10.Bölüm: azrailin (yifanın) huzurlu kolları

297 26 6
                                    

SİYAH CENNET
10.Bölüm –AZRAİL’İN (YİFAN'IN) HUZURLU KOLLARI-
Yazar: Luhannie…
Şarkınız: LP-Tightrope


Kime sığınacağınızı bilemezsiniz…
Kimin güvenilir bir liman olduğunu bilemezsiniz.
Ama kime yardım gelmeyeceğini de bilemezsiniz.
Benim gibi.
Yifan'ın kolları…
Benim için ne zamandan beri… huzuru temsil ediyordu.

Gözyaşlarım korkumla birlikte daha da çok artarken kulaklarıma gelen kahkaha sesi ile şuan yifanın yanında olmak istediğimi fark etmiştim.

Sanırım… o daha az tehlikeliydi. Keşke kaçmak gibi bir aptallık yapmasaydım. Keşke.

‘’Şşşştt… sessiz ol. Sessiz olmazsan seni susturmanın başka yollarına başvuracağım’’kocaman elini dudaklarıma sertçe bastırırken hala ondan kaçma umuduyla debelenmeye devam ediyordum.

Yorulana dek. Bedenimi sakince bıraktım kollarına. Ruhum ve bedenim böyle şeyleri kaldırabilecek kadar güçlü-dayanıklı değildi. Nefeslerimi ağzımı kapatan eli el verdiğince sakinleştirmeye çalışırken tenimi ürperten nefesiyle korkunun en hat safhasında geziyordum.

‘’aferin… ‘’ elini ağzımdan çekerken içime çekebildiğim kadar hava çekmeye çalıştım ama havayla birlikte başka bir koku da burnuma geliyordu. Eter gibi…

Ağzıma kapanan bez parçasıyla gözlerimi genişlettim ve ayaklarımı olabildiğince savurdum. Hayır bu olmazdı işte. Hayır hayır…

‘’şimdi de gitme vakti.  Meşhur yifanın… zaafı.’’  O ben değildim, ben o ruh hastasının zaafı değildim. Burnuma sertçe dayanan koku ve kendinden geçen bedenimle, karanlığa doğru ilk adımımı atıyordum.

***

Kontrol etmekte zorlandığım bedenim ve gözlerimi kapalı olmasına rağmen dönen karanlık ile… iyiydim, sanırım.

Boğazımı saran ve öksürmeme neden olan toz parçacıkları sayesinde nerede ve ne halde olduğumu anlamak o kadar da zor değildi aslında. Ağrıyan göz kapaklarımı yavaşça açarken benim durumumdaki kişinin yapacağı ilk şey kesinlikle etrafına bakmak olurdu.

Benim ise, karşımdaki siyah maskeli adamı ve çarpık gülüşümü dikkatimi çekmişti. Ve nedense bu hiç de iyi bir şey değildi.

‘’sonunda uyandın… yifanın zaafı’’ bu durumda göz devirip dil çıkarmam gerekirken korkarak ve kaçma girişimine vurarak yorduğum buna izin vermemekle birlikte sadece bakmakla yetinmeyi seçmiştir.

Aslında güzel bir seçimdi.

‘’değilim…’’ dedim kuruyan boğazımdan çıkan çatallı ve kuru sesimle.

‘’öylesin…’’

‘’hayır değilim.’’

‘’ emin misin? Peki neden onun kalıyorsun, yada neden seni her yerde izleyen bir sürü koruma var’’ nefesimi dışarı verirken anlatmak istemediğim anılara dalmak ve boğulmak istemiyordum.

‘’uzun hikaye ama aradığınız kişi ben değilim.’’ Karşı çıkmıştım çünkü bakışlarında bile aynı ifade vardı. Düşüncesini zorla kabul ettirmeye doğruluğunu kanıtlamaya çalışıyordu ama nafileydi.

Aradıkları kişi, yifanın zaafı değildim. Kendi halince sıkıntıları olan bir üniversite öğrencisiydim sadece. Yani o ruh hastasıyla karşılaşana kadar…

Sandalyesinde geriye yaslanıp kollarını bilmiş bir tavırla birleştirirken dudaklarımdan bıkkınlıkla bir nefes çıkarmıştım. Sanırım buradan kurtulmak zaman alacak gibi duruyordu.

Siyah CennetWhere stories live. Discover now