Senin yokluğunu dolduracak binlerce kız var lakin içlerinden biri, sana en yakın olanı almaya hazırlanıyor senin yerini. "

"Lexi... " dedi Alex. "O mu alacak benim yerimi? Alamaz ki, benimle gelecek o! "

Kısık sesle gülen Victoria Alex'e yaklaştı ve elini tutup kaldırdı. Gözlerinin içine bakarken açtığı avucunun içine kaftanının gözünden çıkardığı demir kolyeyi sıkıştırdı ve kapattı. "Biz yenilmeyiz Alex. Oysa ki sen yendim derken yerle bir olursun tıpkı şimdi olduğu gibi. " dedi ve çıktı odadan.

"Ne demek bu? " diye düşünürken kısılan gözlerini açtığı avcuna dikti ve gördüğüyle donakaldı. 

Avucunun içine sıkıştırılmış olan kolye, yıllar evvel Mia'ya aldığı kolyeydi. Birkaç saniye tepkisizce baktıktan sonra "Mia... " diye söylendi. 

Çatılan kaşları gerilmiş, yüzünün rengi atmıştı artık. Ne yapacağını bilemediğinden odanın içinde dönerek sakinleşmeye çalışıyordu ki eline aldığı mumluğu aynaya fırlattı dayanamayıp. Yerle bir olan aynanın kırılan parçaları yere saçılırken bağırdı Alexandra.

"Buna asla izin vermeyeceğim. Onu da kullanmana izin vermeyeceğim! "


Continue Reading

You'll Also Like

7.4K 287 30
O soylu babasının gayri meşru kızıydı Soylu üvey annesinin istemediği Soylu üvey kız kardeşinin ablası olarak görmediği Soylu üvey abisinin kardeşi...
LEYLA By gizemmgurbuzz

Historical Fiction

66.2K 6K 65
İskoçya'dan Osmanlıya uzanan destansı bir aşk...
algon By algon

Historical Fiction

30.6K 1K 35
Algonsuz hayat hayat mıdır lov
kangren By ilayda

Historical Fiction

61.2K 5.9K 36
mekanik veya termal hasarın neden olduğu karakterize kayıp