HEP SENİ BEKLEDİM

By mermarid

570K 36.8K 1K

HEP SENİ BEKLEDİM Çaresiz bir kadının hayatta almak zorunda olduğu en büyük kararın ne olduğunu düşünün. Ki... More

TANITIM 1
TANITIM 2
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm- Aziz Karayel
4. Bölüm - Soykanlar
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm -Piç
10. Bölüm - Adalar!
11. Bölüm - Gazete
12. Bölüm
13. Bölüm -Basın Toplantısı
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm "Beklenilen haber!"
17. Bölüm "Bebek"
18. Bölüm "Nazlı"
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm "Acı"
22. Bölüm
23. Bölüm "Annen gibi güçlüsün"
24. Bölüm "Nazlı & Murat
25. Bölüm "Acı"
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm "Doğum & Ölüm"
30. Bölüm "Can ve Nefes"
31. Bölüm "İkizler"
32. Bölüm "Kemoterapi"
33. Bölüm
34. Bölüm "Babam beni sevmiyor!"
FİNAL! "MUTLULUK"

9. Bölüm

15.9K 1K 26
By mermarid

Keyifl okumalar.... 

***

"Ben Aziz Karayel, Hazan hanımın nişanlısıyım!" El Abbas genç adamın vurgulayıcı bir şekilde kendisini tanıtması karşısında gülümsemişti. Gözlerini meydan okur bir ifade ile Aziz'e dikerken Afra ikili arasında ki soğuk savaşı fark ederek "Artık otursak mı ben çok yoruldum," dedi. El Abbas genç kızın sözleri ile hemen onu salona götürmüştü. Genç adamın evi ezbere biliyormuş gibi davranması Aziz'i şüphelendirse de ses etmemişti. Hazan'ı kolundan tutup nazikçe kendisine çekerek "Bu adam daha önce bu eve geldi mi?" diye sorması Hazan'ın gülümsemesine neden olmuştu. Onun gülümsemesi Aziz'e değil Abbas'ın Afra'nın üzerine düşmesineydi.

"Sana soruyorum, bu adam eve gelmiş miydi?"

"Elbette geldi. Daha önce de iş görüşmesi için eve yemeğe davet etmiştim." Aziz onaylamaz bir şekilde başını salladıktan sonra ikilinin peşinden salona geçmişti. Abbas koltukta oturan kızın önünde diz çökmüş iyi olup olmadığını soruyordu.

"Bir şeyler içmek ister misiniz? Yemeğe daha var." Aziz ev sahibi gibi konuşurken Hazan ona müdahale etmemiş Abbas'ın nasıl davranacağını beklemişti.

"Teşekkürler, Afra sen ister misin?" Aziz de diğerleri gibi oldukça iyi İngilizce konuşuyordu.

"Hazan Afra'ya limonata yaptırabilir misin?" Abbas'ın ricası ile Sonnur hanıma limonata yapmasını söyleyen Hazan salona geri döndüğünde Aziz ile Abbas'ın birbirlerine attıkları bakışları görmüştü.

"Yemek hazırlanana kadar iş konulabiliriz. Afra sen biraz sıkılabilirsin istersen televizyon izleyebilirsin. Yada evi gezmek istersen..."

"Sorun değil, bende sizi dinlemek isterim." Hazan genç kızın gülümseyerek konuşmasını bulaşıcı buluyordu. Kendi yüzünde de oluşan gülümseme ile Aziz'e bakmıştı. Kaşları çatılı olan genç adam "Bu kadar iyi anlaştığınıza göre neden Hazan'la iş yapmak istemediğinizi anlayamıyorum. Neden evli olmamasını kafaya takıyorsunuz?"

"Benim için sorun değil ama babam buna karşı. Hazan'ı yıllardır tanırım..."

"Hatta ona evlenme teklifi yapmıştın değil mi Abbas?" Afra sorduğu soru karşısında Aziz'in tepkini merak ederek ona bakmıştı. Hazan ise gereksiz olan bu açıklamanın nedenini merak ediyordu.

