HEP SENİ BEKLEDİM

By mermarid

570K 36.8K 1K

HEP SENİ BEKLEDİM Çaresiz bir kadının hayatta almak zorunda olduğu en büyük kararın ne olduğunu düşünün. Ki... More

TANITIM 1
TANITIM 2
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm- Aziz Karayel
4. Bölüm - Soykanlar
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm -Piç
9. Bölüm
10. Bölüm - Adalar!
11. Bölüm - Gazete
12. Bölüm
13. Bölüm -Basın Toplantısı
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm "Beklenilen haber!"
17. Bölüm "Bebek"
18. Bölüm "Nazlı"
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm "Acı"
22. Bölüm
23. Bölüm "Annen gibi güçlüsün"
25. Bölüm "Acı"
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm "Doğum & Ölüm"
30. Bölüm "Can ve Nefes"
31. Bölüm "İkizler"
32. Bölüm "Kemoterapi"
33. Bölüm
34. Bölüm "Babam beni sevmiyor!"
FİNAL! "MUTLULUK"

24. Bölüm "Nazlı & Murat

12.7K 863 33
By mermarid

Keyifli okumalar.

*****

“Sen de annen gibi güçlüsün. Bebeğin için yaşayacağını biliyorum.” Genç kadının kulağında yankılanan bu sözler kendisine cesaret vermeye yetmişti. Neslihan hanıma gülümseyerek bakarken Sonnur hanımın hazırladığı kahvaltıyı yemeye başlamışlardı. Hazan sürekli acıktığı için gülümserken arada kendisini yoklayan sancılara dayanmaya çalışıyordu. Yüzünde hafif bir kasılma gözlemleyen Neslihan Hanım gözlerini kısarak “Sancın mı var?” diye sorarken Hazan zoraki bir gülümseme ile derin bir nefes almıştı. Bu şekilde gelip giden sancısını azaltmaya çalışırken Neslihan Hanım endişesini saklamaya gerek görmeden kaşlarını çatmıştı.

“Sonnur hanım!” Neslihan hanımın yüksek çıkan sesi ile Sonnur Hanım ve onun sesini duyan Nazlı bahçeye çıkmıştı.

“Bir şey mi istemiştiniz?”

“Murat’ı çağır, Hazan doktora gidecek!” dediğinde Nazlı endişeli bir şekilde genç kadının yanına gitmişti.

“Abla iyi misin?”

“Evet, sadece biraz sancım var.”

“İyi mi? Ne zamandır kasıldığını görüyorum. Doktora gitmen gerekiyor.”

“Buna hiç gerek yok.”

“Gerek olup olmadığını sana sormadım, gideceksin dediysem gideceksin.” Hazan şaşkınlıkla kararlı bir şekilde konuşan kadına bakarken Murat koşarak yanlarına gelmişti.

“Hazan hanım iyi misiniz?”

“Evet, iyiyim.”

“Sonnur, Hazan’ın çantasını getir doktora gidecek.”

“Hemen.” Hazan hala şaşkınlığını korurken Nazlı genç kadının koluna girerek onu arabaya doğru ilerletmeye başlamıştı. Neslihan Hanım onların arkasından bakarken yumruk yaptığı ellerini daha da sıkmıştı. Tırnakları avuç içine batan kadın acıyla dişlerini sıkarken bir yandan da dua etmeye başlamıştı. Oğlunun akıl sağlığı için Hazan’ın iyi olması gerektiğini biliyordu.

Arabanın içinde hastaneye doğru yol alırken Murat arada arka koltukta oturan kadına bakıyordu. Nazlı Murat’ın yanında ki ön koltukta otururken sık sık başını arkaya çevirerek genç kadını kontrol ediyordu.

“Hazan abla, iyi misin?” genç kadın acıyla yüzünü buruştururken Nazlı’ya cevap vermişti.

“Merak etme, dayanabilirim.”

“Az kaldı abla, birazdan hastanede oluruz.” Murat hiç ses çıkarmadan onları dinlerken arada yan tarafında oturan genç kıza bakıyordu. Nazlı üzerinde ki bakışları fark etse de bir şey söylememişti. Sonunda hastane kapısı önüne geldiklerinde Murat hızla arabadan inerek Hazan’ın kapısını açmıştı. Genç kadın birkaç adım atmıştı ki kendilerine doğru endişeli bir şekilde koşan kocasını görünce kaşlarını çatarak Murat’a bakmıştı.

“Ben haber vermedim Hazan Hanım!” Genç adam hemen savunmaya geçerken Aziz Murat’a yaklaşarak “Bunu sana soracağım!” dedi. Hazan’ı kollarının arasına alarak hastaneye doğru giderken bir yandan da söyleniyordu.

“Bana haber vermen gerekiyordu. Seninle anlaşmıştık. Sancın olursa bana haber verecektin.” Hazan onu sakinleştirmek için zoraki gülümsemişti.

“Ben iyiyim merak etme. Evdekiler panik yaptı.”

“Panik mi? Sancın var bunu hafife alamazsın.” Hazan elini genç adamın yüzüne koyarak hafifçe okşamıştı. “Ben iyiyim, lütfen biraz sakinleş. Sen böyle yaptıkça ben daha çok geriliyorum.” Hazan’ı doktorunun odasına doğru götüren genç adam duraksayarak karısının yüzünü avucunun arasına almıştı.

“Sana bir şey olacak diye çok korkuyorum. Sen acı çektikçe içim yanıyor.”

“Aziz yapma.”

“Ne yapmayayım. Seni sevmeyeyim mi?” Hazan onun sözleri ile yanağından aşağıya akan birkaç damlayı elinin tersi ile silmişti.

“Sen beni sevmekten vazgeçersen ben yaşayamam ki?” Genç kadın ağlamaklı söylediği sözlerle Aziz’in can damarını kesmişti.

“Sus! Bu şekilde konuşma damarımda ki kanımı çekiyorsun.” İkili karşılıklı gözyaşı dökerken Hazan’ın yeniden sancılanmasıyla hızla doktorun odasına girmişlerdi. Ekrem Bey karşısında ikiliyi görünce endişeli bir şekilde genç kadına yaklaşırken Aziz endişeli bir şekilde “Sancısı var!” dedi.

Ekrem Bey onu sedyeye yatırırken muayene için hemşiresinden yardım alarak genç kadının üzerini çıkarmasını istemişti. Aziz odadan çıkmamak için dirense de sonunda ikna edilerek dışarıya çıkarılmıştı.

“Aziz abi, sen neden çıktın?” Nazlı’nın sorusu ile Aziz gerilirken Murat genç adamın omzuna dokunarak “Hazan hanım güçlüdür, siz güçlü olun ki o da gücünü korusun.”  Aziz bir şey söylemeden hemen kapının karşısında ki banka oturmuştu. Yaklaşık on dakika sonra Aziz odaya çağrıldığında genç kadın üzerini toparlıyordu.
“Hayatım nasılsın?”

“Ben iyiyi, sakinleş artık.”

“Doktor, karım nasıl?” Genç adam Hazan’ın sözlerine inanmamıştı. Doktora dönerek bir de ondan iyi olduğunu duymak itiyordu.

“Şimdilik bir sorun yok. Ultrasona gireceğiz. Hem bebeği hem de kistti kontrol etmemiz gerekiyor.

“Bende yanında olacağım.”

“Sakıncası yok.” Doktor karısının başka bir bölmeye alınmasını isterken Aziz de onunla birlikte Hazan’ın alındığı bölüme geçmişti. Hazan heyecanla kocasının elini tutarken ilk kez onunla bebeğini göreceğini düşünüyordu.

“Onu görmek için sabırsızlanıyorum.” Aziz endişesinden karısının ne dediğini tam olarak anlamamıştı. Genç kadın yanlarına gelen başka bir doktorla dikkatini dağıtmıştı.

“Merhaba ben kadın doğum uzmanı Neşe, sizinle ben ilgileneceğim.”

“Ama Ekrem Bey?”

“Ben de yanında olacağım ama bebek için uzman birinin olması gerekiyor.”

“Peki nasıl isterseniz.” Kadın Hazan’ın sedyeye uzanmasını ve karnını açmasını isterken Aziz ona yardımcı oluyordu. Karnına sürülen soğuk jel genç kadını titretirken doktor anlayışla ona bakmıştı.

“Biraz sakinleşin ve bebeğimize bakalım.” Birkaç dakika boyunca kanında gezdirdiği alet ile ekrana bakan kadının ifadesi değişmişti.

“Bir sorun mu var?” Aziz doktorun tepkileri ile terlemeye başlamıştı. Karısının elini daha da sıkı tutarken Ekrem Bey de aynı şekilde yanında ki doktora sormuştu. “Bebek hakkında bir sorun mu var Neşe Hanım?” doktor tedirgin olan çifte bakarken konuşmaya başlamıştı. “Hazan hanım sancılarınız ne kadar sıklıkta oluyor.”
“Çok değil, belli bir saat veremem. Ama haftada iki veya üç gün belirli aralıklarla yokluyor.”

“Anlıyorum. Mide bulantılarınız nasıl?” Hazan bu soruları neden sorduğunu anlayamıyordu. “Doktor hanım bana neyim olduğunu açıkça söylemenizi itiyorum. Hamileyim ve hasta olduğumu biliyorum.”
“Evet rahim duvarınız da kist var.”
“Bunu zaten biliyorum.” Doktor sıkıntı ile yüzünü ovalarken “Kist büyümeye başladı bu yüzden bebekleri almak zorundayız.” Hazan doktorun sözlerini kulaklarında uğultu olarak duyuyordu.

“Bebeklerinizi almak zorundayız!” demişti kadın. Dört ayını bitirmek üzere olan bebeklerini almaktan bahseden kadına avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor ama sesi bir türlü çıkmıyordu. Kollarını sahiplenircesine karnına sararken “Asla! Anladınız mı asla! Bebeğime kimse dokunamaz.”
“Ama Hazan hanım!”
“Hayır dedim. Gerekirse ölürüm ama bu bebeği doğururum.”
“Bebekleri demek istemiştiniz sanırım.” Aziz ve Hazan doktorun sözleri ile donup kalmıştı. Aziz az önce karısının sardığı karnına elini koyarken gözleri yaşlı bir şekilde karısına bakmıştı.

“Bebekler mi?”

“Evet, ikiz bebek bekliyorsunuz. Bu da sizin hayatınızı iki kat tehlikeye sokuyor. Bebeklerin ağırlığı kistte baskı yaptığı için kist rahim duvarına daha da yapışmış durumda.”
Aziz korkuyla karısına bakarken onun bakışlarında ki ifadeyi anlayan genç kadın başını iki yana sallayarak “Hayır Aziz. Bunu benden isteyemezsin. Onlar yaşayacak.”

“Hazan yapma. Yeniden bebeğimiz olur.”

“Sen ne dediğinin farkında mısın? Asla olmaz. Bu bebekleri aldırmayacağım. Hem onlar artık canlı karnımda. Hareket ettiklerini hissedebiliyorum.” Doktorlar onlardan kararlarının ne odluğunu bildirmelerini beklediklerini söyleyerek yanlarından ayrılırken Hazan hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. “Bunu yapamam Aziz. Tekken bile ona kıyamazken şimdi iki bebeğime nasıl kıymamı beklersin benden.”

“Biliyorum. Seni kaybetmeye dayanamam. Yalvarıyorum Hazan tekrar düşün.” Hazan elini tutan koşasına sert bir şekilde bakarken “Onları öldürmemi nasıl istersin benden? Sana onları hissettiğimi söylüyorum. Ben yaşayacağım diye büyük bir günahı işleyemem.”

“Ama öleceksin!”

“Hayır ölmeyeceğim.” Aziz karısının sözleri karşısında ağlayarak dizlerinin üzerine çökmüştü. Karısının ellerini sıkıca tutarken ne yapacağına ne söyleyeceğine bir türlü karar veremiyordu. “Onlar benimde bebeklerim. Ben ister miyim onlardan vazgeçmeyi. Sana bir şey olacak diye aklım çıkıyor.
Canımın canını yakmak ister miyim sanıyorsun. Ama bu adam çaresiz kalıyor karşında. Bebeklerimi seçersem seni, seni seçersem bebeklerimi kaybedeceğim. Seni kaybedemem. Bu adam yıllarca hep seni bekledi.  Eğer tedavi olursan yeniden bir bebeğimiz olabilir ama sen bu bebeği doğurursan senin hayatın riske girecek.”

“Aziz! Bana bunu yapma. Benden bunu isteme.” Genç kadın ağlayarak kocasının elini tutup karnının üzerine koymuştu. Sanki kendilerini belli etmek istercesine elinin altında bir kıpırtı hisseden ikili yeniden ağlamaya başlamıştı.

“Bak ilk kez tekme atıyorlar. Onlara kıymamı gerçekten istiyor musun?” Hazan yanağından aşağıya akan yaşı silerken kocasının yüzünü avuçlarının arasına almıştı. Genç adam utanmadan hüngür hüngür ağlarken ne yapacağını şaşırmış durumdaydı.

“Söz veriyorum… Ben savaşacağım. Sadece onlar için değil, senin içinde elimden geleni yapacağım. Sen elimi tuttuğun sürece iyi olacağım.” Aziz karısının yaptığı gibi yüzünü avuçlarının arasına alarak göz pınarlarını öpmeye başlamıştı.

“Tamam sen nasıl istersen öyle olsun. Ağlama artık. Gözyaşların ateş olup ciğerimi yakıyor. Hem bak bebeklerimiz de ağlar sonra.” Hazan hüzünle gülümserken başını sallamıştı.

“İstiyorum. Hem de çok istiyorum onları. Bir tane isterken Allah bana iki tane verdi. Bu bizim mucizemiz.” Aziz de onu onaylarken ayağa kalkıp karısının toparlanmasına yardım etmişti.

“Hadi doktorlara kararımızı bildirelim. Sonra da ne yapmamız gerektiğini öğrenelim,” dedi.
İkili bulundukları bölümden çıkarak doktorların yanına gitmişlerdi. Ekrem Bey hızla genç kadının yanına varırken Aziz’e bakışlarını çevirerek “Ee ameliyathaneyi hazırlayalım mı?” dediğinde Hazan’ın eli istem dışı karnına gitmişti. Onun hareketini fark eden genç adam karısının kollarının arasına alarak “Biz bebekleri istiyoruz!” dedi. Hazan rahatlarken Ekrem beyin kaşları çatılmıştı.

“Kızım bak hayatınla oynuyorsun.”
“Öyle bile olsa bu bebekleri istiyorum.”

“İstiyoruz!” dedi Aziz onun sözlerini düzelterek. Ekrem Bey karşısında ki çifti ikna edemeyeceğini anladığında onlara kendi odasını göstererek dikkat etmeleri gereke şeyleri yazarak vermişti. En küçük bir sancıda gelmesini de sıkıca tembihlemişti.

“Bebekleri yedi aylıkken sezaryenle alabiliriz.” Ekrem beyin sözleri Hazan’ı gererken Aziz araya girerek “Yedi aylık olunca yaşayabilirler mi?” diye sordu. Doktor onun sorusu karşısında duraksamıştı.

“Bebeklerin gelişimine bağlı bu durum. İkiz oldukları için gelişmeleri için birkaç ay kuvöze koyulabilirler ama yaşama şansları olabilir.” Doktorun umut verici sözleri ikiliyi az da olsa rahatlatırken Aziz reçeteyi alarak karısını ayağa kaldırmıştı. İzin isteyerek eve doğru yola çıkan ikili Aziz’in arabasına geçerken Nazlı ve Murat’ta onları arkadan takip ediyordu.
“İyi olacağız!” Hazan eli karnında kendi kendisine söylenirken Aziz onun elini tutarak “İyi olacaksınız!” dedi. Genç kadın gülümseyerek yeni yeni idrak ettiği şeyle gülmeye başlamıştı. Karısının ani kahkahası ile dikkat kesilen genç adam onun “İkiz olacak!” sözleri ile gülümsemişti. Başını iki yana sallayarak içinden dua etmişti. Karısının bu mutluluğunun daima sürmesi için.

Eve vardıklarında Hazan’ı arabadan kucağına alan genç adam karısının tüm itirazlarına rağmen onu salona kadar taşımıştı. Sesleri duyan Neslihan Hanım odasından çıkarken tek kolla sandalyeyi sürmekte zorlanınca oğluna seslenmişti.

“Aziz, gel bana yardım et!” genç adam annesinin sesini duyunca hızla onun odasına yönelirken annesinin kapıdan güçlükle çıkmaya çalıştığını görmüştü. Kadının sandalyesinin arkasına geçerek salona doğru ilerlerken annesinin “Karın nasıl oldu?” sorusu ile duraksamıştı. Annesinin kendisini arayarak Hazan’ı hastaneye götürdüklerini haber vermesi Aziz’i şaşırtsa da şu birkaç haftada onda ki değişimi görebiliyordu. Eskisi gibi sürekli şikayet etmemesi ise bir muammaydı.

“Senin bu alçılar ne zaman çıkacak?”

“Haftaya kontrolüm var.”

“Bana hatırlatmayı unutma, birlikte gideriz.” Neslihan Hanım oğlunun sözleri ile mutlu olsa da bunu belli etmemeye çalışmıştı. Hazan’ın salonda ki kanepede uzanmış bir eli karnında gülümsediğini görünce derin bir nefes alan kadın endişelerinden kurtulmuştu.

“Nasıl oldun, doktor ne dedi?” Hazan kendisine yönetilen sözler karşısında kıkırdayarak kayınvalidesine bakmıştı.

“Çok iyiyim… Çok yakında evde sizi yoracak iki afacan olacağını öğrendik.” Neslihan Hanım duydukları ile şaşırırken Aziz ondan daha fazla şaşırmıştı.

“Ben alçılar çıktıktan sonra eve döneceğim.” Onun sözleri Hazan’ın yüzünü asmasına neden olurken Neslihan Hanım fark ettiği gerçekle birden çığlık atmıştı.

“İki afacan mı? İkiz mi olacak?” Heyecanla sorduğu soru Hazan’ı gülümsetirken Aziz şok olmuş bir şekilde annesinin heyecanına ve yüzünde ki ifadeye bakıyordu. Annesinin bu habere sevindiği o kadar belliydi ki karısının kararlarına bir kez daha hayran kalmıştı. Annesinin kalbini kazanmaya çoktan başlayan karısına bakarken onun da yüzünde bir gülümseme görmüştü. Neslihan Hanım toparlanarak yeniden ciddi bir ifade takınmıştı. Aziz annesinin tavrına karşı çarpık bir gülümseme takınırken Neslihan Hanım “Ya sağlığın. Bir bebek bile seni etkilerken iki tane olması sana daha fazla zarar vermeyecek mi?” Aziz karısının yanına giderek kolunu omzuna atmıştı.
“Hazan ve bebeklerim başaracak. Onlar sağlıklı bir şekilde o hastaneden çıkacak.”
“İnşallah!” yaşlı kadın içinden dua ederken yorulduğunu söyleyerek oğluna kendisini odasına götürmesini söylemişti. Genç adam onun isteğini yaparken salona Nazlı ve hemen ardından Murat girmişti. “Nasılsın Hazan abla?” Genç kadın ikiliyi dikkatle süzerken aralarında ki iletişimi çözmeye çalışıyordu. Nazlı hala genç adama karşı oldukça tedirgin yaklaşıyordu. “Murat sen şirkete git ve bana Aslı’nın vereceği raporları getir.” Murat hiç bir şey söylemeden onların yanından ayrılırken yanını işaret ederek Nazlı’yı yanına çağırmıştı.
“Dersler nasıl gidiyor Nazlı?”
“İyi abla…”
“Peki kursta hiç arkadaşın var mı?” genç kız gelen soruya karşılık kısa bir duraksama yaşarken başını sallayarak “Bir iki tane var abla,” dedi. “Peki bu arkadaşların nasıl biri? Yani sadece kızlarla mı arkadaşsın?” Nazlı bakışlarını kaçırarak Hazan’ın sorusuna ne cevap vereceğini düşünürken yüzü kızararak “Bir iki tane erkekte var,” dedi. Derin bir nefes alan genç kadın Nazlı’nın sadece Murat’a karşı bu şekilde davrandığını anlayarak genç kızın ellerini avuçlarının arasına almıştı.

“Murat’tan hoşlanmıyor musun?” Nazlı şaşkınlıkla Hazan’a bakarken Hazan ona hafif gülümseyerek “Ona karşı mesafelisin bunun nedeni ne Nazlı? Sana karşı bir yanlışı mı oldu yoksa?” Nazlı gelen soruyla hızla yerinden kalkarak “Asla!” dedi. Ellerini fark etmeden sağa sola sallarken savunmaya geçmişti.

“O benim yüzüme bile bakmıyor ki bana yanlışı olsun…” Hazan genç kızın sözlerinden sonra gözlerini kısarak ona bakmıştı.

“Senin yüzüne bakmıyor mu?” Nazlı dudaklarını ısırmaya başlayarak başını aşağı yukarı sallamıştı.

“Peki sen onun yüzüne bakıyor musun?” genç kız Hazan’ın sorusu ile utanarak kızarırken elleriyle oynamaya başlamıştı.

“Ben onun yanında rahat hissetmiyorum. Bilmiyorum neden ama sanki bana bakınca nefesim kesiliyor.” Hazan kuzeninin sözleri karşısında kısa çaplı bir şaşkınlık yaşadıktan sonra kahkaha atarak gülmeye başlamıştı.

“Heyecanlanıyorsun yani?” Nazlı yeniden başını sallarken genç kadın hala gülüyordu.

“Peki sana yaklaştığında ne hissediyorsun? Korkuyor musun?”

“Hayır, neden ondan korkayım ki?”

“Bilmem sen söyle. Ondan kaçan sensin. Bende senin ondan korktuğunu sanmıştım.”

