O BENİM ABIM

By yaren_1998

1M 28.6K 1.3K

Söz namustur bizde... Töreye karşı gelmek yoktur bizde Kaderdir töre Sen istesen de istemesen de yazılmıştır... More

1 . Bölüm (DÜZENLENDİ)
2 . Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7. Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
ALINTI...
17.Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22.Bolum
DÜĞÜN TELAŞI
İŞLER KARIŞTI...
TARİFSİZ ACI
NE YAPACAĞIM
ÇİRKİN CADI
BÜYÜK SAVAŞLAR BÜYÜK AŞKLAR
YENI BIR HAYAT
MUTLUYSAN MUTLUYUM
BEKLENMEYEN GELİŞMELER
ARDA
Yeni Bölümden Alıntı....
KORKUYORUM
DAYANAMAM
İZİN VERMEM
Ateş ve Su
Karanlık mı? Bitecek
Geri dönüş ve Özür
Buradasın!
Hayat Güzelleşiyor
ÇALSIN SAZLAR OYNASIN KIZLAR
Beklenmedik Bebek
HAYAT DEVAM EDİYOR
Varlığıyla Yokluğu Bir
Artık Yorulduk...
Özledim
İnadına Aşk ❤️
Zor günler
Sevdiğini kaybetmek!!!
Diren
Seni Bırakmam
Hesaplaşma Vakti
Alıntı
Adsız Bölüm 57
Duyuru
SAKİNLİK
60.bölüm
61. Bölüm
Duyuru
Mutluluk
Sen içimde bir yersin♥️
Duyuru
Hızla Akıp Geçen Zaman
Sevdaya baş kaldırılmaz
UMUT
Duyuru
FİNAL

AHMET AMCA

9.9K 335 14
By yaren_1998

Öncelikle herkese merhaba umarım beğenirsiniz yorumlarınızı da bekliyorum. Biraz uzun yazdım şimdiden haberiniz olsun :)  Bu arada zuhahal adlı hesabada takip edip yazmakta olduğu Gözlerindeki Sır adlı eserini okursanız sevinirim kendisi arkadaşım olur ve yazdıkları gerçekten güzel okulda çoğu kez beraber kitap planları kuruyorduk ve en sonunda o da başladı. Gerçekten iyi bir yazar okumanızı tavsiye ediyorum :D

iyi okumalar

"Artık vazgeçme vakti" dedikten sonra sinirle telefonu kapattım. Elim titriyordu resmen Ateş Arda'nın aradığını duysa yapacaklarını düşünemiyorum bile. Arda için ölüm vakti geldi demekti bu resmen kendi elleri ile ölümünü hazırlıyordu. Bu konuya artık bir el atmak lazımdı.İstanbul'da Arda'nın ve benim ortak arkadaşımız olan Cem'i aradım.

"Alo merhaba Cem ben Zeynep Zeyşan"

"aa nasılsın Zeynep uzun zamandır görüşemiyoruz"

"Evet kusura bakma. Haberin vardır belki evlendim ben"

"Evet duydum Arda söyledi"

"Bak Cem şuan bana kızgın olabilirsin ama ben kocamı seviyorum"

"Biliyorum Arda her şeyi anlattı bunun yalan olduğunu biliyoruz kocan olacak herif sana zarar vermiyor değil mi? Merak etme Arda seni kurtaracak"

"Cem! Sen ne saçmalıyorsun yok öyle bir şey Arda sana ne anlattı bilmiyorum ama ben gerçekten Ateş'i seviyorum sakın Arda'nın dediklerine inanma o beni elde edemediği için kafasında senaryolar kurup kurup duruyor"

"Ne diyorsun Zeynep kafam iyice karıştı"

"Bak Cem evet ben Ateş ile evlenmek istemiyordum ve zorla evlenecektim ama ben artık kocamı seviyorum bazı şeyleri yeniden keşfettim Ateş benim çocukluk aşkım ve artık kocam Arda'ya söyle bizden uzak dursun bi kaç gündür saçmalayıp duruyor başına bela açar"

"Tamam Zeynep onunla konuşacağım bir şey olursa ne olursa olsun yanındayım biliyorsun değil mi? Biz arkadaşız hala"

"Biliyorum Cem sen benim en iyi arkadaşımsın kendine iyi bak" dedikten sonra telefonu kapattım ve kendimi yatağa attım.Biraz sonra banyodan çıkan kocamı izlemeye başladım. Önce telefonunu aldı ve bir kaç görüşme yaptıktan sonra yanıma geldi.

"Zeyşan bugün biraz koşturacağım kusura bakma seni yalnız bırakacağım"

"İlk günden mi?"

"Ne yazık ki evet. Akşama kadar bir kaç şey halletmem lazım ondan sonra seni alacağım ve akşama basın toplantısı yapacağız ve herkese seni tanıtacağım" deyip beni ayağa kaldırdır ve elimi tutup döndürmeye başladı

"Zeynep Zeyşan Kayaer... Kayaer holdingin gizli varisi Ateş Kayaer'in küçük karısı..." dedikten sonra dudağıma bir öpücük kondurdu ve gülümsedi. Bazen onun bu duygu değişimlerine yetişemiyordum ama onu gülerken görmek her şeye bedeldi ve işte yine bana can katan gülümsemesiyle karşımdaydı. 

"Tamam o zaman Ateş Kayaer eşiniz sizi burada bekleyecek"dedikten sonra yanağına kısa bir öpücük kondurdum ve bavulların başına gittim. Lacivert bir gömlek siyah bir pantolon ve üstüne spor bir ceketle kombin yapıp eline verdim ve kocamın hazırlanması için kenara çekildim. Ateş hazırlandıktan sonra son bir kaç rötuş yaptıktan sonra onu yolculamak için kapıya doğru ilerledim.

"Sakın başka kızlara bakayım deme gözlerini oyarım"

"Biliyorum ama ne yazık ki gözüm senden başkasını görmüyor dedikten sonra saçlarımı öpüp odadan çıktı. Bense arkasından öylece kala kaldım. 

*************

Evet koca otel odasında tek başıma kalmış ve ne yapacağımı bilmez durumdaydım. Biraz telefonumla takılıyor  biraz kitap okuyordum. Sonra aklıma İstanbul'daki arkadaşlarım geldi. İstanbul'da takıldığım yerler acaba şimdi kimler vardı bizimkilerin yanında acaba sıklıkla gittiğim çay kafedeki köşem yine bana ait bir şekilde duruyor mudur?  Duruyordur her halde Ahmet amca kırmaz beni bi umut bekliyordur yine kitap kurdunu...

Ahmet amcayı özlemiştim orada onunla vakit geçirmeyi de cebimden telefonu çıkardım ve Ateş'i aradım. Bir kaç kere çaldıktan sonra açmıştı

"Efendim canım ne oldu?"

"Ateş ben burada sıkıldım dışarı çıkabilir miyim?"

"Nereye gideceksin ki? Hem bir kaç saat sonra geleceğim"

"Biliyorum ama gitmek istediğim bi yer var ne olur?"

"O zaman fazla vakit geçirmemek ve bizim çocuklardan birini almak şartıyla gidebilirsin"

"Çok teşekkür ederim. Seni seviyorum"

"Bende seni" dedikten sonra telefonu kapattım ve hazırlanmaya başladım. Ateş'in adamlarından Murat'ı peşime takarak Ahmet amcanın yerine doğru gitmeye başladık.

