Bu Kadar

1.4K 171 10
                                    

Selam Canlarım :)

Medya / Orhan Ölmez - Gelsene

Keyifle okuyun...

***

Bir kısır döngünün içinde sürekli dönüp duruyorduk. Birbirimizi yaralamak ve canını acıtmak için hep bir savaş halinde, ilk saldırı için gardımızı almış bekliyorduk. Bilmiyorduk ki bu savaşta bir galip olmayacaktı. Her iki tarafta mağlup olacaktı. Aşk gücüyle iki tarafı da mağlup edecekti. Biz aşkın, Satranç tahtasında hareket eden piyonlarıydık sadece. Tek fark satrançta zekân ve mantığın hareket ederken, aşkta mantık yoktu. Aşkta kalp konuşur, kalbini dinlediğin sürece de mantığını devre dışına bırakırdın. Çünkü aşka mantık karışırsa, yaptıkların yanlış olurdu.

Aşk güçsüzlüğün simgesi olduğu kadar, gücünde simgesidir. Ne çelişkidir ki Aşk hem güç hem de güçsüzlüktür. Aşk korkakların değil, korkusuzların kucak açtığı ve kazandığı en büyük ödüldür. Günaha davetiye çıkarmaktır.

Duygularım ağır çekim halinde ilerlerken, ben duyduklarımı hazmetmekle uğraşmamıştım. Yine bir savaşın içine giriyorduk. Geri dönmesini beklerken, yanında eşantiyon niyetine bir sürtük getireceğini düşünmemiştim. Bana karşı zaferini sinsi bir gülüşle kutlayıp göstermekten çekinmeyen adama omzumun üzerinden pis bir bakış atıp göz kırptım.

Lobiyi aşıp, bahçeye çıktım. Odama doğru giderken, Erdem'in koşarak bana gelmesini görünce durdum. Karşımda durunca başını sallayıp konuşmaya başladı.

"Ada Hanım, adamımız bu akşam yapılacak olan toplantının konsey üyelerinden birinin oğlu, otuz yaşında, bekâr. Dışardan yeni gelmiş ve işlerin başına geçecek olduğu bildirildi. Birkaç yasa dışı işe bulaşmış, bir de oldukça çapkın kimliğiyle ünlüymüş. Yatağından geç--" konuşmasını sertçe bölüp ters ters baktım.

"Kes lan kes! Kimi becerdiğinden bana ne?” sinirle konuşurken sinsice gülümsedim. Bu bakışlarımı iyi bilen Erdem başını yazık olacak der gibi salladı. “Kuş yeni gelmiş demek? Hım... Biraz uçmayı öğretelim o zaman ha?" kaşlarımı kaldırıp Erdem'e bakınca başını öne eğdi. Ağzının içinde "Siz nasıl derseniz" gibisinden bir şeyler geveleyince omzuna vurup gitmesini işaret ettim.

Neşem yerine gelmişti. Atılan pas boş kalmamalıydı değil mi? Tam odama yönelecekken hoparlörden gelen müzikle başımı bu sefer de havuzun önüne kurulan pistte doğru çevirdim. Ekip, misafirleri eğlendirmek için Arapça bir parça çalıyordu ve oldukça kıvraktı. Remix olmalıydı. Biraz gösteri yapmaktan zarar çıkmazdı. Nasıl olsa aşkta ve savaşta her şey mubahtı öyle değil mi?

Adımlarımı havuz başına yönlendirip ağır adımlarıma tezat bir şekilde ritim tutmaya başladım. Piste adım atınca müzik anlık durmuş, misafirler ve animasyon ekibi kenara çekilip bana bakmaya başlamışlardı. Başımla tekrar başlamasını işaret edince dj kabininden yayınlanan parça tekrar başlatıldı. Kalçalarımı sallamaya başlayınca, etrafımı daire olacak şekilde çevirdiler. Müziğin her tınısında vücudum şekil alıyordu. Hem hareketli hem baştan çıkarıcı bir parçaydı.

Vücudumun her kıvrılışında alkışlar artıyordu. Hal böyle olunca da duyduğum tezahüratlar beni daha çok keyiflendiriyordu. Bir anlığına da olsa gözlerimi kapatıp bu kıvra dansı Ilgaz için yaptığımı düşündüm. Düşündükçe gözlerim birbirine daha çok yapışmaya başladı. Hareketlerim kendiliğinden durağanlaşırken gözlerimin önüne gelen Ilgaz’la elim istemsizce kalçalarımdan başlayıp belime kadar ufak bir yol çizdi. Sonra kollarımı iki yana açıp belimi kıvırmaya başladım. Sevdiğim adama raks ediyor oluşumun düşüncesi içimi kaynatırken belime dokunan ellerle hareketlerim duraksadı. Burnuma saatler önce duyumsadım koku dolarken gözlerimi açmadan avımın kendi ayağıyla tuzağıma gelmesini keyifle karşıladım. Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken istifimi hiç bozmadım. 

ILGAZ'IN ADA'SI [Aşk ve İntikam serisi 2] DÜZENLENİYOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin