2.BÖLÜM

4.8K 916 413
                                    


Insan her şeye alışıyor da cayır cayır harlı bir ateşin içinde yaşamaya alışır mi? Kökleri sökülmüşken, çiçek açmaya da alışır mı bir ağaç? Sahi, insan hiç sevdiğini unutmaya çalışır mı?
H.A.ÖZTEKİN

Hazan'dan...

Kendimi gecenin kollarına bırakmış zihnimi de düşüncelere emanet etmiştim.

Yusuf neden hayatında böyle biri olduğunu daha önce söylememişti diye önce kızıyorum sonra da değersiz gordugundendir diyip susuyorum.

Nasıl davranacağımı bilemez bir hâl içerisindeyken kitaplığın üzerinde kırmızı kadife kılıf içerisinde duran Kur-an' ı Kerim çarptı gözüme.

Sahipsiz ve çaresiz olmadığım gerçeği yıldırım gibi düştü zihnime tekrar.
Bu benim sınavım olabilirdi. Rabbim beni sevdiği icin bana bu zor kararı bırakmış olabilirdi ve eğer Rabbim beni sevdiği için bu sınava tabi tutuyorsa ben gurur duyardım kendimle.

Özenle olduğu yerden alıp rastgele bir sayfa açıp gözlerim kendiliğinden kapanıncaya kadar okumaya okudukça da ağlamaya başladım.
Her sayfasında daha da içten geliyordu gözyaşlarım. Yüreğimin taa orta yerinden akıyorlardı mis kokulu kuranın suhuflarina.
Her sayfasında daha da anlıyordum asla yalniz olmayacağımi. Her kapanan kapı ardindan açılacak bir kapı olduğunu idrak ediyordum her bir sayfasinda. Her satirinda kendimi kaybedip tekrar buluyordum arinmis bir şekilde. Her satırı bir başka göz kırpıyor her ayeti bir başka selam veriyordu kızarmış gözlerime.

Zihnim berraklaşmış tekrar düşünme yetisini kazanmış gibi hissediyordum kendimi. Kalbimi bir yerlerde düşürmüş olmaliydim. Çünkü fazlasıyla hissizlesmistim bu süre içinde ve benim tek yapabildiğim ağlamaktı. Duygudan koparılmış bir şekilde aglamak. Hislerimden soyutlasmis bir sekilde, kalbimi kaybetmiş bir şekilde ağlıyordum sadece ben. İsyanım için degildi bu gözyaşları tekrar hissettiğimin kanitiydi. Bir yandan gözlerimden akan yaşlar bir yandan da gözlerime kaçan ayet tozları ile daha fazla okuyamayacağımı anladığımda kapatıp tekrar ozenle eski yerine koydum işlemeli Kur-an'i Kerimi.

Camdan dışarı baktığımda sabahın ilk ışıklarının şehri etkisi altına almak üzere olduğunu idrak ettim. Yorgunlugum avaz avaz bağırmaya başladığında kendimi uykunun sakin kollarına teslim ettim.

~~~~~

Yusuf'tan...

Gündüz geceye bir örtü çekerek hakim olurken göğe aklıma yine Hazan gelmişti. Sadece 3 saatlik bir uyku uyumuş öyle toparlayabilmiştim kendimi, tabi buna toparlanmak denirse. Bir gecede yıkılmış, mahvolmuştum. Onsuz yaşayamam diyemem haddime degil lakin onsuz ben eksik kalırdım. Hep bir parçasını arardi her bir uvzum.

Camın önüne geçip perdeyi açtım ve güzel mahallemi seyre daldım.
Panjurlu camlar önüne konmuş renk renk çiçekler...
Kahvaltı bile yapmadan dışarı fırlayan çocuklar...
Işe yetişmeye çalışan anne babalar...
Sahiplerine yaranmaya çalışan çeşit çeşit hayvanlar...
Mahallemi seviyordum, çünkü mutevaziydi. Çünkü sakindi. Çünkü bir o kadar da neşeli ve renkliydi...

Bu sabah belkide gozlerimi sevdiğim kadınla açacaktım dünyaya. Masum gülümsemesiyle günaydın diyecek, güneşin renk kattığı yüzüyle selamlayacakti beni. Ama olmamıştı. Beni yalnız bırakıp gitmişti.

Derler ya hani kul plan yapar kader gülermiş. Gerçekten çok doğru. Biz plan yaptık, kader güldü. Hem de acımasızca... Hem de delicesine...

Içeri giren Su herkesin aşağıda olup beni beklediğini söyleyince toparlanmam gerektiği gerçeğini hatırladım. Yılmayacak, yikilmayacaktim... Bana döneceğini biliyordum çünkü ve bana döneceği zaman ben ayakta olmalıydım.

GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#Onde histórias criam vida. Descubra agora