“Hayır korkmuyorum. Ama kurstaki arkadaşlarım ondan hoşlanmadı.”

“Neden?”

“Bilmiyorum. Kızlar onu görünce gülümseyip duruyor ama erkekler kaş çatarak ondan hoşlanmadıklarını söylüyorlar.”

“İstersen seni başkası götürsün kursa, bu şekilde sıkıntılarından da kurtulursun. Hem sende onu görmek zorunda kalmazsın.”

“Ama…” Genç kız itiraz etmek istemiş ama sözlerini tamamlayamamıştı. Hazan keyifle genç kızı izlerken birkaç gün onu kursa başkasının götürmesi için plan yapmaya başlamıştı. Bu şekilde ikili arasında ki ilişkinin boyutunu anlamaya çalışacaktı. Murat ve Nazlı’nın arasında bir şey olma olasılığı genç kadının içini mutlulukla dolduruyordu. Bir yandan uzun zamandır yanında çalışan ve kardeşinden ayırt etmediği Murat diğer yanda halasının emaneti Nazlı vardı. Nazlı’yı gözü kapalı emanet edebileceği biriydi Murat ve bunun için içinden dua etmeye başlamıştı.

“Sen neden gülümsüyorsun?” Aziz karısının yanına döndüğünde onun gülümsediğini görünce merakla sormuştu.

“Aklıma bir şey geldi de o yüzden.”

“Hım… ne gelmiş bakalım benim karımın güzel aklına?” Hazan kendisine sarılan kocasının göğsüne başını yaslarken birden yerinde doğrulmuştu.

“Bana kısa süreli bir şoför ayarlayabilir misin?” diye sorduğunda Aziz merakla karısına bakmıştı.
“Murat’ın nesi var? Neden başka şoför istiyorsun ki?”

“Dediğin gibi Murat benim için işlere koşturmalı, ben Nazlı için istemiştim.” Aziz anladığını belirtir bir şekilde başını sallarken gülümsemişti. Karısının yüzünde ki ifadeden bir şeyler karıştırdığı belliydi. Hazan’a daha sıkı sarılarak bir elini karnına koymuştu.

“Acıkmış mı benim güzellerim?”
“Güzellerin mi? Kızı olacaklarından eminsin yani?"

“Sen istemez misin iki kız?”

“Aslında bir kız bir erkek olmasını isterim. Böylelikle içimde hiçbir endişe kalmazdı.”
“Hangi konuda?”
“Eğer bana bir şey olursa abisi ya da kardeşi kızıma iyi bakardı.” Aziz karısının sözleri ile yerinden kalkarak karısının ayaklarının dibine çökmüştü. “Sana bir şey olmayacak ve kızımızı birlikte büyüteceğiz.”
“İnşallah.” Aziz yerinden kalkarak Hazan’ı kucağına alıp odaya çıkarmaya başlamıştı. “Bu gidişle bel fıtığı olacaksın,” diyen genç kadın kocasının kucağında gülümsüyordu. Aziz karısının alnına dudaklarını kondururken “Ağır değilsin ki bel fıtığı olayım,” dedi. Yatak odasının kapısından içeriye giren ikili akşam yemeğine kadar dinlenmek için yatağa uzandı. Hazan kocasının kollarında kısa sürede huzurlu bir uykuya dalarken Aziz onun uyuduğunu görünce usulca yerinden kalkmıştı. Odadan sessizce çıkarken Murat’ın elinde dosyalarla ona doğru geldiğini görünce duraksadı.
“Hayırdır Murat?”
“Hazan hanım bu raporları istemişti…”
“Onları bana ver, Hazan uyuyor,” diyerek Murat’ın elinden dosyaları almıştı. Genç adam görevini yaptıktan sonra geri dönerken Aziz’in “Yarın yeni bir şoför gelecek, Nazlı’yı kursa artık o bırakacak,” dediğinde Murat arkasını dönerek genç adama bakmıştı.
“Neden? Küçük hanıma bir yanlışım mı oldu?” diye sorarken hatayı kendisinde aramaya başlamıştı. “Sanmıyorum, Hazan senin evde kalmanı istedi. Bir süre kendi işleri için senin evde kalman gerekecek.” Genç adam anladığını belirtircesine başını sallarken yüzündeki ifade Aziz’in dikkatini çekmişti.
“Bir sorun mu var Murat?”
“Hayır yok Aziz bey.” Murat’ın sesi her zamankinden biraz yüksek çıkınca Aziz dikkatle ona bakmaya başlamıştı. “İzninizle benim işimin başına dönmem gerek,” diyerek Murat oradan uzaklaşmıştı.
“Neler dönüyor bu evde?” Aziz olanlara anlam veremezken karısının bir bildiği olduğun düşünerek karışmamaya karar vermişti.

