Rüzgar soğuk ve sert esiyor. Sessizce bir kasırgaya dönüşeceğini fısıldıyor kulağıma. Warenya'yı yüzyıllardır yöneten Warrok Hanedanı böylesi görülmemiş bir aşka ev sahipliği yaparken masumiyetin altındaki iktidar hırsının, öfkenin ve ihtirasın orta...
"Sen neden yemiyorsun? " diye küçük bir serzenişte bulunan Elizabeth'in keyfi kaçmıştı Angel'ın somurtmasıyla birlikte.
"Yemeyeceğim! "
"Neden? " diye sormak istese de her ikisi de farkındaydı durumun. Ondan istediği şeyin oldukça zor olduğunun kanaatinde olan Elizabeth nazikçe boğazını temizledi ve "Bak... " diye söze girdi.
"Biliyorum, çok ama çok zor senin için... "
İtinayla seçtiği kelimeler dudaklarından dökülürken Angel'ın ölü bakışlarını çekmişti bir an üzerine. İçine gelen ürpertiye inat mantıklı bir şekilde ikna etmeye çalışıyor, tane tane konuşuyordu.
"Daniel için Angel. Onun için yapman lazım bunu... "
Sessizce başını öne eğen Angel'ın nefes alışverişlerindeki zorluğu hissedebiliyordu sanki.
Dişlerini hafiften sıkarak yeniden kaldırdı başını Angel "Yapmayacağım. " diyerek.
"Ne demek yapmayacağım! "
Birden çatılan kaşlara mahsur kalan genç kadın şaşırdı ilk olarak. "Yapmayacağım işte. " diye baştan savması gereken bir konu gereğinden çok uzamıştı onun için. Eğer karşısındaki kişi tek dostu ve en önemlisi bir prenses olmasaydı daha da ağır verebileceği cevabı genzine gömmek zorunda kalmazdı.
"Yalnız kalmak istiyorum Elizabeth. "
Olan biteni anlamaya çalışırken yüzünü buruşturan Elizabeth "Hata yapıyorsun. " diyerek mırıldandı ve ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldi ve "Pişman olacağın şeyler yapma Angel. Düşün bence bir müddet daha. " diyerek çıktı odadan.
Kapanan kapının çıkardığı sesin hemen ardından oturduğu minderden ayaklanan Angel, ellerini sımsıkı birleştirmiş, odanın içinde turlamaya çalışırken söylenmeye başlamıştı.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Sırf sarayda kalmak için bunu yapmayacağım! "
Sinirini bir türlü atamazken içinde daha şimdiden belirmeye başlayan ihanet hissine kulak vermiş, yakınındaki bir bibloyu eline geçirdiği gibi yere fırlatmıştı.
"Bunu benden nasıl isteyebilir? "
Sinirden gözü dönmüşken alnından başlayarak şakaklarına kadar bastırdığı ellerini bir süre daha sıkmaya devam etmiş ve sonunda parmaklarının arasında kalan perçemlerini yolar gibi çekmişti ellerini.
"Angel... "
Birden arkasına dönen genç kadın odada kimseyi göremezken ensesinde hissettiği sıcak nefesle etrafına bakınmaya başlamıştı.
"Angel... "
Kalbinden atamadığı hisler oyun oynuyordu sanki beyniyle. Hemen yanıbaşında gibi hissettiği Ryan'ın fısıldamalarını işitirken ağlamaya başladı genç kadın.
