Gül'e Ait (TAMAMLANDI)

By mineselen

5.9M 319K 22.1K

Duygularını rafa kaldırmayı hayat biçimi olarak seçen genç adam, sevmenin ne demek olduğunu bilse de sorumlul... More

Gül'e Ait Tanıtım
Gül'e Ait 1. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 1. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 2. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 2. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 3. Bölüm 1.kısım
Gül'e Ait 3. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 4. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 4. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 4. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 5. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 5. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 5. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 5. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 5. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 6. Bölüm
Gül'e Ait 7. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 7. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 7. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 8. bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 8. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 8. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 8. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 8. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 8. Bölüm 6. kısım
Duyuru
Gül'e Ait 9. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 9. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 9. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 10. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 10. Bölüm 2. kısım
DUYURU
Gül'e Ait 10. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 10. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 10. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 10. Bölüm 6. kısım
Gül'e Ait 11. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 11. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 11. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 11. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 6. kısım
Gül'e Ait 13. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 13. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 14. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 14. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 14. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 14. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 14. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 15. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 15. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 15. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 15. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 16. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 16. Bölüm 2. kısım
Duyuru
Gül'e Ait 16. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 16. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 16. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 16. Bölüm 6. kısım
Gül'e Ait 17. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 17. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 17. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 3.kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 6. kısım
Gül'e Ait 19. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 20. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 20. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 20. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 21. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 21. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 21. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 21. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 21. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait Final 1- 1. Bölüm 1. kısım
Final 1- 1. Bölüm 2. kısım
Final 2- 1. Bölüm 1. kısım
Final 2- 1. Bölüm 2. kısım
"Gül'e Ait" Bitti
İyi Olan Kazansın! (Tanıtım)
İyi Olan Kazansın! 1. Bölüm
İyi Olan Kazansın! 2. Bölüm 1. kısım
İyi Olan Kazansın! 2. Bölüm 2. kısım
İyi Olan Kazansın 3. Bölüm 1. kısım
DUYURU
İyi Olan Kazansın! 3. Bölüm 2. kısım
İyi Olan Kazansın! 3. Bölüm 3. kısım
İyi Olan Kazansın! 3. Bölüm 4. kısım
İyi Olan Kazansın! 3. Bölüm 5. kısım
İyi Olan Kazansın! 3. Bölüm 6. kısım
İyi Olan Kazansın! 4. Bölüm 1. kısım
İyi Olan Kazansın! 4. Bölüm 2. kısım
İyi Olan Kazansın! 5. Bölüm 1. kısım
İyi Olan Kazansın! 5. Bölüm 2. kısım
İyi Olan Kazansın! 5. Bölüm 3. kısım
İyi Olan Kazansın! 5. Bölüm 4. kısım

Gül'e Ait 11. Bölüm 2. kısım

61.9K 3.3K 167
By mineselen




Çağla'nın gülen yüzünü görmesiyle kapı sonuna kadar açan genç kız, "Hoş geldin." derken içtenlikle sarılan arkadaşına aynı şekilde karşılık vererek konuşabilmesi için geri çekildi. Kolundan dolayı uygulayamasa da Asaf'ın boş vakitlerinde öğrettiği, günlük yaşamda en sık kullanılan kelimelerden oluşan işaret dilini anlamanın gururuyla bakışlarını ellerine çevirdi.

'Hoş bulduk canım. Nasılsın?'

"Sağ ol Çağla, iyiyim. Görüşmeyeli sen nasılsın?"

'Dün görüştük ama iyiyim.'

"Eee... İlk dediğini anlamadım!"

'Boş ver. Hadi gidelim.'

"Çağla..."

'Yine ne oldu?'

"Hııı!"

'Ne var? Anladın mı?'

"Ha evet... Şey... Üzerimdeki kıyafet uygun mu?"

'Çok güzel!'

"Ah sağ ol."

'Harika görünüyorsun bebeğim. Biraz rahatlar mısın artık, bak ben de bir pantolonla tişört giydim.'

"Şey özür dilerim ben tam olarak..." 'Harika, pantolon, tişört, giysi dedi. Galiba uygun demeye çalışıyor!'

'Yine anlamadın... Gülizar, boş ver. Üstündekiler güzel. Hadi yürü.'

"Tamam. Dur ayakkabımı giyeyim." 'Dışarı çıkıyorum! Arkadaşımla gezmeye gidiyorum, hem de kimseden izin almadan. Allah'ım, çok garip!'

Kapıyı çekmesinin ardından spor botlarını ayağına geçirip arkadaşının yanına giderken, içinde birçok duygunun harekete geçtiğini saklamaya, her gün yaptığı bir şeymiş gibi normal görünmeye çalıştı. Heyecan, kabul görme arzusu, mutluluk, ellerinin titremesine sebep olan adrenalin yüzünden bedeninin enerjiyle dolduğunu hissetti. Evde yalnız kaldığı ender zamanlarda hayalini kurduğu, kuşlar gibi özgür, rüzgar gibi başına buyruk hareket edebilmenin, endişe duymadan sokağa çıkabilmenin hazzını duydu. İçinden taşan bağırma arzusunu, atlayıp zıplayarak oynama isteğini baskılarken, kendisi bile delirdiği düşüncesini Çağla'ya tasdikletmeye çekindi. Hala biraz ürküyor olsa da duvarların arkasında güvende olduğunu bilmenin huzuruyla, arkadaşının yanında yürümeye koyuldu. Araç yolundan ilerlemeye devam ederken, koluna fiske atan genç kadının bir şey anlatmaya çalıştığını anlayarak bakışlarını çevirdi.

'Gül, gel buradan.'

"Haa! Nereye?"

'Kestirme yoldan gideceğiz. Bu bizim, gizli ulaşım güzergahımız.'

"Efendim!" 'Yol ve gideceğiz dedi galiba... Aaa Asaf'la daha önce geçtiğimiz patikayı işaret ediyor. Ama kimse bilmiyor demişti.'

'Hey Allah'ım, şu dili bir an evvel öğrensen iyi olacak. Nasıl anlatmalı!..'

"Haa!"

'Gül... Bu yol...' diye söze başlarken, eliyle göstererek genel olarak halkın bildiği işaretleri kullanmaya özen gösterdi. 'Ben, sen gideceğiz. Biz, hep burayı kullanırız. Erkekler bilmiyor.'

"Ha şimdi anladım. Tamam!" 'Erkekler bilmiyor mu? Burada herkes birbirinden habersiz galiba! Ne yolmuş arkadaş, şimdi söylesem Asaf'a ihanet etmiş mi olurum acaba? Aman boş ver, varsın birbirlerinden habersiz olsunlar.'

Aşina olduğu patikaya dalmalarıyla, çevrenin güzelliğini izlemeye devam ederek kısa sürede büyük eve dönen kavşağa çıktılar. Her adımda engel olamadığı heyecana açık duran giriş kapısı eklenince, uzakta da olsa görünme korkusuyla başını önüne eğerek yüzünü saklamaya çalıştı.

'Sakin ol Gülizar, bu halinle kimse seni tanıyamaz. Şimdi böyle davranırsan birkaç hafta sonra ne yapacaksın? Asaf'a iyi bel bağladın, güçlü olmak zorundasın. Hadi artık rahatla...'

"Aaaaghhh!"

"Hıı!" Böğrüne yediği dirsek darbesiyle düşüncelerinden sıyrılırken, sebebini anlamak için şaşkınlıkla arkadaşına döndü. Çağla'nın dikkatle kendisini incelediğini görünce, dikkatini çekmeye çalıştığını, bu arada evin kapısına kadar geldiklerini fark ederek utandı.

"Çağla!"

'Ne oldu?'

"Hiiiiç... Hiç!"

'Bana hiç öyle gelmedi!'

"Haa! Şey..."

'Gül'üm, iyi misin?'

"İyi... İyiyim, dalmışım."

'Sen bunu hep yapıyorsun!'

"Ne?"

'Boş ver. Gülizar, rahat ol. Ben yanındayım, Pınar ve Irmak dost... İyi insanlar, seni sevecekler... Ah be Gül'ün, daha diyecek çok şeyim var da nasılsa anlamayacaksın. Kıyamam bitanem, öyle mazlum bakma. Merak etme, birazdan Pınar hakkından gelir.'

