Gül'e Ait (TAMAMLANDI)

By mineselen

5.9M 320K 22.1K

Duygularını rafa kaldırmayı hayat biçimi olarak seçen genç adam, sevmenin ne demek olduğunu bilse de sorumlul... More

Gül'e Ait Tanıtım
Gül'e Ait 1. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 1. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 2. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 2. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 3. Bölüm 1.kısım
Gül'e Ait 3. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 4. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 4. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 4. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 5. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 5. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 5. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 5. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 5. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 7. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 7. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 7. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 8. bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 8. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 8. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 8. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 8. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 8. Bölüm 6. kısım
Duyuru
Gül'e Ait 9. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 9. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 9. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 10. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 10. Bölüm 2. kısım
DUYURU
Gül'e Ait 10. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 10. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 10. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 10. Bölüm 6. kısım
Gül'e Ait 11. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 11. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 11. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 11. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 11. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 12. Bölüm 6. kısım
Gül'e Ait 13. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 13. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 14. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 14. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 14. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 14. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 14. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 15. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 15. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 15. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 15. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 16. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 16. Bölüm 2. kısım
Duyuru
Gül'e Ait 16. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 16. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 16. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 16. Bölüm 6. kısım
Gül'e Ait 17. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 17. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 17. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 3.kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait 18. Bölüm 6. kısım
Gül'e Ait 19. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 20. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 20. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 20. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 21. Bölüm 1. kısım
Gül'e Ait 21. Bölüm 2. kısım
Gül'e Ait 21. Bölüm 3. kısım
Gül'e Ait 21. Bölüm 4. kısım
Gül'e Ait 21. Bölüm 5. kısım
Gül'e Ait Final 1- 1. Bölüm 1. kısım
Final 1- 1. Bölüm 2. kısım
Final 2- 1. Bölüm 1. kısım
Final 2- 1. Bölüm 2. kısım
"Gül'e Ait" Bitti
İyi Olan Kazansın! (Tanıtım)
İyi Olan Kazansın! 1. Bölüm
İyi Olan Kazansın! 2. Bölüm 1. kısım
İyi Olan Kazansın! 2. Bölüm 2. kısım
İyi Olan Kazansın 3. Bölüm 1. kısım
DUYURU
İyi Olan Kazansın! 3. Bölüm 2. kısım
İyi Olan Kazansın! 3. Bölüm 3. kısım
İyi Olan Kazansın! 3. Bölüm 4. kısım
İyi Olan Kazansın! 3. Bölüm 5. kısım
İyi Olan Kazansın! 3. Bölüm 6. kısım
İyi Olan Kazansın! 4. Bölüm 1. kısım
İyi Olan Kazansın! 4. Bölüm 2. kısım
İyi Olan Kazansın! 5. Bölüm 1. kısım
İyi Olan Kazansın! 5. Bölüm 2. kısım
İyi Olan Kazansın! 5. Bölüm 3. kısım
İyi Olan Kazansın! 5. Bölüm 4. kısım

Gül'e Ait 6. Bölüm

85K 3.8K 265
By mineselen




"Kim acaba?"

Kapının çalmasıyla yerinden doğrulan genç kadın, 'Ben bakarım.' diye bağıran Irmak'ın sesini duyunca kendisini bırakarak arkasına yaslandı. Çağla olabileceği ihtimaliyle yerinden kalkarken, "Kim geldi Irmak?" diye seslenerek koridora fırladığı esnada tatlı arkadaşını görünce alışkanlıkla ellerini kaldırıp işaret diline geçiş yaptı.

"Ooooyy Çağla bademim gelmiş, hoş gelmiş. Kız, Asaf abiden haber var mı? Bir şeyler öğrenebildin mi?"

"Oooofff Pınar, başlama yine! Hoş bulduk canım, ben de iyiyim sağ ol. Sen nasılsın?"

"İyi iyi..." Sözünü bitirmesiyle işaretle odaya geçmelerini belirten genç kadın, konuşmaya ara vermeden salondan içeriye girdi. "Boş ver şimdi onu, sadede gel!" dedikten sonra karşılıklı koltuklara geçerken sabırsızca anlatmasını bekleyerek bütün dikkatini arkadaşına yöneltti.