 Sahil kenarındaki bu küçük mekanı dışarıdan görmem bile beni heyecanlandırıyordu bir aydan fazladır buraya uğramıyordum ve burayı çok özlemiştim. İçeriye girmemiz ile etraftaki o mayhoş koku burnumu doldurmuştum. Çay kokuları ve tozlanmış raflardaki kitaplar harika bir uyumdu herkes bir şeyler okuyor veya konuşuyorlardı. Kısaca etrafı taradıktan sonra gözüm her zaman ki köşem olan cam kenarı en dip ve kitaplığın olduğu yeri bulmuştu. Tıpkı bıraktığım gibiydi Ahmet amca hiç bir şeyi değiştirmemişti o köşede ki her şey bana aitti. Yavaşça oraya ilerlediğimde kafenin çalışanlarından Şeyma koşarak yanıma geldi ve

"Zeynep gelmişsin" deyip sıkıca sarıldı bende ona karşılık verdiğimde burayı ve herkesi ne kadar özlediğimi anlamıştım. Murat daha fazla yanımda durmayıp dışarı çıktı. Ben ise yerime oturmuş ve çayımı bekliyordum. Şeyma elinde çay ile gelince daha fazla dayanamadım ve

"Şeyma Ahmet amca nerede?" soruyu sormam ile donmuştu sanki hiç sorma dermişcesine bir ifade vardı suratında başını öne eğdi ve bir şey demeden gitti. Bense ne olduğunu anlamamış ve içime dolan korku ile ayağa kalkmıştım. Etrafa bir kere daha göz attığımda Ahmet amcayı görememiştim. 

"Boşuna arama dedem yok" diyen küçük çocuğa döndüğümde suratındaki üzgün ifadeyi gördüm.

"Deden nerede peki?" dediğimde ağlamaya başlamıştı. 

"Sen o kızsın değil mi?" 

"Hangi kız?"

"Dedemin bahsettiği kitap kurdu olan kız" dediğinde başımı olumluca sallayıp gülümsedim. O ise benim masamın yanındaki raftan bir defter çıkarttı ve 

"Bu senin" deyip arka tarafta duran Necati abiye koştu. Necati abi Ahmet amcanın en büyük oğluydu. 

Defteri elime aldığımda ne yapacağımı bilmiyordum. Şeyma'nın yanına gidip

"Şeyma ne oluyor? Ahmet amca nerede?"

"Zeynep, amcam geçen hafta öldü ve o defteri sana vermemizi istedi" dedikten sonra gitti. Duyduğum cümle ile olduğum yere çöktüm. Ahmet amca ölmüş müydü? Hayır canım ölemezdi. Benim akıl hocamdı, sırdaşımdı bazı günler yanında ağladığım amcamdı o benim. Defteri elime aldığım gibi kendi köşeme çekildim ve okumaya başladım.

" Hoş geldin kitap kurdu kızım,

Geleceğini biliyordum sen buradan ayrı kalamazsın. Sen bunu okuduğunda ben yanında olamayacağım sözü ne kadar klişe olmuş olsa da öyle ne yazık ki sana söylemediğim bir hastalığım vardı. Senden ve etrafımdakilerden sakladım. Aslında sana söyleyecektim ama uzun zamandır gelmedin duyduğuma göre memlekete gitmişsin ve evleniyormuşsun. Senden hiç beklenmeyen bir şey bu ama sen akıllı kızsın vardır bir bildiğin Zeynep kızım beni tanıyorsun bende seni çok iyi tanıyorum bizim Necati'yi bilirsin kitaplarla arası hiç olmadı sense onun tam tersi bu kafeyle de kitaplarla da içli dışlıydın hep o yüzden benden sonra burası sana emanet ben Necati'ye her şeyi açıkladım burası artık senin. Sakın buradan vazgeçme burası büyük bir hazine biliyorsun okumak herşey demek bunu en iyi sen biliyorsun. Kitaplar insanın dostudur acılarını da sevinçlerini de aklındaki soruları da kitaplardan bula bilirsin bunu buradakilere öğreten sendin. Sana büyük bir yük veriyorum ama bu yükü kaldırabileceğine inanıyorum sen buraya aitsin bu kitapların arasında büyüdün ve eminim benim gibi buraya sahip çıkacaksın. Sakın ağlama tamam mı? Benim en değerli mirasım senindir. Keşke seninle daha çok vakit geçire bilseydik kızım ama kadar birilerinin göçme vakti gelmiş. Allaha emanet ol.

                                                                                                                                  Ahmet GÜÇLÜ                                      "

Mektubu okuduktan sonra ne süredir ağladığımı bilmiyorum ama Necati abinin yanıma geldiğinde ona sıkıca sarıldım.

"Ağla Zeynep rahatlarsın"

"Abi nasıl olur ne zaman oldu o benim İstanbul'daki tek dostumdu o benim buradaki limanımdı"

"Biliyorum Zeynep ama hepimiz bir gün öleceğiz"

"Necati abi peki geleceğimi nereden biliyordu? Gideli çok oldu ve ben ona veda bile etmedim"

"Çünkü o hiç bir zaman gittiğine inanmadı her zaman gelecek de ve bu köşeye kimse oturmadı. Burada bir tek o vakit geçirdi.  Ben babamı ilk defa böyle üzgün gördüm Zeynep o sana değer veriyordu bizde öyle artık burası sana emanet buraya beraber sahip çıkacağız Ahmet Güçlü'nün bu büyük mirasına sahip çıkacağız" dediğinde başımla onayladım. 

"Hadi şimdi git ve dinlen sonra gelirsin" dediğinde başımı sallayarak masadan kalktım ve kafeden çıktım. Murat'a dönüp

"Otele dönüyoruz" dedim ve arabaya geçtim. Bu aldığım haber gerçekten beni yıkmıştı. İstanbul'a ilk geldiğim zamanlar oldukça zorlanıyordum Mardin'i unutmak anılarım son vermek zordu. Ama okul çıkışı arkadaşlarımız ile Ahmet amcanın mekanına giderdik ve bütün stresimizi atardık. Bütün herkes tek tek gitmesine rağmen ben hep Ahmet amca ile kalmıştım. Her gün gelmeye çalışmış ve orada vakit geçirmiştim. Ahmet amca ise bana zor günlerimde yoldaş olmuştu.

Otele geldiğimizde gözlerimdeki yaşları sildim ve arabadan indim. Odaya çıktığımda ilk önce duşa girdim ve aklımdaki bu olayı unutmaya çalıştım en azından bu akşamlık unutmalıydım Ateş'in yanında üzgün olmak istemiyor tam tersine dik durmak istiyordum. Hızla duş aldıktan sonra saçlarımı kurulamaya başladım. O sırada kapının açıldığını gördüm gelen Ateş'ti ayağa kalktığımda hemen yanıma gelip

"Ne oldu? Neden ağladın? Murat kötü olduğunu söyledi" dediğinde sıkıca Ateş'e sarıldı ve

"Ahmet amca ölmüş"

"Ahmet amca?"

"İstanbul'daki limanım" dediğimde saçlarımı öptü ve

"Anlatmak istersen dinlerim"

"Şuan anlatırsam ağlarım akşam senin aynında dik durmam lazım" dediğimde saçımı bir kez daha öptü ve 

"Ne zaman istersen dinlerim istersen toplantıyı iptal edelim"

"Olmaz gerek yok bunun için bütün gün koşturdun bu akşam yapalım bitsin" dediğimde bana sarıldı ve

"Tamam o zaman hazırlanalım" dedi ve kendi banyoya girdi bende saçlarımı hafif dalgalandırdım ve makyajıma yapmak için malzemelerimi masaya çıkardım. Elbisemi de yatağa çıkardım. Ben makyajımı bitirdiğimde Ateş banyodan çıkmıştı. O takımını giyinmeye başlarken bende elbisemi alıp banyoya geçtim ve orada son rötuşları yapıp elbisemi giydim.  Çıktığımda Ateş'te hazırdı. Ona yaklaşıp kravatını düzelttikten sonra

"Çok yakışıklı oldun"

"Sende çok güzel" dedikten sonra dudağını küçük bir öpücük kondurup çantamı aldım ve Ateş'e

"Çıkabiliriz"

"Tamam ama üstüne bir şey mi alsan?"

