GECENİN FAZ'I

By mahurmavi88

563K 21.8K 8.5K

Tam arkamdaydı. Ellerimi ve gözlerimi bağlasa da varlığını fazlazıyla hissediyorum. Sapıkça olduğundan şüphel... More

BÖLÜM 0- BAŞLANGIÇ
BÖLÜM 1- KELEBEK
BÖLÜM 2- AVCI
BÖLÜM 3- HİSSETMEK
BÖLÜM 4- TEHLİKELİ DÖVÜŞ
BÖLÜM 5- KARŞILAŞMA
BÖLÜM 7-İKİ ADAM
BÖLÜM 8- GRİ
BÖLÜM 9- İSTEMEK
BÖLÜM 10- GÜÇLENEN BAĞ
BÖLÜM 11- ACI GEÇMİŞ
BÖLÜM 12- KIŞKIRTMA
BÖLÜM 13- RÖVANŞ
BÖLÜM 14- KAYIP SAAT
BÖLÜM 15-ÇAYIN DERDİ
BÖLÜM 16- HİÇ AŞIK OLDUN MU?
BÖLÜM 17- YEŞİL
BÖLÜM 18- SENORİTA
BÖLÜM 19- GERÇEKLER ACIDIR
BÖLÜM 20- YAZ'IN HÜZNÜ
BÖLÜM 21- BASKIN BASANINDIR
BÖLÜM 22- EYLÜL ETKİSİ
BÖLÜM 23- KAYBETME KORKUSU
BÖLÜM 24- BİR ŞANS VER
BÖLÜM 25- KEVAŞE DİYE KİME DENİR?
BÖLÜM 26- ÖZLEMİN KOKUSU
BÖLÜM 27- ACI YAKINLAŞMA
BÖLÜM 28- YORGUN YILLARIM
BÖLÜM 29- MİSİLLEME
BÖLÜM 30-KORUMA İÇGÜDÜSÜ
BÖLÜM 31- KASIK BÖLGESİ NEDİR, NEDEN ORAYA VURULUR?
BÖLÜM 32- KASIM'DA DİYORUM, AŞK...
BÖLÜM 33- TAHAMMÜL SINIRLARI NASIL İHLAL EDİLİR?
BÖLÜM 34- BİR SARHOŞUN İTİRAFLARI
BÖLÜM 35- ATEŞ VE BUZ
BÖLÜM 36- UTANÇ DUVARI
BÖLÜM 37- GİZEMLİ ADAM
BÖLÜM 38- ÇARESİZLİĞİN TADI PAS GİBİDİR
BÖLÜM 39- ''SOYUN''
BÖLÜM 40- TAKLİTÇİ
BÖLÜM 41- SÖYLEYEMEDİM...
BÖLÜM 42- KIR ZİNCİRLERİNİ!
BÖLÜM 43- HALA SEVİYOR MUSUN?
BÖLÜM 44- KABULLENME SANCISI
BÖLÜM 45- KANLI İŞLER
BÖLÜM 46- ERİK DALI
BÖLÜM 47- DÖVMEYİ BİLİYOR!!!
BÖLÜM 48- SİNEK VALESİ
BÖLÜM 49- BİR KÜÇÜK KABAN MESELESİ
BÖLÜM 50- YALANCI VE APTAL
BÖLÜM 51- CESUR'UN AŞKI
BÖLÜM 52- ''SEV BENİ...''
BÖLÜM 53- "GÖMLEĞİMİ ÇIKAR!"
BÖLÜM 54- ÇİLEK DUDAKLAR
BÖLÜM 55- "İZ'İMİ GÖRMEK İSTİYORUM!"
BÖLÜM 56- ''O BENİM!''
BÖLÜM 57- İLK İHTİYAÇ
BÖLÜM 58- BORNOZ VAKASI
BÖLÜM 59- HAZ EVRELERİ
BÖLÜM 60- SERTLİĞİN TANIMI
BÖLÜM 61- "BUNU SEVDİN Mİ?"
BÖLÜM 62- BAM GÜM!
BÖLÜM 63- SON DEĞİL, BAŞLANGIÇ
BÖLÜM 64- GERİ SAYIM
BÖLÜM 65- PİŞMANLIKLAR
BÖLÜM 66- ISLANMAK
BÖLÜM 67- TEHLİKELİ ANLAŞMA

BÖLÜM 6- ZEVK KULÜBÜ

15.6K 398 226
By mahurmavi88

Bölüm şarkıları,

Black Eyed Peas, Ozuna, J. Rey Soul - MAMACITA
Dua Lipa, Break My Heart
Dua Lipa, Blow Your Mind
Diplo, French Montana & Lil Pump ft. Zhavia Ward - Welcome To The Party
SAINt JHN - "Roses" Imanbek Remix
KRYPTO9095 FT. D3MSTREET WOAH
Shaggy ft Sean Paul - Hey Sexy Lady
50 Cent, Candy Shop.
Los Del Rio - Macarena
Elvis Presley - Jailhouse Rock
Queen - We Will Rock You Lyrics
Revart, Ara Ver
Camilla Cabello, She Loves Control
Shakle Habetek
Tarkan, Acımayacak
Bishop Briggs - River (DJ Alejandro Bachata Remix)
Whethan, Dua Lipa, Hight

&&

Merdivenlerden indiğimde Kaan beni baştan aşağı süzdü. Hoşlanmamıştı halimden.

"Lisa elbise giy demiştim."

Üstüme bakıp, ceketimin yakalarını tuttum. Turuncu takım giymiştim. İçime de kalp yaka, siyah büstiyer. Ten rengi topuklularımla da tamamlamıştım. Oldukça şık ve renkli görünüyordum aslında. Ama Kaan hep bacak görmek istiyordu.

"Taze bitti."

"Lisa ne diyorsun?"

"Diyorum ki takımımın nesi var?"

"İşe gitmiyoruz. Aile yemeği bu Lisa. Şu üniformalarını bari böyle akşamlarda çıkarsan?"

"Gayet şık ve güzel görünüyorum. Senin hep dediğin gibi, neydi o kelime? Hıh, buldum özenli! Özenli görünüyorum." Makyaj bile yapmıştım. Şeftali tonlarındaki farlar ela gözlerimi parlatmıştı. Kaan bıkkınca omuz silkti. Mükemmelliği arkasında onu takip ederken kapıya yürüdü. Bende peşinden çıktım.

Anne baba ziyaretini uzun zamandır yapmıyorduk ve bizi yemeğe çağırmışlardı. İçimde anlamlandıramadığım bir sıkıntı vardı. Gitmek hiç istemiyordum. Kendi kendimi kötüyü çağırma diye telkin ettim ve Kaan'la birlikte arabaya bindim.

Yol boyunca sessizdik. Kaan havuzda bana saldırdığından beri uzak duruyordu benden. Ve çok düşünceliydi bu aralar. Şirketin parasını kumarda kaybettiği için normal tabi tutuşması. Müstahak derdim ama ucu bana dokunuyor. Arkasını toplamak zorundayım. Yani o Natch denen markanın CEO sunu ikna etmek zorundaydım.

Kılıçlar Holding'in en baş Kılıç'ı, Haluk Kılıç'ın saray yavrusuna giriş yaptık. Bir dizi gereksiz, tablolardan, biblolara, avizelere kadar uzanan varaklardan geçip yemek masasının olduğu geniş salona girebildik. Ve içimdeki huzursuzluğun sebebini anlamıştım. Çünkü masada iki adet sıkıntı oturuyordu.

Gözlerim Kaan'ı buldu. Burnundan soludu. Onun da haberinin olmadığını anladım böylece.

Korhan ve Elvin Kılıç.

Kaan'ın amcasının çocukları.

