TUTSAK +18 (TAMAMLANDI)

By sensizlikzorbitter

8M 247K 211K

+18 cinsellik içerir rahatsız olan okumasın lütfen! Dudakları şefkatle dudaklarımı okşarken, dili hoyratça da... More

Tanıtım
1. Kırmızı Araba
2 . Başka Kızlar Da Var
3. Kırbaçlar Ve Tıkaçlar
4. Pırlanta Piercing
5. Kova Deme Sakın
6. Kaçış 1
7. Kaçış 2
8. Cario
9. Kriz
10. Ayı Kral
11. Polisler
13. Ceza
14. Yanlış Alarm
15. Yemin
16. Kumar
17. Clup
18. Kırbaç
19. Bodrum
20. Geçmişten Gelenler
21. İhanet
22. Elleri Bağlı
23. Güzellik Salonu
24. Kelepçe
25. Çekirge
26. Ne Görüm?
27. Aşk Yapmak
28. Krem
29. İçimdeki Çocuk
30. Sahte Ve Yapmacık
31. Adonis
32. Şah Olmak
33. Tehdit
34. Mum Ve Çikolata
35. Alev Alev Yanmak
36. Değişmemişsin!
37. Kötü Hatırla
38. Çığlık
39. Carpe Diem
40. Felek-i Eflak
42. Oyun Kurucu
43. Piercing
ENZİO
MÜGE
46. Siyah Elmas
47. Silah Ve Kan
48. Beyaz Tel
49. Unicorn Kardeşliği 1. Part
50. Sonun Başlangıcı
51. Günışığı
52. Masal Prensesi (Sezon Finali)
54. Kel Horoz
55. Cinler
56. Tüfek
57. Bizim Masalımız
58. Yar Diline
59. Tatil
60. Geceden Sabaha
61. Yanlış Çoraplar
62. Telefon
63. Kraliçe Gibi
64. Bağlılık
65. En Güzel Ceza
66. Aile
67. Hastane
68. Karpuz Mu Ananas Mı?
69. Oyun 1. Part
70. Oyun 2. Part
72. İtalyanca
73. YILDIZ
74. X, Y Ve Z
75. Ortak
76. Çakal
77. Ölüm Makinesi
78. Tüysüz Canavar
80. Stella
81. Final Part 1
82. Final Part 2
83. Final Part 3
84. Özel Bölüm
Rest
Özel Bölüm +18
+18 Özel Bölüm (Tekrar)
SON AÇIKLAMA
Dreame Uygulaması DOLANDIRICI
Son
Yeni Hırsız

41. Çiçekler

75.9K 3.5K 3.9K
By sensizlikzorbitter

Bu bölümü Samielik754 ve irmsu_aydn a ithaf ediyorum.

*Bu işaretin olduğu yerin açıklamasını en sonda yapacağım

Keyifli okumalar...

Gözlerim açılmamaya yeminli gibiydi. Enzio son görüşmemizden sonra evden çıkıp gitmiş ve geri gelmemişti. Geceleri çalıştığını biliyordum. Vegas'ta hayat, gece başlardı. Ben hala alışamamıştım. Onu belli bir saate kadar bekliyor sonra uyuyakalıyordum. Uyandığımdaysa ya o da yanımda uyuyor oluyor ya da terastaki masada kahvaltısını yapıp gitmiş oluyordu.

Yataktan doğruluğumda gece eve gelmediğini anladım. Yatağın sol tarafı bozulmamıştı. O gelmediğinde içim daralıyordu, alışmıştım varlığına yanımda uyumasına.

Banyodaki işlerimi halledip giyinme odasına girdim. Pembe rengini belli bir yaştan sonra hiç sevmedim. Bana taciz eden kişiyi hatırlatırdı. Onunla oyun oynadığımı sandığımda üzerimde pembe bir elbise vardı.  İnsan kötü bir şey yaşadı mı, o günü net bir şekilde hatırlar. Ne olduğu, nasıl olduğu, saniye saniye zihninin kıvrımlarında saklanır. Ayağının kaydığı ilk anda da ortaya çıkıp seni anıların denizinde boğuverir.

Ne zaman ki büyüyüp yaptığımız şeyin bir oyun olmadığını idrak ettiğimde, o günlere dair anılarımda ne kaldıysa hepsinden nefret eder oldum. O gün giydiğim pembe elbiselerden, tacize uğradığım yerdeki saksıya dikilmiş Müge çiçeklerinden, yere serilmiş kırmızı renkli halılardan, bembeyaz duvarlardan, oyun diye kandırılan bez bebeklerden...

Bu güne kadar pembe elbise giymedim, Enzio bana verene kadar Müge çiçeklerini koklamadım, yatak odama halı serdirmedim, beyaza yakın tozpembe olan duvarları gri yaptım.

Şimdi elim pembe bir elbisenin üstündeydi. Askıdan alıp giydim. Artık bazı takıntılarımdan kurtulmak için bana o zamanı hatırlatan herşeyi inadına kullanır olmuştum.

Belimi sımsıkı saran elbisenin v şeklinde inen göbeğime kadar açık dekoltesi vardı. Sırt kısmı da v şeklinde bel çukuruma kadar açıktı. Dizimin bir karış üstünde biten eteği, altına giydiğim yüksek topuklu ayakkabılarla birlikte bacaklarımı daha güzel gösteriyordu. Bu elbiseyi Marcio'yla İtalya'da alışveriş yaparken almıştım. O sırada çok dikkat etmemiştim ama zevkli adamdı.

Saçlarımı tepeden at kuyruğu yapıp topladım. Makyaj yapmayı sevmesem de rimel ve göz kalemi sürmem yeterli gelmişti. Enzio parfüm ve deodorant kullanmaya bayılırdı. Benim için aldıklarından bir tanesini alıp boynuma sıktım. Vanilya, portakal çiçeği ve hafif karamel kokusu hoşuma gitmişti. Ne abartı ve hafif...

Terasta kahvaltı yapmaya başladığımda aklımda bir hafta önce Enzio'yla aramızda olanlar vardı. Havuzda iğne kullandığımı söylediğimden beri hiç bir şey söylememişti. Ne iğneyi bırak demişti ne de kullan demişti. Aradan geçen bir haftada sanki hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu.

Onun sakin halleri beni mutlu etse de içten içe korkuyordum. Bir anda patlayacakmış gibi hissediyordum.

Kahvaltım bittiğinde Kylie hakkında bilgi almak için Mary'nin yanına gitmeye karar verdim. Brando'yla gittikleri tatilden dönmüş olmalılardı. Belki müsait olduğunda bir ara dışarıya çıkıp kız kıza takılırdık.

Asansörle aşağı indiğimde kapı çaldı. Bahçe kapısında korumalar olduğu için dışarıdan birisinin gelmesi imkansızdı. Korumaların gelen kişileri geri çevireceğinden emindim. Ya da içeri almadan önce sıkı bir denetimden geçireceğinden.

Mary, kapıyı açtığında elinde çiçek olan bir kurye çıktı. Adam çiçeği bırakıp gittiğinde Mary'de çiçeği bana vermişti.

"Benim mi?"

Başını sallayarak onayladı. Cam bir vazonun içine beyaz taşlar yerleştirilmiş, üstüne de Müge çiçekleri koyulmuştu. Çiçeklerin arasına yerleştirilmiş bir not ve nota bağlı seni seviyorum yazan balonsa harikaydı.

Notu alıp baktığımda üzerinde
'İyi günde ve kötü günde hep yanımda olduğun için teşekkür ederim canım karıcığım' yazıyordu.

Karıcığım kelimesine adam hastaydı! Karıcığım yazısını görmesem Enzio'nun çiçek göndermiş olduğuna inanmazdım.
Ayıların da romantik bir zamanı oluyormuş demek ki!

