BEŞİK KERTMESİ 2 'Mafyanın Ge...

By sadecekubraa

322K 12.4K 1.1K

Kızlarının beşik kertmesinin ailesinin aslında bir mafya olduklarını öğrenen Doğan ailesi ... Bu evliliğe eng... More

Bölüm 1 'İlk gün'
-ALINTI-
Bölüm 2 'TAKİP'
-ALINTI-
Bölüm 3 'Katil'
-ALINTI-
Bölüm 4 'Öldürdüm!'
- DUYURU -
- ALINTI -
BÖLÜM 5 'Koruma'
Bölüm 6 'Yağız.'
Bölüm 7 'Altan.'
- DUYURU -
Bölüm 8 'Turan.'
Bölüm 9 'Ayrılık'
Bölüm 10 'Yeni Kız'
Bölüm 11-ÖZEL BÖLÜM 'Yeni Yıl'
Bölüm 12 'Yeni Anlaşma'
Bölüm 13 'KABULLENİŞ'
Bölüm 14 'Aşk Acısı'
-ALINTI-
Bölüm 15 'Gökçe.'
- ALINTI -
Bölüm 16 'WOWOWOW'
- ALINTI -
Bölüm 17 'GEL BURAYA GERİZEKALI!'
Bölüm 18 'Yağız&Simay'
Bölüm 19 'Gidiş... Bitiş.'
Bölüm 20 -Part1- 'YALNIZCA SİMAY'
Bölüm 20 -Part 2- 'YAĞIZ-KAÇIŞ!'
Bölüm 21 'Bebek istiyorum...'
- ALINTI -
Bölüm 22 'Aşk vakti.'
Bölüm 23 'Mafyanın Gelini'
Bölüm 24 'EVET.'
Bölüm 25 'Hazal & YAĞIZIN SİMAYI'
Bölüm 26 'Baba...'
BÖLÜM 27 'ALTAN...!!'
Bölüm 28 'Hamileyim."
Bölüm 29 'Test...'
Bölüm 30 'Siyahlı Adamlar'
Bölüm 32 'HİSLER'
Bölüm 33 'İstemiyorum.'
Bölüm 34 'MEKTUP'
Bölüm 35 'Kayıp'
Bölüm 36 'Kürtaj'
'FİNAL'
ÖZEL BÖLÜM 1
ÖZEL BÖLÜM 2
❤️
ÖZEL BÖLÜM 3
ÖZEL BÖLÜM 4

Bölüm 31 'Değişim'

5.1K 225 16
By sadecekubraa

Herkese merhaba, nasılsınız :) biliyorum çok beklettim, dediğim gibi işe girdim :( hikayeden uzaklaştım ister istemez. Bugün izinliyim ve son cümleleri de yazdım. İşte budur, umarım beğenirsiniz:) beklediğinize değecek bir bölüm olduğunu düşünüyorum. En azından çok uzun olduğunu düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim. Bu arada yeni instagram hesabı açtım. Takip etmek isteyenler için beklerim:)

BÖLÜM ŞARKISI: BEAST-ON RAINY DAYS

Ayrıca bol bol yorum beklerim. Hepinizi öperim severim :***

***


"ARABAYI ÇIKARIN ÇABUK!!!"

Yağız, Simay'ı kucakladığı gibi dışarı çıkardı, Tankut ve diğerleri arkasından giderken o öndeki arabaya atladı.

"HIZLI SÜR! ÇABUK SÜR!!"

Simay'ı dizine uzandırdığında ellerini elleriyle birleştirdi. Ne olur onlara bir şey olmasın Allahım...


Hastaneye vardıklarında Yağız, sedyenin gelmesini beklemeden onu kucağına alarak muayene odasına doğru koşturdu. Tankut bey, ardlarından yetişmişti.

Yağız, Simay'ı yatağa uzandırarak dışarı çıktı. Koridorda onlara doğru koşarak gelen doktora karşılık Tankut araya girdi.

"Tamam ben buradayım!" diyerek onların odaya girmesini engelledi.

"Yasemin hemşire siz benimle gelin," diyerek yalnızca tek birini içeri aldı.

Yağız telaşla odada volta atıyor, ellerini birbirine sürterek stressini atmaya çalışıyordu. Tankut, Simay'ın yanındaki sandalyaye oturdu.

"Telaşlanacak bir şey yok Yağız, sen dışarıda bekle."

"Tankut bey, kalmalıyım dışarıda duramam!"

"Lütfen Yağız, işimize engel olma," diyerek ellerini çekmeceye uzattı Tankut bey. Yağız odadan sessizce çıktı.

Yasemin hemşire, Simay'ın tshirtünü kaldırarak karnını açtı. Tankut bey eldivenlerini eline geçirdi ve çekmeceden kremi çıkardı. Simay'ın karnına nazik hareketlerle sürerek makineyi eline aldı. Karnında gezdirirken boğazı düğümlenmişti. Ekranda gördüğü bebek ile tuttuğu nefesini yavaşça saldı. Yasemin hemşirenin dudakları yukarı kıvrılırken Tankut bey "Şükürler olsun..." diyerek sakinleşti. Bir süre daha bebeği izledikten sonra makineyi kapattı.Eldivenlerini elinden çıkardı.

"Yasemin hemşire, Simay hanım'a kan testi yapacağız, malzemeleri getir!"

Yasemin hemşire bütün dikkatini dağıtarak odanın bir köşesine koşar adım gitti. Lastik ve birkaç iğne ve kutu alıp geri döndü. Simay'ın kolunu dizine uzattı ve lastiği dirseğinden yukarıya sıkıca bağladı. Kan testi için birkaç kan küçük kan tüpünü doldurup lastiği geri çıkardı. Testleri laboratuara göndermek için odadan çıktı ve koridor da bir dolu insanla karşılaştı.

"SİMAY NASIL?" dedi Yağız.

"Doktorumuz Tankut bey, gerekli açıklamayı yapacak Yağız bey, lütfen sakinlikle bekleyin..." diyerek yanlarından ayrılmaya çalışan Yasemin hemşireye Yağız sesini yükseltti.

"NASIL SAKİN KALMAMI BEKLERSİNİZ?! KARIM BÜYÜK BİR KAZA GEÇİRDİ!! BANA ONLARIN İYİ OLDUĞUNU SÖYLEYİN ÇABUK!!!"

Yağız'ın sesi koridoru inletirken koridorda ki bütün hastalar, doktorlar ve ziyaretçiler onu izliyordu. Yağız'ı sakinleştirme işi Doğukan'a kalmıştı. Doğukan, Yağız'ı omuzlarından tutarak yerine oturtmaya çalışırken Yağız omuzlarını silkti.

Tankut bey koşar adım koridorda ki gürültüye dışarı çıktı. Yağız dikkatini Tankut beye verdi.

"Yağız... sakin ol!" diyerek yanına gitti ve bir elini omzuna attı.

"Sana söylemiştim telaş edecek bir durum yok, Simay da bebek de gayet iyi, yalnız..."

"Yalnız ne?!"

"Sonuçların çıkmasını bekleyeceğiz, o da yarına çıkar, ona göre bebek ve Simay için tedavi uygulayacağız."

"NE TEDAVİSİ TANKUT BEY?!"

"Gel seninle şöyle özel konuşalım," diyerek Yağız'ı omuzlarından tutarak kenara çekti Yağız.

"Yağız biliyorsun ki Simay büyük bir kaza atlattı. Düşük olabilirdi ki Allah onları sana bağışladı. Eğer düşük olsaydı çok kan kaybetseydi bu Simay'ın hayatını da riske atardı. Demek istediğim bugünden sonra Simay'ın attığı her adımı izlemek zorundasın, bir daha böyle bir şey yaşanmamalı, biz Simay'a bir tedavi uygulayacağız bu yüzdende. Fakat ilaçların etkisi ağır olabilir bu yüzden test yaptırdık hangi ilacın daha uygun olup olmadığına dair. Test sonucundan sonra onun reçetesini vereceğim. Bir daha düşük yapmaması için. Sadece ilk aya özgü 1 aylık yani iğne vurulacak karnından, günde bir tane. Onun dışında hamileliğin ilk aylarında iştahsızlık olur, anne adayları yemek yemediği için tansiyonu düşer ve bayılır, bayılmalar aslında çok sık olmaz ama Simay hanımın vücudu çok küçük ve bünyesi zayıf. Mide bulantısını geçirmesi içinde 1 aylık ilaç yazacağım. Şu ilk ayları Yağız, tedavi sürecini iyi geçirirseniz her şey normale dönecektir. Sonraki ayları daha rahat olacaktır onun için. Zaten biz düzenli olarak takip edeceğiz onun bu sürecini. Sonrasında zaten iştahı artacak, hormonal olarak çok duygusal olacak bu noktada en büyük görev senin onu ilgisiz bırakmamalısın. Üzülmemesi gerek, bu ona da bebeğe de zarar verir. Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar şu 3 ayı bir atlatsaydık sonrası kolaydır bizim için," diyerek omzunu sıvazladı Yağız'ın. Yağız, Tankut beye sarılırken Tankut bey de aynı mutlulukla sarıldı.

