12.Bölüm:Tuhaflıklar Serisi

250 23 1
                                    

SİYAH CENNET
12.Bölüm –TUHAFLIKLAR SERİSİ-
Yazar: Luhannie…
Şarkınız:Twenty one pilots-Ride


Gidenin geri döndüğü bir yerde…
Asla gitmiş sayılmasınız.
Bazı nedenlerden dolayı, geri dönme vakti.


2 hafta telaşla geçen sınavlarım ardından dışarı verdiğim bıkkın nefesimle sınıftan dışarı adımımı atarken etrafın sessizliği beni ürkütmüştü açıkçası. Yutkunup, sınav notumu cebime sıkıştırdığım gibi hızlı adımlarla sessiz koridorda yürümeye başlamıştım.

Adım sesimden korkuyordum, evet. Ve birkaç gün önce fark ettiğim başka bir şey ise… artık korunmuyordum. Ruh hastasının korumaları artık beni takip etmiyordu. bunu biliyordum, yada hissediyor.

Eski korunaksın hayatıma gerçek anlamda dönmüştüm artık. Zamanın doldurduğu bütün kalanlarıyla beraber.

Tabi aile işini halletmem biraz zor olmuştu. Mesela annemin her gün aramasına alışmıştım. Şuan cebimde titreyen telefonum gibi. Ne kadar bana kızım kendince her gün arayarak bana ceza verse de … bu fazla çocukça geliyordu bana.

Sonuçta üniversiteliydim artık. Ana kuzusu değil.

Gözlerimi devirerek cebimden telefonumu çıkartıp ekrana bakmadan açtım.

‘’efendim anne, gayet iyiyim mera etme. Sınavdan çıktım şuan. Cevaplamamı istediği başka soru var mı?’’

‘’seni merak ediyorum oğlum, gözümden uzaksın. Ne halde olduğunu bilmiyorum beni de anla lütfen’’ içime işleyen sözlerini duymazdan gelsem de haklıydı işte ne yapabilirdim ki.

‘’özür dilerim anne, haklısın ama lütfen beni durmadan aramaktan vazgeç. Gayet iyiyim ben. hatta fazlasıyla iyi.’’ Yani sanırım. 2 haftadır zihnimden uzak ruh hastasıyla iyiydim.

‘’tamam, sınavın nasıl geçti.’’
‘’gayet iyiydi. Oğlun derslerden kalmayacak merak etme anne’’
‘’işte benim oğlum.’’
‘’işte senin inek oğlun’’ dedim kıkırdayarak.

Telefonla konuşmaya devam ederken çıkış kapısından çıkıp merdivenlerden inerken gözüme siyah arabanın çarpmasıyla anında ayaklarım yürümeyi kesmişti. Kahya mıydı yoksa yifan mı? Ya da başkası.

‘’tao, orada mısın?’’

‘’evet buradayım’’ dedim ama bir yandan da bakışlarımla camları kadar kendisi de siyah arabanın gizemini çözmeye çalışıyordum. Kimsenin olmadığı bir okul bahçesi ve çıkışındaki gizemli araba.

Tuhaflıklar serisiyle karşılaşmak üzereymişim gibi geliyordum bana, nedense.

‘’anne ben seni akşam arasam olur mu?’’ konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapatırken aynı zamanda arabaya bakmaya devam ediyordum. Saniyeler içinde araba giderken dudaklarımı kemirmeye başlamıştım yine.

Umarım, kahya yada yifandır. Belki de benimle ilgisi olmayan bir şey.

‘’Lanet olsun, artık tuvalete giderken bile korkar oldum.’’ Başımı iki yana sallayıp her şeyden kendime pay bırakmayı kendime not ederken merdivenlerden yavaş yavaş inip çıkışa yürüyordum.

Beynim de beni kemirip bitiren düşüncelerle birlikte tabi.

Eskiden olsa, kahya beni bekliyor olurdu şimdi ise durağa kadar yürüyüp otobüse binme vaktiydi. Ve ben gerçekten de eski hayatımı özlemiştim!

***

Anahtarı deliğe sokup kapıyı açarken omuzum üstünden çaktırmadan arkama bakma isteğime bir türlü engel olamıyordum. Sanki… sanki biri beni gözetliyor gibiydi.

Siyah CennetWhere stories live. Discover now