HEP SENİ BEKLEDİM

By mermarid

568K 36.6K 1K

HEP SENİ BEKLEDİM Çaresiz bir kadının hayatta almak zorunda olduğu en büyük kararın ne olduğunu düşünün. Ki... More

TANITIM 1
TANITIM 2
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm- Aziz Karayel
4. Bölüm - Soykanlar
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm -Piç
9. Bölüm
10. Bölüm - Adalar!
11. Bölüm - Gazete
12. Bölüm
13. Bölüm -Basın Toplantısı
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm "Beklenilen haber!"
17. Bölüm "Bebek"
18. Bölüm "Nazlı"
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm "Acı"
22. Bölüm
23. Bölüm "Annen gibi güçlüsün"
24. Bölüm "Nazlı & Murat
25. Bölüm "Acı"
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm "Doğum & Ölüm"
30. Bölüm "Can ve Nefes"
31. Bölüm "İkizler"
32. Bölüm "Kemoterapi"
33. Bölüm
34. Bölüm "Babam beni sevmiyor!"
FİNAL! "MUTLULUK"

5. Bölüm

17.1K 1.2K 54
By mermarid

"Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Yorum ve beğeni (vote) yapmayı unutmayın. Diğer bölümü en kısa sürede atmaya çalışacağım. Keyifli okumalar."

***

"Benimle evlenmeni istiyorum..." Aziz şaşkın bir şekilde genç kıza bakarken birden gülmeye başlamışı. Hazan onun tepkisi karşısında sakinliğini korurken oldukça ciddi davranıyordu. Aziz sonunda sakinleşerek Hazan'ın ciddi olduğunu gösteren gözleriyle karşılaşınca "Şaka yapmıyorsun?" diye sordu.

"Bu konuda şaka yapmayacağımı bilmen gerekirdi."

"Uzun zaman geçti Hazan, ne sen eski sensin ne de ben. Şimdi bu saçmalığa bir son vermeni istiyorum."

"Şaka yapmıyorum, gayet ciddiyim. Benimle evlenmeni istiyorum."

"Bu kadar yeter, buraya iş konuşmaya geldiğini sanıyordum, saçma sapa konuşmaya değil."

"İş konuşuyorum zaten."

"Evlilik senin için iş mi Hazan? Sana baktıkça eski masum kızı düşünceli kızı görebilmeyi ummak cidden aptallıkmış." Hazan genç adamın sözleri karşısında içinin acıdığını hissetmişti. Ama oyununa devam etmeliydi. Aziz'e yeniden güvenebilmek için zamana ihtiyacı vardı. Ama bunu evli olarak yapmak istiyordu. Zamanı yoktu ve biran önce evlilik gerçekleşmeliydi.

"Seninle dürüst ve açık konuşacağım. Evlenmeyi hiç düşünmedim şimdiye kadar. Ama almak istediğim bir iş var ve firma kadınlarla iş yapmak istemediği konusunda kesin kararlı davranıyor. Birde evli olmadığım için işi vermeyecekleri kesin."

"Sadece bir işi alabilmek için evlenmen saçmalık değil mi?"

"Neden? Aynı şeyi sende yapmıyor musun? Sırf sana yatırım yapacağı için Soner Engin'in kızı Neslişah ile evlenmeye kalkışmıyor musun?" Aziz bu kez gafil avlanmıştı. Hazan ise onun yüzünden şaşırdığını anlamış bir şekilde gülümsedi.

"Nereden biliyorsun Neslişah ile sevdiğim için evlenmediğimi?" Onun sözleri karşısında duraksayan genç kız gözlerini genç adama dikerek bir süre sessizce beklemişti.

"Seviyor musun peki?" Hazan göz temasını kesmeden direk bakışlarının altında ki düşüncelere işlemeye çalışıyordu. Sorusuna cevap alamayınca yerinden kalkarak elini uzatmıştı. "Zaman ayırdığın için teşekkür ederim. Eğer seviyorsanız teklifimi önemsemeyin. Eğer sevmiyorsanız iyi düşünseniz iyi edersiniz. En azından sizin kuyunuzu kazan adamın kızıyla evlenmek yerine daha özgür bir evliliğiniz olur. Size bir hafta süre. Duygularınızı tartın ve öyle karar verin." Aziz karşısında ki kızın bakışlarının birden soğuması üzere üşüdüğünü hissetmişti. Hazan'ın gözleri kendisine soğuk bakınca yerinde rahatsız olduğunu hissederek o da oturduğu yerden kalktı. Kendisine uzatılan eli sıkınca genç kız hafifçe gülümseyerek "Yine de eski bir arkadaşı görmek güzel oldu." Kapıya doğru ilerleyen genç kız aklına gelen son şeyle eli kapı kolunda yeniden duraksamıştı.

"Şunu bilmeni isterim ki kararın ne olursa olsun istediğin an sana yardımcı olmaya hazır olduğumu bilmeni isterim. Neyse diğer arkadaşlarımdan ricada bulunacağız artık. Nasılsa kiminle evlendiğim önemli değil."

Aziz kapıdan çıkıp giden kızın arkasından donup kalmıştı. Ne demişti o? 'Neyse diğer arkadaşlarımdan ricada bulunacağız artık. Nasılsa kiminle evlendiğim önemli değil' mi demişti. Öfkeyle masanın üzerinde ne varsa yere saçarken Hazan'ın eline pimi çekilmiş bir bomba bırakıp gitmesine sinirleniyordu.

"Bu kız aklını kaçırmış olmalı... Ne demek evlenmek." Sinirle saçlarına ellerini daldırırken ne düşüneceğini nasıl davranacağını bilmiyordu. Sonra Hazan'ın sözlerini hatırlamıştı 'Sizin kuyunuzu kazan bir adamın kızıyla...' demişti. Bu işin arkasında Soner Engin'in olabileceğini tahmin etmişti ama bir türlü ispat edememişti. Derin derin soluyarak sakinleşmeye çalışırken bir yandan da adamlarından en güvenilir olanı aramıştı.

"İşlerime taş koyanın Soner olup olmadığını öğrenmeni istiyorum." Kısa ve net bir konuşma ve telefonu kapatmıştı. Saatin epey geç olduğunu fark eden genç adam eline çantasını alarak ofiste çıkmıştı. Gün oldukça yoğu geçmişti. Arabasına binip evinin yolunu tutarken aklında hala Hazan'ın sözleri dolaşıyordu. Yıllar önce kendisinin genç kıza yapmış olduğu teklif gelmişti aklına. Elini alına götürerek şakaklarını ovmaya başlamıştı. Feci bir ağrı başına peyda olurken eve nasıl gittiğini anlamamıştı.

****

Genç kız son kozunu oynadıktan sonra oradan ayrılmıştı. Eğer Aziz eski tanıdığı adam ise onu fikrinden döndürmeye çalışacağını düşünüyordu. Evin kapısına gelen arabadan indiğinde başını kaldırıp büyük eve bakmıştı. Kocaman evde küçücük dünyası vardı. Eğer Aziz evlenmeyi kabul ederse bu evde yaşamaya devam etmeyi düşünüyordu. Ayrıca Aziz'e söylediği yalanı da gerçek yapmak zorundaydı. İyilik isteyecek başka birine daha gitmek zorundaydı. El Abbas! Onunla iş için çıktığı yurtdışı seyahatinde karşılaşmıştı. Başta kendisine ön yargılı davransa da sonradan oldukça iyi arkadaş olmuşlardı. Şimdi eğer Aziz teklifini kabul ederse ondan yardım istemek zorunda kalacaktı. Eve girdiğinde kendisini bekleyen yardımcısına erkenden yatacağını söyleyen genç kız doğruca odasına çıkmıştı. Yaşadığı stres kasıklarında ağrı oluşmasına neden olmuştu. Daha fazla ayakta kalamayacağını hissederek yatağına oturunca acının şiddeti daha da artmıştı. Kapısının tıklatılmasıyla yüzündeki ifadeyi normale çevirmeye çalışarak yardımcısının odaya girmesine izin vermişti.

"Hazan kızım iyi misin?"

"İyiyim abla, sadece biraz sancım var."

"Sana ılık bir duş hazırlayayım mı, biraz rahatlarsın."

"Çok iyi olur abla, bende hazırlanayım." Kadın odada ki banyoya geçerken Hazan güçlükle yerinden kalkarak dolabına doğru ilerlemişti. Banyodan sonra hemen yatmayı düşündüğü için çamaşırları ile geceliğini alarak banyoya girmişti. O sırada Sonnur hanım da küveti doldurmuştu.

"Hadi sen banyonu yap bende sana sandviç yapayım."

"Yemeyeceğim Sonnur abla."

"Olur hiç yememek, zaten son günlerde iyice süzülmeye başladın." Genç kız onun teklifini kabul ettiğini belli ederek banyodan çıkması için yana çekilmişti. Sonnur hanım banyodan çıktıktan sonra kendisini sıcak suyun içine bırakarak başını geriye yaslayıp bedeninin gevşemesini beklemişti. Birkaç dakika sonra beklediği etkiyle sancısı biraz olsun dinmişti. İçinden dua etmişti. Ne kadar dayanabilirse o kadar dayanacaktı. Aziz'in çabuk karar vermesi için dua ediyordu.

Banyosunu yaptıktan sonra güçlükle giyinerek odasına geçmişti. Yatağına oturduğunda Sonnur Hanım da odanın kapısında elinde tepsi ile belirmişti. Hazan güçlükle yemeğini yedikten sonra doktorun verdiği ağrı kesiciyi içip yatağına uzanmıştı. Gözlerini kapatırken aklında hala Aziz vardı. Acaba ne yapacaktı. Resti çekmişti ve Aziz'in restini görmesini bekliyordu. Düşüncelerinde genç adam uykuya dalan genç kız yeni günün daha iyi olmasını diledi.

****

Gecenin bir yarısı hala önünde ki dosyaları inceliyordu. Okuduklarından hiçbir şey anlamasa da oyalanmak için bir şeylerle meşgul olmaya çalışıyordu. Bu gece genç adama haramdı anlaşılan. Zaten gözlerini ne zaman kapatsa bir çift zümrüt göz karşısına beliriyordu. "Ne olmuştu da o gülen gözler buz kütlelerine dönmüştü. "Başına ne geldi de bu kadar soğuk bir insana dönüştün?" elinde ki resmin üzerine parmaklarını dolaştırırken hafifçe gülümsemişti. Resimde ki gülen kızın yüzüne her baktığında içindeki özlem daha da artıyordu. Hazan'ın yirmi yaşında çektiği fotoğrafını yıllardır durduğu yerden çıkararak bakmaya başlamıştı. Her sabah ilk onu görüyor ve şimdi de olduğu gibi yatarken yine onun kendisine gülen fotoğrafına bakıyordu. Resmi çektiği günü dün gibi hatırlıyordu. Kulaklarında hala Hazan'ın neşeli çıkan sesi vardı.

"Hadi Aziz daha ne kadar bekleyeceğiz. Herkes gitti bir biz kaldık."

"Ne güzel işte onlar kalabalık biz yalnızız." Hazan'ın muzip bir şekilde kendisine göz kırpmasını bile hatırlıyordu. Ellerini saçlarına daldırarak derin bir iç çekmişti. Acaba başka birine bu gün kendisine ettiği teklifi yapmış olabilir miydi? Hayır, hayır bunu yapmadığına emindi. Yani yapamazdı. Kendisinin karşısına yıllar sonra çıktıktan sonra gidip başkasıyla evlenemezdi. Buna izin veremezdi. Yüzünü iki elinin arasına alarak yerinden kalkmıştı. Ağır adımlarla odasına doğru ilerlerken ertesi gün yapması gerekeni düşünüyordu hala.

Sabahı ilk ışıklarıyla odasının kapısı hızla açılıp annesinin tiz sesini duymuştu. "Aziz hala uyuyor musun sen? Hadi kalk bu gün çok işimiz var." Genç adam gözlerini aralarken içinden dua etmeye başlamıştı. "Sabır Aziz, sabır..." diyerek yatağından hafif doğrulmuştu. Annesi odada dört dönerken dolaptan onun için kıyafet seçmeye çalışıyordu. Genç adam gözlerini ovalayarak annesine bakmıştı.

"Anne burada ne işin var senin?"

"Ne demek ne işin var? Bu gün Neslişah kızımla birlikte alışverişe gidiyoruz."

"Ee bundan bana ne?"

"Ne demek bana ne oğlum, sen de bizimle geleceksin."

"Öyle mi benim niye haberim yok anne?" Neslihan Hanım oğluna öfkeli gözlerle bakarak yanına yaklaşmıştı. Gözlerinden çıkan ateşli ifade oğlunu delip geçiyordu. Bir süre oğluna baktıktan sonra başını çevirdiğinde ise gördüğü şeyle yerinde donup kalmıştı.