"Yok Pınar'cım, bütün uğraşlarıma rağmen hiç bir şey öğrenemedim. Faruk, Nuh diyor peygamber demiyor. Ona keza Asaf abi gün içinde kapı dışarı çıkmıyor. Ara ara alışveriş torbaları taşıyan elemanlarından başka eve uğrayan yok."

"Aaaaaa! Kız hasta mı acaba?"

"Hayır, gayet iyi görünüyor. Arada Faruk kapıdan uğruyor veranda da ayaküstü on on beş dakika konuşup ayrılıyorlar. Hah bir de dün akşamüzeri Çınar abiyle üçü hararetli bir görüşme yaptılar."

"Aaaaahhh işte! Biliyordum, benden bir şey sakladıklarına emindim. Hainler!"

"Celallenme hemen, yarım saat konuşup ayrıldılar."

"Ne diye içeri girmediler?"

"Ne bileyim ben!"

"Madem görmüşsün sormadın mı Çağla?"

"Saçmalama Pınar, ne diyerek soracağım. Sen sorsana?"

"Merak etme canım o işi kırk kere yaptım. Keçi Çınar, adam izinde dinleniyor deyip durdu. Haahhh... Buna kargalar bile götüyle güler. Yalancı, beni aptal zannediyor. Sanki Asaf abiyi tanımıyorum, adam bir haftadır ortalıkta yok. Hadi ola ki izin aldı, insan evden çıkmaz, bir yerlere gitmez mi? Yok ya kesin bu işin içinde bir iş var. Sen de beceriksiz çıktın Çağla, insan bir bahaneyle ne olduğunu öğrenir."

"Saçmalama Pınar, bekar adamın evinde ne işim var! Hem öyle bir şey yapsam, haklı olarak Faruk çok kızar."

"Oooofff... O da doğru! E nasıl öğreneceğiz?"

Tenis maçı izler gibi elleri takip ederek konuşmayı dinleyen genç kadın, en sonunda dayanamayıp araya girme ihtiyacı duydu. Meraklı arkadaşının ilgisini çekmek için boğazını temizleyerek kendisine dönmesini sağladıktan sonra konuya girdi.

"Abartmıyor musun Pınar?"

"Yapma Allah aşkına Irmak, safa benzer bir halim mi var. Benden gizli bir şeyler çevirdiklerine eminim!"

"İyi de Çağla'nın ne suçu var. Kıza baskı yapıp durma, belki hakikatten izinlidir."

"Hadi oradan, bu bir onur meselesi... O hain Çınar beni sinir etsin diye bilinçli olarak böyle davranıyor. İntikamını çok acı olacak, ahanda bak buraya yazıyorum. Tabii ki bu beceriksizin suçu, ufacık bir görev verdim onu da halledemedi. Ben olsam on defa öğrenmiştim." derken elinin üzerine tokadı yiyince başını çevirip kızgın ifadesiyle bakan Çağla'ya döndü.

"Sensin beceriksiz. Git o zaman kendin öğren."

"Denedim canımın içi, sen de biliyorsun."

"Haticeye değil, neticeye bakacaksın, sonuçta sen de beceremedin!"

"Mikroplar, peşimize adam takmışlar! Irmak'la sana gelme bahanesiyle ne zaman dışarıya çıksak korumalardan biri kapına kadar eşlik ediyor. Ve bittabi dönüşte de... Zaten oradan işkillendim!"

"Pınar..."

"Hıııı!" Irmak'ın sesiyle kafasını çeviren genç kadın, dikkatini çekmesinin ardından ellerini devreye sokunca konuşmaya katılmak için seslendiğini anlayıp bakışlarını indirdi.

"Velev ki öyle ne olacak, belki söylemek istemiyordur."

"Eyvallah, ben de bir şey demiyorum zaten. O zaman öyle söyleyip şaibeli davranmasınlar. Grip olmuş desinler çorba götürelim, ailevi özel bir sebebi var desinler sormayalım, ya da misafiri gelmiş onu ağırlıyor desinler ilgilenmeyelim. Benim manyak, ağaçlar budanıyor gibi salak sapan bahanelerle kafa bulandırıyor. Sebepsiz yere kalkıp bahçe içinde gizli saklı işler çeviriyor. Bak sen ne tesadüfse, aynı gün Asaf abi sırra kadem basıyor. Senin hiç aklın alıyor mu Irmak, o derece titiz çalışan bir adam izne ayrılacak, hiç bir yere gitmediği gibi hatta bahçeye bile çıkmayacak. Ama yoooookkk Çınar Efendi öyle bir şey yapar mı, illa haki beni zıvanadan çıkaracak. Beraberinde tabii sevgili yardakçıları da destek verecek. Herife sordukça resmen zevk aldığını hissediyorum. Seninki de dahil Irmak."