"Odaya girebilir miyim?" dedi Yağız.

"Belki de şimdiye uyanmıştır," dedi Tankut bey, ona önden kapıyı açarak.

Yağız, odaya adımını attığında Simay'ı kıpırdanırken gördü. Gözlerini açmış etrafa sulu gözlerle bakıyordu. Yağız, onun yanaklarından akan gözyaşlarını görünce hızlıca yanına vardı ve yatağa oturup alnına uzandı. Simay, sanki onun odada olduğunu fark etmemiş gibi korku ve heyecan arasında gitti, geldi.

Yağız uzunca bir süre onun alnından öperken elleri yavaşça Simay'ın karnına kaydı. Dudakları alnından uzaklaştığında yavaşça dudaklarına doğru kaydı. Fakat öpmek yerine dudaklarına fısıldadı.

"Size bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim!"

Simay'ın dudakları kıpırdadı.

"NE?"

Yağız hala hiçbir şey bilmeyen karısına gülümsedi.

"Hamilesin, sevgilim..."

Simay ağlamakla gülmek arasında tepki verirken Yağız gözlerine dokundu.

"Sakın ağlama..."

Simay, engel olamadan ağlamaya başlamıştı.

Hangi duygu ile ağlamaya başladığını anlayamadı Yağız.

"Bebeğin varlığı... gitmene engel oldu değil mi?" dedi sakinleşerek. Yağız bir şey diyemedi. Yağız, Simay'ı terk etmeyecekti ki neden böyle düşündüğünü anlayamıyordu.

"Simay... ben seni terk etmek için gitmiyordum yanından, neden bunu böyle algılıyorsun?"

"Ben daha kaç gün sensiz uyuyacağım Yağız?"

"Sadece 1 gündü, sadece 1 gün sevgilim, hatta belki 24 saat dolmadan bile dönebilirdim."

Simay başını iki yana sallayıp gözlerini dışarıya çevirdi. Hava hafiften kararmış ve pencereye kadar uzanan bir ağacın dallarının sallanışını izledi.

Yağız diyecek tek bir kelime bulamıyordu. Yataktan kalkıp dışarıya çıktı.

"Sizi görmesi ona iyi gelecektir," dedi Yağız hissiz bir şekilde. Daha sonra yürüyerek boş bir banka oturdu.

Odaya koşar adım giren Akay ve Pelin'in ardından Doğukan ve Beren de geldi. Hazal kapının önünde durmuş girmekle girmemek arasında düşünüyordu. Geriye dönerek Yağız'a baktı. Hiç iyi görünmüyordu. Yanına vararak oturdu. Bir elini onun omzuna attı.

"İyi misin Yağız?"

Yağız, Hazal ona dokunana dek varlığını hissetmemişti bile.

"Bilmiyorum Hazal," dedi Yağız ellerini ovuşturmayı bıraktı ardından.

"Bebek de Simay da iyi canını ne sıkıyor böyle?"

Yağız derinden bir of çekerek arkasına yaslandı. Hazal da aynı şekilde ellerini onun omzundan çekerek arkasına uzandı. İkisi de uzunca bir süre sessizce oturdular.


"Bitanem..." diyerek yanına koşar adım vararak Simay'a sıkıca sarıldı Beren.

"İyi olmanıza çok sevindik," dedi Akay bulduğu sandalyeye önce o oturdu. Pelin ise Simay'ın diğer tarafına geçerek ona sıkıca sarıldı.

"Bir tane daha Yağız ha? Bu eğlenceli olacak," diyerek güldü.

"Sen onu bir de bize sor, daha birine sahip çıkamıyoruz," dedi Doğukan gülerek.

"Aman ona benzemesin de," diyerek aynı şekilde güldü Simay. Yağız'a yansıttığı ruh hali ile bu çok farklıydı.

"Neden öyle diyorsun ne varmış Yağızımız da?" dedi Pelin alınganlık yaparak.

"Daha ne olsun adam mafya!" dedi Akay sırıtarak, o gülerken ardından diğerleri de gülüşmeye başlamıştı. Fakat Simay'ın içine yine aynı sıkıntı girmişti. Nedenini algılamaya çalıştığı sıkıntıyı yeniden hissediyordu. Ve bu sanki içinde git gide büyüyordu.