Sözlükte baş belası kelimesinin tanımında bu ikisinin ismi yazıyordu. İkisini de sevmezdim. Ve bu gece eziyet olacaktı. Masaya yaklaşıp selam verdik.

"Baba, bu gece canım kuzenlerimin de burda olacağından bahsetmemiştin." dedi Kaan, gözlerini Korhan'a dikerken.

"Hoşgeldin kuzen. Bir anda gelişti buraya gelmemiz." diye atladı Korhan. Yerimize otururken Canan Kılıç konuştu.

"Ailecek yemek yemeyeli uzun zaman olmuştu." Bunu söylerken gözlerini bana dikip imalı bir şekilde omzunu kaldırması gecenin tahmin ettiğimden daha uzun süreceğini fısıldadı kulağıma.

Yaşına uygun etek boyu ve ipek gömleğinin üstündeki vazgeçmediği broşlarından biriyle yine kurulmuştu Haluk Kılıç'ın yanına sayın Canan Kılıç. Normalde benimle anlaşırdı ama son altı aydır onlara çocuk vermeye niyetli olmadığımı anlamıştı. Cemiyette de bende sorun olduğuna dair dedikodular çıkmıştı. Haliyle şu an benden hiç hoşlanmıyordu. Ama ben malum takmam...

Haluk Bey, servisi başlattı. Ve servis işi bitmeden kimse konuşmadı. İlk lokmamı ağzıma atmıştım ki Haluk Bey Kaan'a bir soru sordu.

"Natch firmasıyla görüşmeler nasıl gidiyor Kaan?"

Kaan öksürdü cevap vermeden önce. "İyi baba." Cevap mı şimdi bu Kaan? Haluk Bey baştan aşağı süzdü Kaan'ı memnuniyetsiz şekilde. Yüzündeki kırışıklar daha da belli olmuştu bu hareketiyle. Korhan araya girdi.

"O şirket benim portföyüme çok uygun. Yardım edebilirim kuzen."

Kaan öfkeyle yumruğunu sıktı masanın altından. Cevap vereceği sırada lafı babası tarafından kesildi.

"Korhan'ın bağlantıları işimize yarayabilir. Yarın mutlaka holdinge git Korhan."

Bir babanın devamlı oğlunu ezmesinden daha çok tiksindiğim bir şey varsa o da yeğenini başımıza musallat etmesidir. Ki Korhan sakız gibi, hatta şeker gibidir. Yapıştı mı çıkmaz, bi de her yeri şire yapar! Masanın ortasına oflamamak için epey kasımı kullanmış olmalıyım ki sopa yutmuş gibi oturuyorum. Elvin'in koyun gözlerini belerterek cıvıldamasıysa kulaklarıma işini bıraktırdı.

"Evet, Korhan gidelim. Bana da iyi bir gezi olur. Hem Lisa ve Tutku'yu çok özledim. Öğlen de beraber yemeğe çıkarız değil mi canım?" dedi bana dönerek. Gülümsedim. "Tabi ki Tutku geldiğini öğrenince çok sevinecek." Belki içkisine zehir karıştırabilir. İyi bir sevinç gösterisi gibi geldi o an.

"Olur, tabi gideriz Elvin. Kaan'cım istersen CEO'yla hemen bir toplantı ayarlayalım." diye devam etti Korhan.

Kaan'ın barut gibi olduğunu görüyor ama müdahale edemiyordum.

"Gerek yok. Biz hallederiz. Ama yine de gelmek istiyorsan, gelebilirsin tabi kuzen." dedi Kaan samimiyetten uzak bir ses tonuyla. Neyse ki kafasına henüz tabak fırlatmamıştı. Sessizlikle devam eden yemeğin bitmesiyle rahat bir nefes aldım. Koltuklara geçerlerken çamaşır ipi gibi gerilmiş sinirlerimi rahatlatmak için izin isteyip lavaboya gittim.

Kapıyı kapatıp suyu açtım ve o sırada kapı pat diye açıldı. İstifimi bozmadım. Tabi o an klozetin üstünde içimdeki kötülükleri atıyor olsaydım da bu kadar sakin olur muydum bilmiyorum. Yüzümü yıkamayı bitirdim ve elimde kalan suyu boynuma sürdüm ferahlamak için. Bugün yine çok sıcaktı. Havluyla yüzümü kuruladım ve kapıya yaslanmış beni dikizleyen Korhan'a çevirdim bakışlarımı.

"Burası lavabo Korhan. Kapı çalmadan girilmeyecek olan yerlerin en önemlilerinden. Bu terbiyeyi 5 yaşında falan almış olman gerekiyordu." dedim sakince.

Mavi gözleri sırıtınca küçüldü ve sol gözünün altındaki beni kayboldu. Siyah, çubuk gibi saçları düzgün taranmıştı. Kaan'dan daha uzun ve daha zayıftı. Kaan kadar yakışıklı değildi ama bir çok kadını sıraya dizebilirdi. Ve apansız şekilde bana karşı bir düşkünlüğü vardı. 'Yenge düşkünlüğü.' Düşünmüyor değilim Aşk-ı Memnu'yu fazla mı izledi acaba?

"Seni özledim Lisa."

"Tüh aksi gibi bende seni masada gördüğümden beri çok bedbaht bir kadın olduğumu düşünüyorum."

"Çok gerginsin Lisa. Kaan hala seni tatmin edemiyor mu?"

"Bence bu konuşmaya hemen bir son ver Korhan." dedim ve kapı koluna elimi uzattım. Tam çıkacakken kolunu kapıya koydu. Bir önümdeki kola bir maymun gibi sırıtan suratına bakım.

''Çek şu kolunu yoksa... "

Üstüme eğildi ve dudaklarıma bakarak, "Yoksa ne?" dedi.

Bu erkeklerin uzun boylarının avantajını kullanarak kadınları sıkıştırmaları sorunsalı nedir ya? Bu konu hakkında bir makale yazılmalı bence.

Geri çekilmek benim doğama aykırıydı. Bu adama dokunmak istemiyordum ama maalesef bu zevki yaşayacaktı. Elimi göğsüne koydum ve ona cevap verirken sertçe ittim geriye doğru.

"Yoksa o kolunu kırıp bacak arana sokacağım." dedim sakince. Açılan aramız bana nefes verdi ama bu adam utanmazdı, susmuyordu.

"Kaan'ın ne kadar şanslı olduğunu hiç bir zaman anlamayacak olması ne üzücü." Dudaklarımı yaladım ve düşünüyor gibi yaptım.

"Korhan şey yapsana sen, ağla. Madem bu kadar üzülüyorsun iyi gelir, içini boşaltırsın."

"İçimi boşaltmak için çok daha iyi seçeneklerim var Lisa."

"Ne tesadüf benim de seni öldürmek için çok değişik seçeneklerim var. Hangisini seçsem acaba?" dedim sinirlenmeye başlamıştım. "Dudaklarımı oku, siktir git Korhan! Hecelememi ister misin?"

Kolunu çekti. Ve bende çıktım lavabodan. Kaan'la burun buruna gelmeseydim iyi olabilirdi tabi.

"Nerdesin sen?" demesiyle arkamdan Korhan'ın çıkması eşittir daha fazla bok çukuru! İkimiz arasında gidip gelen gözleri sessiz uyarılarını sürdürürken Korhan, Kaan'ın damarına basacak şahane bir ortam bulmuştu. Elbette kullanacaktı.

"Sohbet için teşekkür ederim yengecim." dedi dudağının kenarını kaşıyarak. "Çok iyi geldi."

Şerefsize haddini bildirmek istedim ama Kaan boğazına sarılmıştı bile Korhan'ın.

"Korhan yemin ederim gözümü kırpmadan seni gebertirim! Bir daha seni karımın etrafında görmeyeceğim anladın mı?" Korhan nefes alamıyordu. İçimin birazcık soğuduğunu itiraf etmeliyim. Ama Kaan'ın bir yerde durması gerekiyordu. Aynı damara on saniye daha baskı yaparsa adam bayılacaktı. Bunu içerdekilere anlatmak zor olurdu. Eğilip Kaan'ı çektim. Elleri gevşedi ve Korhan nefes aldı. Onu duvara itip tekrar tısladı Kaan, "Anladın mı lan?" Başını salladı Korhan ve tensel temas bitti. İkisine arkamı dönüp yürümeye başlamıştım ki Kaan bana yetişip kolumu çekti ve beni durdurdu.

"Bak bu kolumu tutup çekmelerin fazla olmaya başladı. İnsan gibi konuş Kaan." Yoksa seni yere yapıştıracağım! Daha çok sıktı kolumu.

"Bu konuyu konuşacağız Lisa!" Kendi kuzeninin ne mal olduğunu biliyordu, benimle ne konuşacakmış acaba? Kolumu sertçe çekip içeri girdim.

Girmeseydim keşke, sonraki bir saat bebek muhabbeti dinledim çünkü. Kalp kırmamaya çalışarak verdiğim kısa cevaplar Kılıçların iki büyüğünü pek tatmin etmedi. Daha fazla dayanamayacaktım ki beni Kaan kurtardı ve şükürler olsun eve dönüyorduk. Ama erken sevinmiştim çünkü ceketimi ve ayakkabılarımı çıkarır çıkarmaz Kaan yatak odama daldı. Çıkardığım ayakkabılarımı kenara koyarken yavaşça doğruldum. Bunlarda kapı çalmama genetikti anlaşılan.

"Ne işin vardı Korhan'la tuvalette Lisa!"

"Ortaklaşa klozeti kullanalım dedik." Kollarımı bağlayıp sakince konuşmuştum. Üstüme yürüdü.

"Lisa!"

"Onun peşimden gelip tıpkı senin gibi içeri daldığını çok iyi biliyorsun!" dedim bakışlarına karşılık verirken.

"Neden izin verdin? Hoşuna mı gidiyor ilgisi?"

Sertçe ittim onu. "Siktirip gitsene Kaan sen! Kene gibi yapışıyor üstüme senin o kuzenin, bu neden hoşuma gitsin? Benim ego problemim olmadığını çok iyi biliyorsun!"

Derin bir nefes aldı. Çünkü böyle olduğu aşikardı. Herhangi bir Kılıç ilgimi çekmiyordu benim. "Sana dokunmaya çalıştı mı?" dediğinde güldüm.

"Öyle bir şey yapsaydı o tuvaletten sağlam çıkar mıydı sanıyorsun?"

"İstediğin kadar dövüş dersleri almış ol Lisa, bir erkeğe karşı koyamazsın."

Sabır çektim. "Bana dokunmayı denesene Kaan! Seni nasıl tortop edip kapının önüne atıyorum, görmüş olursun."

"Komik olma, istesem bana karşı koyabileceğini mi sanıyorsun gerçekten?"

"Dene."

Gözlerimde aradı ciddiyetimi ve yaklaştı bana. Bileklerimi tuttu ve dudaklarıma eğildi. Bileklerimi içeriden çevirip ellerinden kurtuldum ve göğsüne avuçiçimle sert bir darbe indirdim. Tam ciğerlerine gelmişti darbem. Anlık nefesi kesilecekti. Yere düştü. Bunu sevmiştim. Etrafından dolandım ve balkona çıktım. "Kapıyı çıkarken kapat Kaan." dedim.

Hava burda daha serindi. Karşı eve baktım. Yine bir izlenme hissi vardı içimde. Dikkatle baktım ama tüm pencereler kapalıydı ve perdeleri çekiliydi. Hiç ışık yoktu. Bir anda beni çevirip balkon korkuluklarıyla kendisi arasında sıkıştıran Kaan'a dönmemle dikkatim karşı evden koptu. Dizimi kaldırdım aramıza tampon yapmak için, tuttu ve beline çekti. Arkamdaki korkuluklara elimi geçirdim ve kalçamı korkuluklara kaydırdım. Hala sıkıca tuttuğu bacağımdan güç alarak karın boşluğuna yumruğumu geçirdim acımadan. Nefesi bir kez daha kesildi. Eli gevşedi. Korkuluktan elimi çekip omuzlarına bastırdım, öne doğru eğilmiş Kaan'ın sırtına çıktım tek hamlede. Dirseğimi ensesine geçirdim, yüz üstü yere yapıştırdım. Geri çekilip hamle yapmasını engelledim. Ayağa kalktı ve tekrar elini uzattı. İki elini de ustaca uzaklaştırdım ve arkasında tam belinin boşluğunda sabitledim. Geriye doğru eğildi bedeni.

"Bana kimse dokunamaz Kaan." dedim onu sıkı sıkı tutarken.

"Ne yaptığın hakkında hiç bir fikrin yok Lisa." dedi. Ses tonu hiç hoşuma gitmemişti. Sustum ve devam etti. "Beni cezbediyorsun. Hem de fazlasıyla." Onu duvara doğru ittim.

"Çık odamdan! Hemen!"

Dönüp bana gülümseyerek baktı ve çıkıp gitti. Balkondaki sandalyeye tekme attım. Bu iş ciddileşmeye başlıyordu. Kaan'la yollarımızı ayırmamız gerekiyordu. Bana havuzda saldırmıştı ve az önce açık açık arzuladığını söylemişti. Demek ki onu havuzda ikna edememiştim.

İçeri girip ışığı kapattım. Karanlık iyiydi. İçimi yansıtıyordu şu an. İçeri giren tek ışık sitedeki ışıklardan süzülen loşluktu. Giysi dolabımı açtım. Balkonumla paralel şekilde yatağın diğer yanındaydı dolap, açıp pijamalarıma bakarken turuncu pantolonumu aşağı indirdim ve elimi arkaya atıp büstiyerin fermuarını açtım. Hızla giyindim ve önümü döndüğümde tam karşımdaki evde, perdenin hareket ettiğini farkettim. Umarım bir camı açık kalmıştır, rüzgardan kıpramıştır ve o perdenin arkasında kimse yoktur.

&&&&&&&

&&

"Ne? Hayır, dönmedi de bana!" diye cırladı Tutku. Şirkette odamdaydık. Siyah deri eteği ve beyaz gömleğiyle yine sıra dışı görünüyordu Tutku. Söverken bile. Ki şu an çok haklıydı. Sövdüğü kişi o cırtlak sesiyle odama daldığında bende sövmüştüm.

Koyu pembe pileli etekle içeri dalan kişi Elvin Kılıç'tan başkası değildi. Bu renk bu kıza yasaklanmalıydı.

"Bebekler napıyorsunuz? Sizi ne kadar özledim bir bilseniz! Eee nerde yiyoruz yemeği?"

Tutku çaresizce baktı bana. Bu kız için görümce diye bahsederdi. Yani tamamen beni suçluyordu. Yapmacık bir şekilde gülümsedim.

Başka ne yapabilirdim ki?

Restorana giderken yol boyunca Tutku, Berk'e ulaşmaya çalışmıştı. Onu da çağırmış ve şimdi de rezil olacağını düşünüyor, Berk'in Elvin'i tanıdığı an arkasına bakmadan kaçacağına emin görünüyordu Tutku. Ama telefonu kapalıydı, ulaşamamıştı ve tedirgince oturdu. Sipariş verdik. Yemekler geldi. O an bir ses duyduk.

"Geciktim, üzgünüm." dedi Berk, Tutku'nun beline elini koyarak.

Tutku cevap verecekken, Elvin ve Berk göz göze geldi.

"Berk!" diye bağırdı Elvin. Bu kızın her tepkisi abartılıydı.

Tutku gözlerini Berk'le, Elvin arasında getirip götürdü. Elvin ayağa kalkıp Berk'in resmen üstüne atlamış ve yanağına ıslak bir öpücük bırakmıştı.

"Seni çok aradım, Berk. Neden dönmedin aramalarıma?"

Berk doluya yakalanmış serçe gibi bakıyordu Elvin'e.

"Ben, ee..." Kekeliyordu ve Tutku'ya döndü. Zavallı Berk! O baktığın kız seni cehenneme yollayacak olan kişi.

Elvin bize döndü. "Siz nerden tanıyorsunuz Berk'i?" diye sordu.

"Hiç bir yerden." Dedi Tutku ve Berk'e döndü öfkeyle. Elvin yerine otururken Berk'e sessizce sövdü.

"Kaybol Berk!" Kaçarak uzaklaştı Berk. Elvin tüm bu melodramı kaçırmıştı pembe eteğiyle yerine oturmaya çalışırken. Kafasını kaldırıp giden Berk'e baktı.

"Aaa Berk! Nereye gitti bu çocuk şimdi?" İkimizde cevap vermedik. Bu kız cidden saftı. Çünkü ağzını açıp, Berk'i anlatmaya başladı.

"Yurtdışındayken bir partide tanıştık Berk'le. Çok içmiştik ve kendimizi yatakta bulduk. Lisa sen evlisin kulaklarını kapat." dedi Tutku'ya döndü sonra. Evliler bekar muhabbeti yapamaz diye bir kural mı vardı?

"Tutku, yatakta bir harika bu adam. Ama sabah uyandığımda kaybolmuştu. Çok aradım ama bir türlü telefonuna ulaşamadım."

Elimi ağzıma kapatmış, gülmemeye çalışıyordum. Berk'ten umutluydum be! Yasssık oldu çocuğa. Tutku önündeki içki bardağını fondip yaptı ve ayağa kalktı.

"Ben tuvalete gidiyorum. Kan döksem, ay pardon su döksem iyi olur." dedi ve sertçe itti sandalyeyi. Bende peşinden kalktım. Tuvalete girip deyimi yerindeyse böğürmeye başladı arkadaşım.

"Ben nasıl Elvin'le yatabilmiş bir adamla olabilirim, hem de beş defa!"

"Siz iki defa görüşmemiş miydiniz Tutku?"

"Dedi ya adam iyi diye!" Gülme Lisa! Gülme! Tutku beni öldürecekmiş gibi baktı.

"Tamam Tutku, gariban içkiyi içince ne bilsin, yatmış işte bu kızla."

"Saçmalama Lisa! O kızla içkiliyken bile yatılmaz. Zeka yoksunu Berk! Ben nasıl Elvin'in eskisiyle... Ayy, çıldıracağım!"

Bugün biter miydi?

"Bak ne diyeceğim. Bugün bizim olayı yapalım. Ellerim kaşınıyor." dedim anında modu yükselen Tutku gülümsedi bana.

"Bu sefer kesin mi?"

"Kesin, Avcı beni takip etmiyor artık." dedim ve o ikna olmuş halde telefonunu, çantasını alıp çıkıp gitti restorandan.

Bense sabır diledim, ne yapacağım başka? Geceyi düşünüp gevşemeye çalıştım. Gece yapacaklarımı düşündükçe damarlarıma zevk dalgaları yayılıyordu. Yüzüm Elvin'e bakıyor görünse de yaşayacağım heyecanı düşünüyordum sadece.

Gece gezgini geliyor. Kelebeği özlediniz mi?

&&&&&

&&

AVCI

Sindiğim karanlıkta etrafı inceledim dikkatle. Üst kattaydım. Bir arena gibi aşağısı net görünüyordu baktığım yerden. Dikdörtgen bir alanı vardı ve ben kısa kenarın köşesinde karanlıkta oturuyordum. Üst kat gözükmek istemeyenler içindi anlaşılan. Etrafta çok fazla tanıdık vardı. Siyasetten insanlar, holding sahipleri, motorcular, rockçılar, memurlar bile! Ne kadar alakasız insan vardı burda.

Buraya girmek için gerçekten çok uğraşmıştım. Uğraştıkça, farklı işler döndüğüne emin oldum. Zevk kulübü deyince aklıma neler gelmişti. Şimdiyse ağırlığı erkek olan düz bir bar görüyordum. Tam bir hayal kırıklığıydı.

Etrafı inceledim. Aşağıda yine dikdörtgen şeklinde bir pist, pistin karşısındaysa bar vardı. Benden tarafta koca bir sahne bulunuyordu, her çeşit müzik aleti vardı. Tam karşımdaysa giriş. Pist ve bardan arta kalan tüm boşluklarda yüksek masalar vardı. İçip eğlenmelik tatlı bir mekandı burası. Her yerde hakim olan siyah renk, kulübe de ismini vermişti.

Burda saatlerimi geçireceğim bir şey yoktu. Tuvaletlere, odalara kısacası arka plandaki her yere bakmıştım. Yasa dışı bir şey yoktu. Sonunda buraya oturup insanları incelemeye karar verdim. Bir hareketlilik hissettiğimde öne eğilip aşağı baktım oturduğum yerden. O an içeri giren iki kadına takıldı gözlerim. Gördüğüm şey gerçek miydi? Bara oturan kadına bakakaldım.

Baştan aşağı deri giymiş kadının saçları dalga dalga beline süzülmüştü. Gözleri simsiyah bir farla kaplıydı. Bu kadın kesinlikle oydu.

Lisa Kılıç.

Ama değildi de. Bu kadın Lisa'ya hiç benzemiyordu. Yüzündeki ağır makyaja ve üstündekilere baktığımda kaç gündür takip ettiğim kadına benzetemedim. Burda ne işi vardı? Ve tüm dikkat neden onda ve arkadaşındaydı? Alkol almıyordu, arkadaşı içerken kendisi etrafına bakıyordu. Yukarı bakacağını anladığımda yüzümü sakladım. Karanlığa çektim kendimi. Pür dikkat izliyordum her hareketini. Kesinlikle bu kadın beni şaşırtmaya devam ediyordu.

Mini deri eteği uzun bacaklarını ortaya çıkartmıştı. Diz üstüne kadar çektiği fileli çorapları onu seksi göstermişti. Üstündeyse deri bir gömlek vardı. Sürekli gülümsüyordu. Oysa dışarıda böyle güldüğünü hiç görmemiştim. Kaan da gelecek miydi acaba? Yoksa kocasından gizli mi geliyordu buraya? Şuna bak! Ne için geldim ve ne buldum!

Eğlenceli olacak gibiydi ve birazdan müzik sesi alçaldı. İsminin Tutku olduğunu hatırladığım kıvırcık saçlı kız piste çıkmıştı. Tutku mikrofona konuşmaya başladı.

"Geceyi başlatıyorum arkadaşlar ve Kelebeğe meydan okuyorum! Hadi bebeğim gel karşıma ve oyun oynayalım!" Herkes alkışlayıp tezahürat yapmaya başladığında merakla açtım gözlerimi. Ne yapacaklardı? Ve daha önce defalarca yaptıkları kalabalığın heyecanından anlaşılıyordu. İkinci kattakiler aşağıda dövüş olacak gibi ayağa kalkıp yan yana dizilmeye başladılar. Kolları korkuluklardan aşağı sarkıyordu.

Tutku, 'kelebek' demişti. Ne demekti bu? Genç bir adam masada oturuyor olmamı umursamadan yanımdaki boşluktan korkuluğa yapışmış aşağı bakıyordu. O sırada Lisa ayağa kalktı. Ve piste adım atar atmaz müzik başladı. "Mamacıta" çalıyordu.

Yanımdaki adamı dürtüp soru sordum, gözlerimi Lisa'dan almadan.

"Onlar kim?"

"Kelebek ve Arzu."

"İsimleri yok mu?"

"Burda kimseye isim sorulmaz."

"O kızların kim olduğunu burda kimse bilmiyor mu yani?"

"Bilinse bile söylenmez, buranın kurallarını girerken sana söylemediler mi?" Adamı duymazdan geldim.

"Ne yapacaklar?"

"Sadece izle dostum birazdan anlarsın."

Lisa ve Tutku pistte karşılıklı duruyorlardı ve melodi akarken Lisa yürümeye başladı. Kozlarını paylaşacak rakipler gibi birbirlerini süzüyorlar, görünmez bir dairede yürüyorlardı. Lisa yürürken ritmi algılıyor ve adımlarını ona göre atıyordu. Sallanmaya başlamıştı. Bir adım atıyor arkasına parmak ucunda tep yapıyordu. Omuzları aşağı yukarı inerken elleri beli ve karnı arasında hareketlenmeye başladı. Öne ve geriye salınımlarla zarif bir şekilde yürüyüşüne devam etti topuklu ayakkabılarıyla. Tutku da onun gibi yavaş yavaş hareketlenmeye başlamıştı. Isınıyorlardı. Ortaya doğru gelerek birbirlerine yaklaştılar. Ve şimdi iki arkadaşın kulüpte dans etmesini izliyorduk. Çok güzel dans ediyorlardı evet, ama heyecanlanacak ne vardı? Şarkının sonuna doğru Tutku, Lisa'nın üstüne yürüyüp onu duvara doğru itti. Lisa nasıl olurda geri çekilirdi?

Müzik değişti ve Dua Lipa'dan "Break My Heart." çalmaya başladı. Ve pist Tutku'nundu. Lisa'nın önünde kalçalarını sallamaya başlamıştı. Bu kız dansçı olmalıydı, fazla iyiydi. Tempo tutan alkış sesleri artmıştı. Lisa eğleniyor gibi görünüyordu yaslandığı duvarda. Ayağıyla tempo tutuyordu. Gözleri sadece ve sadece Tutku'daydı.

Sıradaki şarkının Lisa için olduğunu Tutku geri çekilince anladım. Lisa dayandığı duvarda kalçalarını sürterek aşağı doğru kaymaya başladı. Bacakları açıktı, bir eli sol kasığındaydı ve saçları duvarda iz bırakıyordu kaydıkça. Sağ elini kaldırdı başının üstüne, önce duvara dokundu sonra saçlarına ve kendini okşayarak aşağı indirdi. Eli aşağı inerken kendini tekrar yukarı kaydırdı. Bir tur dönüp tekrar yapıştı duvara, belini öne iterek kaydı, ritimle duvara kalçasını yapıştırdı sert bir şekilde.

Siktir!

Ayağa kalktım ve öne eğildim bende herkes gibi. Şarkının hareketlendiği kısımda kendini duvardan itti ve pistin ortasına gelerek daha cüretkar hareketler yapmaya başladı. Şarkı Dua Lipa'nındı yine. "Blow Your Mind." Şarkıcı nakaratta 'Aklımı uçur' derken, Lisa başını sallıyor ve şarkıdaki öpücük sesini başını kaldırarak çıkarıyordu.

Bunu mu yapıyordu?

Bu kadar kişinin içinde kendini kaybederek dans mı ediyordu? Porno izlesem daha az tahrik olurdum. Üstelik tek yudum alkol almamıştı nasıl böyle kaybedebiliyordu kendini? Gülümsemesi o kadar gerçekti ki kendini iyi hissettiğini görebiliyordum. Bu yaptığı şey onu özgürleştiriyordu.

Şarkı değişti ve Lisa ciddileşti. Sert bir müzik girdi ve kadın şarkıya başladığında Tutku'yla hip hopa geçtiler. Bu şarkı Deadpool filminin müziğiydi. Yaptığı hareketler birbirini tamamlıyordu. Çok iyi bir takım oldular, görsel şölen izliyorduk. Lisa vücudunu kullanmayı çok iyi biliyordu. Sadece hareketleri yapmıyor, yaşıyordu. Mimikleriyle işi şova dönüştürüyordu. Dirseğini Tutku'nun omzuna koydu. Tutku elini beline koymuş bir bacağına ağırlığını vermişti. Lisa boştaki elini Tutku'nun omzundan aşağı doğru göğsüne ve göbeğine kaydırdı ve çığlık sesleri Siyah'ı inletti. Neden bağırdıklarını anlıyordum şimdi.

Nakarat bittiğinde birbirlerine sırtlarını dönüp iki uca doğru koştular ve Lisa bana, benim olduğum yere doğru gelmişti. İki kolunu kaldırdı ve kalçalarını önce yavaş sonra ritme göre hızlı sallamaya başladı. Ayaklarını çaprazlayıp arkasını döndü ve omzunun üzerinden arkaya bakarak eğilerek kalçasını salladı. Twörk? Girdiği pozisyon pantolonumu zorluyordu. Sonra da birden dikleşti, başını arkaya çevirip işaret parmağını dudaklarına koydu ve sus işareti yaptı. Korkulukları kıracak kadar sıktığıma eminim.

"Sakin ol. Daha bir şey yapmadı." dedi yanımdaki adam. Sikeyim, daha ne yapacaktı?

Müzik değişti ve Lisa bardaki taburelere oturdu. Sıra Tutku'daydı. Dikkatle baktım Lisa'ya sadece su içti. Yanına bir garson yanaştı kulağına bir şeyler söyledi. Elini ağzına kapattığı için ne dediğini okuyamadım. Başını salladı. Ve garson uzaklaşırken dudaklarını ıslattı. Dikkatini tekrar Tutku'ya verdi ve gülümsemeye başladı. Roses, çalıyordu eşlik etti.

Tutku bitirdiğinde giren şarkı Woah'tı. Ve bu şarkı bas tempolardan oluşuyordu. Bar taburesinde oturan Lisa, ritimle beraber bacak bacak üstüne attığı bacaklarını değiştirdi. Bum sesiyle tekrar yaptı. Bum sesleri kesilmiyordu. Önce bacağını ikiye ayırdı. Dizlerini tutarak öne eğildi. Sonra bacaklarını kapatıp birini havaya kaldırdı. Karşısında kimse olmaması iyiydi. Kapattığı bacaklarına ellerini koyup yukarı doğru okşayarak belini kıvırmaya başladı. Ben böyle esnek bir bel daha önce görmemiştim. Ellerini oturduğu yere koyup kalçasını havaya dikti. Sandalyenin başlığına kollarını dayamıştı. Sağa sola salladığı kalçalarına bakmak bedensel acı çekmeme sebep oluyordu. Dudaklarımı ısırmaktan kanattığıma eminim. Anlamsız bir öfke hissettim içimde. Bunu durdurmasını istedim. Hemen şimdi bunu bitirmeliydi.

Pistin ortasına yürüdü. Sol elini havaya kaldırdı. Belini ve kalçasını kıvırmaya devam ederken saçlarını okşadı, omzundan itibaren göğüslerine indirdi ordan da sol kasığına. O elinin durduğu yerde olmayı başka hiç bir şeyi istemediğim gibi istedim. Ben nerdeyse 30 yaşında yetişkin bir adamım ama ereksiyon halinde bu kızı izliyorum. Bu imkansızdı. Ben kadınlara karşı kendimi hep kontrol edebilmişimdir. Bu kadın ilkti. Ya da iki.