"Sağ ol Çağla, inşallah! Yalnız, son sözlerini anlayamadım."

'Biliyorum canım, boş ver. Hazır ol, kapıyı çalıyorum.'

"Neye hazır olayım?"

'Görürsün.'

"Peki!" 'Alla alla!.. Ne demek istedi acaba?'

Dudağını bükerek sözlerine anlam vermeye çalışırken, zil sesine müteakip içeriden, 'Ben bakarım.' diye bağıran sesi duyunca Pınar olduğunu tahmin etti. Çağla'ya soracağı sırada tepkisiz bir halde durduğunu fark edince, duymadığını yine unuttuğu için kendisinden utanarak önüne döndü. Koşturmayı çağrıştıran ayak seslerinin ardından sonuna kadar açılan kapıdan, gülmeyle kaş çatma, hatta burnunu buruşturmanın da dahil olduğu garip bir yüz ifadesiyle karşılarında dikilen kadına hayretle bakakaldı. Memnuniyetsiz tavrını anlamaya çalışırken, işaret diliyle birlikte konuşmaya başlamasıyla ağzı açık kaldı.

"Kız, nerede kaldınız?"

'Pınar...'

"Özür dilerim! Şey... be... benim yüzümden..." 'Kızdı mı acaba? Çağla hiç şaşırmamış görünüyor!'

'Ay ne kadar zarifsin, gözlerim yaşardı. Ayıp ayıp Pınar, evine ilk defa gelen insana böyle mi davranılır.'

"Hadi oradan, misafirimin önünde küfrettirme bana... Sonra bilahare ifadeni alacağım Çağla Hanım..."

'Safi laf! Ayrıca geç falan kalmadık, bir, bir buçuk arası geliriz demiştim. Yirmi geçiyor.'

"Haahhh... Kırk kere erken gelin dedim. Oooyyy... Gül'üm, canım benim, hoş geldin hayatım. Ay ne kadar güzel olmuşsun sen böyle!"

"Şey... Te... Teşekkür ederim, hoş bul..."

Alışkın olmadığı tavır karşısında nezaket sözcüklerini sıralamaya çalışırken, üzerine resmen atlayan genç kadının sımsıkı sarılıp yanaklarından öpmesiyle nutku tutuldu. Beraberinde düşünme yetisini kaybetmesini, otomatiğe bağlanmış gibi gülümseyerek konuşmasına yordu.

"Aay kusura bakma Gülizar, ne olur. Sana karşı çok mahcubum, Çağla'ya da hep söylüyorum, mutlaka anlatmıştır."

"Estağfurullah!.. Ne... Neden?"

"Gelemediğim için tabii ki... Çok istedim ama annemler vardı, bırakamadım. Malum, ikizler de küçük olduğu için uzun süre yalnız... Aaahh!" diye hararetle anlatmaya devam ederken, eline yediği tokat darbesiyle hedef değiştirip Çağla'ya çemkirmeye başladı. "Ne vuruyorsun be manyak?"

'Sus Pınar, sus!.. Farkında mısın bilmiyorum ama burada soğukta dikiliyoruz. Önce bir içeri davet et, hatır falan sor.'

"Haa tamam!.. Çağla, sanki bana çenen düşük dedin gibi geldi. Yanılıyorum herhalde!"

'Hey Allah'ım, yeni mi anladın! Yanılmıyorsun Pınar, aynen dediğin gibi.'

"Hadi len, ağzımı açtırma benim."

Tek taraflı anlasa da konuşulanlardan çıkarım yaparak ikisinin de biraz çatlak, bir o kadar da sevimli olduklarına karar veren genç kız, gayri ihtiyari gülümsemekten kendisini alamadı. Büyük evden, doğal olarak sahiplerinden çekindiğini ifade ettiği bir seferinde, Asaf'ın, Pınar için, 'Tahmininin ötesinde mütevazı bir insan, senden benden hiçbir farkı yok. Abim de karakter olarak karısına benzer, fakat daha mesafelidir. Yengemi yakından tanıyınca çekinecek hiçbir şey olmadığını göreceksin.' derken ne demek istediğini anladı.

'Dediği kadar varmış. Çağla'ya çılgın diyordum ama bu kadınla kıyaslanınca çok sakin görünüyor!'

Hele Pınar'ın bulunduğu konuma rağmen samimi tavrına, şirin ifadelerine hayran olmaktan kendisini alamadı. Aralarındaki tartışma sürerken birbirlerini susturmak istedikçe uzanıp parmak uçlarına attıkları fiskelerin, şiddetten ziyade çok yakın dostların samimiyetine yordu.

'A aaa! Dil çıkarıyor! Eeh, karşılığını aldı. Yok, bunlar kesinlikle normal değil... Bayıldım! Of yaaa, bir de Çağla'nın ne konuştuğunu anlayabilsem harika olacaktı!'

'Aaayyy Çınar sana iyi tahammül ediyor. Hala konuşuyorsun ya, kızım içeri alsana!'

"Ay tamam be... Buyurun efendim, hoş geldiniz sefa getirdiniz. Aman amaaann... Gel tatlım sen, şöyle terlik de vereyim. Çağla cadısı, ne kadar iyi bir ev sahibi olduğumu görsün. Bu arada içimde kalmasın, kocamın benden çok memnun olduğunu da belirteyim. Çok şükür Allah'ıma, gül gibi geçinip gidiyoruz."

"Ne güzel, çok sevindim Pınar Ha... Pınar!"

"Aferin. O Haaa'yı bir daha duymayayım."

"Peki!" 'Çağla kızar demişti sana, ne kadar dikkatli, hiç kaçırmıyor.'

'Pınar, küçük aşklarım ne yapıyor?'

"İyiler teyzesi, salondalar. Uyumadan önce teyzelerinin gelip kendilerini şımartması için bekliyorlar."

'Canlarım benim. İnanır mısın, bir gün görmesem özlüyorum.' demesinin ardından, sessizce konuşulanları takip eden genç kıza dönüp konuya çekmek için sözlerine devam etti. 'Gül'üm, bebeklere bayılacaksın, çok tatlılar.'

"Eminim öyledir Çağla!"

"A aaa!.. Sen işaret dilini öğrendin mi?"

"Şey... Tam anlayamıyorum Pınar. Asaf günlük kullanımdaki temel kelimeleri öğretiyor."

"Aslan abim be!.. Merak etme, alçın çıksın ben sana öğretirim."

"Olur, sevinirim! Sağ ol Pınar!" 'Tabii o zamana burada olursam. Herkes, sanki sürekli burada kalacakmışım gibi konuşuyor! Keşke... Pınar da Asaf'a abi diyor. Abi!.. Acaba benim ismiyle hitap etmemi yadırgıyorlar mı? Asaf abi!.. Yok ya, ne düşünürlerse düşünsünler öyle söyleyemem.'

"Pınaaaarrr!"

"Aaayyy! Ay ne bağırıyorsun be? Allah cezanı vermesin, ödümü kopardın!"

"Aahh!" Sesin etkisiyle sıçrayan genç kız, hareketlerinden bir şey olduğunu anlayan Çağla'yla, salon olduğunu tahmin ettiği kapı ağzından diğer kadının kızgın bir ifadeyle baktığı yere döndü. Adını Irmak diye hatırladığı genç kadının ellerini de devreye sokarak konuşmaya geçmesi üzerine, şaşkınlığını belli etmemeye çalışarak dinlemeye koyuldu.

"Amin... Çocukları bırakamadığımı biliyorsun. Susmak bilmedin, on dakikadır içeriye girmenizi bekliyorum."

"lıııyyy, huysuzsun Irmak... Bu hamilelik durumu sana hiç yaramadı, daimi bir aybaşı sendromu yaşar gibisin. Şurada ayaküstü iki kelam laf ediyoruz."

"Başlarım iki kelimene, sensin huysuz... Çenesi düşük."

"Hiç de bi kere... Hem çok ayıp, misafirin önünde çemkirme. Kız ilk defa evimize geliyor, nereye düştüm ben diye korkutacaksın... Ay ben bu cümleyi daha önce duydum sanki!"

"Hayret bir şeysin Pınar, her konuda zeytin yağ gibi üste çıkıyorsun!"