Neden göndermiş olduğunu anlamamıştım. Sadece onunla birlikte olduğum için mi göndermişti? Bir haftadır sessiz oluşundan dolayı mıydı?

Yoksa ayıların çiftleşme zamanıydı da benim mi haberim yoktu?

Üzümünü ye bağını sorma demişler, mutlulukla çiçekleri alıp fotoğrafını çektim. Enzio'nun bana ilk çiçek gönderişiydi bu anı ölümsüzleştirmem lazımdı. Çiçekleri salondaki masaya koyup baktım.

Zamanında birileri yüzünden nefret ettiğim çiçekler şimdi gözüme güzel görünür olmuştu.

Yanıma Mary geldiğinde bir kağıt uzattı.
'Kızıp ceza verdiğine bakma, o ailesinden öyle gördü doğrusunun ne olduğunu bilmiyor. Sen öğret.'

Haklıydı. Zamanla öğrenecekti.

"Akşama güzel bir sofra kuralım, hatta dur yemekler bugün benden olsun. Siz yarına kadar izinlisiniz."

İlk önce kabul etmek istemedi ama zorlayınca kabul etmek zorunda kaldı. Mutlulukla mutfağa girip yemek hazırlamaya koyuldum. Lezzetli bir çorba pişirip, ot ve sebzelerden oluşan çeşitli mezeleri ben yapmaya başladım. Adla ve Xiang daha önceden ana yemekleri yaptıklarından bana yapacak bir şey kalmamıştı.

Mary ile birlikte onlar da evden gidecekken tekrar kapı çaldı.

Mary, elinde yine bir çiçekle dönmüştü. Bu sefer buket halinde bembeyaz müge çiçekleriydi. Siyah bir tüle sarılmış, siyah kurdelayla bağlanmıştır. Renklerin de bir anlamı olmalıydı. Buketi bana verdiğinde üzerindeki notu açıp okudum.
'Hayatıma yıldız gibi giren kadına...
İyi ki varsın karıcığım.'

Ayıların çiftleşme mevsimiydi kesin!

İğneyi bırak, pofuduk ayıcıklar yapalım demek istiyordu anlamıştım.

Ama bu numaralar bana sökmezdi. Sökmezdi değil mi? Kalbim teklemiş, hafiften düşer gibi olmuştum ama kolay kolay gardımı indirmeyecektim.

Çiçek buketini su doldurduğum vazoya koyup diğer çiçeğin yanına masaya bıraktım. Tekrar mutfağa döndüğümde kadınların yüzünde anlamlı bir bakış vardı. Çaktırmadan bana bakıyor, tepkilerimi inceliyorlardı ama ağızlarına laf vermeye niyetim yoktu.

Adla elime not defterini uzattığında notu okudum.
'Yüzün gülüyor, birileri aşık mı oldu?'

Kiimmm? Ben mi? Yok canım daha neler?

"Ne aşkı? İmkansız o iş."

Üçü de yüzüme bakıp güldü. İnanmıyoruz der gibilerdi. Omuz silktim kimseyi inandırmak gibi bir niyetim yoktu. Evden ayrıldıklarında yalnız kalmıştım.

Belki iğne vurulmayı bırakmazdım ama Enzio'yu bu jestinden dolayı ödülsüz bırakacak değildim.

Odaya çıkıp çalışma odasına girdim. Masasına ulaştığımda aradığım şeyin burada olacağını az çok tahmin ediyordum. Çekmeceyi açtığımda ortaya çıkan anahtarı alıp masanın arkasındaki dolaba gizlenmiş kasayı açtım.

Basit, sıradan, anahtarla açılan bir kasaydı. Bahçede ve evde bu kadar koruma varken, bize ayrılmış katta şifre varken bir hırsızın gelip kasayı soyması için ya çok salak olması ya da intihar etmek istiyor olması gerekirdi.

Açılan kasadan ihtiyacım olanları aldım. Ve tekrar kilitleyip anahtarı yerine bıraktım. Odaya geçtiğimde Enzio'nun benim için gönderdiği pırlanta küpeleri ve piercingleri taktım.

Aklıma Çakal'ın orada olanlar geldi. İlk taktıklarında canım çok yanmıştı. Kanamıştı. Kesip atmak istesem de yapamamıştım. Canımın acısı geçmek bilmemişti. Şimdi biraz zor ve acılı olsa da takmayı başarmıştım.

Mutfağa indiğimde tekrar yemek işine girişip iki saat sonra bitirdim. Yorgunlukla oturduğumda yine kapı çaldı. Gidip açtığımda kurye, elinde siyah bir kutuyla gelmişti. Alıp kapıyı kapattım.

Yuvarlak olan kutunun kapağını açtığımda içinde yine müge çiçekleri vardı. Bu sefer pembe renkteydi hepsi. İçindeki notu aldığımda yazan yazı yine Enzio'ya aitti.
'Yüreğimi aydınlattığı gibi gecemi de aydınlatan ayışığına... İyi ki benimsin...'

Karıcığım dememişti, ama el yazısından tanımıştım. Hepsini kendisi yazmıştı.

Bu kutu da diğerlerinin yanında yerini almıştı. Aramız iyi değildi, zor zamanlar geçirmiştik. Enzio'yu anlamak zordu. Zor bir adamdı. Zor bir hayatı olmuştu. Karşısındaki kişinin duygularını anlamıyordu. Hayır kelimesini kabul etmiyor, bildiğini okuyordu. Ama ilk tanıştığımız günlere nazaran değişmeye başladığını fark ediyordum. Aramızdaki evlilik bağının güçlendiğini hissediyordum.

Aklımda Enzio'yla ilgili düşünceler varken çiçekleri masanın sol tarafına alıp, sağ tarafına karşılıklı iki tane servis açtım. Tabakları yerleştirip, bardakları da koyduğumda zil çaldı.

Artık şaşırmayı bırakmıştım. Ya yine kurye gelmiş ya da Enzio gelmişti. Heyecanla koşarak gidip kapıyı açtım. Aynı kurye tekrar gelmişti.

Elinde müge çiçeklerinin de olduğu papatya dolu hasır sepet vardı.

"Bu çiçekler de sizin için gönderildi."

Çiçekleri verip gideceğinde durdurdum. Yapacağım şeyden emin değildim, kararsız kalmıştım. Ama ben de Enzio'yu şaşırtmak istiyordum.

"Gönderen kişiye bir şey verebilir misiniz?"

Kasadan aldığım kutuyu Enzio'ya göndermek istiyordum.

Onayladığında, kutuyu bir torbaya koyup verdim. Not yazmama gerek yoktu, o görünce ne demek istediğimi anlayacaktı zaten. Ücreti de verdiğimde adam gitmiş, bense Enzio'nun ne tepki vereceğini merak ediyordum.

Hasır sepetteki notu alıp okuduğumda
'Dünyanın en güzel kadınına, iyi ki hayatımdasın...' yazıyordu. Mutlu olmamak elimde değildi. Kim olsa mutlu olurdu. Uzun zamandır ihtiyacım olan neşeyi sanki geri kazanmış gibiydim.

Akşam olmuş ama Enzio hala gelmemişti. Hem gelip gelmemesi umrumda değilmiş gibi davranıyor hem de içten içe merak ediyor, kapıya bakıp duruyordum. Zil çaldığında mutfakta içtiğim kahveyi bırakıp kapıya koştum. Gelen yine aynı kuryeydi.

"Paketi teslim ettiniz mi?"

Elindeki küçük kutuyu bana uzattığında almıştım.

"Teslim ettim Bayan Vitale."

Enzio, mesajı almış olmalıydı.

"Teşekkürler."

Adam gittiğinde kutuyu açıp baktım. Kalp şeklinde çikolata kaplı meyveler vardı. Her biri göz kamaştırıyordu. Muz, çilek ve ananas... Heyecanla alıp ağzıma attım. Muz ve çilek neyse de ananas hiç masum görünmüyordu. Mesajı almış bana da ananas üzerinden mesaj gönderiyordu. * Kutuyu incelediğimde yeni bir not çıktı.

'Hayatıma güneş gibi doğan kadın, iyi ki doğdun'

Bugün benim doğum günümdü!

Ben bile unutmuşken Enzio unutmamış, gün içerisinde güzel sözler ve çiçeklerle gönlümü almaya çalışmıştı. Şimdiye kadar yaptıklarından pişmanlık duyduğu ya da iğneyi bırakmam için yaptığını sanarken onun tek düşündüğü doğum günümü kutlamaktı.

Duygulanmıştım. Başımdan geçen olaylar yüzünden hayata adapte olmakta zorlanıyordum. Ailemden uzaktayım. İlk defa onlardan uzak bir doğum günü kutlayacaktım. Enzio'nun jestleri beni mutlu etse de bir yanım buruktu, hüzünlüydü. Bugün beni ailem arayıp da doğum günümü kutlamamıştı. Beni en son düşünecek kişi neler yapmış, ama ailemin bir mesaj bile atmamış oluşu beni kırıyordu.

Tekrar kapı çaldığında gidip açmak istemedim. Gelen çiçekler ne kadar güzel olsa da, yanımda sevdiklerim olmadığında paranın pulun anlamı olmuyordu.

Zil bir kez daha çaldığında yerimden zorla kalkıp kapıyı açmaya gittim. Zil üçüncü kez çaldığında kapıya gelmiş açmıştım bile.

Enzio, elinde kalp şeklinde kırmızı renkli bir pastayla karşımdaydı. Bir tane mum yanan pastada, iyi ki doğdun karıcığım yazıyordu.

"İyi ki doğdun Müge."

İçimde hüzün kırıntıları olsa da bunu ona belli etmek istemedim. Tüm gün benim için uğraşmışken, suratımı asıp duramazdım. Çok sevinmiş gibi yapıp mumu üfledim.

"Teşekkür ederim."

Yüzündeki gülümsemesi bozulmuştu. İçten davranmadığımı anlıyordu artık.

Bir elinde pastayı tutarken boşta kalan eliyle kapıyı kapatıp belime koyduğu eliyle beni salona doğru yönlendirdi.

" Neden üzgünsün? Bak çiçekler de gelmiş. Sorun ne Müge'm? "

Ne diyebilirim ki? Ailemi özledim mi? Onlar olmadan mutlu değilim, doğum günümü kutlamak istemiyorum mu?

"Yok bir şey, iyiyim. Aç mısın? Senin için yemek yaptım."

Elindeki pastayı masaya koyup şaşkınlıkla baktı.

"Sen ciddi misin?"

İkinci bir kafam çıkmıştı da benim mi haberim yoktu? Bunda abartacak ne vardı ki? Benim yemek yapamayacağımı mı düşünüyordu yoksa?

"Otur ve tadını çıkar."

Masadaki yerine oturup beklemeye başladı. Bense daha önceden yerleştirdiğim servis masasından yemekleri alıp servis etmeye başladım. Çorbaları koyduktan sonra ben de oturup içmeye başladığımda onun ne yaptığını da merak ediyordum. Dayanamayıp sordum.

"Günün nasıl geçti? Yada gecen mi demeliyim? Bir gün oldu neredeyse görüşmeyeli."

Önündeki çorbaya sanki içmezse kaçacakmış gibi hızlı hızlı kaşık sallıyordu.

"İyiydi. Her zamanki işler."

Ömrümde erkekler kadar kısa konuşan bir varlık görmemiştim. Bu soruyu bir kadına sorsaydım, değil sabah yataktan kalktığı an, gece gördüğü rüyadan itibaren anlatmaya başlardı.

"Neredeydin?"

Otel de mi yoksa depoda mı?

"İşteydim."

Anlıyorum.

Anlamıyorum!