"Hayatım nereden çıktı şimdi bu?" Abbas da bu sorunun amacını anlayamamıştı. Kısa süren sessizlikten sonra öfkeyle dişlerini sıkan Aziz kendisine hakim olmaya çalışarak sorulan soruyu duymazlıktan gelmeye çalıştı.

"Artık şu işin ayrıntılarını konuşalım. Sonra da yemek yeriz." Hazan karşısında ki adamı iyi tanıyordu. Ne kadar zaman geçerse geçsin onun değişmediğinin farkındaydı. Yanağında seğiren damarlarda onun kızgın olduğunun kanıtıydı. Onlar masa başına geçerek olmayan işin dosyalarını incelerken Afra da evi dolanmaya başlamıştı. Abbas'ın tavırları oldukça ciddiyken Hazan sadece Aziz ile onu dinlemekle yetinmişti. Yaklaşık bir saat sonra Sonnur hanımın yanlarına gelmesiyle yemeğin hazır olduğunu öğrendiler. Oldukça gergin geçen bir akşam yemeğinden herkes evine dönmüştü. Hazan oldukça yorgundu. Aziz gitmemekte ısrar edince onu ikna etmek için oldukça uğraşmak zorunda kalmıştı. Sonunda genç adamın evden ayrılmasıyla yorgun bir şekilde odasına çekilerek ılık bir duşun ardından hemen yatağına uzanıp uykuya dalmıştı.

***

Sabahın erken saatinde uyanmış ve yürüyüşe çıkmak için spor kıyafetlerini giyerek evden ayrılmıştı. Uzun zamandır sabah yürüyüşlerini aksatıyordu. Bu sabah ağrısız uyandığı için şükrederek bunun tadını çıkarmak için sahil kenarına yürüyüşe çıkmaya karar vermişti. Kulaklarına taktığı kulaklıkta en sevdiği müzik çalarken yürümenin zevki bir başka oluyordu. Sonnur hanım kendisi uyandığında henüz kalkmamıştı. O kahvaltıyı hazırlayana kadar döneceğini umarak evden ayrıldı. Hava oldukça güzeldi. Güneş en tepeye gelmeden önce denizden gelen hafif esinti yüzünü yalamaya başlamıştı. Atkuyruğu yaptığı saçları arada yüzüne yapışsa da onlarla oyalanmak Hazan'ın hoşuna gidiyordu. Her zaman uzun saçlı olmayı sevmişti. Bazen değişiklik olması için bile saçlarını kısaltmayı asla düşünmedi.

Yaklaşık iki saatlik sahil turundan sonra eve dönmeye karar verdiğinde evdeki misafirlerinden habersizdi. Telefonunu sessize aldığı için arayan kişileri fark etmemişti. Evin bahçesinden içeriye girdiğinde bahçedeki arabayı görünce duraksamıştı.

"Bunun burada ne işi var?" kendi kendine söylenirken evin kapısı birden açılınca yerinde sıçramıştı. Boşluğuna gelen bu durum karşısında gözlerini kısarak kendisine doğru gelen kişiye odaklandı.

"Sabah sabah neden buradasın sen?" Karşısında ki genç adam onun yüzüne bakarken Hazan arabanın sahibini arıyordu.

"O nerede?" Sormasıyla evin kapısında görünen kişiye odaklandı.

"Senin burada ne işin var?" Genç kız evin kapısına doğru ilerlerken Aziz'de onun peşinden eve doğru ilerledi. "Benim seninle konuşmam gerekiyordu."

"Ne hakkında? Babanın ve abinin beni nasıl ortadan kaldırmayı planladığı hakkında mı?"