"Teveccühünüz efendim... Hadi kızlar yürüyün, Irmak Hanımın dedikodu kaçıracak diye aklı çıkmış. Kendisi biraz meraklıdır da, ee doğal olarak çatladı tabii."

"Fesuphanallah!"

"Geldik yavruuuuumm, üzmeyelim taze annemizi. Dua et arada yeğenim var, yoksa ben sana yapacağımı bilirdim."

"Ay hala konuşuyor! Allah'ım, bu çeneyle seçimlere katılsan, kesin iktidara gelirdin! Ne yapacağını bilirmiş, sevsinler... Hoş geldiniz. Ne iyi ettin Gülizar, seni gördüğüme çok serindim."

"Sağ olun Irmak, eee..."

"Irmak... Gel hayatım, geç."

"Teşekkür ederim."

Pınar'dan daha sakin bir doğası olduğunu gözlemlediği Irmak'ın yanaklarından öpmesinin ardından salona geçen genç kız, çekingen hareketlerle oturma gurubuna doğru ilerledi. Girer girmez ilk anda dikkatini çeken bebeklere yaklaştıkça, içgüdüsel olarak gevşediğini dudaklarının yukarı doğru yay çizmeye başladığını hissetti. Renk ve tip olarak birbirine benzeseler de birinin kız diğerinin erkek olduğu ilk bakışta anlaşılan bebeklerin çok güzel olduklarını düşündü. Kıpır kıpır hareket eden kendisine agucuklar atanın, cinsiyetinin yanı sıra huyunun da annesine çektiği aklından geçince gülmesine engel olamadı.

"Allah'ın siz çok tatlısınız! Pınar, kızın sana ne kadar çok benziyor."

"Değil mi teyzesi... Herkes aynı şeyi söylüyor. Ama ben adaletli bir kadınım, oğlum da babasının kopyası. Biraz daha açık renklere sahip, büyüdükçe değişeceğini tahmin ediyorum."

"Eminim öyledir, Çınar Beyle hiç karşılaşmadığımız için ayrımını yapamıyorum."

"Yakında tanışırsınız canım, Çınar abin, de çok mutlu olur."

"Sağ ol. Ben... Ben de!"

Abinin derken vurgulayarak konuşan kadına ne diyeceğini şaşırırken, tanımadıkları bir insana kucak açmalarındaki nezakete hayran kaldı. Buyur ettiği koltuğa yerleşerek, beklentisinin aksine sıcak bir ev izlerini taşıyan odaya göz gezdirdi. Ne ile karşılaşacağını bilmiyor olsa da bunların içinde koltuklara yerleştirilmiş renkli yastıklar, orta sehpanın üzerinde pelüş oyuncaklar, yere hazırlanmış çocuk bahçesinin olmadığını anladı. Bakışlarını pusetlerinde yatan bebeklere çevirdiği sırada, bir yandan nazar değmesin diye dua okurken sevgi dolu bir ailede doğmakla ne kadar şanslı olduklarını düşündü.

'İnsan ailesini seçemiyor. İnşallah büyüdüğünüz zaman kıymetini bilirsiniz, ne kadar şanslı olduğunuzun farkında olursunuz. Bahtınız açık olsun canlarım, mutluluğunuz daim olsun.'

Zenginliklerinden ziyade sıcakkanlı ve iyi niyetli olmalarından etkilendiği insanlara karşı, içinden geçirdikleri gönül rahatlığıyla karşıladı. Koltuklara yerleşmeden Çağla'nın sırayla kucaklayıp sevmesini, gıdılarından koklayarak öpmesindeki doğallığı, birbirlerine çok yakın olmalarına verdi. Artık dayanamadığı, bağrına basma arzusu duyduğu esnada, oturduğu yerden eğilip laf atmaya, tepki aldıkça nerede bulunduğunu unutarak konuşmaya başladı.

"Ooy tosunum benim, aman sen ne kadar yakışıklısın böyle. Maşallah bebeğim... Yağııızzz, tatlım. Hanimiş hayatım, ooy gülermiş ablasına... Allah'ım çok tatlısınız, aman nazar değmesin."

"Aauugghhh..."

"Hiiii... Cevap mı veriyorsun bana!.. Boncuk gözlü seni, sevimli maymun seniiiii... Hanimiş aşkım... Tü tüü tüüüh... Yok yok, güzel değilsin, çok çirkinsin..."