Akşam eve hep beraber döndüler. Simay yatakta yatmayacağını ısrarla söyleyerek aşağıya onların yanına indi.

"Ben bebek miyim de yatakta yemek yiyeceğim?" dedi masada ki yerini alırken. Pelin ani sinirle "Ne zaman hamile olduğunu anlayacaksın acaba Simay? Sen bebek değilsin ama bebek taşıyorsun!!"

"Olabilir sanki güçsüz müyüm?"

Yağız, Simay'ın konuşmalarını izlerken sessizdi. Simay ise Yağız'ı görmüyordu sanki.

"Güçlüsün tabii," diyerek ona ellerini uzattı Beren. Simay bu tepkisine karşılık sıcak bir gülümseme attı.

"Ne var yemekte?" diyerek masanın her köşesinde göz gezdirdi Simay.

"İştahlanmalar erken başlamaz diye duymuştum ben ama..." dedi Pelin gülerek. "Sanırım masayı süpürmeye başlayacaksın."

"Günlerdir bir şey yediğimi var sanki Pelin?" dedi Yağız dalgın bir şekilde, kaşığını çorbasına attığında ne dediğinin farkına varmıştı. Sanki onun kocası gibi değil de soğuk bir adam gibi konuşmuştu, bir yabancı gibi... masadan kalkıp mutfağa gitti. Özellikle Simay için koca bir tabakta servis hazırlattı ve masaya geri döndü.

Simay önü boş bir şekilde Yağız'a daldı gözleri.

Hazal elinde koca bir servis tabağı ile geldiğinde Simay'ın gözleri yeniden parladı. Herkes önce Simay'ın tabağına daha sonra kendi tabaklarına baktı.

"Bu ne ayrımcılık ama ya..." diye tepki gösterdi Pelin.

"Hemen size de hazırlarım Pelin hanım," dedi Hazal, elindeki tabağı Simay'ın önüne bıraktı. Simay'ın tabağına yemekler herkeste olduğundan 2 katı konmuştu. Ekstra sebzeler yanına ufak bir şekilde doğranmış meze yapılmıştı.


Simay sanki söylenenleri sohbeti duymuyormuş gibi çatalını eline alarak iştahla gömüldü tabağına. Yağız, onu heyecanla izlerken diğerleri başka sohbete atılmıştı bile çoktan. Simay'ı uzun zamandan sonra ilk defa böyle iştahla yemek yerken gören Yağız'ın içi huzurla doluyordu.

Simay farkında olmadan bütün bir tabağı bitirdiğinde başını kaldırıp diğerlerine baktı. Herkes koca bir gülümseme ile onu izliyordu.

"BRAVO!" diyerek alkış tuttu Pelin ve eline Simay'ın tabağını alarak masada duran tatlı tabağını uzattı. Simay yemeğini hızlı ve sessiz bir şekilde yerken diğerlerinin yemeği çoktan bitmiş tatlı servisi yapılmıştı bile. Simay öyle ki bunun farkına varmamıştı.

Yağız, Simay'ın vereceği her tepkiyi izliyordu. Simay gülümseyerek tatlı tabağına uzandı. Ve bu sefer daha nazik bir şekilde doymuş olmanın huzuru ile yemeye başladı.

Simay tatlısını yerken içinde duran ufak ağırlığı hissetmeye başladı. Günden güne büyümüş, belki hala elleri ayakları oluşmamıştı ama sanki ağırlığını yine de hissediyordu. Gülümsedi. Elini masanın altından karnına götürerek bebeğine hafifçe dokundu.

Yağız, Simay'ın bu hareketine karşılık gözleri dolacaktı sanki. Sonunda istedikleri olmuştu. Bebek sahibi olacaklardı ama sanki Simay, Yağız'ı istemiyor gibiydi. Sanki aradaki mesafe birkaç sandalyeden ibaret değildi. Yağız tatlısından bir çatal alacaktı ki Simay'ın tatlısının bittiğini gördü. Eline tabağını alıp onun yanına gitti. Önündeki boş tabağı kaldırıp kendi tatlısını bıraktı.

Birkaç saniyelik göz temasından sonra Yağız yerine geri döndü.

Simay doymuştu fakat Yağız kırılmasın diye tatlıyı yemeye başladı.


Yemekten sonra herkes salonun bir köşesine dağıldı. Yağız köşe takımının ortasına otururken Simay ondan uzakta olmayı tercih edermiş gibi kızlarla dergi karıştırıyor, sohbet ediyordu. Gece olurken Akay ve Doğukan yerinden kıpırdanmaya başladı.

"Gidelim artık ya... Akay bana içki sözün var unutma!!!"

"Ne ara verdim o sözü lan ben sana?!"

"Borçlusun lan bana, benzincide arabanın benzin parasını ben verdim!"

"Ne var lan cüzdanı evde unutmuşum."

"Neyse ne borcumun karşılığı içki olsun!"

"Hay ben seni... sarhoş olursan ben seni evine bırakmam ama, artık kimin yatağında uyanırsın umrumda değil!!"

Beren'in gözleri Doğukan'a sabitlendi. Aynı şekilde Doğukan'ın boğazı düğümlendi. Bu şimdi söylenecek an mıydı? Doğukan konuşmaya çalışsa da diyecek bir şey bulamadı. Pelin araya girdi.

"Nereye gidiyorsunuz bizsiz hayırdır?"

"Bar'a!" dedi Akay, koltuğunda iyice gerindi.

"Yok canım öyle tek gitmeler biz de geliyoruz!"

"Ya kızım siz sevgilimiz misiniz ne her şeye peşime takılıyorsun ya?" dedi Akay bıkkın bir halde.

"Akay?" dedi Pelin tepkisine şaşkınlıkla bakıyordu.

"Ya sürekli yanımdasın gören sevgilim sanıyor, kız tavlayamıyorum senin yüzünden!"

"Öyle mi?"

"Öyle."

"İyi hadi yürü bara bende geliyorum siz ikinize kız ayarlayacağım!" dedi Pelin ayağa kalkarak.

"Yemin et lan!"

"Vallahi hadi kalkın!"

Doğukan hala Beren'in gözlerine bakıyordu. Beren umursamaz bir tavırla ayağa kalktı.

"Size iyi eğlenceler, Yağız bana bir taksi çağırır mısınız?" dedi Beren.

"Ne taksisi bıraksınlar seni de tek gitme öyle..."

"Yok yok olur mu biz bırakırız," dedi Akay önden önden yürümeye başladı. Aynı şekilde Simay ve Yağız da onları yolcu etmek için ayağa kalktı.

Kapıya kadar gidip uğurladılar onları. Simay kapıyı kapatıp arkasını döndüğünde Yağız'ın sert vücuduna çarptı. Yağız biraz daha yürüyerek onu kapı ile arasında sıkıştırdı.

"Sevgilim..." dedi fısıldayarak. Simay tepki vermemeye çalıştı. Yağız dan git gide uzaklaşıyordu sanki.

"M-midem bulanıyor Yağız..." dedi ve yan taraftan sıkışarak geçti. Merdivenlere yöneldi ve yukarı çıktı. Ona böyle davranmak canını acıtıyordu. Ama onun farklı bir adama dönüştüğünü düşünmeye başladı. Bu onun canını fazlasıyla acıtmaya yeterdi.

Yağız da Simay'ın ardından hızlıca çıkıp odaya vardı. Simay geceliğini giyiyordu. Yağız da dolaba yönelip sadece altı için eşofman çıkardı. Simay geceliğini giyip balkona çıkacakken Yağız seslendi.

"NEREYE SİMAY ÇADLI?" dedi sesi oldukça gür çıkmıştı. Bu Simay'ın duraklamasına ve kalp atışlarının hızlanmasına sebep oldu.

Arkasına dönmeden bekledi. Yağız üzerini hızlıca çıkardı ve Simay'ın yanına varıp ellerinden tuttu ve onu hızlıca yatağa götürdü.

"Seninle uyumuyorum diye şikayet ediyordun, şimdi de sen kaçıyorsun benden..." dedi daha sakin bir ses tonuyla. Simay'ı uzandırdıktan sonra yorganı onun üzerine çekti.

"Sorunun her neyse ya da kafana her ne takılıyorsa hormonal olduğunu düşünüyorum. Konuşmak dahi istemiyorum. İlişkimizi tehlikeye atmak istemiyorum. Anlaşıldı mı?" dedi Simay'ın yüzüne daha da yaklaşmıştı. Simay korkuyla başını hızlıca anladım anlamında salladı.

"Sevgilim... benden korkma artık..." diyerek alnına yaklaştı ve sıkıca öpücük kondurdu.