"Ne yaptın?"

Oturdum derse çığlık atacaktım.

"Dosyalarla uğraştım."

En azından az çok ne yaptığını öğrenmiştim.

Ben çorbayı bitirdiğimde o, ana yemeği bitirmiş tatlıya geçmişti bile. Ya ben çok yavaş yiyordum ya da o çok hızlı yiyordu.

"Yemekleri beğendin mi? En çok hangisini beğendin?"

İlk defa yemek yapmıştım. İnsan ister istemez beğenilsin istiyordu.

"Ana yemek harika olmuş. "

Bu kadar yemeğin içinde Adla'nın gitmeden önce yaptığı yemeği mi beğenmişti?

"Ben yapmadım."

Kaşları şaşkınlıkla yukarıya kalktı ama hemen kendini toparladı.

"Et harika pişmiş bebeğim, tam istediğim gibi."

Bu da tutmadı.

"Adla pişirdi."

Yemekleri ben yaptım diyince hepsini ben yaptım sanmıştı sanırım.

"Tatlı mükemmel daha önce hiç bu kadar güzelini yememiştim."

Şeytan diyor...

Sakin ol Müge, sakin ol!

"Xiang geçen hafta da aynı tatlıyı yapmıştı."

Geriye çorba ve mezeler kalmıştı artık bunu da bilmeli!

"Masadaki çiçekler çok hoş duruyor."

Bendeki de sabır canım!

"Zıkkımın kökünü ye Enzio! "

Türkçe söylemiştim. Türkçe bilmesine rağmen o anlamamıştı. Zıkkımın kökünün ne olduğunu şimdi açıklayacak halim yoktu!

"Çorba ve mezeleri ben yaptım. Ama sen onlar dışında her şeyi beğendin."

Kahkaha attı. Bir de benimle alay etmiyor mu iyice gıcık oluyordum. Kalkıp gitmek istediğimde elimden tuttu.

"Şaka yaptım. Çorba ve mezeler o kadar güzel olmuş ki, dışarıdan sipariş edilmiş sandım. Ömrümde bu kadar güzel bir yemek yememiştim. "

İşte şimdi kalbimi çaldın zalımın oğlu.

"Ciddi misin?"

Başımı sallayıp onayladı. Sevinmiştim.

"Bir kase daha çorba içebilirim. Tabi sevgili karım lezzetli çorbasından biraz daha ikram etmek isterse?"

Ayı mayı ama ağzı da iyi laf yapar oldu.

"Tabi ki."

Biraz daha çorba koyup kaseyi önüne bıraktığımda  o çorbasını içmeye, ben de onu izlemeye başladım. Nihayet bittiğinde gözleri parıl parıldı. Ayağa kalkıp yanıma geldi. Beni de ayağa kaldırdı.

"Ben böyle olsun istemezdim. Keşke seninle başka şekilde karşılaşsaydık. Keşke el ele tutuşup güzel hayaller kursaydık. Olmadı. Ben romantik bir adam değilim, sen de özgür bir kadın değildin. Senin için yaşadıklarının ne kadar zor olduğunu fark ettim. Sana yaşattıklarım için üzgünüm. Daha iyi bir hayatı hak ediyorsun. Yarınlara umutla bakmak istiyorsun. Ama artık çok geç. Ben kendime engel olamıyorum. "

Önümde evlilik teklifi eder gibi bir dizinin üzerine çöktüğünde kalbim ister istemez titredi. Enzio gözlerimin içine bakıp tekrar konuşmaya başladı.