"Eee... Evet, haklı olabilirsin!" derken bütün ısrarlarına rağmen anlatmayı ret eden kocasını hatırlayıp başını salladı. "Olsun yine de koca adam, ne yaptığı bizi ilgilendirmez."

"Orasını ben de biliyorum. Merak ettiğim neden bu kadar gizem yarattıkları."

"Hıııııııımmm! O zaman şöyle yapalım. Öğleden sonra hava alma bahanesiyle hep beraber çıkıp..."

"Bugün olmaz."

"Neden Pınar?"

"Aynur..."

"Doğru ya bu gündü."

"Ay çok heyecanlıyım Irmak, tatlı kızım yuvadan uçuyor."

"lıııyyy... Abarttın yine, daha çocukla konuşmadılar bile!"

"Hiç de bikere..."

"Aaaahhh!"

Çağla'nın çıkardığı sesi duyunca Irmak'la beraber başını çeviren genç kadın, 'Ne oluyor, bana da anlatın?' demesi üzerine gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Ay canım, kusura bakma. Aynur'a kısmet çıktığını anlatmıştım ya bugün ilk defa görüşecekler."

"Nihat Ustanın oğluyla değil mi?"

"Evet, Vedat'la... Ay kız stresi beni bastı. Aslında teklif geleli on beş gün kadar oluyor. Aynur hem rahatlasın hem de fikre alışıp iyice emin olsun diye Çınar acele etmek istemedi."

"Hayırlısı olsun inşallah."

"Aaaamiin, Aynur'umun mutlu olmasını çok istiyorum."

"Kaçta buluşacaklar Pınar?"

"Üzerini değiştirmeye gönderdim birazdan gelir. Çok çekingen, söylemeye utandığı için müdahale etmesem iş kıyafetleriyle gider."

"Güzelim benim, sana neden bu kadar düşkün olduğu belli, kızı kanatlarının altına atmışsın!"

"Fazlasıyla hak ediyor, çok iyi niyetli, hassas. Yaşadıkları hiç kolay değil, bakışlarında hüzün gördüğüm zaman resmen canım yanıyor."

"Hiç şaşırmadım hayatım, çocukluğundan beri anaç bir tarafın vardı. Bu arada benim minik aşklarım nerede?"

"Mamalarını yediler uyuyorlar teyzesi."

"Nehir nasıl oldu?"

"Allah'a şükür, çok iyi Çağla'cım. Doktor amcası kolik teşhisini koyup damla başladığından beri melekler gibi uyuyor. Yavrumun ikide bir uyanıp ağladığı için huysuz diye günahını almışız. Bağırmayı kesince Yağız'la ayrı yerde yatırmamıza da gerek kalmadı. İki günde hem keyfi yerine geldi hem de geçmiş günlerin acısını çıkarırcasına gözünü açık tutmakta zorlanır oldu."

"Canım benim, desene dinlendi çocuk."

"He vallaha, hep beraber huzura erdik."

"Çok sevindim Pınar'ım."

"Sağ ol canım. Eee... Çağla, yarın sabah müsaitiz, bir engel çıkmazsa sabah kahvesi diye geliriz. lııhhh... Tamam buldum, Irmak'ı geri gönderir..."

"Ben neden gidiyormuşum?"

"Kızım anlasana numaradan, kapıdaki herif peşine takılınca üç yüz metre sonra bir şey hatırlamış gibi yapıp geri dön."

"Haaa tamam."

"Bu arada biz de operasyonun ikinci ayağını tamamlayalım. Çağla, sabahtan çorba gibi bir şeyler kıvırırer, ben de Hafize abladan kek yapmasını rica edeyim. Böylece Asaf abiyi kendisi için endişelendiğimize inandırır ne dolap döndüğünü öğreniriz."

"Pes Pınar, senden korkulur kızım!"

"Herhalde yani, kaçın kurasıyım ben yavruuum. O Çınar olacak sinir mahlukata da ödeteceğim de, henüz dişe dokunur bir intikam planı kuramadım. Ortalıkta uygun malzeme yok, gıcık herif, önce bir konu bulayım çatlatacağım onu meraktan." Cümlesini tamamlarken ayak seslerini duyunca Çağla'ya işaret edip gülümseyerek kapıya doğru döndü. "Aynur'cum, gel canım."

"Rahatsız etmeyim abla."

"Estağfurullah, yabancı gibi davranma üzülüyorum ama."

Kızarmasına engel olamadığı yanaklarını yerden kaldırmadan salona giren genç kız, "Sağ ol ablacım." derken yeni öğrenmeye başladığı işaret diliyle misafirine dönerek, "Hoş geldin Çağla abla." diye selam verdi.

"Hoş bulduk canım."

"Eee... Ben, eee... Nasılsın?"

"Teşekkür ederim iyiyim. Sen nasılsın Aynur'cum?"

"İyiyim. Eee..."

Daha başka ne söyleyebileceğini düşünürken, ablasının söze girmesiyle rahatlayan genç kız, Çağla'nın anlaması için hem ellerini kullanıp hem de sözle ifade etmesi üzerine gülümseyerek izledi.

"Sorun yok Aynur, işaret dilini tam anlamıyla öğrenene kadar Çağla ablanın yüzüne bakarak konuşursan dudaklarını okuyacaktır. Yakında nasıl olsa sökersin."

"Peki... Kusura bakma Çağla abla."

"Önemli değil Aynur, çaba gösterdiğin için asıl ben teşekkür ederim."

"Efendim! Şey Aynur ile teşekkür ederim kısmını anladım da geri kalanı..."

"Çaban için teşekkür ediyor canım."

Pınar'ın söze karışmasıyla dudaklarını okuyabilmesi için tekrar dönerek, "Rica ederim, ben de seninle konuşmayı çok istiyorum." derken gülümseyen kadına aynı şekilde karşılık verdikten sonra bakışlarını Pınar ile Irmak üzerinde gezdirerek fikirlerine duyduğu ihtiyaçla söze girdi. "Abla, şey... Kıyafetim..."

"Çok güzel olmuşsun bitanem. Bu konuda uzman Irmak ablan, onun da beğeneceğine eminim." Doğumdan sonra kızlık kıyafetlerinin hiç birine giremeyeceği belli olan genç kadın, kendi eski hali gibi minyon beden yapısına sahip olan Aynur'a verdiklerinden birisini giydiğini görünce, kendi zevkine güvenmediğini tahmin ederek gülümsedi. Diz hizasında biten koyu mavi çan eteğin üzerine aynı rengin çok uçuk tonunda kazakla çok güzel göründüğünü düşündü.

"Kesinlikle Aynur'cum, zevkli bir seçim olmuş."

"Sağ ol Irmak abla. Abartılı bulmadın değil mi?"

"Hayır, aksine çok beğendim."

Çağlanın muhabbeti takip edebilmesi için iki lisanı birden konuşarak durumu idare etmeye devam ederlerken, gitmek için izin istemeye utanacağını tahmin ederek konuya girdi. "Aynur..." Genç kızın kendisine dönmesiyle sıcak bir ifadeyle gülümseyerek,"Irmak'a katılıyorum, bu renk sana çok yakıştı. Hadi oyalanma canım, saat neredeyse bir olmuş."

"Pe... peki ablacım!"

Gözlerini nereye kaçıracağını şaşıran kızın başıyla selam verip çıkmasını izlerken içi bir hoş olan genç kadın, daha çok utanacağına emin olmasa peşinden gidip sarılmayı düşündüğü sırada dış kapının kapanma sesini duyup yerinden fırladı. Çardağa hakim pencerenin önüne giderek en azından her şeyin yolunda gittiğini görene kadar izlemek üzere perdenin kenarına gizlendi.

"Ne oluyor Irmak?"

Gözlerini yuvalarında döndüren genç kadın, bulantısını bastırmak için derin nefesler alırken, "Ne olacak, meraklı taze röntgencilik yapacak. Çağla, midem yine bulanmaya başladı. Kusura bakmazsan ağzıma bir iki lokma bir şeyler atayım birazdan gelirim." diyerek yerinden kalktı. Hamileliğinin henüz ikinci ayını doldurmadan başlayan rahatsızlıktan muzdarip gülümseyerek arkadaşının cevabını bekledi.

"Sen keyfine bak canım, inşallah bir an evvel atlatırsın. Ne yalan söyleyeyim ne yapacaklarını ben de merak ettim." demesiyle Pınar'ın yanına gitmek için sırıtarak harekete geçti.

"Pınar'la neden bu kadar iyi anlaştığınız belli... İkiniz de çılgınsınız. Çağla, ay dayanamayacağım, birazdan gelirim."

"Tamam." Arkadaşının yanına giderek iyice sokulan genç kadın, kendisine bakmasını sağlayınca, "Hani, neredeler?" diye çardağı işaret ederek yüzüne baktı.

"Bilmiyorum, birazdan gelirler herhalde! Ne?"

"Ne nesi?"

"Kızım kendine Çağla'yı anlattırma, ben senin muhteviyatını bilirim. Bakışlarından bana bir şey söylemek istediğini ama bir türlü karar veremediğini okuyabiliyorum."

"Yok artık!"

"Yalan mı?"

"Şey... Hayır! Seninle özel olarak konuşmak istediğim bir konu olduğu doğru."

"Biliyordum!"

"Yapıp yapamayacağımı bilmiyorum ama sana bir şey sormak istiyorum. Olur dersen beni dünyanın en mutlu insanı olabilirim. Bu konu benim için çok önemli!"

"Aaaahhh! Ne?"

"Pınar, acaba..." diye konuşmaya başlayan genç kadın, bahsini açmaktan utandığı, olmasını deliler gibi istediği arzusunu Irmak gelmeden hızlı hızlı anlatırken, gülmeye başlayan arkadaşının ifadesinden ümitlenerek sözlerini tamamladı. "Lütfen Pınar, bana evet de..."

"Evet, evet, evet evet... Kesinlikle evet! Canım benim, badem gözlüme hayır der miyim hiç. Sen hiç merak etme, o işi olmuş bil. Kimsenin haberi olmadan... Aaaaahhh!.. Vaay vay vay... Elime düştün Çınar Efendi, yaktım çıranı, bittin sen koçum. İşte bu be, tam aradığım fırsat!"

"Pınar, ne saçmalıyorsun yine?"

"Ben saçmalamam, fikir üretir ve hayata geçiririm. Aşkım, seni çok seviyorum. Sayende Çınar'ı sinir etmenin yolunu buldum, çok teşekkür ediyorum bir tanem."

"Anlamadım!"

"Kızım, sayende bir taşla iki kuş vurmanın fiili tatbikatını bu konuyla hayata geçireceğiz. Gizli bir işimiz olduğunu Çınar hazretlerine hissettirip meraktan çatlamasını sağlayacağız. Sen de Faruk'la paylaşmayacağına göre öğrenemez demektir. Irmak'a anlatma konusunu senin kararına bırakıyorum. Yemin ettir ha... Cesur çok numaracı, ağzından laf alsın diye olmadık işlere kalkışır. Bu arada ben de işimizi garantiye almak için anlattıklarını kimseyle paylaşmayacağıma söz veriyorum. Oooohhh canıma değsin, içimin yağları eridi. Hemen plan yapıp yürürlüğe koymalıyız."

"Pes Pınar, Allah iyiliğini versin! Ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Biraz kafa patlatayım o kısmı kolay hallederiz. Aahh... Çağla, geliyorlar. İttirmesene kızım!" derken belli açıdan görünen çardağı izlemek için kafasını uzatan genç kadın, nazlı gelinciğinin çekingen hareketlerle Vedat'ın yardımıyla oturmasını gurur duyarak izledi. Bir yandan bakmaya ara verip konuşurken, aralarından uzanan üçüncü kafayla ekip tamamlandığını düşünerek gülümsedi. Bir süre daha izlemelerin ardından Aynur'un ara ara gülümsemeye başlamasıyla rahatladığını hissetti. Mahremiyet sağlama adına aldıkları kararla, gönül huzuruyla yerine geçip yarın sabah işleme koyacakları planın detayları üzerinden geçmeye koyuldu.


***


Derin bir nefes alarak kapıdan dışarıya çıkan genç kız, merdivenlerin alt kısmında Vedat'ın kapı görevlilerinden birisiyle muhabbet ettiğini görünce yutkunarak bakışlarını kaçırdı. Teklifin geldiği iki haftadan beri aklından çıkaramadığı adamın gözüne hatırladığından iri gelmesini, gelecekteki kocası olma fikrinden çekinmesine bağladı. İçinden sakin olması telkinlerinde bulunurken, 'Bir de nasıl yapacağımı bilsem harika olacak!' diye geçirdiği sırada kendisini gören genç adamın yanına gelmeye başlaması üzerine, titreyen ellerini fark etmemesi için önünde birleştirdi.

"Merhaba Aynur."

"Mee... merhaba Vedat Bey!"

"Vedat de lütfen."

"Şey, eee... Peki, Ve... Vedat!"

Yüzünün kırmızın en koyu tonu olduğuna emin olan genç kız, müstakbel damat adayına kaçamak bir bakış atmasıyla gülümsediğini fark edince, kaçma dürtüsüne engel olmaya çalışarak bakışlarını tekrar yere indirdi. Bu flört denilen işi kıvıramayacağına kanaat getirdiği esnada Vedat'ın adını söylediğini duyarak kendisini zorlayıp tekrar başını kaldırdı.

"Aynur."

"Efendim!"

"Biraz yürümek ister misin?"

"Olur."

Karşılıklı durmak zorunda kalmayacağı için sevindiğini düşünerek eliyle bahçe yolunu işaret eden genç adamın yanında ilerlemeye başladı. En azından bir süre göz göze gelmeyeceklerini, utandığının somut kanıtını taşıyan yanaklarını görmeyeceği için rahatladığını hissetti. Ezbere bildiği ön bahçeye ilk defa keşfediyormuş gibi incelerken, konuya girmesiyle bakışlarını olmasa da bütün dikkatini adama yöneltti.

"Benimle görüşmeyi kabul ettiğin için çok memnun olduğumu bilmeni isterim."

"Rica, eee... Ben... Ben de, eee... Ben de memnun oldum."

"Sevindim. Aynı yerde yaşadığımız halde uzaktan selamlaşmak dışında konuşmak kısmet olmadı."

"Evet."

"Aynur..."

"Efendim!"

Genç kızın çok çekingen olduğunu bilmekle birlikte kendisine karşı rahatlamasını arzu ederek, Çınar abisinin söylediklerinde ne kadar haklı olduğunu düşündü. Hiç bir işini sağlam temeller üzerine atmadan girişimde bulunmayan adamın, baba gibi sahiplendiği kız hakkında kendisiyle görüşürken tavrındaki samimiyeti saygıyla kabul etti. Ciddiyetini sorgulamasına karşılık duygularını anlatmasının ardından, Aynur'un doğasından, kişiliğinden memnuniyetle bahsedip nasıl bir tavır sergilemesi konusundaki yardımlarına minnettar oldu. Başta çevresinde hiç genç bayan olmadığı için ilgisini çeken kızın, zaman içinde insancıl meziyetlerinden, etrafına karşı güler yüzlü fakat mesafeli tavrından etkilendiğini, yaşı küçük olduğu için uzak dururken geçen yıllar zarfında ilgisinin farklı bir boyut kazanmasını zamana yayarak anlatmanın en doğru karar olduğuna kanaat getirdi. Utangaç haliyle gözüne çok sevimli görünen bu sessiz hanımefendinin, kendisini ileride eşi olarak sevmesini isteyerek çekingenliğini atmasını umut ettiği sözleri sarf etmeye girişti.

"Eğer kabul edersen, her şeyden önce seninle arkadaş olmak istiyorum."

"Anlayamadım, Çınar abi bana senin şey eee..."

"Evlilik niyetiyle görüşmek istediğimi söyledi. Evet doğru, ileride sen de aynı şekilde düşünürsen memnun olurum. Onun haricinde kendini mecbur hissetmeni, bu görüşmenin sonunda mutlaka evleneceğimizi düşünmeni istemiyorum. O yüzden öncelikle sana evlilik değil arkadaş olmayı teklif ediyorum."

"Yaaa!.. Senin için sorun olmaz mı? Hem sonra Çınar abi bir şey demesin."

"Sorun olsa teklif etmezdim. Abimle bu konuyu görüştüm, kendisi de uygun gördü. Çevreden laf söz olacağını düşünme, seni tanıyan herkes nasıl bir insan olduğunu biliyor. Benim niyetimi ve doğal olarak bunun sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için birbirimizle görüşmemizin şart olduğunu kabul ediyorlar." derken duraklayan genç adam, söyleyeceklerinden hoşlanmasa da mecbur olduğunu düşünerek tekrar söze girdi. "Bir süre iki arkadaş gibi görüşür birbirimizi tanımaya çalışırız. Bu aralıkta benimle aynı duygulara sahip olursan evlilik yolunda ilerleriz, diğer türlü ise, eee... Arkadaş olarak kalmaya devam ederiz."

"Peki ya sen beni tanıyınca istemezsen?"

"Pek olasılık dahilinde değilse de tabii o da mümkün."

"Neden olası değil?"

"Ne istediğimi biliyorum da ondan."

"Eee... An... anlayamadım Vedat Bee... Vedat! Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun, ya yanıldığını anlarsan?"

"Aslında kendi duygularından bahsediyorsun değil mi Aynur?"

"Ben!.."

"Araya girenleri kırmamak için acele karar verip hata yapmaktan korkuyorsun."

"Eee... Sanırım evet!.. Yanlış anlama lütfen, birbirimizi tanımıyoruz. Bu kadar kesin konuşmana anlam veremedim."

"Biliyorum. Şimdiye kadar görüşme imkanımız olmasa da seni yeteri kadar tanıdığımı düşünüyorum. Bahçeye her önüne gelen kabul edilmediği için doğal olarak ilk günden itibaren dikkatimi çektin. İlerleyen zaman zarfında yaşına rağmen zarif tavırlarından etkilendiğimi belirtmeliyim. Hakkında tek kelime kötü konuşan bir insana rastlamadım."

"Sağ olsunlar!"

"Kendini hiç bir şeye mecbur hissetmeni, özellikle evlilik konusunda sıkılmanı istemiyorum. İçin rahat olsun, arkadaş olarak geçirdiğimiz süre boyunca aşamayacağımız ciddi bir uyumsuzluk hissedersen, dostça ayrılır hayatlarımıza kaldığımız yerden devam ederiz."

"Te... teşekkür ederim! Tabii senin için de geçerli."

"Hiç zannetmiyorum, beni tanıdığın zaman ne demek istediğimi anlayacağına eminim. Karakterlerimizin birbirimizden çok farklı olmadığını düşünüyorum. Bu bahçede doğup büyüdüğümü biliyorsun. Çocuk yaşlarımdan itibaren sakin doğalı, ne istediğini bilen bir insan oldum. Bunun en güzel örneği motor bölümünü seçmemdir."

"Baba mesleğini seçmenin sebebi bahçeden ayrılmak istememen mi?"

"Kısmen sebeplerimin arasında o da vardı. Çınar abi en iyi okullarda okutmak istediği halde çocukluğumda beri içinde olduğum işe devam etme arzusuyla meslek lisesinde devam ettim. Bahçede çalışan onlarca kişiden birisinin oğlu olduğum halde hayatımın her aşamasında etkin bir rol oynadı. Ne istediğimi söylemem yeterli geldi. Yüksek okulu geleceğe yatırım yapıyorum diye kimseyi rencide etmeden karşıladı. Gönül borcundan öte..." derken etrafını işaret eden genç adam, konuşurken yüzüne bakmaya başlayan kızın nispeten rahatladığını fark ederek doğru yolda olduğuna kanaat getirdi. "Yaşamak için buradan daha güzel bir yer hayal edemiyorum. İşimi düzgün yaptığım sürece mesai mevhumu olmayan, insanların maddi imkanları arasında uçurumlar varken sınıf farkı gözetilmeksizin davranılan, işvereninle dahi saygı çerçevesinde dostluk kurabildiğin böylesi bir yer bulmak mümkün değil. Bu konuda şanslı olduğumu bile söyleyebilirim."

"Evet, ben de seninle aynı şekilde düşünüyorum! Çınar ve Cesur abi bana karşı her zaman çok iyi davranırlar. Sanki ailelerinden birisiymişim gibi her isteklerini ricayla dile getirirler. Hele Pınar ablamın gerçek bir kardeş gibi yakınlık gösterdiğini söyleyebilirim. Hepsini çok seviyorum Vedat, buradan ayrılmayı ben de istemiyorum. Benim, eee..."

"Evet!"

"Yetiştirme yurdundan geldiğimi biliyorsun değil mi?"

"Hı hı... Evet. İlk geldiğin günlerde Hafize abla anneme anlatmış."

"Gerçek anlamda hiç akrabam yok, o yüzden benim için çok kıymetliler."

"Sebebini anlayabiliyorum, haklısın. Ailem her zaman yanımda olduğu, hiç yalnız kalmadığım halde kolay olmadığını tahmin edebiliyorum."

İlk defa farklı gözle baktığı bir erkekle muhabbet etmenin cazibesine kapılan genç kız, normalde anlatmaktan hoşlanmadığı konudan bahsederken garip bir rahatlama hissi duyduğunu fark etti. Buruk bir gülümseme oturan ifadesiyle, "Maalesef hiç kolay değildi. Ayrılırken devlet iş imkanı sunduğu halde sudan çıkmış balığa döndüm. Çok korktum Vedat, kurallarını bilmediğim, tanımadığım bir dünyaya girmek gibiydi." diyerek ne düşündüğünü merak ettiği adama döndü.

"Yaşamak zorunda kaldıklarına çok üzüldüm, inan erkek olarak ben bile aynı durumda kalsam korkardım."

"Ciddi misin?"

"Evet, neden şaşırdın ki? İstanbul'da tek başına ve hiç bir tanıdığın olmadan yalnız yaşamaktan bahsediyoruz. Kim olsa korkar. Hele senin gibi güzel bir bayan için çok tehlikeli." derken genç kızı çardağın girişine yönlendirerek oturması için sandalyeyi çekti. Aynur'un gülümsediğini görünce samimi iltifatının hoşuna gittiğini düşünerek memnuniyetle yerleşmesini bekledi.

"Be... benim güzel olduğumu mu düşünüyorsun?"

"Kesinlikle evet."

"Ahh!.. Te... teşekkür ederim!" Bir anlık cesaretle karşısında oturan erkeği alıcı gözle inceleyen genç kız, beklentisinin çok ötesinde bulduğu fiziksel çekiciliğine, anlayışlı doğasına, hoş sohbet yapısına rağmen, aynada her gün gördüğü sıradan kızı beğeniyor olmasını anlayamayarak tekrar gülümsedi. Kendisi de duygularını biraz olsun belli etme ihtiyacı duyarak kontrol etmeye çalıştığı ses tonuyla, "Sen... sen, eee... Sen de çok yakış... ooohhh... Yakışıklısın!" derken tekrar kızaran yanaklarını saklama arzusuyla başını aşağıya eğdi.

"Teşekkür ederim hanımefendi, bu şimdiye kadar duyduğum en güzel iltifat. Çok memnun oldum."

"Rica ederim!"

Biraz daha utanmasına sebep olursa başa döneceklerinden endişe ederek konuyu değiştirmeye karar veren genç adam, "Eee Aynur, şimdiye kadar sakin geçen günlerin, bebeklerin hayatınıza girmesiyle nasıl bir hal aldı? Çınar abinin dediğine göre sen olmasan kesinlikle bakımlarının altından kalkamazlarmış." diye söze girmesiyle yüzünde güller açması bir olan kızın heyecanla konuşmaya başlaması üzerine, arkasına yaslanıp zevkle dinlemeye koyuldu. Arada yönelttiği sorular, kısa yorumlarla açılması için teşvik ederken, hakkında yanılmadığı Aynur'un bir an evvel kendisiyle aynı duyguları paylaşmasını umut etti.



*****************************************************************************



Merhaba :))) Ben geldim, o kadar ara verince hikayeden kopmuşum alt yapısının hazır olması tek başına yetmiyor, konsantre olmak için baştan sona göz gezdirmem gerekti. Bölümü inşallah beğenirsiniz görüşmek üzere sevgiyle sağlıcakla kalın :))


Not; Multidekinin Vedat olduğunu söyleme gerek yok herhalde :))




Continue Reading

You'll Also Like

20.7K 1.2K 20
Bir araba kazası her şeyi değiştirir. Tıpkı Bulut Akın'ın hayatını değiştirebileceği gibi. Araba kazasından sonra Bulut hastaneden kaçma girişimind...
47.6K 4.1K 34
Psikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...
1.2M 54.8K 51
Bebeği lösemi olan Arslan ile kardeşinin beyninde tümör olan Ayşegül, çaresizlik dolu bir dönemde kaderin ağlarını örmesiyle karşılaşır. Onların çare...
186K 9.2K 36
Aşkın barut kokan hâli... UYARI! → İncelemekte olduğunuz kitap 16 yaş ve üzeri için uygundur. Olumsuz örnek oluşturabilecek unsurlar içermektedir. →...