Simay yine bir şey diyemedi.Tam da şuan beni korkutacak şekilde davranma o zaman demek geliyordu içinden. Ama Yağız'ın tepkisinden korkuyordu.

Yağız sert kollarını Simay'ın belinin altından geçirerek onu sıkıca kavradı ve kendine doğru hızlıca çekti.Simay acı inle kısa süreli inlerken Yağız beline eğilerek öpücük kondurdu, oradan geri geri gelerek tam da bebeğinin olduğu noktada durdu. Gözlerini kapatıp bebeğinin olduğu noktayı sıkıca öptü. Uzaklaştığında Simay'ın gözlerini kapalı bulmuştu. Belki de uyuyakalmıştı. Yağız da yanına uzanarak gözlerini huzurla uykuya bırakmaya çalıştı, fakat bu zor görünüyordu. En azından bugün için...


Simay gözlerini açtığında Yağız'ı üzerini giyinirken buldu. Siyah bir gömlek giymişti. Aslında kıyafetleri baştan aşağıya siyahtı. Simay yattığı yerden doğrulmaya çalışırken Yağız hızlıca onun yanına vardı. Onun bir şey sormasına ya da söylemesine fırsat vermeden açıklama yapmaya başladı.

"Hemen şirkete gidip geleceğim hayatım, şirketten sonra ilaçlarını almaya gideceğim, ardından burada olacağım. Hazal'a senin için kahvaltı hazırlamasını söyledim. Kahvaltıyı beraber yapamasak da öğle yemeğine beraber olacağız."

"Söz mü?" dedi Simay, güven sorunu yaşıyor gibiydi.

"Söz!" diyerek Simay'ın dudaklarına yaklaştı ve bekledi. Simay uzanarak hafif bir buse kondurdu Yağız'ın dudaklarına. Ardından uzaklaşıp onun yakışıklı yüzünü seyretti. Yağız elini Simay'ın karnına koyarak alnından öptü.

"Mümkün olduğunca dikkatli ol, geç kalmam tamam mı?"

"Tamam," diyerek gülümsedi Simay ardından Yağız'ın odadan çıkışını izledi.


Simay, Hazal'ın getirdiği kahvaltı tepsisine dokunmamıştı. Pencerenin önünde duran sallanan sandalyede sallanıyor uzun uzun bebeği ve Yağız'ı düşünüyordu. Yağız'ın git gide batan hayatını, bebeğinin gelecekte nasıl bir yaşam tarzı olacağını ya da kendisini... Yağız'ın işi nedeniyle bu hayatta uzun süre kalıp kalmayacağını... gözyaşları yanağından uzun uzadıya süzülürken eli karnına gitti.

"Özür dilerim... özür dilerim bebeğim..." sesi git gide yükseliyordu.

"Simay hanım?" dedi Hazal , kapı gıcırtısına sesi kesildi Simay'ın.Hazal, Simay'a yaklaşırken Simay gözyaşlarını silmeye çalıştı. Hazal, Simay'ın yüzünü görebilmek için önüne geçti ve dizlerine eğildi. Ellerinin üzerine ellerini koydu.

"Yapmayın böyle bebek de sizinle üzülür, sorun ne hem?" dedi Simay'ın ellerini okşayarak. Simay cevap vermedi. Hazal bir süre bekledi, cevap vermeyeceğini anlayarak ayağa kalktı ve tepsiyi alıp odadan çıktı.

***

Gözlerimi karanlığa yavaşça açtım. Uyuyakalmıştım. Sandalyeden doğrulmaya çalışırken kapı açıldı. Yağız gelmişti. Başımı kaldırıp duvar saatine baktım. Saat 10 olmuştu. Yağız... gelmemişti aslında, söz verdiği zamanda gelmemişti. Elinde ki ilaçları bir kenara koyarak koşarak yanıma vardı.

"Özür dilerim Simayım, işim çok uzadı..." diyerek elini belime sardı ve destek olmaya başladı. Başımı önemli değil anlamında salladım. Önemli değil miydi gerçekten bu konuda düşünmeye başladım. Yağız beni yatağa uzandırdığında "yemekte ne var?" diye sordu.

"Bilmiyorum..." dedim, sesim kısık çıkmıştı. Ayaklarımı öne doğru uzatırken Yağız'ın yüz ifadesi değişti.

"Sen yemek yemedin mi Simay?" dedi, dişlerini sıkmaya başlamıştı.

