13.Bölüm: Baba

281 21 14
                                    

SİYAH CENNET
13.Bölüm -BABA!-
Yazar: Luhannie…
Şarkınız:Day6-letting go


Sevgi nasıl bir kavramdı.
Ya da güven…
Sevdiğinize mi güvenirdiniz yoksa güvendiğiniz kişiyi mi severdiniz.
Sizce hangisi…
Peki ya ben, Yifan’a… güveniyor muydum?

Kaçmaya çalıştığım bakışlarda ölümü görüyordum ve bu beni iyice korkutuyordu. Ne yapmam, nereye kaçmam yada ne konuşup konuşmamam gerektiğini bilmeden karşımda oturan bedenden kaçmaya çalışıyordum.

Her ne kadar bilmediğim bir dağ evine getirilsem de yaşıyor olmama seviniyordum. Ama neden bir baba bunu yapsın ki. Neden yifan ona o adam desin ki. Aralarında ne vardı acaba.

Dizlerimi birbirine kaçıncı sürtüşüm emin değildim ama tutulduğum bu dağ evinde –ki fazlasıyla modern döşenmişti- bir şekilde gitmem gerektiğini hissediyordum.

‘’ beni süzmenin bittiyse konuşmaya geçebilir misiniz?’’en sonunda içimdeki baskıdan kurtulurken parmaklarıyla oynadığı içkisiyle beni izlemeye, hayır dur bildiğin süzmeye devam ediyordu.

Ve bu beni fazlasıyla tedirgin ediyordu. Sakince çıktığımız ofisten direk buraya gelirken olacakları bilmeden gelmiştim. Yada mecburiyetten.

‘’ bana biraz kendinden bahseder misin tao?’’

‘’ne öğrenmek istiyorsun’’

‘’yaşın, ailen, okulun… hayatın işte. Bahsedeceğin şeyler olmalı.’’

Ona istediğini vermeliydim. Aksi takdir de buradan çıkışım olmayacaktı. Ama bakışlarında öyle bir şey vardı ki sadece bakması bile beni korkutmaya yetiyordu. Sakin tavır ve hareketleri de bunu daha da dozacını artırıyordu.

‘’yifan ile aramla sandığınız gibi bir şey yok.’’ Dedim gözlerimi kısarak. İstediği şey sadece yifandı. Bu barizdi aslında. Ama olan her şey nedense bana oluyordu.

‘’sandığım şey neymiş peki’’ göründüğünden daha kurnaz bir adamdı.

‘’ne sandığınız size kalmış ama o ruh hastasıyla yakından uzaktan alakam yok. Zaten başıma gelen şeylerin sebebi o iken onu seve-…’’ dudaklarımı ısırıp bakışlarımı kaçırdım. Hangi ara o kelime dudaklarıma yerleşip çıkmak için can atar olmuştu.

‘’ben onu seviyor musun demedim ki. Sadece kendinden bahset dedim.’’ alaycı kısık bir kahkahanın arkasına takılan sözler beni nasıl ters köşe yaptığının kanıtıyken etrafıma bakındım. Evde bizden başka kimse ok muydu yoksa… adamları dışarıda mıydı?

‘’açık açık konuşalım, benden ne istiyorsunuz’’ bu tür oyunlarla uğraşamazdım, çünkü birazdan korkudan ya da stresten bayılıp düşebilir hatta kafayı bile sıyırabilirdim.

‘’senden ne istediğimden tam olarak emin değilim. Sadece… oğlumun yanında neden olduğunu merak ediyorum’’ şüpheci bakışları üzerimde hüküm sürerken ona anlatıp anlatmamak da kararsızdım.

Hele ki yifanın telefonda söylediği şeyden sonra.

Ne yapacağımı bilmeden bakışlarımı kaçırmakta bulmuştum çareyi. Ama nereye kadardı, etrafımı saran adamlarının bakışlarından bile ona bakma zorunluluğu hissediyordum. Öyle de olmuştu.

‘’yifanın yanında olmam… tamamiyle kader annenin bir oyunu, kötü bir karşılaşma’’

‘’nasıl yani…’’ bakışlarımı üzerinden gezdirmek yerine tek bir yere, yerdeki gri siyah beyaz desenli halıya diktim. Bilmesi gereken yerleri anlatabilirdim. Yani sonuçta babasıydı değil mi!

Siyah CennetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin