Zehir

8.5K 646 91
                                    

Yeni bölüm geldi esmer şekerlerim bakalım nasıl bulacaksınız bölümü yorumlarınızı bekliyorum :))

Keyifli okumalar olsun :))

******

" Ne var lan ne?" Diye bağırarak yaklaşan ayak seslerini dinlerken çok beklemeden kapı aynı öfkeyle açıldı. Ilgaz'a baka kalırken gözlerim istemsizce vücudunda dolanmaya başladı. Gömleğinin düğmelerini açmış, hayır açmaya benzemiyordu düğmeler kopartılmış gibiydi. Pürüzsüz tenine ve karın kaslarına geldiğimde bakışlarımı kaçırdım. Yalan yok atletik bir vücudu vardı. Haliyle karşımda sergilenen bu görüntüyle yutkunamaz olmuştum. Nefesimi tutmuş onu izlerken kızarmaya başladığımı hissederek bakışlarımı yüzüne çıkardım. Gözlerinin içi kızarmıştı.

"Ne istiyorsun?"

"Niye geldin?" duraklamalı kelimeleri benim boğazımı düğümlerken gözlerimi elimdeki kadehe indirip ne için geldiğimi kendime hatırlattım. Sonra da kadehi uzattım.

"Yarım bıraktın. Rakı masasında kadeh bırakılmaz, bilmiyor musun?"

Sesim ne kadar soğuk olursa olsun ona bakarken göz bebeklerim titriyordu. Dilim lanet okurken gözlerim tam aksini söylüyordu şimdi olduğu gibi. Yoksa burada, bu kapıda ne işim olurdu? Uzattığım kadehi hışımla alıp kafasına dikti. Dudak kenarlarından taşan sıvıyı umursamadan aynı hoyratlıkla parmaklarım arasına tutuşturduğu bardağa bir de bana baktı.

"Oldu mu?"

"Oldu!" hayvan herif öfkeli olabilirsin, hıncını benden de çıkarabilirsin ama bu nedir ya! Hayır hata onda değil bende ne bok yemeye geldiysem...

"Git şimdi!"

Boşta kalan elimi yumruk haline getirirken diğer elimdeki bardağı kırmak istercesine sıkıyordum. Kendime küfür ederek geriye dönmüştüm ki kolumdan tuttuğu gibi odaya çekti. Kapıyı kapatıp, sırtımı kapıya sertçe dayadı ve bedenini bana yasladı. Göz kapaklarım titreyerek kapanırken tepeme vuran nefesi canımı yakmaktan öteye gitmiyordu.

Burnunu tepeme dayayıp kokumu derince içine çekerken, kaç yıl ulan kaç yıl hasret kaldım bu nefese dememek adına kendimi sıkıyordum. İkimizin bu yakınlığına bir tek ben değil kalbimde en az benim kadar hazırlıksız yakalanmıştı. Onun içinde kalbim göğüs kafesimi çıldırmış gibi döverken sakinleşmek adına ne Ilgaz ne ben tek kelime etmiyorduk.

Bir eli enseme giderken diğeri yüzümde ve çenemde gezindi. Konuşmak, geldiğimiz bu duruma itiraz etmek istiyordum ancak ağzımı açarsam diyeceklerimden korkuyordum. Ama daha fazla bu pozisyonda kalamazdım bu yakınlık hiç hayra alamet değildi. Tam ağzımı açmış itiraz edecekken, dudakları dudaklarım üzerine kapandı.

İlk başta hareketsiz duran dudakları usulca hareketlenmeye başladı. Bir müddet sonra karşılık vermem için baskısını arttırmayı sürdürdü. Bedenim bir anda gelen bu saldırı karşısında zangır zangır titrerken, hareket dahi edemiyordum.

Titriyordum ama üşümekten çok uzak bir sarsıntıydı. Kızgındım, öfkeliydim, izin dahi istemeden özel alanıma girmişti ama bunun yanında üzerimde heyecandan neyi nasıl yapacağımı bilmiyor oluşumun tereddüdü de vardı.

Geri çekilir gibi oldu ancak aramıza mesafe bırakmadan "Karşılık ver!" Diye emrettikten hemen sonra dudaklarıma yeniden kapandı. Hâlâ şaşkınlığımı korurken bu kez belimi sıkarak dudaklarım üzerine nefesini bıraktı.

"Lanet olsun...Karşılık ver!"

Agresifçe bağırıp ense kökümdeki saçlarımı avuçları arasına toplayınca üzerimdeki durgunluğu atıp kendime geldim ve itmeye çalıştım.

ILGAZ'IN ADA'SI [Aşk ve İntikam serisi 2] DÜZENLENİYOR Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora