39.Bölüm:Geçmişin İzleri/Gerçekler

99 11 0
                                    

SİYAH CENNET
39.Bölüm – Geçmişin İzleri / Gerçekler-
Yazar: Luhannie…
Şarkınız:Chase Atlantic-Friends



Beyazlığında tüm renkleri barındıran sen,
Söylesene bana,
Sende, siyahın da yeri yok mu?


‘’Kollarımda öleceksin, küçüğüm…’’

atmaktan göğüs kafesimi acıtan kalbim, sözleriyle daha da bu fani bedeni zorlarken bu deli bedenin gözlerine baktım. Hızlı aldığım nefesim saç uçlarını havalandırırken önümdeki bıçağı görmeyi reddedemiyordum.

Saçları kadar siyaha bürünen gözlerini gözlerime dikerken yapacağı şeyi düşünmeye çalıştım ama onu anlamak zordu. Aramızda tuttuğu bıçağı yana doğu indirirken gözüm direk bıçağa takılı kalmış ve onu takip etmişti.

‘’Tabi…’’ demişti beni iyice kolunda hapsedip kendine çekerken. Sessim çıkmasa da ondan uzaklaşma girişiminde bulunmam tamamen refleksti. Yüzümü doğru söylemesi düşüncelerimi alıp götürmüştü bile ama yüzünü boynuma koyup ağırlığını bana vermesi neydi.

‘’Tabi… beni öldürdükten sonra seni öldürebilirim’’

‘’Neden’’ dedim saf gibi. Hala bazı şeyleri sorgulamaya devam ediyordum. Göğsünden onu ittirmeye çalıştım ama ağırlığıyla birlikte bana sıkıca sarılmıştı lakin benim aklım hala o bıçaktaydı. Sanki, sanki anında saplayacakmış gibi, sanki bu cümleleri beni oyalamak için kurulmuş gibi.

Titreyen bedenimle onu itmeye çalıştım, uzaklaşmamıştı bile ama kollarında korktuğumu da göremiyordu.

‘’Ben… sana kıyamam ki’’ ve kalbimi allak bullak eden o neden, gerçekte de var mıydı, bu neden?

Kollarından çıkma isteği o anda kaybolurken, titreyen vücudum donum kalmıştı bile. Gözümden akan bir damla yaş yanağımdan süzülerek omzuna düşerken kıpırdamadan öylece kalmıştı.

Bir an dedim, bir an gerçekten beni öldüreceğini zannetmiştim. Tıpkı, yazdığı kitabında ki gibiydi; uçurumun ağzında beni atacağını zannettiğim ama tam tersinin çıkması gibi.

Gerçekten yapacağını düşünmüştüm. Çünkü artık ne düşüneceğim konusunda kararsızdım, neyin doğru neyin yanlış olduğu bile bir çelişki içerisindeydi ve ben artık bir şeylerin üstesinden gelmekten sıkılmıştım.

‘’Gerçekten de yapacağımı düşündün mü?’’ nefesimi boynumu gıdıklasa da üzerimden bir türlü gitmeyen korku yüzünden konuşamıyordum bile. Bir an için gerçekten de düşünmüştüm.

‘’Seni… çok korkuttum mu?’’ derin bir nefesi bedenimden içeri gönderdikten sonra başımı zar zor oynatarak sallamıştım. Gerçekten de korkmuştum ama tam olarak neydendi. Onun beni öldürmesinden mi yoksa onun böyle bir şey yapabilecek düşüncesinden mi? Hangisinden…

Etrafımı saran bir o kadar da huzur kokan kollarını etrafımdan çekip yüzüme bakarken kendime bir süre tanıdım, sakinleşmek ve aklımdaki soruları sormak için.

‘’Bana… her şeyi anlatmanı istiyorum’’

‘’Anlatacağım, anlattıktan sonra da gitmek istersen bu sefer peşinden gelmeyeceğim. Sana söz veriyorum.’’ Neden, neden bir an böyle bir söz vermesi kalbimi kırmıştı ki. Yanımda olmama düşüncesi neden yelkenleri suya indirmeme, demin olanları unutmama neden olmuştu ki.

‘’Her şeyi’’ dedim tek bir nefesle. Titreyen kahverengi gözleri ile beni izlerken onun deli olması imkansız gibi bir şeydi. Sinirlendiği zamanları saymazsak, demin olanlar gibi.

Siyah CennetDove le storie prendono vita. Scoprilo ora