"Bunun burada ne işi var?" Neslihan hanım genç kızın resmini görünce öfkesi daha çok kabarmıştı. "Bu Allah'ın belasını resmi ne arıyor sende? Bir türlü kurtulamadın şu paçozdan."

"Anne düzgün konuş..."

"Düzgün mü konuşayım. Yıllar önce seni ondan kurtarabilmek için o kadar uğraştıktan sonra şimdi hiç olmayacak bir zamanda yine karşıma çıkıyor. Bu resim sende ne arıyor."

"Anne senin derdin ne, neden Hazan'a bu kadar nefret dolusun?"

"O kızı yanında görmeye dayanamıyordum. Annesi tam bir ... neyse ağzımı bozmayacağım. Babası belli olmayan bir kızın senin yanında ne işi olurdu zaten. En azından düşündüğüm kadar aptal değilmiş de ortadan kaybolmuş."

"Anne!" Aziz duyduklarını sindirmek için bir süre elini havada tutarak derin derin nefes aldı. "Anne sen neden bahsediyorsun? Hazan'ın ortadan kaybolmasıyla senin bir ilgin var mı?"

"Aradan onca sene geçti artık bir önemi kalmadı nasılsa. Bil artık, annenin senin için nelere katlandığını bil artık istiyorum. Babası olmayan bir piçle seni yan yana gördüğümde nasıl kahrolduğumu, o kızı öldürmek istediğimi bil istiyorum. Ailemize yakışmayan o kızı her yanında gördüğümde..."

"Kes artık anne, sen... Sen nasıl bir insana döndün böyle? Kendine bakmadan nasıl onun gibi bir kızı nasıl kendinle denk tutarsın. Asıl biz o ona yakışmıyoruz."

"Aziz haddini bil."

"Asıl senin ağzından çıkanı kulakların duyuyor mu? Sen Hazan'a ne yaptın anne?"

"Ben bir şey yapmadım. Zaten ailesi borç içinde yüzüyordu ne yapsaydım yani, tarlanın parasını ona mı yedirseydim?" Aziz şaşkınlıkla annesine bakıyordu. Annesi marifetmiş gibi bütün yaptıklarını anlatıp duruyordu. Hazan ile ne zaman dışarıya çıkacağını söylese annesinin aşırı tepki verdiğini onu sevmediğini biliyordu ama bu kadar nefret dolu olduğunu bilmiyordu. Ya evlilik teklifini annesi yüzünden cevapsız bıraktıysa? Aklına gelen bu düşünceyle ellerini yumruk yaparak annesinin karşısına dikilmişti. "Ona ne yaptın anne? Onunla ne konuştun? Ortadan kaybolmasının nedeni sen olabilir misin?"

Neslihan Hanım umursamaz bir şekilde oğluna bakmaya başlamıştı. Alaycı gülümsemesi yüzünde yayılırken Aziz sabrının son demlerini yaşıyordu. "Sana bir soru sordum anne?" Genç adamın sesi gittikçe yükseliyordu.

"Ona seninle görüşmemesini söyledim. Zaten sonrada mahalleden ayrıldı."

"Sadece bunu mu söyledin, benimle görüşmemesini mi?"

"Belki başka şeylerde söylemiş olabilirim. Ay ne biliyim etmişimdir birkaç çift laf. Artık bunun bir önemi kalmadı nasılsa. Çok şükür o kızdan kurtulduk. Onu bir daha görmedik."

"Bence o kadar sevinme anne Hazan geri geldi. Ve sana harika bir haberim var..." Aziz'in sözlerini tamamlamasına izin vermeyen Neslihan Hanım hemen atılmıştı. "Döndüyse ne olmuş yani, nasılsa sen evleniyorsun artık. Hem o da çoktan evlenmiştir. Anasının kızı nasıl olsa..."

"Ama ben anamın oğlu değilim Neslihan Hanım. O beğenmediğin babamın oğluyum."

"Ne demek şimdi bu?"

"Bu Soner beye haber et, kızına başka bir koca bulsun, diyorum. Şimdi evimden çıkıp git ve davranışlarının nelere neden olduğunu düşün."

"Aziz bunu yapamazsın, ben ne derim millete?"