Müzik birden kesildi ve melodiyi duyan Lisa ağzını kocaman açıp ellerini ağzına kapattı. Gülümsemesi bulaşıcıydı. Tutku'ya, nasıl kenarda kalacağım, diye sordu. Dudak okuyabiliyor olmama şükrettim. Tutku akıl almaz hareketler yapmaya başlamıştı ve Lisa bazen dudaklarını ısırarak bazen de dudaklarını küçük bir o yaparak izledi Tutku'yu. Çalan şarkı 'Hey Sexy Lady.' Bu şarkı çok eskiydi ve yaşlarını belli etmişlerdi. Lisa eski şarkıları daha çok seviyordu anlaşılan kenarda gerçekten sabit kalamıyordu.

Tutku bir adama yaklaşıp, kollarını adamın boynuna koydu ve sallandı. Adamı yakasından yakalayıp bir iki adım attı ve piste çekti. Lisa'nın kaşları çatılmıştı. Tutku adama arkasını dönüp önünde yakın bir şekilde dans etti. Ooo sesleri yükselirken herkes o adamın yerinde olmak istediğini söylüyordu.

Lisa bağırdı. "Hile yapıyorsun!" Tabi bu iki kız hala düellodaydı. Lisa burda bir adama kucak dansı yaparsa kendimi tutamayacağımdan eminim. Bu kızı şimdi bile pistten çekip götürmemek için kendimi zor tutuyorum.

Ve sıradaki şarkıyı duyunca nasıl aşağı inmeyip olay çıkarmadım bilmiyorum.

50 Cent, Candy Shop.

Gerçekten mi? Şarkı lolipop(!) yalamaktan bahsederken Lisa parmağını dudaklarına götürdü. Etli dudaklarında parmaklarını gezdirdi. Yapma Lisa, dememe kalmadan parmağını ağzına soktu. Bacakları açık sallanırken başını arkaya attı ve parmağını dudağına bastırarak çenesine ve göğsüne indirdi. Artık nöronlarım yoktu. Sadece sesli sövdüm. Bu işe sövdüm. Böyle yapmayacaktım, planım bu değildi. Ama bu kızı alana kadar duramazdım artık. Yeminimi bu kadın bozacaktı. Duygularımı işime karıştırmam sürülmem demek olurdu. Ben bir profesyoneldim, bu kadından aklımı nasıl koruyacağım? Bu kadın ateşti. Baştan aşağı yaktı beni. Ve bir damla suyuna ihtiyacım var bu kadının. Daha iki gün önce kollarımın arasındaydı! Nasıl kaçırmıştım! Kahretsin!

Müzik sürerken büyülenmiş gibi onu izlemeye devam ettim. Tutku bir adamı çekmişti şarkının ortasında bakalım Lisa ne yapacaktı? Karşımdaki kalabalığa yürümeye başladı.

Şarkıda o sırada 'Sıcaklık artıyor hadi sonraki aşamaya geçelim' diyordu ve Lisa kalçalarını sallayarak bir adama yaklaştı ona arkasını döndü. Ve belini bükerek adama doğru eğdi kendini. Eliyle boynunu yelledi. Sıcak diyordu ve gömleğinin üstten iki düğmesini açtı kendini okşayarak. Yapma Lisa! Adam ne istediğini anlamıştı, buz gibi bir su aldı ve Lisa'nın göğüs oluğuna boşalttı suyu. İstediği reaksiyonu almıştı ve Tutku'ya göz kırptı. Tutku ellerini beline koyup kafasını salladı. O sırada adam elini Lisa'nın göğsüne uzattığında Lisa adamın eline vurdu ve hızla pistte Tutku'ya yürüdü. Sakinleşmeye çalıştım.

Neyse ki sonra ki şarkı yükselen nabızları biraz olsun düşürmek için gibiydi. Macarena, çalıyordu ilk çıktığı haliyle ve Tutku'yla yan yana duran Lisa o meşhur el hareketlerini yapmaya başladı. Çok eğlenen küçük bir kız çocuğu gibi görünüyordu şimdi de. Bu kadını ısırmak istiyorum. Ve bunu hemen yarın yapacağım. Kaan gibi bir itin nasıl böyle bir karısı olabilirdi? Kendisi gibi itici olacağını düşünmüştüm ama şu an kontrol edemediğim şekilde bu kadına çekiliyorum.

Müzik hızla değişti ve ben gülmeye başladım. Şimdi de Elvis Presley çalıyordu. 'Jailhouse Rock.' Lisa kucağındaki hayali gitarı çalıyordu ve step dansı yapmaya başladılar. İşte şimdi güzelliğinin yanında inanılmaz sempatisini gösteriyordu. Gülümsemesi içimde bir yerlerde öldüğünü düşündüğüm bir şeye dokundu sanki. Bu kadın da tıpkı kocası gibi benim işimdi ve öyle kalmalıydı. Sadece cinsel çekim dedim kendi kendime. Sadece bu kadını istiyorum ve bunu yaptığımda bitecek, rahatlayacağım.

Şarkı değişti ve iki oyuncu ciddileşti. "We Will Rock You."  Kalabalığın tempo tutmasını sağladılar. Tempo git gide hızlanırken küçük çaplı bir deprem oldu Siyah'ta. Lütfen tekrar ısıtmayın kızlar. Tadında bırakın şu dansı. Lisa deli gibi söyleyerek eşlik ediyordu şarkıya ve elektro gitarın girdiği yerde saçlarını sallamaya başladı. Bu kız inanılmazdı.

Lisa müzik değişirken tam karşıma geçti. Ve benim dinlemeyi çok sevdiğim bir adamın şarkısı çalmaya başladı. Revart, Ara Ver.

''Medet umulmaz ki geçmişten. Her şeyi bir kenara bırak. Dertlere bir ara ver artık." şarkıyı Lisa ya söylüyordu Tutku. Lisa gülmüyordu. Hatta bu benim gördüğüm Lisa'ydı. Dışardaki Lisa. Aralarında bir mesele olmalıydı. Omzuna vurdu nakaratı söylerken. Geriye doğru sendeledi Lisa. Hayır, onu kışkırtıyordu. Tehlikeli bir gülümseme aldı yüzünü Lisa'nın. Müzik biterken ne çalacaklarını söylemişti adamına.

Lisa, Tutku'nun üstüne yürürken çalan şarkı Camilla Cabello, She Loves Control. Cevap veriyordu ve ben kontrol etmeyi severim diyordu. Hırçın dans ediyordu ve onu pistin dışına sürdü. Şarkı boyunca ince isyankarlığını ve öfkesini hareketlerinde hissettim. Müzik değiştiğinde Lisa durmadı ve devam etti. Gerçekten sinirlenmiş olmalıydı. Oryantal Arap ezgileri kulağıma dolduğunda şaşırdım. Daha ne kalmıştı çalmadıkları?

Shakle Habetek çalıyordu. Lisa, oryantal şov yapıyordu. Elini yukarı kaldırıp işaret verdi ve ona ip attılar. İp mi?

Has siktir! Kadın iple sevişiyordu şimdi de! Deri kıyafetler içinde, iple, oryantel dans? Hay sıçayım böyle işe! İpi ensesine indirdi, göbeğinin hareketleri inanılmazdı. Gömleğinin üstünden bile seçiliyordu ki son isteğim o gömleği çıkarmasıydı. İpi ellerine doladı ve bileklerinden bağlanmış gibi havaya kaldırıp sağa sola kalça hareketlerine devam etti. İpi açıp vücudunda gezdirdi ve göğüslerinin arasından sarkıttı. Sanırım Lisa'nın elindeki ip olmak istiyorum!

