42.BÖLÜM

848 278 154
                                    

Yiğit bir daha girmemek üzere hayatımızdan çıkıp gitmişti geriye ise bize sadece sıcak bir anı bırakmıştı. O sırada telefonum çaldı ve arayan Hazandi.

"Canim benim dersim bitti siz neredesiniz?Oraya gelelim İrem de yanımda"

"Yok siz gelmeyin ben gelirim oraya"dedim ve telefonu kapattım. Şimdi sıra Aleda da idi ama zamanım kısıtlı olduğu için konuşmak istediklerimi başka bir zamana bırakacaktım.

"Eee abla ne diyeceksin bana? Niye çağırdın beni buraya?"

"Sonra konuşuruz. Biz şimdi Suya gidiyoruz istiyorsan sende gel"

"Yok abla ben eve gidip ders çalışacağım."

Normalde ki Aleda olsa arkadaşlarla gezmeye gideceğim felan derdi bu neydi şimdi? Umarım doğru söylüyordur göz boyamak için, bizi kandırmak amacıyla böyle şeyler yapmıyordur. Fakat şimdi içimden bir ses ona gerçekten güvenmem gerektiğini söylüyordu.

........

Aleda'dan...

Ablam gittikten sonra eve gidecektim aslında ama öncesinde yapmam gereken bir şey vardı.
Telefonumu alıp Ulaşı aradim. Aslında neden aradım niçin aradım bende bilmiyorum ama onun sesini duymaya ihtiyacım var gibi hissediyorum.

# Alo Ulaş nerdesin
....
# Tamam sahile gelsene biraz sohbet ederiz
...
# Peki bekliyorum o zaman

Kalbim ritmini değiştirerek atmaya başladı, hoşlanıyordum o çocuktan, ergenlikten olsa gerek daha iki gün uğruna ölüp bittiğim kişi şu an umrumda bile değildi. Hayatımda tek biri olsun istiyorum ve o da sadece bana ait olsun.

Ulaş benim icin 1 hafta takılıp atacağım biri değil çünkü ben değişmeye başladığım için öyle birileri olmamalı hayatımda, aslında kimse olmamalı ama Ulaşı seviyorum. Sürekli yanımda olsun, sürekli sesini duyayim, ya da göreyim diye gece vakti balkonda beklediğim biri o benim için.

Fazla beklemeye gerek yok bugün söylemem en iyisi gibi. Ablamin Emire duyduğu aşk kadar olmasa da bende helâl sevmeye çalışacağım. Evet ablam Emiri seviyor fakat günaha girmekten korkuyor, harama bakmaktan korkuyordu. Çok mu seviyor Emiri geceleri adını sayıklayacak kadar sadece. Uyanır uyanmaz mesaj atmış mı diye bakıyor sadece. Bugün onu görebilir miyim diye heyecanlanıyor sadece. Sadece ve sadece....

Ablam kendisini ağırdan almaya çalışıyor olabildiğince fakat ben o kadarını yapamıyorum hala ama inşallah bende birgün ablam gibi olurum, Su gibi olurum.

Servise atlayıp sahile vardığımda onun benden önce gelmiş olduğunu gördüm. Gözlerim ona takılınca kalbime farklı sinyaller gönderiyordu sanki, o an bambaşka oluyordum işte.

Fazla vakit kaybetmeden yanına vardım ve "Merhaba"dedim.

"Merhaba hoşgeldin"dedi yanını görerek. "Otursana"

Dediğini yapıp yanına oturdum ve "nasılsın görüşmeyeli" diye sordum. Heyecendan titriyordum ve bu benim başıma ilk defa geliyordu.

"İyiyim ya sen"

"Bende iyiyim" dedim ve sustum.

Bir müddet duraksayıp denizin dalgalarının taşlara vuruşunu dinledik ikimizde.

Bu sessizlik sıkıcı geldikten sonra cesaretimi topladım ve tek nefeste "Ulaş sana bir şey söylemek istiyorum"dedim.

"Tabi"dedi

Heyecanım hat safhaya yükselmiş, kalbim bedenimi terk edecek kadar hızlı çarpmaya başlamıştı.

"Ben şey"dedim.

Yerimde oturmak zor geldiği için ayağa kalktim o da ayağa kalkmak zorunda hissetmiş olacak ki ayağa kalktı ve tam karşımda durdu. Boy olarak pek bir fark olmadığından göz gözeydik. Haramdı, günahtı biliyorum ama gözlerinin en derinine bakıyorum o her ne kadar kaçırmaya çalışsa da bakışlarını. İçimde tuhaf bir arzu uyandı ona karşı, ellerini tutmak hatta belki öpmek istiyordum onu.

"Şey ben senden çok hoşlanıyorum" uzun zamandır içimi yiyip bitiren ve bana o kadar ağır bir yük veren o sözcükleri sonunda dökebilmiştim kelimelere.

"Aleda"....
Onun dudaklarından sesimi duymak bana tarifi imkansız bir huzur veriyordu ve en önemlisi su an umut vermişti.
Su an ondan "bende senden çok hoşlanıyorum"demesini ve bana sarılmasını bekliyordum.

"Ben yapamam olmaz"dedi kesin bir sesle.

Siyah...
Her yer siyah olmuştu sanki. Ne karşımda Ulaş ne yanımda deniz vardı. Sadece uğultulu sesler vardı. Dalgalar kayalara daha sert vurmaya başladı, zihnimdeki duvarlar tek tek yıkılmaya başladı. Enkaz kaldı geriye. Koca bir enkaz...

Reddedilmek böyle bir şeydi demek ki. Fakat hayır ben kabul etmiyorum. Bugüne kadar asla reddedilememis olan ben şimdi de reddedilmeyecektim. Haramsa haram, günahsa günah...

"Sen"dedim "beni reddedemezsin." İçimde bir şok dalgası meydana geldi ve kendimi onun dudaklarını öperken buldum. Ben şu an Ulaşı öpüyordum hemde delicesine. Karşılık vermemis sadece olanları anlamaya çalışıyordu karşımda ifadesizce. Biz o haldeyken uzaktan bir ses geldi kulağımıza.

"Ulaş"demişti ince bir kız sesi.
Ulaş ile dudaklarımızı ayırıp ayni anda sesin geldiği tarafa baktık. Kızın kim olduğunu bilmiyordum fakat ulaşın tanıdığı kesindi.

"Bade"dedi Ulaş zor çıkan sesiyle.

"Seni adam sanmistim, güvenmiştim. Umutlarımı bana verdiğinin tek bir umuda bağlamıştım ama sen o verdiğin umudu kalbimin parçalarını bile yok edecek kadar sert aldın"dedi kırık bir sesle.

"Bade sen yanlış anladın sandığın gibi -" Ulaş daha cümlesini bitirmeden lafa daldı adının Bade olduğunu öğrendiğim o kız.

"Evden kactim. Sana. Sevdiğime. Beni korur sahip çıkar dedim. Ama görüyorum ki sen bulmuşsun layığını"Bade arkasını dönüp gideceği sırada kolundan tutup kendisine çevirdi Ulaş.

"Bade böyle yapma ben seni seviyorum hep seni sevdim. Onu sevmiyorum"

Bu kadar alçalmam hoşuma gitmemişti ama bu sırada onlara laf söyleyecek değildim. Daha fazla bu manzaraya tahammül edemedim ve gitmek istedim.

Bade "Beni sevdiğin icin mi baska kızlarla öpüşüyorsun"dedi beni göstererek.

"Sandığın gibi değil bir anlık boşluğuma geldi sadece" bana döndü ve sen de bir şeyler söylesene, dedi.

Ulaş benim olmadıysa başkasının da olmayacaktı.

"Ulaş neden kızı kandırıyorsun beni buraya çağıran ve beni öpen de sen değil misin"bugün yeterince günaha girmiş yanlış yollara sapmıştım. Ulaş kesinlikle bu kötülüğümü hak etmiyordu fakat ben yapmıştım bir kere bu iğrençliği.

Bu sırada Bade arkasına bile bakmadan gözyaşlarını ve kırık kalbini de yanına alarak gitti. Ulaş ise yanıma gelerek gözlerime baktı"senden nefret ediyorum. Yazıklar olsun sana" dedi ve o da arkasına bile bakmadan gitti.

Gözlerimde biriktirdiğim yaşlar yanağıma hücum etti ve hüzünlerimle birlikte damlamaya başladılar.

Akan bu yaşlar basit bir gözyaşından ibaret değildi, geçmiş vardı o damlalarda, acı, pişmanlık, hırs, kötülük, öfke ve de aşk vardı. Duyguların binbir çeşidiyle birlikte akıp gidiyordu gözyaşlarım. Bugün arınmam gerekiyordu belki de, tek bir güzergah belirleyip oraya doğru yürümem gerekiyordu. Kimsesiz sadece bana ait bir yol olmalıydı belirleyeceğim yol. Askin yer olmadigi, ofke ve kötülüğün noksan olduğu bir yol....

Anladım ki insan değişmeye kıyafetlerinden değil, kisiliginden başlamalı ve benden kisiligimden baslayarak değişecektim...

....

Bol bol yorum yapıp oy vermeyi unutmayın lütfen😊😊

GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#Where stories live. Discover now