"Beni ilgilendirmez anne. Nasıl bana sormadan o kıza evlilik sözü verdiysen şimdi kendi pisliğini kendin temizle." Odanın banyosuna doğru ilerlerken annesi onun önüne geçmeye çalışıyordu. "Bana bunu yapamazsın Aziz. O kızı yeniden görmene izin vermeyeceğim."

"Anne senden izin isteyen yok. Ha çok istiyordun ya evlenmemi ben gelinimi buldum merak etme. Yakında oğlunun düğününü göreceksin."

"Ölürüm de o kızla evlenmene izin vermem. O kızı gelinim olarak kabul etmem."

"İstediğini yapabilirsin. Şimdi benim işe gitmek için hazırlanmam gerek." Aziz annesinin tüm bağırıp çağırmalarına, tehdit savurmalarına rağmen umursamaz bir şekilde banyosunu yapıp hazırlanmış ve işe doğru yol almıştı. Sürekli annesinin sözlerini düşünüyordu. Hazan nasıl annesi yüzünden ondan uzaklaşırdı. Çıkmaz bir yolda olduğunu hissediyordu. Ofise giderek tüm toplantılarını iptal etmişti. Biraz olsun uzaklaşması gerekiyordu. Hafta sonu için arkadaşının tatil köyüne gitmeye karar verdi. Kimseye nereye gittiğini söylemeyecekti ve iki gün boyunca iyice düşünecekti. "Aziz bey, Ali bey sizinle görüşmek istiyor." Genç adam gelen adamı içeri davet ederken yerinden kalkarak ofisteki karşılıklı koltuklardan birine geçmişti.

"Ne buldun Ali?"

"Tahmin ettiğin gibi, işlerini baltalayan Soner Engin'den başkası değil."

"Anladım teşekkür ederim. Bundan sonrasını ben hallederim." Ali bir süre daha kaldıktan sonra ayrılınca Aziz de toparlanarak ofisinden çıkmıştı. Arabasına binip tatil köyüne doğru ilerlemeye başladığında kaderine hala inanamıyordu. Üç saatlik yol boyunca kendisine eşlik edecek olan İsmail hazar kaseti ile keyiflenirken düşüncelerinin toparlamaya çalışıyordu. Hem işi kurtulacaktı hem de yıllar önce sevdiği kadını... Hangisi daha ağır basıyor diye yüreğine sorduğunda ise yatırım olmasaydı bile Hazan'dan asla vazgeçemeyeceğini kalbinde hissediyordu.

***

Genç kız iki gün olmasına rağmen hala Aziz'den bir haber çıkmayışına içleniyordu. 'Kabul etmeyecek!' içinden bunları söylerken Murat'tan Aziz'in nişanlamadığını öğrenince bu düşüncede sıyrılmıştı. Gözleri yüksek pencereden dışarıda ki çiçeklere takılmış öylece düşünüyordu. Kapı zilinin çalınmasıyla dikkati dağılmıştı. "Hazan kızım bir kadın seninle konuşmak istiyor."

"Kimmiş Sonnur abla?"

"Neslihan Karayel'miş adı..." Hazan beklenen karşılaşmanın bu kadar erken olacağını düşünmemişti. Hafif gülümseyerek başını sallarken artık eskisi kadar güçsüz olmadığı için rahatlamıştı. Sonnur hanım Neslihan hanımı salona alırken Hazan büyük karşılaşma için cesaret topluyordu. Bakalım bu savaşın galibi kim olacaktı.

~6K<

Okuduysan vote, beğendiysen yorum yapmayı unutmayın. Yorumlara göre bölümler ilerleyecek. Sizce Aziz ve Hazan'ın hayatı nasıl olur?"

Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

618K 48.3K 5
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
191K 8.4K 32
♥UMUDUM AŞK♥UMUT SERİSİ -2-♥ Aşkın adresi, Umut serisi... Aşk için, âşık olup, aşk ile kalabilmek için ne kadar zamana ihtiyaç var? Aylar? Yıll...
239K 13.3K 25
Benim Küçük Gelinim kitabı ve Göremediğim Sen kitabından tanıdığınız Songül ve Cüneyt in hikayesi. Göremediğim Sen seri 3 GERÇEK SEVDA CAN YAKAR!!!
4.7K 921 47
DELİKIZ& BAY SAPIK ❤❤❤ Küçük kasabanın yakıcı güneşi belkide kiminim gönüldeki ask-i kiminin kalbinde yanan intikamı simgelerdi. Birgün kendini ko...