9.Bölüm: Yağmurdan kaçarken doluya tutulma.

275 22 13
                                    

SİYAH CENNET
9.Bölüm –YAĞMURDAN KAÇARKEN DOLUYA TUTULMA-
Yazar: Luhannie…
Şarkınız:Camila cabello- Never be the same


Kaçmak için küçük bir fırsat yakaladığınızda…
Kader annenin oyunuyla karşılaştığınızı unutmayın.
Çünkü…
Hiçbir kaçış… kolay olmaz.
Kesin kuraldır bu.



Ağzıma son lokmamı atıp masadan kalkarken onun bakışlarını es geçip çantamı sırtıma taktığım gibi kapıya koşmaya başlamıştım. Okulumu özlemiş miydim yoksa o ve tehlikeli bakışlardan kurtulduğum için okula ihtiyaç mı duyuyordum bilmiyordum.

Ne olursa olsun… bu lanet olası zenginlik kokan evden çıkmayı bir şekilde başarıyordum. Keşke… keşke geri dönmemeyi de başarabilseydim.

Ayakkabımı hızla giyip koşarak benim için bekleyen arabaya hızla koşup içine atmıştım bedenimi.

‘’günaydın kahya’’

‘’günaydın küçük bey…’’ aynadan bana bakan sıcak gözlere, gözlerim devirerek baktım. Evet, yine başlıyordum. Ruh hastasının tuhaf kuralları ile yine baş başaydım işte.

‘’geç kalmadım değil mi?’’ konuyu değiştirmek en iyisi gibi duruyordu.

‘’hayır, tam vaktinde geldiniz küçük bey’’ sıcak gülümsemesi dudaklarından usulca çıkarken, bu ev kahya sayesinde daha fazla katlanılır oluyordu.  Kendimi yalnızlıktan ve tehlikeli o ruh hastasından bir tek kahya kurtarıyordu beni.

Konuşacak yerlerim akşamki olay sonucunda yatakta kendi kendime konuşmaktan ağrırken susmayı tercih edip başımı cama yasladım. Çantamı dizlerime bırakıp bakışlarımı kendine çeken dışarıdaki özgür manzaraya baktım.

Gerçekten de… göründükleri gibi özgür müydüler onlar. Yoksa bu da bir gösteriş miydi? Büyük binaların, zenginliğin nam saldığı yer… göründüğü gibi miydi? Rahat ve kolay…

***

‘’tao, gelmediğin günlerin ders notları…’’ uzman hocamızın elindeki bir kitap kalınlığındaki notları alırken yüzümü buruşturmadan edememiştim. Ben yokken hangi ara bu kadar ders işlenmişti.

‘’teşekkürler hocam’’ dedim kucağımdaki notları sıkı sıkıya tutarken. Ağarmaya başlayan saçlarıyla uyumlu gri gömleğinin cebinden çıkardığı gözlüğünü takıp gülümsemişti.

‘’kaçırdığın dersleri telafi etmeye bak tao. Sen gelecekte iyi bir doktor, cerrah belki de daha fazlası olacaksın. Benim yaptığım bu, küçük bir yardım’’

‘’yine de teşekkürler… geldiğimden beri bana çok iyiliğiniz dokundu’’ dudaklarımı bir çizgi haline getirip hatıraları yansıttım yüzüme. Hakkını ödeyemezdim. Özellikle de tıp kitaplarını bana alma konusunda.

‘’ şimdi gitmeliyim, bana teşekkür etmek istiyorsan da başarılı olmaya bak’’ kolundaki saate göz ucuyla bakarken gülümsemekle yetindim. Önünde hafifçe eğilerek kollarımda zorla tuttuğum ders notlarını göğsüme bastırarak yanından ayrıldım.

Her zaman minnettar olacağım bir hocam olacak kalacaktı. Ama şimdi başka bir şey düşünmeliydim. Dudaklarımı kemirip uzun koridorda yürümeye devam ederken acıkma hissinin bu kadar erken geleceğini bilmiyordum.

Karnım, sahibinin duyacağı bir şekilde açlığını gösterircesine guruldarken bu şeyden nefret etmiştim. Ben şimdi nereden para bulacaktım. Yanıma kendi paramı hatta eşyalarımı alamadan bu hapishaneye getirilirken şimdi kimden para isteyecektim ben.

Siyah CennetWhere stories live. Discover now