"Neden?"

"Sırtı açık üşütüp hasta olursun"

"Bir şey olmaz kocacım hadi çıkalım"

"İyi inşallah sorunsuz biter bu gece " dediğinde gülümsedim ve ayakkabılarımı giyip odadan çıktım. 

**********************

Büyük bir salonda bir sürü flaş patlıyordu böyle bir şeye oldukça yabancı olan ben çareyi Ateş'in koluna sarılmakta buluyordum. Sahneye çıktığımızda Ateş konuşmasını yaptı ve beni tanıştırdı sıra sıra soruları cevaplıyorduk.

"Evleneli ne kadar oldu?"

"Daha yeni evlendik 1 hafta falan"

"Eşinizin yaşı kaç"

"18 yaşında"

"Çok genç değil mi? Başka bir şey mi var ?"

"Evet genç evet başka bir şey var kendisi benim çocukluk aşkım daha fazla dayanamadık ve evlendik" dediğinde utançtan kıpkırmızı olduğuma emindim. Ateş'e bu halime gülüyordu.

"Eşinizde size aşık mı?"

"Bunu kendisi cevaplasın"

"Aşık olmasam burada işim ne arkadaşlar" dediğimde hepsi bir anda gülmeye başlamıştı.

"Eşiniz okuyor mu? Şirket ne olacak? Artık İstanbul'da mısınız...." ve nice soruları cevapladıktan sonra bir masaya oturduk ve şirketin başta gelenleri de aramıza katıldılar ve şirket ile ilgili görüşmeler başladı. Hiç bir zaman sevmediğim bu konuşmalar arasında oldukça sıkılmıştım. Ateş'te bunu anlamış olacak ki

"Artık gitsek iyi olur herkese iyi akşamlar" dedikten sonra elimden tutup dışarı çıktık. Dışarı çıkmamız ile derin bir nefes aldım o ise bu halime gülmekle meşguldü. Arabaya bindiğimizde otele gitmediğimi anladım.

"Nereye gidiyoruz"

"Konuşmak için uygun ve güzel bir yere" dediğinde bugün öğrendiğim haber yine aklıma geldi ve gözlerim dolmaya başladı. Araba durana kadar konuşmadık. Sahil kenarına arabayı park ettikten sonra dışarı çıktık.Soğuk havayı vücudumda hissedince istemsiz olarak üşümüştüm ve Ateş hemen

"Ben sana demiştim üstüne bir şey al diye" dedikten sonra ceketini çıkartıp üstüme örttü. Bense yakındaki bir banka oturup manzarayı izlemeye başladım. Ateş hiç bir şey demiyordu benim anlatmamı bekliyordu. Bense nereden başlayacağımı dahi bilmiyordum. Ateş'e bakmadan konuşmaya başladım.

"Bugün seni arayıp izin aldıktan sonra İstanbul'da her zaman gittiğim bir kitap kafe vardı oraya gittim. Oranın sahibi Ahmet amca aynı babam gibiydi. Mardin'den ayrıldıktan sonra zor zamanlar geçirdim. İstanbul Mardin gibi değildi. Sizleri unutmakta zaten oldukça zordu. Bu esnada bütün dertlerimi dinleyen bana liman olan bir tek Ahmet amca vardı birde onun o muhteşem kafesi... İşte bu gün oraya gittim ve Ahmet amcanın öldüğünü öğrendim bir de bana bıraktığı mektup vardı. Geri geleceğimi biliyordu Ateş beni çok iyi tanıyordu." dediğimde akmakta olan göz yaşlarım hızlanmıştı.Ateş ise sıkıca bana sarılmıştı.

