34.Bölüm:Yifan'ın kitabı:Siyah Cennet

149 11 25
                                    

SİYAH CENNET
34.Bölüm -Yifanın Kitabı: Siyah Cennet-
Yazar: Luhannie…
Şarkınız: Arizona Zervas-Homies


Her sonun,
Bir başlangıç olması umuduyla…

*Geçmişten Geleceğe Dönüş / Yifanın Kitabı: Siyah Cennet*

-Kısa Bölüm-

Dudaklarımdan titrek bir nefes kaçarken bedenimde yayılan soğuk dalga ile kendime gelmeye çalışıyordum. Defterin sayfaları seri halde kapanırken, gri defterin üzerindeki yazıya baktım.

Siyah Cennet

Siyah yazısı aksine beyaz ile yazılırken; Beyaz yazısı siyah yazılmıştı. Grinin üzerinde güzel bir yazı ile yazıya bakarken akan burnumu çekmeden edememiştim. Başımı kaldırmaya korkarken bacak bacak üstüne attığım bacaklarımı indirdim.

Ağladığıma inanamıyordum, bana bunları yazdığına ise hiç inanamıyordum.

Gözümden damlayan yaş ‘Cennet’ kelimesinin üzerine düşerken ne yapacağımı bilemez bir şekilde ağlamaya devam etmiştim. Eğdiğim başım, gözyaşlarımı saklamaya yetmediği gibi ağzımdan izinsizce çıkan hıçkırığım ise beni ele vermişti.

‘’Ağlıyor musun?’’ demişti, 2 aydır duyduğum o kadife sesiyle. Bir şey demedim, titreyen dudaklarımı birbirine bastırırken benim için yazdığı defteri –kitabı- dizime koyup parmaklarımla gözyaşlarımı silmeye çalıştım.

‘’Neden böyle bir şey yazdın’’ dedim titreyen sesime rağmen. Kısa bir gülümseme sesi kulaklarıma ulaşsa da beni adeta içine çeken hikayenin sözleri gözlerimde sahneler oluşturmaya devam ediyordu. Sanki… gerçek gibiydi. Her şeyiyle, o kadar güzel anlatmıştı ki bir ruh hastasının böyle bir şey yapmasına imkan yoktu.

Belki de… dediği gibiydi. O gerçekten de hasta değildi ama o zaman onu neden burada tutuyorlardı.

‘’Sen yazmamı istedin’’

‘’Senden sadece benim hakkımdaki düşüncelerini yaz dedim. Bizi konu alan bir hikaye değil’’ 

üzerimdeki baskısından kurtulmak için yaptığım bu girişim beklemediğim sonuçlar doğurmuştu. Karşısında fazlasıyla şaşkın bir ben ile. Daha bu ruh ve sinir hastalıkları merkezine geleli 2 ay olmasına rağmen bana olan davranışları çok farklıydı.

Aslında onun bir deli olması gerekiyordu ama buradaki çoğu kişiden daha akıllıydı. Neden buraya yattığı ise… bilinmiyordu. Bense onun doktorlarından birisiydim sadece. Ama bir süre sonra onun gözünde doktor olmaktan çıkmış, tuhaf duygular beslenen kişi olmuştum.

Belki de bana aşık olmuştu, belki de bu kadar duygulu ve gerçekçi yazmasının nedeni buydu. Bilmiyordum, bildiğim bir şey varsa beni ağlatıp kalbimde tuhaf kıpırtılara neden olacak kadar gerçekçi yazmasıydı.

Sanki… gerçekten de oradaymış gibiydim. Beni anlattığı karakter bendim, ne bir eksik ne bir fazla. Her şeyi ile ben.

Beni bu kadar kısa sürede nasıl tanıyabilirdi. Daha ben onu çözememişken. Akmaya hazırlanan gözyaşlarımı silmek için elimi kaldırmamla bileğime tutulan parmaklar bir olmuştu. Yavaşça başımı yukarı kaldırırken Yifan beyaz elbisesi ile beni ayağa kaldırıyordu. Gözlerinde ise o bitmek bilmeyen, öfkenin arkasına sığınmış yorgunluk vardı.

‘’Ne yapıyorsun’’ dedim titreyen sesimle. Beni yavaşça oturduğum sandalyeden kaldırıp masumca beni izlemişti. Dizimdeki defter yere seslice düşerken onun bu bakışında kalbimin acıdığını hissettim. Onun gibi bakıyordu. Yazdığı kitaptaki gibi…

Siyah CennetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin