18.BÖLÜM

1.4K 551 64
                                    

Ateş'ten...

Ne güzel bir duyguydu helal sevmek. Helal sevmeyi öğrenmek. Hiç olmamıştı bu güne kadar böyle bir sevdam, hiç olmamıştı bugüne kadar böyle bir sevdalandigim.

Ben bile şaşırıyorum kendime. Ben kadınıma her fırsatta dokunabiliyordum, elini tutup gözlerinin en derinine bakabiliyordum ama yine de aşık olup mutlu olamıyordum.

Peki ya şimdi?

Sevdiğim var. Sonunda kendime bile itiraf edemediğim o duyguyu hissetmiştim iliklerime kadar.
O benim yeryüzünde ki cennetimdi.
Uzaktan sevdiğim, ruhuna dokunduğum kadınım.

Elini tutamasam da, gözlerinin yeşilliğinde kaybolmasam da o kalp bana aitti artık. Sadece bana. Tek bedende iki ruh, iki kalp. Iki farkli kalpte yeşermeye başlayan bir aşk.

Belki diğer kadınlar gibi her daim yanımda, yakınımda, tenimde değil ama her daim nefesimde. Her daim kalbimde. Ruhuma kalbiyle birlikte dokunan kadın.
Ruhunu ruhuma aldığım tek kadın.

O öğretmişti bana helal sevmeyi, daha doğrusu ben öğrenmek zorunda kalmıştım. Ikimiz icin öğrenmiştim. Ancak dediğim gibi ben de sabır yoktu, ya benim olacak ya benim...

......

Çevresinde bulunan onca masum çocuktan farksızdı o güzel melek. Öncelikle benim tam zıttım gibiydi.

Çok saf, çok masum, çok temizdi. Içimden bir ses ona zarar vermedende bu işi halledebilecegimi söylüyordu ama başka bir ses bunu yapmazsam eger herşeyin daha da kötüye gidebileceğini söylüyordu. Zoru seven, risk almayı biren biriydim ama bu konuda işimi asla şansa bırakmamalıydım.

Kararımdan asla dönmeyecektim.

Bana dokunmadan sevmeyi öğreten kadındı o. Şimdi onu bırakıp da yoluma gitmem onun yolunu yarıda kesmem demekti.

Nasıl seyre daldıysam artık biraz daha kalsam elimdeki fırsatı kaçıracaktım.
Küçük kızın anne ve babası gelmişti yanına birazdan dönerdi o da arkadaşlarının yanına. Cesaretimi toplayarak indim arabadan ve usulca yaklaştım ona.

"Merhaba"dedim gayet sakin bir tavırla.

"Ne istiyorsun"dedi bana dönerek. Beni gördüğünde gülen o yüzü solmuştu ya hayatta ki tek gayem işte o an benim sayemde yüzünün gülmesi olmuştu.

Içimde kopan fırtına 'seni' demek istese de ben "sadece bana yardım eder misin?"dedim.

Bana yardım et evet. Hem de hemen. Kalbine kalbimi koyarak, ellerini ellerime vererek yardım et.
Seni istiyorum her gecemde, gündüzümde, nefesimde...

Beni nefessiz bırakma. Beni kendi ateşimle baş basa bırakma. Gel söndür beni nurunla.

Önce etrafına sonra bana çok tuhaf bir bakış atarak "ben mi?" dedi.

"Bir mahzuru mu var? Piknik yapmaya geldim buraya. Arabada poşetlerim var, tasimama yardımcı olur musun?"

"Yok. Bir mahzuru yok, tabi yardım ederim. Inşaallah başıma bir şey gelmez"dedi tedirgin bakışlarıyla etrafını inceleye inceleye yola doğru giderken.

Ağır adımlarla arabaya doğru gitti, kapısını açtı, "ama burda bir şey yok"demesine firsat vermeden onu arabaya koyup kapısını kapattim.

Bana bir gün kız kaçıracaksın deselerdi inanmayıp, benle dalga geçiyor diye soğuk suyla banyo yaptırırdım kışın ortasında dışarda.

Fakat insan sevince her şeyi göze alabiliyor ve her şeyi yapabiliyor.
Ve galiba ilk defa bu kızı sevdiğimi kabul etmiştim. Kendime dahi itiraf edemediğim o şeyi yaşıyordum şimdi.

GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#Where stories live. Discover now