"Al oku" dedikten sonra çantamdaki mektubu çıkartıp Ateş'e verdim ve denize bakmaya devam ettim.Ateş mektubu okuduktan sonra

"Orası senin için değerli değil mi?"

"Orası benim sizin dışınızdaki dünyam"

"O zaman oraya sahip çıkacağız Zeyşan" dediğinde şok olmuş bir biçimde

"Ama nasıl?"

"İstanbul'da ki şirketimiz gün geçtikçe büyüyor burada yaşama ya ne dersin?"

"Peki ya Mardin?"

"Orada babam var Bora var onlar hallede bilir. Sende burada kafe ile ilgilenirsin" dediğinde sıkıca sarılıp ağlamaya başladım

"Ateş seni çok seviyorum bu benim için çok önemliydi çok sağol Ateş"

"Bende seni seviyorum kitap kurdu olan çirkin cadı" dediğinde gülümsedim ve daha sıkı sarıldım.

****************************

Ertesi sabah erkenden kalkıp hazırlandım. Yatağın içinden bana bakan Ateş'e

"Hadi kalksana"

"Nedenmiş?"

"Çünkü seni dükkanıma götüreceğim. Ayrıca Ahmet amcayı ziyaret edeceğiz"

"Tamam tamam kalktım" dediğinde gülümsedim ve kocamın kolundan tutup onu banyoya yolladım. Telefonu elime alıp gazetelere baktım ve manşetleri okuyunca oldukça şaşırdım.

GİZLİ VARİS EŞİ İLE BASIN TOPLANTISI YAPTI!

ÜNLÜ İŞ ADAMI EŞİNİN ÇOCUKLUK AŞKI OLDUĞUNU SÖYLEMESİ HERKESİ ŞOK ETTİ!

YENİ EVLİ ÇİFT OLDUKÇA MUTLU!

KAYAER HOLDİNG GİTTİKÇE BÜYÜYOR! ÇAPKIN VARİS ARTIK EVLİ VE BİRBİRLERİNE DELİ GİBİ AŞIKLAR!

bu haberleri okuyunca gülmeye başladım. Gerçekten  artık herkes bizi tanıyordu. Ben gülerken telefonum çalmaya başladı. 

"Alo?"

"Herkes öğrendi haa yakında ayrılık haberiniz çıkınca ne olacak bakalım?"

"Arda ne saçmalıyorsun sen yeter artık düş yakamdan"

"Aaa Mardin güzeli yapma böyle beni hala sevdiğini biliyorum. Korkma Ateş'e zarar vermem ama senden vazgeçmeyeceğim. Sakın bir daha Cem'i arama ona da beni ayrı yolda bırakmanın hesabını soracağım" dedikten sonra telefonu kapattı. Sinirlerim oldukça gerilmişti ve ben telefonu duvara fırlatıp

"Allah belanı versin Arda! Ne istiyorsun benden!"

"Arda mı?!" eyvah Ateş ona ne diyeceğim şimdi?




Ve son :) Nasıl buldunuz ? 







Continue Reading

You'll Also Like

229K 15.1K 41
... En iyiler: #1 - b×b #1- gay #1- boyslove #2 - lgbt #2 - mpreg #2 - interseks #7 - bl #5- eşcinsel
935K 51.9K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
MAHKUM By F"

General Fiction

509K 21.6K 25
Leyla, yattığı hastane odasında ölümü bekleyen bir kadındı. Yalnızlığında boğulmasına ramak kala eline aldığı telefondan bir numara salladı. Ve salla...
Leyla By Jutenya_

General Fiction

1.3M 76.5K 37
İhanet kategorisinde 1. Sırada Adam dehşetler içerisinde karısını izliyordu. Karısı kırdığı aynanın sivri bir parçasını almış. Boğazında tutuyordu...