"Ben seni seviyorum. Sana aşık oldum. Kahve çekirdeğinin en güzel tonu olan gözlerine, adımı fısıldayan dudaklarına, seksi fiziğine, korkusuz davranışlarına, güçlü duruşuna, hayat dolu kahkahalarına, ama en çok merhametli yüreğine. Ben seni seviyorum Müge. Benim hayatıma güneş gibi doğdun, geceme ayışığı oldun. Yıldız gibi ışıl ışıl parlarken senden gözlerimi alamıyorum. Eğer sana söz verdiğim gün geldiğinde gitmek istersen izin vereceğim. Ama o gün gelene dek sana tapmaya devam edeceğim. "

Cebinden bir kutu çıkarttığında bunun beş taş yüzük olduğunu fark ettim. Parıl parıl parlayan taşların yandan görünümü sanki bir tacın üzerinde duruyormuş gibiydi. Mükemmel bir görüntüsü vardı.

Kutudan çıkartıp titreyen elleriyle parmağıma taktı. O da heyecanlıydı, dudakları dudaklarıma kapandığında yumuşacık, acele etmeden yavaş yavaş öptü. Tadını çıkararak, sevgisini göstermeye çalışarak öptü. Kalbimin, bu duygusal andan etkilenmemesi imkansızdı. Ona seni seviyorum diyemezdim ama kollarımı boynuna dolayıp karşılık verebilirdim, öyle de yaptım.

Bu güzel ana nokta koyansa, bugün hiç susmayan kapı zili oldu. Enzio'ya baktığımda dudaklarında muzip bir gülüş peydah oldu.

"Enzio, bu kadar çiçek yeterli bence?"

Bu sefer çiçek dolusu tır gelmiş olmalıydı.

Kahkaha atıp, verdiğim tepkileri merakla inceliyordu.

"Hayır, ama doğum günü hediyen geldi. Hazır mısın?"

Ne olabilirdi ki? Bana ev araba yat vermişti başka ne verebilirdi?

Elimi tuttuğunda birlikte kapıya kadar yürüdük. Açıp baktığımda gözlerime inanamadım. Dünyadaki hiç bir şey, bundan daha kıymetli bir hediye olamazdı.

Ailem kapının önündeydi.

⛓️⛓️⛓️

Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın lütfen

Enzio'nun Müge'ye gönderdiği çiçekler hakkında ne düşünüyorsunuz?

*Ananas yemeyi veya suyunu içmeyi oral sex yapanlar daha çok tercih ediyor. Hani sizin ilk bölümlerde 'tuzlu mu? ' dediğiniz yer varya kişinin yediklerine göre tadı değişiyor. Meyve, tatlı, en çok da ananas tüketmek tadını tatlılaştırıyor. Alkol, sigara, acı ve baharatlı yiyecekler de tadını acı yapıyor. Müge, Enzio'ya piercingini gönderdi, Enzio'da ananasla bir oral seksin olacağını anlatmak istedi.

Kimler bu bölümde eridi?

Ben de böyle sürpriz istiyorum diyen var mı?

Enzio'nun yemeklere yaptığı yorum nasıldı?

Siz olsanız o çiçeklerden sonra eşinize yemek yapar mıydınız? Siz olsanız ne yapardınız?

Gelecek bölümde görüşmek üzere...
(Yb yazmadım yazınca duyuru yaparım.)


Continue Reading

You'll Also Like

98 15 1
"Altımda ölmenden korkuyorum, ama sen istiyorsan benim için sorun değil." Diyerek benim cevap vermeme fırsat dahi vermeden içimden çıkmış ve sertçe t...
1.7K 136 33
Keyifli bir lise serisi ! Komik acı dolu eğlenceli ve yorumlara açık bir hikaye. Umarım beğenerek okursunuz bu benim 1. Hikayem
1.4M 41.2K 21
Ellerimi göğüslerimin üzerine kapamak, bacaklarımı birbirine geçercesine bastırmak ve kendimi tüm bunlardan sakınmak istiyordum. En çokta ondan... B...
18.6K 1.1K 15
ALTERNATİF EVRENDE GEÇEN BİR SADİ PAYASLI HİKAYESİ.. SONGÜLSÜZ SADİ HİKAYESİ OLUR MU? OLMAZ TABİİ. YA SONGÜL'ÜN HAYATI SANDIĞIMIZDAN FARKLI İSE,SADİ...