İçi gittiği halde kolundan dolayı kucağına alamadığı bebeği sözleriyle severken, konuşabilmek için Nehir'i pusetine bırakan Çağla'nın yerine geçmesi üzerine gülümseyerek başını kaldırdı. Benzer ifadelerle kendisini izleyen ev sahipleriyle göz göze gelince, ne yapacağını şaşırarak eli ayağına dolandı.

'Ne oluyor? Yanlış bir şey mi yaptım!'

Yanaklarına doğru yükselen bir ısının etkisiyle kızardığını, kalp atışlarının hızlandığını hissetti. Gülümsemesi yüzünde solarken, kafasında davranışlarını tartarak çocuklara söylediği kelimelere şaşırmış olabileceklerini idrak etti.

'Geri zekalı, burasını kendi mahallen mi zannettin! Kadının çocuğunu maymun dedin. Alındılar tabii... Ayıkla bakalım şimdi pirincin taşını... Lütfen küsmesinler!'

"Pı... Pınar, çok özür dilerim! Eee... Aslında çirkin demek istemedim, amacım... Nazar değmesin diye çirkin olduklarını... Şey, yani bizim orada öyle..."

"Aay canım benim, alındım mı zannettin?"

"Ben... Irmak'la beraber öyle bakınca, sizi kırdığımı zannettim."

"Allah iyiliğini versin! Yok Gül'üm, ben de çoğunlukla maymunun diye severim de ona şaşırdık. Hatta aynı sebepten, hayvan haşerat isimleri, sarı çıyanlar ve tipsizler dediğim bile vaki..."

'Ooohhh çok şükür Allah'ım!'

"Gülizar, ben seni anladım. Çok iyi tanışmıyorsak da karakterine aşinayım."

"Hıı!"

"Yani, bazı yönlerden aynı sayılmasa da davranış şeklin, kullandığın kelimeler, yabancısı olduğumuz şeyler değil. Çınar'la evlenmeden önce İstanbul'un eski mahallelerinden birinde köhne bir apartmanda oturuyorduk. Özümüzü unutmadık Gülizar, o zaman neysek yine aynıyız. Lütfen hayatım kendi evindeymiş gibi rahat ol."

"Sevindim! Çok sağ ol Pınar, birden kendimi kötü hissetmiştim."

"Merak etme, bu eve ilk geldiğimiz zaman bizim de durumlar aynıydı. Hala bazı şeylere yeni yeni alışıyoruz. Aklımıza estiği gibi çarşı pazar gezememek de bunlardan birisi... Yanlış anlama, hayatımdan şikayetim yok. Bebekler zaten çok zamanımı alıyor, gün nasıl geçiyor anlamıyorum. Allah'tan bahçe çok güzel, yalnız değilim dostlarımla beraberiz. Gittikçe de kalabalıklaşıyoruz. Kendi kendimize yetiyoruz, açıkçası eski günlerimi çok aramıyorum."

'Hiç şaşırmadım. Hatta ben olsam herhalde hiç aramazdım! Yeter ki Asaf'ım yanımda olsun, sizler gibi dostlarım çevremde bulunsun. İnsan daha ne ister.'

"Eee son görüştüğümüzden beri baya toparlanmışsın. Nasılsın?"

"Pınaaarr!"

"Aaayy! Irmak, ben..."

"Hııı!" 'Ne oldu ki? Haa, yaralarımı hatırlattı diye utandı. Haline bak, çok komik!..' Gözlerini sonuna kadar açan, suçlu bir ifadeyle Irmak'la kendisi arasında bakışlarını gezdiren kadının, en son dilinin ucunu sevimli bir ifadeyle ısırması üzerine iradesine hakim olamayıp gülmeye başladı. Konuşmaları takip eden Çağla'nın da katılmasıyla ortam gevşerken, toparlanmaya çalışarak konuşmaya katıldı.