"Hayır," dedim arkama yaslanıp gözlerimi bir kere daha kapatmaya çalıştım. Yağız odadan bir hışımla çıkarken gözlerim gürültüsüne tekrar açıldı. Yataktan çıkmaya çalıştım. Koridordan Hazal'a bağırışının sesini duyuyordum. Kısık kısık gelen sesi ile ne dediğini anlamaya çalışıyordum.

"SİMAY NEDEN YEMEK YEMEDİ?!!! SİZ NE ZAMANDAN BERİ EVİN HANIMINDAN ÖNCE KENDİNİZİ DÜŞÜNÜR OLDUNUZ?!!" sesler bir süre kesildi. Ayağa kalkıp kapıya doğru giderken ardından bir bağırış daha geldi.

"PEKİ YA SEN PELİN?! SAATLERDİR EVİN İÇİNDESİN SİMAY HİÇ Mİ AKLINA GELMEDİ?!!"

Pelin bizim odanın önünde duruyor olmalıydı ki sesi netti.

"B-ben... hastayım..." demişti sesi boğuk çıkmıştı. Ardından tekrar konuşmaya başladı.

"Bunu sen mi söylüyorsun gerçekten? KARINDAN ÖNCE İŞİNİ ÖN PLANDA TUTUYORSUN YAĞIZ?!" dedi Pelin olanca sesiyle bağırmıştı ve ardından öksürdü. Evde kıyamet kopacağından korkumdan odadan hızla çıktım. Ne yapmalıydım? Ne yapmalı? Diye düşünürken elim belime gitti.

"Yağız... belim!" dememle Yağız bütün dikkatiyle bana döndü. Aşağı da gördüğüm manzara içler acısıydı. Hazal kısık sesle ağlıyor, burun çekiyordu. Nermin teyze ve ömer bey kızının omuzlarından tutup içeri çekerken gözüme Elif takıldı. Hiçbir şeyden habersiz etrafı izliyor belli ki Yağız dan korkuyordu. Pelin ise bir eliyle boğazını tutmuş odasına geri dönüyordu.

"Pelin..." dedim kısık çıkan sesimle. "Doktor çağıralım," dedim yanına yaklaşırken. Yağız merdivenleri hızlıca çıkıp yanımıza vardı.

"Yok sadece klimadan ya geçer..." dedi, elimi alnına götürdüm. Ateşler içinde yanıyordu.

"Simay senin uzanman gerek," dedi Yağız araya girerken. Merdivenlerin ucundan Hazal'a seslendim. Birkaç dakika sonra mutfak kapısında göründü.

"Pelin'e nane limon kaynat, belki biraz da çorba..."

"P-peki efendim..." dedi Hazal mutfağa geri döndü.

Pelin'i yalnız bırakarak odaya geri girdik.

Yatağa doğru ilerlerken durdum.

"Ne zaman bu kadar bencil bir adama dönüştün Yağız?" arkam ona hala dönüktü.

Birkaç dakika sessizlikten sonra konuşmaya başladı.

"Sana bir şey olacağı gerçeği ile yüzleşince..." dedi, bu sesin içten ve kalpten geldiğini uzun zamandan sonra tekrar hissetmiştim.

"Şimdi endişelenecek 2 varlığım var, inan bu çok zor Simay... eğer sizi koruyamazsam..." dedi ardından derin bir sessizlik daha oluştu. Haklıydı. Belki de ben bencil davranıyordum. Onun değişmesinin sebebi belki de bütün bu olanlardı.

Kızlarla erkekler her zaman farklı düşünürdü. Kızlar, erkeklerin ne düşündüğü hakkında binlerce kanıya varırken erkekler aslında basit bir kanıda düz mantık düşünürdü. Kızlar ayrıntıcıydı. Ben kusursuz bir sorgulayıcıydım ve bu Yağız'ın günahını almama sebep oluyordu. Yağız'ı boş yere suçluyordum belki de...

"Sen açsın," dedi yanıma vararak. "Aşağıya söyleyeyim bir şeyler hazırlasınlar..."

"Hayır," dedim ciddiyetle. "Gerçekten iştahsızım bugün. Sadece uyumak istiyorum."

"Yağız sessizce başını tamam anlamında salladı. Dolaba doğru yürüyüp üzerindekileri çıkardı ve altına sadece eşofman giydi. Bu süreçte ben pencereye doğru yürüdüm. Gözlerim yine bulanıklaşıyordu. Bahçede yanan tek bir lamba ağaçları aydınlatıyordu, ağaçların hışırtısı arasında bir suret görüyordum sanki. Ellerimle gözlerimi ovuşturdum. Belli belirsiz yüz görürken Yağız'a seslendim.

"Y-yağız... Altan!"

"Hı?" dedi Yağız beni duymamış olmalıydı.

"ALTAN!!"

Yağız duyduğu şey ile yanıma hızlıca vardı.

"Orada!"

Yağız balkona çıktı, çevreye iyice bakındı.

"Burada kimse yok Simay..." dedi.

"Orada görüyorum gölgesini..."

Yağız bir kez daha balkonun her köşesinden baktı.

"Kimse yok, Simayım..."

Yanıma gelip beni sıkıca kollarına sardığında gözyaşlarım akmaya başladı.

***

Simay, büyük bir korku ile ağlarken Yağız, Simay'ı kollarından çıkarmadı. Yağız ne olduğunu tahmin edebiliyordu.Günden güne Simay'ın aklına işleyen Altan korkusu ona halüsinasyon gösteriyordu. Karısını ne kadar korumaya çalışsa da aklından nasıl sileceğini bilmiyordu. Üstelik bu bir de hamilelik dönemine denk gelince... duygusallığıyla baş edebilir miydi bilmiyordu. Dakikalarca Simay'ın saçlarından öptü.

"Sizi koruyacağım, güven bana..." dedi.

Simay'ın kalbine işleyen bu cümleler onu yavaşça sakinleştirmişti.

Yağız, Simay'ı kucağına alıp yatağına taşıdı. Yanına uzandı ve kollarına aldı.Simay uzunca bir süre karanlığı izledi. Yağız'ın gözleri tam kapanacakken sordu.

"Ben... deliriyor muyum Yağız?"

Yağız, yutkundu. Bunu kendisi de bilmiyordu.Karısını daha sıkı sardı.

"Sadece içindeki korku seni tetikliyor, güven bana, sen iyisin."

Simay bunun aksini düşünüyor olsa da bir şey demedi. Bir an önce uyumak ve bütün bu olanları unutmak istiyordu.


Sabaha kuşların sesi ile uyandı Simay. Yataktan doğrulurken esnedi. Güneş odayı aydınlatırken, o büyük bir mutlulukla yataktan kalktı. Bugün gerçekten muhteşem bir hava vardı.Dönüp Yağız'a baktı. Yüzüstü yatıyordu, kollarını başının altına uzatmıştı. Kasları iyiden iyiye gerilmişti. Sırtı tamamen açıktı, yorgan belinde bitiyordu. Simay eğilerek onun başına hafif bir öpücük kondurdu.Yataktan çıkıp üzerini değiştirdi ve odadan çıktı.

Merdivenlere yöneleceği sırada aklına Pelin geldi. Odasına doğru ilerledi. Kapıyı aralayıp başını içeri uzattı. Pelin havlularını bir kenara fırlatmış, bacaklarını yatağın iki yanına uzatmış uyuyordu. Yanına yaklaşıp elini alnına koydu. Ateşi biraz düşmüştü. Eline klimanın kumandasını alıp kapattı. Hastayım diyor hala klima açıyor... diye geçirdi içinden.

Odadan sessizce çıktı ve merdivenleri inmeye başladı. Mutfağa girdiğinde Hazal'ı telefonla konuşurken buldu. Hazal'ın arkası dönüktü ve Simay'ın geldiğini duymamıştı.

"Evet, o hasta..."

Simay bunu duyunca durdu ve ses çıkarmamaya devam etti.

"Altan ama... olmaz b..."

Simay gerilerken eli tezgaha çarptı ve su dolu olan sürahiyi yere düşürdü.

"N-NE... NE DEDİN SEN?!" dedi Simay, aklındaki bütün soru işaretleri yeniden canlandı.Hazal arkasını dönerken eliyle telefonu telaşla kapattı.

Continue Reading

You'll Also Like

8.3K 291 46
Bir Kadın ne kadar acıya dayanabilir ki bu hayatta...Reyyan Aslanbey hayatı boyunca hep sınandı ta ki hayat ona gülümsemeye başlayana kadar...Ne kada...
1.9M 69.9K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
51.3K 2.9K 43
❗HİKAYEDE +18 İÇERİK BULUNMAKTADIR. GEÇEN İSİMLERİN, KURULUŞLARIN VE YERLERİN HİÇBİRİ GERÇEK DEĞİLDİR! HEPSİ HAYAL ÜRÜNÜDÜR! GERÇEK KİŞİLERLE BAĞLAŞT...
913K 63.9K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...