KANLI DİADEM

► 16.Bölüm "Yıllar sonra"

...

"Mia? Kim geldi kızım? " derken elindeki bezi yavaşça yanındaki sehpaya bırakan Lily, küçük adımlarla geldi yanlarına. Meraklı gözleri Victoria'yı görünce bir an duraksadı ve tepkisizce bakakaldı. İlk başta tanıyamadıktan sonra hemen selamını verdi ve "Victoria? " diye söylendi kısık bir sesle.

"Sen... " dedi yalpalayarak yaklaştı Lily'e.

 "Lily? Görmeyeli uzun zaman oldu. " derken halsizlikten bitap düşmüş ayaklarının üzerinde zar zor durabiliyordu. Dağılmış saçlarının arasında kaybolan tacındaki taşların ışıltısına kendini kaptıran Lily ise derin bir iç çekti ve "Yıllar oldu Victoria " diye başladığı içli sözlerine "Sonunda kesişti yine yolumuz. " diyerek devam etti.

"Oysa ki senden kurtulmuştum! " derken savurduğu saçlarına sinmiş kan kokusuna artık daha fazla dayanamayacağını düşünen Mia ise hemen uzaklaştı oradan.

"Evet! Kurtulmuştun. Attığın iftiralar sayesinde atılmıştım saraydan! Bak sen Allahın'ın işine ki kapıma sığındın! "

Yılların birikimine karşı sessizliğini koruyan Victoria, ayaklarına karşı daha fazla mücadele edememiş, olduğu yere yığılmıştı.

"Victoria! " diye birden bağırmasıyla yanına gelen kızına "Git biraz su getir! " diye haykırdı Lily.

-5 Ay sonra-

"Efendim, Angel hazretleri sizinle görüşmek istiyor. " dedi kapıdaki heybetli muhafız.

"Angel mı? " diye hayretlere düşen Elizabeth ise "Ne işi var burada? " diye düşünmeden alamadı kendisini. "Gelsin! " diye seslendikten sonra hemen ayağa kalktı ve kapıdan yaklaşan Angel'ın yanına doğru ilerledi hemen.

"Angel, hoş geldin! Lakin bu halde eziyet ediyorsun kendine. " derken elini karnına koydu ve yeğenini okşamaya başladı.

"Hekimler sık sık yürümemi söylüyor Elizabeth. Doğum için oldukça faydalı olabilirmiş. " derken gözleri parladığından kendisinden bir şey isteyeceğini hemen anladı Elizabeth.

"Hı? " dercesine birkaç saniye boş boş baktıktan sonra "Hadi gel beraber bahçede yürüyelim. " teklifinin gelmesi de hiç şaşırtmamıştı onu. 

"Hemen geliyorum. " dedikten sonra odasının duvarlarına gömme dolaplardan bir tanesini araladı ve yağmurlu havaya ayak uydurabilecek kalınlıkta bir pelerini taktıktan sonra "Gidebiliriz. " dedi.

Yavaş yavaş yavaş çiseleyen yağmurun altında bir yandan ağır ağır yürüyorlar bir yandan da keyifle muhabbet ediyorlardı.

"Victoria'dan haber var mı? " dedi Angel.

"Hayır hala aynı. Süikast girişiminden sonra Framenka kalesine kanlı canlı varmış. " 

Oluşan sessizlikte çarpan bir şimşeğin sesiyle irkilen Angel, birden Elizabeth'e doğru hızlandı. "Korkma, sakin ol! " derken sırtını sıvazladığı genç kadının koluna girdikten sonra ağır ağır yürümeye devam ettiler.

Hamileliğin de getirisiyle bir hayli kilo alan Angel, her ne kadar koluna girmiş olsa da sanki Elizabeth'in arkasından sürükleniyormuşcasına yavaş yavaş ilerliyordu.

Angel'ın, birden kolunu sıkmasıyla duraksayan Elizabeth, hemen arkasına döndü. 

"Ne oldu!? "