Dans ederken eli sürekli sol kasığına gidiyordu ve bu dikkatimi dağıtıyordu. Tam oraya dokunmak istiyorum. Bunu yapmaktan kimse beni alıkoyamazdı. Bu kadın radarıma girmişti ve Kaan'ın elinden onu almak için bir nedenim daha olmuştu. Bu kadının içine gömülmeden nefes alamayacaktım.

Müzik bittiğinde rahat bir nefes aldım. Lisa Tutku'yu gösterip boynundan geçirdi elini. Kaybettin diyordu. Haklıydı. Bu kadının karşısında herkes yenilirdi. Ama Tutku işaret verdi ve müzik girdi. Lisa'nın tek yaptığı kaçmak oldu.

Tarkan, Acımayacak.

Bu şarkıyı duymaktan inanılmaz rahatsız oldum. Ve dikkatimi dağıtmak için içkimi yudumladım. Yanımdaki adam bana baktı ve konuştu.

"Boşuna uğraşma."

"Ne dedin?"

"Kelebek kimseye evet demez. Aylardır peşindeyim onun. Tek kelime konuşamadım bile."

"O ne demek? Burdan kimseyle birlikte olmadı mı yani?"

"Hayır, aşık olduğu bir adam var diyorlar. Kimseyle çıkmıyor, flört bile etmiyor. Dedim ya konuşmuyor bile. Yanına gitmeyi deneyeceksen senin de yüzüne bakmayacaktır."

Tam tahmin ettiğim gibi evli olduğunu burda kimse bilmiyor. Gerçekten aşık olduğun adam Kaan mı Lisa? Daha dün gece odadan kovdu adamı. Gördüm. Her şeyi gördüm. Bu iş karıştıkça karışıyordu. Bu kadını etkileyip etkileyemeyeceğimi görecektik. Umarım kocası gibi sapsarı oğlan çocuklarını çekici bulmuyordur. Çünkü ben Kaan'a hiç benzemiyorum.

Ve Tutku kazandığını ilan etti. Işıklar değişmeye başladı. River, şarkısının melodileri kulaklara doldu. Yine seksi anlatan bir şarkı. Sabır dileyerek Lisa'yı izledim. Tutku bara geçmişti ve Lisa dans etmiyordu. Kalabalığa bakıyordu.

"Ne yapıyor?"

"Bir adam seçecek."

"Ne için?"

"İzle." dedi yanımdaki adam. Yumruklarımı sıkmıştım bile iyi şeyler izlemeyeceğimi anlamıştım. Lisa önünde onun için ölen, yalvaran adamlardan birini değil, arkalarda oturan ilgisiz bir adamı çağırmıştı. Kahretsin ki bu adamda kocasına benziyordu. Çocuk gibi bir adamdı. Pistin ortasına itti onu. Lisa'nın dudaklarını görebiliyordum. Yüzü bana dönüktü.

"İstiyor musun?" diye sordu adama. Adam başını salladı.

Neyi istiyor mu? Çıldıracağım!

Yaklaştı ve adamın gömleğini açmaya başladı. Bu adamla burda sevişmeyecekti herhalde! Sanırım ikinci kattan aşağı uçabilirim! Gömleğinin önünü tamamen açtı. Ve yana baktı. Bir sandalye koydular ortaya Lisa'nın bir bakışıyla. Adamı sandalyeye ters oturttu. Göğsü yaslanması gereken yerdeydi. Gömleğini çıkarttı ve adamın bileklerini gömleğiyle bağladı. Ve etrafında dolanıp adamı izlemeye başladı. Elinin tersiyle sırtını okşadığında o adama değen parmaklarını tek tek kırmak istedim. Çek elini Lisa! Önüne geldi. Ve eğildi adamın üstüne doğru.

"Emin misin, çok beyazsın iz kalabilir." dedi. Konuştuklarına bak! Çenemi sıkmaktan dişlerimi kıracağım! Adam Lisa'nın her dediğini kabul ediyordu. Ve müzik değişti.

Whethan, Dua Lipa, Hight

Bunun anlamını herkes bilirdi. Lisa, beni şaşırtmaya devam ediyordu. Sınırı var mı bu kızın? Adamın etrafında yürüyor ve avını izliyordu. Bir tur daha attı adamın etrafında ve  karşısına geçti.

"Aç." dedi ve adam bileklerindeki gömleğe rağmen Lisa'nın gömleğinin düğmelerini açtı.

"Bu ne amına koyayım!" diye bağırdım sinirle.

"Gömleğini çıkaracak, yaparken çok terliyor." Yanımdaki adamı öldürmek istiyordum şu an. Gömleğini çıkardı. Altında siyah, göğüs kısmında dantel olan bir atlet vardı ve ince beli, göğüsleri daha da belli oluyordu. Bara yöneldi ve eline bir şey aldı.

Kahretsin Lisa! Aldığı şey kırbaçtı. Bu adamı kırbaçlayacaktı öyle mi?

Sadist misin Lisa? Cinayete teşebbüs ve adam kırbaçlama.  Kesinlikle bu kadını yatağa bağlayıp içine gömülecektim.

Adamın yan profilinde durdu, arada mesafe bırakmıştı. Başını yana yatırdı ve kırbacı şaklattı. Hızla inip kalkan göğsüne ter damlaları süzülmeye başlamıştı. Başını geriye attı, gözlerini kapatmıştı.

Adamı şarkı boyunca beş kez kırbaçladı. Arada yere vurdu kırbacını. Herkes çıldırmıştı. Etrafımdaki bir çok erkeğin beni de kırbaçla dediğini duyuyorum. Bu nasıl bir kafaydı?

Kırbacı her vurduğunda orgazm oluyor gibi inledi. Dudaklarını ısırıyordu. Gerçekten çok terlemişti, ışıkların altında teni parlıyordu. Zevk alıyordu. Bundan zevk alıyordu. Terapisti bunu tedavi edemiyor muydu? Kaan'la böyle bir seks hayatı olamazdı. O zaman kadın bu doyumsuzluğunu bastırmak için mi buraya gelip kelebek oluyordu? Telaffuz etmekten bile hoşlanmadım. Kelebek ismi bu kadına yakışmamıştı. Bu kadın masum değildi. İşi bitince kayboldu. Yanımdaki adama döndüm.

"Ne olacak şimdi?"

"Gösteri bitti. Şimdi geri gelip barda oturacak. İki saat hiç kalkmaz normalde. Ama genellikle bir erkek yanına gider ve beş dakika sonra kalkar. Dediğim gibi kimseye yüz vermiyor."

"Anladım." Bakalım seni etkileyebilecek miyim hanfendi?

Gelmesini bekledim. Gerçekten tek başına öylece oturuyordu. Gömleğini hala giymemişti. İsminin anlamı gibi mükemmel, asil duruyordu. Ulaşılmaz. Çalan şarkıdaydı dikkati. Tarifsiz bir hüzün vardı ifadesinde. İşte yine dışardaki Lisa olmuştu. İçindeki acıları biliyorum Lisa. Seni görüyorum. Ve sana ulaşmanın bir yolunu bulacağım. Ne pahasına olursa olsun.

Aşağı indim. Ve bara yaklaştım. Herkesin bakışı beni buluyor ve fısıldaşıyorlardı. Bir kadın şöyle dedi, "Çokta yakışıklı, ama kelebek başkasına aşık hiç şansı yok."

Adımlarım yavaşlamadı. Kendine güvenen bir adamımdır ve insanların zaafları her kapıyı açar. Tek yapmam gereken bu silah gibi kadının emniyet pimini bulup açmak. Yanına oturdum. Tüm dikkatim ondaydı tek bir hareketini kaçırmamalıydım. O benim av'ımdı. Hiç tepki vermedi varlığıma.

"İki votka." dedim. Votka önüme servis edildi. Birini ona doğru ittim. Hala tepki yok. Parmaklarıma ve votkaya baktı kayıtsızca. Çektim elimi.

"Votka sevmez misin?" diye sordum. Önüne bakıyordu ve bana cevap verdi.

"Ben içki içmem. Sen yenisin anlaşılan bunu bilmiyorsun." dedi. Hala bana bakmıyordu ama olsun o güzel dudaklarından bir cevap alabilmiştim. Yan profilden ona bu kadar yakın bakmak çok hoşuma gitmişti. Bir de gözlerini yakalayabilsem.

İnce beline dökülen saçları ipek gibi görünüyordu. Yumuşacık olduğunu biliyorum. Hissetmiştim o karanlık sokakta. Barın üstünde sağlam duran kollarının ne kadar güçlü olduğunu da.

"Neden? Ya da dur söyleme kesin şöyledir; kontrol manyağısın ve kendini kaybettirecek uyarıcılar almazsın." Yarım bir gülüşle karşısına baktı.

"Öyleysem nolmuş?" Sıkılmış mıydı? Hala bakışlarını üstüme çekememiştim. Ama ben kaybetmem güzelim.

"Bana göre değilsin kelebek. Ben hakimiyet kurmayı severim." Ki bu doğruydu, kesinlikle kontrol bende olmalı. Ve işte olmuştu. Dönüp baktı bana. Gözleri beni içine çekiyordu dipsiz kuyu gibi. Gür kirpiklerinin çevrelediği ela gözlerine bakıp kalmamak mümkün müydü?

Bir kurşunun bana vurabileceğinden daha sert çarpmıştı gözleri gözlerime.

Dikkatle baktım gözlerindeki duyguya. Gülümsememek için kendimi çok zor tuttum. Çünkü onu etkilemiştim. Bana öyle bir bakıyordu ki dolgun dudaklarına yapışmamak için kendimi sıktım. Eh, bir bakışla kimseye pas vermeyen bu hanfendiyi etkilediysem, bu kalabalık beni de alkışlamalıydı. Egomu farketti ve kendini topladı. "Beni yormadığın iyi olmuş o zaman." Kaşımın birini kaldırdım. Devam etti.

"Bana göre olmadığını anlaman yani iyi olmuş. Laf anlatmak bazen zor oluyor." dedi gözlerini benden çekerek. İstediğin kadar çek gözlerini benden ben alacağımı almıştım nasılsa. Şu kelebek olayı canımı sıkıyordu ve sordum.

"Adın neden kelebek?" Derin bir nefes alıp baktı bana. Öfke mi bu gözlerindeki?

"Hadi ama bu kadar özel olduğunu düşünmedim. Anlatamayacağın kadar hassas bir konu demek." Kaşları mümkünmüş gibi daha çok çatıldı.

"Ölmek mi istiyorsun? Kısa yoldan halledebilirim." dedi buz gibi bir sesle. Üstündeki etkimi kaybetmiştim. Canımı sıktı bu ve ellerimi kaldırdım.

"Tamam, seni kızdırmak istemedim." Geri adım atmak zorundaydım çünkü gerçekten kızmıştı. Bir gizem daha: Kelebek. Bunu da öğrenirdim nasılsa zamanı gelince.

Kadının zor olduğunun farkındaydım ama bunu şimdi yapacaktım.

"Eee şimdi benimle geliyor musun?"

Kahkahası çınladı kulaklarımda. Bu kesinlikle kulağıma orgazm sesi gibi gelmişti. "Heyy, neredesin sen?" dedi, başını eğdi omzuna doğru bana bakarken. Saçları göğsüne düştü. Uzanıp geriye atmak istedim saçlarını. Ellerimi kaşındırıyordu.
"Libidondan görünmüyorsun. Sana hiç hayır demediler mi?" dedi ve bana yaklaştı. Dudaklarını büzdü. "Kıyamam." Çok yakındı ve o büzdüğü dudaklarını ısırmak istiyorum. Gülümsedim ve gözleri dudaklarıma kaydığında hızla geri çekildi.

"Zor olman işime gelir. Zirveye uzun zamandır tırmanmıyordum." Evet bebeğim, sen zirvesin. Hoşlanmamıştı söylediğim şeyden.

"Bilmediğin bir suda çok açıldın, devam edersen boğulursun. Benim Nirvanam yok evliyim anladın mı? Şimdi geri bas." İşte ilk kırılma. Söylememesi gereken bir şeyi söylemişti. Burdan birine evli olduğunu söylemişti. Ve kesinlikle söyledikleri sadece daha çok istememe neden oluyordu.

"Öyle mi kocan nerde peki?" diye sordum.

"Burda değil."

"Yanlış cevap." Doğrusu şöyle olmalıydı, kocamın burda yediğim haltlardan haberi yok.

"Seni inandırmak zorunda değilim." Sen şu dakikadan sonra bana mecbursun bebeğim. Seni benim elimden kimse alamaz.

"Sen benim olsaydın böyle bir yere asla yalnız giremezdin."

"Kocam bu kadar sığ görüşlü olmadığı için sevinmeliyim o halde."

"Bunun sığ görüşlü olmakla ilgisi yok. Bunun seninle ve yaptıklarınla alakası var. Burdaki tüm erkekler seni  arzuluyor. Bir erkek kendine ait olanın bu kadar istenmesinden rahatsız olur Kelebek."

"Belki de kocam bana güveniyordur."

"Sana güvense bile senin gibi bir kadını yalnız bırakmamalıydı." Hele de böyle bir kurtlar sofrasında.

Bana yine o bakışını attı. Dudaklarına yapışmak istememe sebep olan o bakışı. "Nasıl bir kadınım ben?"

Sen her şeysin güzelim. "Tehlikeli ve çok..." Sözümü kesti.

"Güzel miyim?"

"Fazlasıyla." dedim dürüstçe ama Lisa bana güldü.

"Ne oldu? Söyle."

"İltifatların sıkıcı. Yürüme yolun berbat. Bunlara hala kızlar düşüyor mu?" Gözlerimi kıstım bu sözlerine. Onu ilk defa görüyor gibi baktım. Biraz bile etkilenmedin mi, diye sormak istedim ama kendimi tuttum. Bugün ne çok hatırlamıştım kelebeğimi. Ve karşımda onun adıyla duran kadına bir an kızdım. Ona benzediği için beni etkileyebilmiş olmasına daha çok kızdım.

"Tabi ki egolusun. Bunu anlayabiliyorum. Buradaki erkeklerin hepsi muhtemelen seninle olmak istediğini söyledi. Kendinin farkındasın ve bunu kullanıyorsun."

"Hayır, hepsi değil. Bir kaç tanesi."

"Gerçekten bir kaç tanesi mi?" dedim inanmayarak. Bu kadına hayır diyecek bir adam burada olamazdı.

''Evet, sadece bir kaç tanesi cesaret edip söyleyebildi. Geri kalanı sadece uzaktan baktı." Dudaklarımı ısırdım ve başımı salladım gülerek. Bu kadın çok tehlikeliydi. Ve ben az önce izlediğim şeylerden sonra çok güçsüzdüm karşısında. Yarın seni kıvrandıracağım, bakalım o zamanda böyle diklenebilecek misin bana? Gözlerimiz buluştu ve son sözümü söyledim.

"Dediğim gibi, zoru severim. Tekrar görüşeceğiz kelebek." Dedim ve onu o barda bırakıp çıktım. Herkes şaşkınlık nidaları atıyordu arkamdan. Evet, ilk defa bir erkek onu bırakıp çıktı.

Ve o erkek benim.

Continue Reading

You'll Also Like

498K 14.3K 52
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
1M 13.8K 35
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
25.3M 901K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
1.6M 85.2K 47
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...