"Çok şükür iyiyim Pınar, hafta sonuna alçım da çıkacak daha rahat hareket edebileceğim." derken arkadaşına ters bakışlar yönelten kadına dönerek, "Irmak lütfen, yaşadıklarımı hepinizin bildiğinin farkındayım. Etkilerini içimde taşısam da Asaf'ın sayesinde ilk tanıştığımız zamanlardaki çekingenliğini üzerimden attım." diye sözlerini tamamladı. Tahmin ettiği gibi söze yine Pınar girince, kendisine gösterdikleri iyi niyetli yaklaşımı devralarak sıcak bir ifadeyle karşılık verdi.

"Sevindim hayatım... Ay ne olur sen benim kusuruma bakma, Irmak'la Çağla'ya arada kızsam da haklı olduklarını kabul ediyorum. Bazen çok patavatsız olabiliyorum."

"Estağfurullah, hiç önemli değil..." 'Belki öylesindir ama kötü niyetli değilsin! Siz ne tatlı insanlarsınız, nasıl birbirinizi buldunuz.'

"Güzel... Bugün kötü şeyler konuşmak yok, kız kıza biraz dedikodu, biraz oradan buradan laflayıp iyi vakit geçireceğiz."

"Aaagghhh!"

"Efendim Çağla bademim... "

'Neyin dedikodusundan bahsediyorsun, bir şey mi oldu?'

"Haaa! Senin haberin yok tabii. Kız, Aynur Vedat'ın evlilik teklifini kabul etti. Hafta sonuna Çınar'dan kız istemeye gelecekler."

'Çınar Beyin yetişkin kızı mı vardı? O zaman baya yaşlı olmalı, Asaf hiç bahsetmemişti! Bu kadar güzel bir kadın, babası yaşında adamla nasıl evlenmiş, hayret! Para için olamaz, kocasına aşık bir kadın gibi görünüyor. Sorsam mı acaba? Dur bakalım yine bilir bilmez konuya atlama Gülizar, iyice bir anla!'

'Ay ciddi misin? Çok sevindim!'

"Sağ ol Çağla'm, biz de sevindik... Vallaha kız, dün akşam kıpkırmızı yanaklarla yanımıza gelip bir şey konuşmak istediğini söyledi. Ben hemen tahmin ettim tabii... Ay güzelim ya, tatlı kızım benim. Utangaçlığı öyle tatlıydı ki kıyamadım, araya girip onun yerine konuşasım geldi."

'Pınar'cım, bak buna hiç şaşırmadım işte...' Sözünü bitiremeden önünde sallanan ele dönünce, Irmak'ın tahmin ettiği şeyi söyleyeceğini bilerek peşinen gülmeye başladı.

"Zaten dediğini de yaptı Çağla, kız ne zaman duraklasa, cümlesini tamamlayıverdi. Değil mi hayatım?"

"Irmaaakk!.."

"Ne? Yalan mı Pınar? Maşallah, Aynur'dan çok sen konuştun."

"Hadi Ieen, sıçtırt... Ay kusura bakma Gülizar. Tüh, dilimi eşek arısı soksun."

"Haa! Şey önemli değil!" 'Allah'ım bu kadın çılgın! Bunlar hep böyle mi acaba. Sıkılmaya vakitleri olmuyordur.'

"Ya işte arada ağzım kayıyor. Ne diyordum. Ha... Başlatmayın çarkınıza... Kuzumun halini görmedin mi, karşımızda derdini anlatacak diye şekilden şekle girdi. Sen de oradaydın Irmak, haksız mıyım?"

"Tamam hayatım kızma, Aynur'a ne kadar düşkün olduğunu hepimiz biliyoruz. Şaka maka iyi yaptın, yoksa o konuşma hayatta bitmezdi."

"Ay canım benim, bitanem gelin kız olacak. Çok heyecanlıyım."

'Yok ya dayanamayacağım.' "Pınar, eee... Yanlış anlamazsan, merak ettim. Aynur kim?" 'Senin de bu kadından aşağı kalır yanın yok, çenen değilse de merakın eş değerde!'

"Haklısın Gül'üm, nereden bileceksin, benim hatam. Burada herkes birbirini çok iyi tanıyınca düşünemedim. Aynur, ev işlerine yardımcı olan tatlı kızım... Hafize ablaya, o da evin emektarı, mutfakta yardım ediyor. Birazdan gelir görürsün."

"Tabii!.." 'Yardımcı!.. Ev çalışanından mı bahsediyorlardı?'

"Vedat da arabaların bakım ve onarımıyla ilgilenen bıçkın delikanlımız. Bir kaç ay önce Aynur'la görüşmek için Çınar'dan izin istedi. Anlaşılan benim utangaç kızımın gönlünü çalmayı başarmış, yakında kaynana olacağım."

"Ha evet Gülizar, daha şimdiden kaynanalık yapmaya başladı. Düğünü nerede nasıl yapacağının planları bile bir çırpıda tamamlandı. Çağla, görmeliydin, bu manyak Aynur'dan daha heyecanlıydı. Kızcağız ne yapacağını şaşırdı. Allah Vedat'a sabır versin."

"Leeenn... Neyimi gördünüz! Hainlik etme Irmak, alt tarafı ufak bir program hazırladım."

"Programmış, hah! Utanmasan ilk çocuklarının adını bile bir çırpıda bulacaktın... Önce bir istemeye gelselerdi Pınar, söz nişan falan kesseydik. Maşallah, sıra kalmadan hepsini hallettin."

"Tamam, biraz heyecan yapmış olabilirim! Çaktırmıyor ama Çınar'ın da çok duygulandığını biliyorum. Geceden beri yapılacakların bahsini açıp duruyor."

Bakışlarını iki elti arasında gezdirirken serseme dönen genç kız, uygun bir şeyler söyleme arzusuyla sustukları anı bekleyerek, "Ne kadar güzel, Allah mesut etsin." diye temennisini dile getirdi.

"Amin Gül'üm, daha güzeli senin olsun inşallah."

"Sağ ol Pınar, eee... Hayırlısı!" 'Amiiiiinn! Keşke olsa, keşke Asaf'ımla... Saçmalama kızım, başladın yine... Bu kadar iyi insanlar olmaları normal mi? Sıradan bir çalışanı için kim bu kadar heyecan yapar! Asaf'ın dediği kadar varmış. Buraya gelmeme sebep olan dayağa neredeyse şükredeceğim! Tövbe yarabbim, aklım almıyor. Yaşadığım şartlara göre kendimi iyi bir insan zannederdim, yanılmışım. Böyle güzel kalp temizliğine daha önce hiç şahit olmadım. İnsanı hayrete düşürüyorlar!'

Bir yandan konuşulanları, aralarındaki tatlı atışmaları gülümseyerek dinlerken, hayatında ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu düşündü. Hiç girmediği böylesi bir ortamın tadını, dostluğu, paylaşmanın sıcaklığını iliklerinde hissetti. Dünyada cehennemi yaşadığı yılların ardından bihaber olduğu farklı bir hayatın tadını çıkarırken, ablası gibi günlerini tüketen kadınların bilmiyor ve asla öğrenemeyecek olmalarının suçluluğunu duydu.

'Ne kadar acı! İnsana, insanca yaşamak yaraşırken, dört duvar arasında itilip kakılarak hayatı tüketmek. Mutsuz, bedenin sahipliyken ruhun sahipsiz, kimsesiz...'

İçinde bulunduğu düzende doğru olanın kabullenmek mi yoksa kendisi gibi namussuz yaftasına rağmen her şeyi göze alarak savaşını vermek mi olduğunu sorgulamaya girişti. Şu an bulunduğu yere gelebilmek için çektiklerine değdiğini, bir buçuk ayda yaşadıklarının bütün ömrüne bedel olduğuna karar verirken, Asaf'ın karşısına çıkmasının büyük lütuf olduğunu bir kere daha kabul etti. 




&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&




Merhaba... Özleyenler için ikizlerimizin fotoğrafını koydum :)) Bölümü inşallah beğenmişsinizdir, yeni bölümde görüşmek üzere sevgiyle sağlıcakla kalın :)) Huzur hayatınızdan eksik olmasın...






Continue Reading

You'll Also Like

5.5M 293K 30
!Acemi bir dille yazılmıştır! Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar t...
143K 9.4K 7
Hiç kapanmamak üzere açılan yaralar, kanamaz. İz bırakır. Ve o iz sonsuza dek geçmez, Yanı başında kalır.
153K 760 6
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
767K 29K 91
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...