12. BÖLÜM

526 56 6
                                    

Su'dan...

Sabah ezanının o huzur veren sesi kulaklarımı doldurunca gözlerimi açtım ve kalbe dokunan en guzel şarkıyı dinlemeye başladım.
O güzel ses kesilince kalkıp abdest aldım ve secdeye vardım.

Üzerimden kalkan o ağır yorgunluk yerini huzura bırakınca ellerimi açtım semaya.

"Allah'ım tüm hamdü senalar alemlerin rabbi olan sana mahsustur.
En kuytu yerlerde bile olsak sesimizi duyan sen ki bize şah damarımızdan daha da yakınsın. Her zaman olduğu gibi şimdi de sesimi duyuyorsun. Abimi bize bağışlayıp bir de yeğen müjdesi verdiğin için sana binlerce kez şükürler olsun.
Hak etmediğimiz taktirde bize bahşettigin her şey için binlerce kez şükürler olsun."

Duamı bitirmek üzereyken aklıma bir çift kahverengi göz düştü tekrar. Gözlerinde ki kahvelik beni kendine sürükler gibi oluyordu. Halbuki bakmamıştım ben o gözlere, peki nasıl oluyorda biliyordum rengini ve nasıl oluyorda beni kendisine sürükler gibi oluyordu o gözler. Aklim almıyordu bunu. Farklı bir his var içimde, kalbimde bir sızı var gibi çünkü ben nişanlıydım. Ve o adama haksızlık ediyor gibi hissediyordum kendimi. Ama öyle hissetmemem gerekiyor çünkü ben o adama aşık değilim. Ikisine de degilim. Ali denen o adama aşık değilim. Öyle bir cani ile asla.
Çok değişik biri bir kere. Mesela hem çok soğuk hem soğuk olduğu kadar sıcak. Hem çok uzak hem uzak oldugu kadar yakın.

Bu güzel namazdan sonra bu adamı düşünmemem gerekiyordu, tanımadığım sadece basit duygu karmaşası yaşadığım o adamı düşünmemem gerekiyordu.

Çünkü o asla benim yüreğinden öptüğüm adam olamayacaktı.

~~~~~~~~

Ateş'ten...

Gözlerimin önüne geliyordu hep benden kaçırdığı gözleri. Onun karşısinda afalliyor, herkesin tanıdığı Ateş'ten ise Ali gibi davranıyordum.
Acaba o beni nasıl görüyordu?
Ne yapmalıyım?
Ya da asıl önemli soru olan seviyor muyum sorusunu mu sormalıyım kendime?
Bu soruya defalarca hayır dediğim gibi yine hayır diyeceğim. Çünkü ben sol göğsümde bulunan o saçma organın kapılarına kilit vurmuştum. Kimse o kiliti açacak anahtara sahip değil bu hayata.
Yorgunlugum kendi kafamda kurduğum bu basit düşüncelere ağır gelince gözlerim kendiliğinden kapandı ve kendimi uykuya teslim ettim.

~~~~~

Su'dan....

Ağır ağır açtığım gözlerime çarpan ilk şey mavi ve kırmızı ışık eşliğinde yağan kardı. Biraz zorlayarak tamamen açtığım gözlerimle etrafımı incelemeye başladım.

Hemen sağ tarafımda mavinin en derinini yansıtan bir okyanus...
Uçsuz bucaksız bir mavilik...
Sol tarafımda kor bir ateş...
Uçsuz bucaksız bir kızıllık...

Büyük renk cümbüşü içinde kalmis nur yüzlü bir teyze....
Beyaz ve temiz giyimli bir teyzeydi.
Beni çağırıyordu. Gel diyordu.
Ellerini uzatmış bana beni çağırıyordu.
O konuşuyor beni çağırıyor ama ben yerimde öylece duruyordum.
Teyze geldi, bana doğru ellerini uzattı tekrar "Korkma benden güzel kızım. Korkma. Sen tek çaremiz olabilirsin."dedi.

Benim sol tarafımı işaret ederek "Bak sol tarafına orda biri var. Işte o gördüğün benim oğlum. Onu sana emanet edip sana helal kılacağım" dedi.

Teyzenin gösterdiği yere baktım. Orda gördüğüm silüet tanıdık geldi ama çıkartamadım kim olduğunu.
Cayir cayir yanan bir ateşin içindeydi ve o da ellerini bana uzatmıştı.
"Tut elimden ufaklık. Ya ben seni cehennemime alacağım ya sen cehennem ateşimi okyanusunla söndürüp cennet yapacaksın"

GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#Where stories live. Discover now