****

“Hadi ama hayatım neden bu kadar ısrar ediyorsun ki?” Aziz bıkkın bir şekilde karısına ısrar etmeye çalışırken Hazan geri adım atmıyordu. “Asıl sen ısrar etme. Sana söyledim bunların arasında bir şey var ve ben bunu çözeceğim.” Hazan iki haftadır Nazlı’nın başka bir şoförle kursa gitmesine rağmen Murat’ın tepkilerinden ne hissettiğini anlayamamıştı. Nazlı’ya karşı her zamanki gibi davranırken Nazlı git gide daha da içine kapanık biri olmuştu. “Nazlı’nın eskisi kadar gülümsemediğinin farkında mısın?”
“Evet, farkındayım. Murat’ta hiç tepki yok ama…”
“Belki çocuk senin düşündüğün gibi bir şey hissetmiyordur.”
“Bu mümkün değil. Asrın’a nasıl baktığını fark etmedin mi?” Aziz başını iki yana sallarken söz dinlemeyen karısının yüzü asılınca dayanamamış onun yanına gitmişti. “Ne dersin Murat’la konuşayım mı? Hem bu şekilde sen de boşa kürek çekmemiş olursun.”
“Bunu yapar mısın?” Aziz karısının heyecanı ile gülümserken dudaklarını genç kadının alnına bastırarak “Sen yeter ki iste ben her şeyi yaparım,” dedi. Hazan kocasına daha da sokulurken arkalarından gelen öksürük sesi ile birbirinden ayrılmışlardı.
“Anne?”
“Beni hastaneye götüreceğini söylemiştin.”
“Bu gün mü alçılar çıkacak?” Neslihan Hanım toparlanarak yeniden ciddi bir ifade takınmıştı. Başını sallarken Aziz yerinden kalkarak karısını öpüp annesine dönmüştü. “Anahtarları alayım gideriz.” İkili genç kadının yanından ayrılırken Hazan yeniden düşüncelere kapılmıştı. Aziz arabanın anahtarını alıp yeniden karısının yanına geldiğinde kocasına gülümseyerek “Anneni buraya getir, evine dönmesine izin verme,” diye ona ricada bulunmuştu. Aziz karısına gülümseyerek annesinin yanına gitti.

****

Yaklaşık iki saat sonra genç adam arabadan indiğinde yanında Neslihan hanımın olmadığını gören Hazan kaşlarını çatarak kocasına bakmıştı. “Annen nerede?” Aziz omuzlarını silkelerken “Onu ikna edemedim,” dedi.

“Sana onu bırakma demiştim, daha iyileşmedi.”

“Evet ama gelmedi işte.” Hazan yüzünü asarak mutfağa doğru yönelmişti. Karnı yine acıkmıştı. Bir şeyler yemeliydi yoksa asabiyeti iyice artacaktı. Burnundan solurken Neslihan hanımın neden gelmediğini az çok tahmin edebiliyordu. ‘Gurur!’ dedi kendi kendine. Kadın gurur yapıyor ve bu eve gelmiyor diye düşündü. Aklının bir köşesine Neslihan hanımı eve getirme kararlılığını yerleştirerek “Murat’la konuştun mu?” diye sordu.

“Henüz değil ama birazdan konuşacağım.”

“Acele etsen iyi edersin.” Aziz karısının yanından ayrılarak bahçe kapısına yönelirken aklında Murat’la nasıl bir konuşma başlatması gerektiğini düşünüyordu. Karısının haklı çıkma olasılığı ne kadardı acaba?
“Sonnur abla, Murat’ı gördün mü?” Bahçeye ilk çıktığında karşısına evin yardımcısı çıkınca ilk ona genç adamı sormuştu.

“Arka bahçeye giderken gördüm az önce.” Aziz kadının sözleri ile arka bahçeye doğru evin etrafından yürümeye başlamıştı. Köşeyi döndüğünde ise Murat’ı köşede oturmuş dikkatle bir yere bakarken bulmuştu. Yanına yaklaşmasına rağmen genç adam onu fark etmemişti. Bakışlarını Murat’ın baktığı yere çeviren Aziz gülümseyerek bir eli ile burnunu sıvazlamaya başladı.

“Çok güzel değil mi?” Aziz hafif bir tonda konulurken Murat farkında olmadan onaylamıştı.

“Hayatımda gördüğüm en güzel şey.” Murat birden ağzından çıkanlarla kendisine gelmiş korkuyla yerinden sıçramıştı. Aziz onun tepkisi ile gülümserken Murat mahcup olmuş bir şekilde başını aşağıya eğmişti.

“Aziz bey ben geldiğinizi fark etmedim. Şey…”

“Sakin ol artık, seninle konuşmaya gelmiştim. Ama konuşmaya gerek kalmadı sanırım.”

“Anlamadım?” Aziz Murat’ın az önce kalktığı hafif yüksek merdiven şeklinde ki çıkmaya otururken Murat bakışlarını ondan kaçırarak ayakta duruyordu.

“Oturmayacak mısın?” Murat onun dediğini yaparken bakışları yeniden karşısında ki güzelliğe takılmıştı.
“Eee bu konu hakkında ne yapacaksın?”

“Hangi konu?” Murat Aziz’in sözlerini anlamazlığa gelirken genç adam başını iki yana sallayarak “Hadi ama ikimizde hangi konu hakkında konuştuğumu biliyoruz.“ dedi. Murat başını sallarken üzgün bir şekilde yüzü çevirmişti.

“Olmayacak duaya amin diyemem ben Aziz bey.”

“Olmayacağını nereden biliyorsun?” Aziz’in sorusu genç adamı gülümsetmişti.

“Siz de biliyorsunuz ki olmaz. Beni gördüğünde korkudan kımıldayamıyor bile.” Aziz onun sözleri ile şaşırırken birden Hazan’ın sözleri aklına gelince gülmeye başlamıştı.

“Belki de korkmuyordun, sadece sana nasıl davranacağını kestiremiyordur.”

“Neden bunu yapsın ki?” Murat tekrar arka bahçede ders çalışan kıza odaklanınca Aziz konuyu dolandırmadan direk sormuştu.

“Sen bu kızı seviyor musun sevmiyor musun? Bana bahaneler üretmeden açıkça söyle.” Murat başta ne söyleyeceğini bilemezken başını olumlu anlamda sallayarak “Sevsek ne olacak Aziz bey, o Hazan hanımın kuzeni,” dedi.
“Ne olmuş kuzeni ise?”
“Hazan hanım ne der bu işe. Tamam beni kardeşi gibi gördüğünü her fırsatta söylese de bizi onaylayacağına ihtimal veremem.” Aziz Murat’ın sözleri ile yüksek sesle kahkaha atarken Nazlı da onun sesini duyarak bakışlarını ikiliye çevirmişti. Murat tedirgin olarak bakışlarını kaçırmıştı.