"Hazan abla, biliyorsun benim elimden bir şey gelmez ama o ikisi bir şeyler planlıyor." Hazan amcasının kızını kendi evinde gördüğü için şaşkındı. Zehra babasından izin almadan hiç bir şey yapmaya cesaret edemezdi. Hayliyle bu durum genç kızı şaşırtmaya yetiyordu.

"Onların yapabileceği hiç bir şey yok."

"Ben olsam o kadar rahat olmazdım. Dün siz ayrıldıktan sonra babam delirdi. Şu kadın, o da bizdeydi. Hep beraber birkaç saat konuştular. Bir şeyler yapmayı planlıyorlar. Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Sen inanmayabilirsin ama amcamı severdim. O da beni severdi. Neden evden ayrıldığını bilmiyorum."

"Uyarın için teşekkür ederim. İki gün sonra nikahım var gelirsen sevinirim."

"Hazan abla lütfen, lütfen söylediklerimi dikkate al."

"Hazan neden ona inanmıyorsun?" Aziz araya girerek genç kızı uyarmak istemişti. Sabah Hazan'ı kahvaltıya çıkarmak için onun evine gitmiş ama onun evde olmadığını öğrenince işyerine gitmeye karar vermişti. Evden çıkacağı zaman kapıda karşılaştığı Zehra ile yeniden eve girmek zorunda kalmıştı. Genç kızın haklı endişesi Aziz'in de endişesi olmuştu. Annesinin rahat durmayacağını tahmin edebiliyordu ama bu kadar ileri gidebileceğini de düşünmemişti. Genç kıza dikkatle bakınca onun ne kadar bitkin olduğunu fark etmişti. Hazan eve girerek üzerini değiştirmek için odasına gitmişti. Öncelikle ılık bir banyo yaparak üzerini giyinmiş saçlarını kurutmadan aşağıya inerek kahvaltı masasına oturmuştu. Sonnur hanım onu saçlarını kurutması için uyarırken Hazan kurutmanın başını ağrıttığını söyleyerek onu geçiştirmişti.

"Sen hala gitmedin mi?" Aziz mutfak kapısında göründüğünde şaşırmıştı. "Seninle kahvaltı yapmak için gelmiştim ama evde yoktun." Hazan eliyle karşısında ki boş sandalyeyi göstererek genç adama oturmasını işaret etmişti. Aziz yüzünü asarak sandalyeye çökerken "Dışarıda yemeği planlamıştım. Neden sürekli planlarım sekteye uğruyor?" diye söylenirken Hazan ona gülümsemişti. "İstersen çıkabiliriz ama Sonnur ablanın kahvaltısı güzel olur."

"Vakit geçti artık, işe gitmem gerekiyor. Öğle yemeğini birlikte yiyelim."

"Olabilir. İkimizin de iş yeri birbirine uzak. Öğlede sonra benim işim vardı, sana uğrar yemek yedikten sonra işimi hallederim."

"Ne işin var? Şu Arapla mı görüşeceksin?"

"Onunla görüşmeme gerek yok, ayrıca bu nasıl bir soruş tarzıdır böyle. El Abbas ile eski arkadaşım, onunla elbette görüşeceğim."

"Doğru ya siz eski arkadaşsınız. Öyle ki neredeyse evlenecektiniz." Aziz'in sözleri karşısında Hazan gözlerini dikerek genç adama bakmıştı. "Bu seni rahatsız mı ediyor? Sen de ben gelmeseydim evlenmeyecek miydin?"

"Aynı şey değil. Yıllar önce bana bir söz vermiştin..."

"Evet biliyorum. Şimdi de sana verdiğim sözü yerine getiriyorum."

"Mecbur kaldığın için..."

"Hayır, senden başka evlenmeyi düşündüğüm başka bir adam olmadığı için. Artık evlenip çocuğum olsun istiyorum." Aziz genç kızın sözleri karşısında sessizce onu dinlemişti. Aklı bir türlü almıyordu. Hazan'ın birden bire bu şekilde düşünmesi Aziz'in şüphelenmesine neden olsa da ona bu şüphelerini belli etmemeye çalışmıştı. Nasıl olsa öğrenecekti. Sessizce yapılan kahvaltıdan sora ikili birlikte evden ayrılmıştı. Yol boyu ikili de sessizdi. Öğleye buluşmak üzere ayrılarak kendi iş yerlerine doğru yollarına devam ettiler.

Aziz öğleye kadar işleriyle boğuşurken öğle saatinde sekreterinin Hazan'ın geldiğini haber vermesiyle işlerine ara vermişti. İkili ofiste kahve içtikten sonra yemek için dışarıya çıktılar. Yemek ikilinin bunca zamandır yaptıkları ve yaşadıkları hakkında birbirine açıklama yapması ile geçmişti. Bir saatin ardından Hazan izin isteyerek genç adamdan ayrılırken Aziz genç kızın ne işi olduğunu merak ederek onu takip etmeye karar verdi. Hazan Murat'a hastaneye sürmesini söylerken takip edildiğinden habersizdi. Genç kız doktor Ekrem beyin muayenesi boyunca sabırlı davranırken bundan sonraki süreçte ne yapması gerektiğini öğrenmeye çalışıyordu.

"Sana verdiğim ilaçları ben söyleyene kadar bırakma. Saatlerini sakın atlama. Şuanda bir ilerleme yok ama ilerleme olduğunu tespit ettiğimiz vakit önce ilaç tedavisi sonra ameliyat düşünüyoruz."

"Peki bu ilaçların etkisi ne?"

"Sende halsizlik yapabilir. Uyku düzenine dikkat et."

"Peki bebek, yani hamilelik için zararlı olur mu?" doktor genç kızın endişeli haline üzülmüştü. İlaçlar elbette bebeği etkilerdi. Anne karnında ki bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkileyecekti. O yüzden genç kız hamile kalana kadar en azından kisttin büyümesini engellemeye çalışacaktı. "Şimdilik bir sorun yok ama hamile kaldığında ilaçları kesmen gerekecek. Eğer bebeği doğurmak istiyorsan tabi."

"Elbette istiyorum." Hazan yaptığı açıklamanın saçmalığını düşünmüştü. Henüz ortada olmayan bir bebek için endişelenmek ona komik gelmişti. Reçetesini alarak doktorun odasından çıkarken ona endişeli bir şekilde bakan gözlerden habersizdi. Aziz genç kızın ardından doktorun odasına girerek Hazan'ın durumunu öğrenmek istemiş ama doktor hasta ilişkisi yüzünden Aziz'e bir şey söylememişti. Genç adam ne kadar diretse de sadece Hazan'ın endişelenecek bir hastalığı olmadığını öğrenebilmişti. İçi hiç rahat değildi. Araya başka tanıdıklar sokmayı bile düşünüyordu ama Hazan'ın bunu öğrenmesinden çekiniyordu. Hastaneden ayrıldıktan sonra ofise giden Aziz annesinin sürekli aramasından sıkıldığı için telefonunu sekreterine vererek yeni hat alması için ona emir vermişti. Onun için annesi aklını başına toplayana kadar yoktu.

***

Aynadaki aksine bakarken gözlerinin buğulanmasına engel olamamıştı. Aziz'in ısrarı üzerine giydiği kabarık kırık beyaz gelinlik içinde oldukça güzel görünüyordu. Sade makyajı ve toplu saçlarından omuzlarına dökülen hafif bukleler yüzünün güzelliğini daha da ortaya çıkarmıştı. Sonnur hanım kızı gibi sevdiği genç kızın gelinlik içinde ne kadar güzel göründüğünü görünce ağlamaya başlamıştı. "Annen seni böyle görseydi çok mutlu olurdu. Baban bu güzellik karşısında damadı oldukça zorlardı."

"Sonnur abla sen onları iyi tanıyorsun değil mi?"

"Elbette kızım, babanı çok severdim."

"Peki annemle babam birbirini seviyor muydu?"

"Elbette seviyordu. Sevmeseydi kaçar mıydılar?" Hazan yeni öğrendiği şeyle şaşırmıştı. "Annem ve babam kaçtı mı?" Sonnur hanım yanlış bir şey söylemiş gibi elini ağzına kapamıştı. "Bunu benden duymadın sen kızım. Amcan bunu söylediğimi duyarsa beni öldürür."

"Sonnur abla bana anlatman gerekiyor. Madem kaçacak kadar birbirlerini seviyorlardı neden babam annemle evlenmedi. Neden evlenmeden birlikte yaşadılar?"

"Bunun cevabını amcan verebilir ben bilmiyorum. Resmi olmasa da annenle baban evliydi."

"Anlayamıyorum..." Hazan yeniden aynadaki görüntüsüne bakarak bu günün daha güzel olması gerektiğini düşünüyordu. Ama vakti yoktu. Güzel bir düğün yapmak için zamanı yoktu. En azından gelinlik giymişti. Birkaç dakika sonra Aziz Karayel'in karısı olacaktı. Odanın kapısı çalındığında genç kızın heyecanı daha da artmıştı. Kapı dışından Aziz'in sesini duyunca ise daha da gerildi. Sonnur hanım kapıyı açmamakta diretirken Aziz kadına hafif gülümsemişti. "Bu an için yıllardır bekliyorum Sonnur Sultan, bırak da gelinimi alayım." Hazan kapı ağzında duyduğu sözler ile heyecanlanmıştı. Sonunda Aziz ile karşılıklı birbirlerine bakarken genç adamın gözlerinin parlamasıyla onun beğenisini anlamıştı.

"Hayatımda gördüğüm en güzel gelinsin." Hazan Aziz'in sözleriyle utanarak başını eğerken genç adam gülümseyerek genç kızın alnını öpmüştü. Birlikte gelin odasından çıkarak nikah masasına doğru ilerleyen ikili aldıkları tedbirlerle davetsiz misafirleri engellemeye çalışmıştı. Sonunda nikah masasına oturduklarında genç kız tedirgin bir şekilde etrafına bakınmaya başlamıştı. Elinde hissettiği sıcaklıkla bakışları yanında ki adama kaymıştı.

"Rahatla hiçbir şey olmayacak."

"Sanki bir yerlerden bir şeyler çıkacak da bizi engelleyecek gibi geliyor."

"Bir şey olmayacak, merak etme." İkili el ele birbirinin gözünün içine bakarken duydukları boğaz temizleme sesi dikkatlerini nikah memuruna vermişlerdi. Hazan'ın nikah şahitliğini El Abbas yaparken genç adamınkini de eski bir arkadaşı yapmıştı. İkilini nikahı kıyılırken etraf birden kalabalıklaşmaya başlamıştı. Soykanlar mirasyedisinin nikahı oldukça dikkat çekmiş olmalı ki magazin muhabirleri onların üzerine gelmeye başlamıştı. Üstelik nikah şahitlerinden biri de Arap ülkesinin önde gelen Şeyhlerinden birinin oğluydu. Hazan birden ortaya çıkan kameralara şaşırırken arkadan duyduğu sesleniş genç kızın kanını dondurmuştu.

****

Sizce ne olmuştur??? En kısa sürede yeni bölümü yayınlayacağım. 

Continue Reading

You'll Also Like

903K 50.4K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
20.1M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
1.1K 84 2
Yokuş aşağı elimdeki valiz ile hızlıca iniyordum.Arkamdan seslenen Yağız'ın sesini duymamaya çalışarak bayır aşağı hızlı hızlı iniyordum.Elimdeki val...
12.4K 1.2K 21
"Gözlerin, gözlerin bana aklımı kaybettiriyor ama ancak İncilerinle buluşunca yolumu bulabiliyorum. İnci, ben sana bakmazsam kaybolurum. Issız sokakl...