15.BÖLÜM

120 40 152
                                    

Öyle anlar vardı ki kelimeler boğazına düğümlenir tek kelime söyleyemezsin. Şu an tam olarak bu durumdaydım. Nefes alırken bile o nefes ciğerime takılıyordu. Ayaz kolumdan tutmasa belki de çoktan yeri boylamıştım. Sıkıca bağlandığı sandalyede gülerek bakması iyice sinirimi bozmaya başlamıştı. Kilitlenmiş bakışların ardından kolumu Ayaz'ın ellerinden kurtardım. Her an düşebilirmişim gibi bana bakıyordu. Bu sefer öyle olmayacaktı bu sefer güçlü duracaktım.

Yavaşça Engin'e doğru ilerledim. Tam önünde durduğum zaman gözlerinin içine baktım bir yanlışlık olduğuna inanmak istiyordum ve gözlerinde bir iz aradım ama o bana gülerek bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Elimin yanağıyla buluştuğu an gülen yüzü düştü başının yana savrulmasıyla. Düşünmeden yapılan hareketler , söylenen sözler pişmanlık yaratsa da sonradan, şu anki rahatlığım hepsine bedeldi.

Yanıma gelen Ayaz'dan güç alıyor gibiydim. Elimin sızısı, yanağında oluşan iz o tokatı gerçekten attığımın kanıtıydı. Tam karşısına konulan sandalyeye oturdum yanıma da Ayaz oturdu. Her an bayılacakmışım gibi temkinle bana bakıyordu ama ben iyiydim olayın şokunu atlatmıştım en azından.

Küçükken çimenlere uzanıp hayaller kurduğum insan mıydı karşımdaki?

"Bu kadar çok korkacağınızı sanmazdım."

"Bu kadar çabuk yakalanacağını sanır mıydın?"dedim hızlıca.

"Ayaz olmasaydı şu an yatağında dizlerini kendine çekmiş ağlıyor olurdun." dedi. Bu kadar acımasız nasıl oluyordu? Şundan bir ay önceki Engin ile karşımdaki Engin arasında çok fark vardı.

"En azından hayal kırıklığına uğramamış olurdum."dedim.

Ayaz;

"Söyle bakalım Engin Bey sen bu işin içinden tek başına kalkamazsın. Kime çalışıyorsun?"dedi.

"Beni öldürecek olsanda sana bunu söylemeyeceğim." dedi pis pis sırıtarak.

Yanına giden Ayaz yumruğunu yüzüne geçirdi sandalye o güce dayanamayıp yere düşerken refleksle yüzümü kapattım. Engin'in bağırmasıyla iki elim daha olsa onunla da kulaklarımı kapatırdım. Sesler kesilince elimi çektim sandalye eski halini almış, Engin'in yüzünden kanlar akıyordu.

Ayakta duran Ayaz ilk önce Engin'in kulağına eğildi ve bir şeyler söyledi. Ortamda başka bir ses olmamasına rağmen ne söylediğini duyamamıştım ama Engin'in yüz ifadesinden onun için hiç hoş şeyler söylemediği kesindi. Geri ayağa kalkan Ayaz "Beni anladığını düşünüyorum ama eğer söylememekte ısrar edersen emin ol durmam Aral!" dedi.

"Hadi gidelim Hayat." Hızla ayağa kalkıp Engin'e bir daha hiç bakmadan deponun kapısından çıktım eğer baksaydım dayanamazdım. Ne yapmış olursa olsun çocukluk anılarının hatırına dayanamazdım. Kapı arkamızdan kapandıktan sonra Ayaz'a döndüm. "Onu öldürecek misin?" dedim.

Beni duymamış gibi ilerlemeye devam etti. Öldürecekti işte! Biliyordum böyle olacağını.

Korumanın kucağındaki Yıldız'ı aldım ve çoktan arabaya binen Ayaz'ın yanına oturdum. Yıldız'ı Ayaz'dan olabildiğince uzak tutmaya çalışıyordum.

"Sana dedim."

"Başka kime demiş olabilirsin zaten Hayat?"dedi bıkkınca.

"O zaman bana cevap ver! Öldürecek misin onu?"

"Ne diye düşünüyorsun halen daha onu? Orada o kadar insanın canını tehlikeye attı. Belki de vurulan bile oldu her şeyi geç Defne'yi düşün Hayat o küçücük çocuğun nasıl korktuğunu hatırla ve şimdi de bana bu adam yaşamayı hakediyor mu? Yoksa sen onu seviyor musun?"

GÖKYÜZÜNDEKİ TEK YILDIZWhere stories live. Discover now