“Sence beni buraya kim gönderdi? O kadar inatsın ki iki haftadır Nazlı’yı başka şoförün kursa götürmesine rağmen senden bir hareket çıkmayınca dayanamadı.”
“Hazan hanım biliyor mu?”
“Sence?” Murat yerinden kalkarak ileri geri dolanmaya başlamıştı. “Şimdi ne olacak? Hazan hanım biliyorsa beni kovar. O zaman…”
“Saçmalama da otur şuraya.”
“Ama Aziz Bey?”
“Siz ne yapıyorsunuz burada?” Nazlı tüm cesaretini toplayarak ikilinin yanına giderken iki haftadır doğru düzgün görmediği Murat’ın bakışları kendisine kayınca heyecanla yerinde duraksamıştı. Nefesi kesiliyor gibi hissederken Aziz ikili arasında ki etkileşimi fark edince içinden Hazan’a söylenmeye başlamıştı.

“Battı balık yan gider!” diye söylenen Aziz birden ortamın gerginliğini “Biz de Murat’la seni Hazan’dan istemek için gün belirlemeye çalışıyorduk,” dedi. Nazlı şok olmuş bir şekilde eniştesine bakarken eli kalbine giderek yerinden çıkacak gibi atan kalbini sakinleştirmeye çalışıyordu.

“Aziz bey?” Murat şok olmuş kıza bakınca korkuyla yanına varmıştı. Nazlı yerinden kıpırdayacak durumda değildi.

“Nazlı! Nazlı ses ver… Abi ne yaptın ya kızın haline bak.” Aziz umursamaz bir şekilde arkasını dönerek eve doğru ilerlerken “Ben Hazan’la konuşayım,” dedi. Murat onun davranışına sinir olurken Nazlı’yı az önce kendi kalktığı yere oturtarak önüne diz çökmüştü. Nazlı dikkatle genç adama bakarken hala şaşkındı.

“Az önce eniştem ne dedi?” Sesi titreyen genç kız güçlükle konuşmuştu.
“Nazlı?” Murat ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemiyordu. Nazlı’nın kendisine olan bakışlarını gören Murat tedirgin olarak “Korkma!” dedi. Sesindeki hüzün o kadar yoğundu ki genç kız tarafından bile algılanmıştı. Murat yerinden kalkarak genç kıza hafif tebessüm ederek “Benden bu kadar korkmana gerek yok,” diyerek genç kızın yanından uzaklaşmaya başlamıştı. Nazlı yanağından aşağıya akan yaşı silerken yerinden kalkarak hızla genç adamın peşinden gitmişti. Murat’ın içi acımıştı Nazlı’ya. Birkaç adım daha attıktan sonra kolunda hissettiği temasla duraksamıştı.

“Senden korkmuyorum!” Nazlı nefes nefese konuşurken Murat arkasını dönerek genç kıza bakmıştı. “Ben sadece…” Nazlı derin bir nefes alırken Murat dikkatle ona bakıyordu. “Ben… Sen bana yaklaşınca… nefes almayı unutuyorum sanırım!” dediğinde yüzünde ki ifade o kadar masumdu ki Murat başta genç kızın ne söylediğini anlayamamıştı.

“Nefesim kesiliyor.” Murat şaşkın bir şekilde genç kıza bakarken onun sözlerini algılamaya başlayınca gülümsedi. Nazlı onun gülümsemesi ile nefesini tutarken kızarmaya başlamıştı. Murat genç kızda ki değişimi fark edince endişeyle yüzünü avuçlarının arasına almıştı.

“Nefes al Nazlı!” genç kız yüzünde hissettiği sıcaklıkla nefesini bırakırken ciğerleri bayram etmişçesine rahatlamıştı. Murat onun nefes aldığını görünce rahatlarken kaşlarını çatarak genç kıza baktı.

“Sakın bir daha nefesini tutma Nazlı.”

“Elimde değil.”

“Sen ne zaman nefesini tutarsan bende tutacağım. Ölmemi ister misin?” Nazlı hızla başını iki yana sallarken Murat gülümseyerek genç kızı kollarının arasına çekmişti. Derin bir nefes alırken genç kızın kokusuyla ciğerlerine bayram ettirmişti. “Sen ne dersin, Hazan hanım bize onay verir mi?” Nazlı hala Murat’ın ona sarılmasının şokunu atlatamazken genç adamın sorduğu soruyla donup kalmıştı. Murat geri çekilerek genç kıza bakarken gözlerinden akan yaşı görünce yeniden tedirgin olmuştu.

“İstemiyor musun?” Nazlı başını sallarken genç adam bir adım geri çekilmişti.

“Emin misin?” Nazlı hıçkırarak ağlamak istiyordu ama üzüldüğü için değil. Kendi duygularına anlam veremezken kulaklarına dolan sesle çift birden irkilmişti.

“Nazlı neden ağlıyorsun sen?” Hazan Aziz’in sözleri ile heyecanlanarak bahçeye indiğinde Nazlı’nın ağladığını görünce endişelenmişti. Murat bir adım geri çekilirken Nazlı dayanamayarak Hazan’ın kollarına atılmıştı.
“Abla ben… ben…” Nazlı bir türlü konuşamamıştı.

“Sakinleş, sana bir şey mi yaptı?”

“Hazan hanım…” Murat araya girmek istemiş ama Hazan ona izin vermemişti.
“Ben sana sormadım Murat. Nazlı canım ne oldu?”

“Ben bilmiyorum, sadece ağlayasım geliyor.”

“Neden, seni üzecek bir şey mi söyledi.” Nazlı başını iki yana sallayarak hıçkırırken “Kendimi durduramıyorum Hazan abla. Ben ne yapacağımı bilmiyorum.”
“Tamam sakinleş artık, istemiyorsan seni zorlamayacağım.” Murat onların yanından uzaklaşırken Hazan göz ucuyla onu takip ediyordu. Murat birkaç adım daha uzaklaştıktan sonra çalan telefonuna cevap vermek için duraksadı. Genç adam telefonunu açarken Hazan onun konuşmasına dikkat kesmişti.

“Efendim anne… Hayır bir şey olmadı. Ben yiyim. Tamam izin alabilirsem gelirim. Peki anne… Bu konu hakkında konuşmak istemediğimi söyledim anne. Anne istemiyorum dedim beni zorlamaktan vazgeç. Tamam bu konuyu gelince konuşuruz.” Hazan telefonu kapatan genç adama bakarken Murat’ın sıkıntıyla elleriyle saçlarını geriye attığını görmüştü. Genç kadın Nazlı’yı bırakarak Murat’a seslenmişti.
“Murat, buraya gelir misin?” Murat patronuna bakarken sıkıntıyla nefesini dışarıya vermişti.

“Efendim Hazan Hanım?”

“Arayan annen miydi?” Murat başını sallarken Hazan devam etmişti.

“Hala aynı konu mu?” genç kadın Murat’ın annesinin onu köyden bir kızla evlendirmek istediğini bildiği için genç adamın sıkıntılı halinden sorunu hemen anlamıştı.

“İzniniz olursa birkaç günlüğüne memlekete gitmeliyim.”

“Annenin istediğini yapacak mısın yoksa?” Hazan telaşla ona yaklaşırken Nazlı iki arasında ki konulmadan bir şey anlamamıştı.

“Bilmiyorum, önce köye gitmeliyim.”

“Ne demek bilmiyorum? Saçmaladığının farkında mısın?” Murat bakışlarını Nazlı’ya çevirince Hazan dişlerini sıkarak genç adamın karşısına geçmişti.

“Madem köye gideceksin Nazlı da seninle gelsin!” Murat şaşkınlıkla Hazan’a bakarken Nazlı genç kadının sözleri ile duraksamıştı.
“Abla sen kızmadın mı?” Hazan kaşlarını çatarak Nazlı’ya bakarken “Neye kızacağım ki?” dedi.

“Bize kızarsın sanmıştım.”
“Sen bunun için mi o kadar ağladın?” Nazlı hala burnunu çekerken Murat ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. “Ben neden ilişkinize kızayım? Murat benim kardeşim gibidir ve seni emanet edebileceğim daha güvenilir biri olamazdı. İçim çok rahat.” Nazlı bu kez bakışlarını Murat’a çevirerek “Seninle gelebilir miyim?” diye sorunca Murat neredeyse heyecandan bayılacaktı.
“Gerçekten benimle gelmek istiyor musun?” Nazlı başını sallayarak ona cevap verirken Murat daha da heyecanlanmıştı. “Emin misin? Eğer benimle gelirsen geri dönüşün olmayacak. Annem seni gelini olarak tanıyacak.” Hazan mutlulukla gülümserken Nazlı gözleri büyüyerek genç adama bakmıştı. Murat nefesini tutmuş bir şekilde genç kızın cevabını beklerken Nazlı önce Hazan’a bakmış ondan onay aldıktan sonra genç adamın yanına yaklaşarak genç adamın elini tutmuştu. Onun bu hareketi Murat’ın rahat bir şekilde nefes almasını sağlarken cebindeki telefonu çıkararak annesini aramıştı.

“Anne, iki gün sonra geliyorum ama yalnız değil, gelininde benimle geliyor!” Nazlı genç adamın telefonda ‘Gelinin!’ dediğini duyunda mutlulukla gülümsemişti. Hazan onları yalnız bırakarak eve girerken içi rahat bir şekilde kocasının yanına gitmişti.
“Ne oldu?”

“Murat’ın annesi ile tanışmak için köye gidecekler."

“Bu kadar çabuk mu?”

“Murat’ın annesi onu köyden bir kızla evlendirmek istiyordu. Nazlı bu yüzden Murat’la gidecek.”

“Senden korkulur gerçekten.” Hazan kocasının kollarına sığınırken evin bahçesinden gelen korna sesi ile ikili birbirinden ayrılmıştı. Aziz kapıyı açmak için ilerlerken yeniden korna sesi Hazan’ın merak etmesine neden olmuştu.  Kapıyı açtıklarında ise gördükleri karşısında ikili şaşkına dönmüştü.

“Ne bakıyorsunuz öyle yardım etsenize!”

....*******....

Yorum ve votelerinizi bekliyorum. 

Continue Reading

You'll Also Like

3.7M 229K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
1.1K 84 2
Yokuş aşağı elimdeki valiz ile hızlıca iniyordum.Arkamdan seslenen Yağız'ın sesini duymamaya çalışarak bayır aşağı hızlı hızlı iniyordum.Elimdeki val...
818K 48.6K 67
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
35.2K 1K 40
İnsan aşık olunca ne kadar kırılır? Ne kadar kızması gerekir kendine değer bilmeyen birine aşık oldugu için. Ne yapmalıdır onu pişman etmek için? Mu...