Geri Dönüş

9.8K 632 56
                                    

Başlıyoruz :)))

Keyifli okumalar:))

***

10 yıl sonra günümüz...

Ben Ada, Ada Karaaslan. Babasının küçüğü, ailenin miniği, Sertaç'ın cadısı, Ilgaz'ın minik sevgilisi. Ben Ada, nam-ı diğer Karadul.

Bir gönül yangınına ve kandırılmışlığın acısıyla ülkesini ve ailesini bırakıp giden, kendini yalnızlığa sürgün eden ailenin asi kızı. Ben Ada, yaşadığı ne kadar acı varsa sorumlu olan adamdan öcünü almak için hiç olmaması gereken bir yerde olan kadın. Ben Ada giderken açık bıraktığı yaralarını kendi saran kinle iyileşen o küçük saf kız. Büyük bir ailenin içinde büyüyüp de yalnızlığı en dibine kadar yaşayan ama her şeye rağmen ayakta kalmaya yemin etmiş çocuk. Ben Ada sadece Sertaç ile Fransa'da yaşamına devam eden uçarı, gözü kara bir kız. Gözüm müydü kara yoksa gönlüm müydü emin değilim ancak bildiğim bir şey varsa o da bu mecburi sürgünün beni ben yaptığıydı.

10 yıl o kadar çabuk geçmişti ki okulu ve işi aynı anda idare ederken zaman kavramım kalmamıştı. Geriye dönüp baktığımda yaşadığım ne varsa yanıma kar acılarım baki kalmıştı. Hangi birinden başlayayım anlatmaya ipin hangi tarafını tutsam elimde kalmıştı. Ben, ben olurken olmaya çalışırken kaybettiklerimle yaşıyordum. Hayal deyin, hayalet deyin, siz ne derseniz deyin ama benim kendimi kurtulmak istemeksizin karanlığa hapsedişlerim vardı.

Korkularımla yüzleştiğimde daha Fransa'ya bile varmamıştım. Yağmurda kapı önüne bırakılan ıslak kedi yavrusu gibi bakarak bana acıyacak bir göz arıyordum hava alanının kapısında. Ardı ardına yapılan anonslar gözümü korkuttuğunda bir an yanı başımda elimi tutan eli sıktığımı bugün bile çok iyi hatırlıyordum.

"Gitmeyelim Sertaç!" dediğimde mümkünmüş gibi elimi daha sıkı tutup "İyi olacağız" diyen adama her zaman olduğu gibi o günde güvenmeyi seçmiştim. İyi ki diyordum şimdi iyi ki onun küçücük bir sözüne güvenmişim. Ya bana yabancı olan ülküye ayak bastığım saatlerde titreyişlerim başaracağım diye kendimi teskin etmelerim anlatmaya kalksam kitaplara konu olurdu. Başarmış mıydım peki? Başarmıştım! Ada olmuştum en önemlisi ben olmuştum.

En iyi üniversitelerden bir tanesinde makine mühendisliği okuyarak kırmıştım zincirlerimi. Günlerce bu konu malzeme olmuştu senin ne işin olur makine mühendisliğiyle diye. Oysa en başta Sertaç'ın demesi lazımdı sen yaparsın diye. Hoş demişti şimdi hakkını yememek gerek "Lan herkes gibi olsaydın kati suretle ilaçların yan etkisi derdim. Helal valla yakışır aslanıma!" derken hayli eğlenmişti.

Ben buydum, benim alanım farklı olmalıydı. Ben bir holdingde kapanacak, havasız kalacak biri olmamıştım hiç bir zaman. Şimdi de değildim. Mesleğimi elime almış olmama rağmen yapıyor muydum hayır! Yapmıyordum. Ancak her zaman eskilerin altın bilezik dediklerindendi mesleğim. Bir köşe de dursundu zamanı gelince nasıl olsa faydasını görecektim. O yüzden ani bir kararla dönüş yapıyordum. Neden ararsan çok lakin bana göre nedeni yoktu. Sadece gerekli olduğunu düşündüğüm için babamın Antalya'da benim için yaptırdığı adını da Ilgazın Adası verdiği tatil köyüne genel koordinatör olarak işletimine ve kontrolü sağlamaya gidiyordum.

" Air France Paris - İstanbul için kalkışı beklenen airbus319 için son çağrıdır. A103 nolu kapıdan çıkışlar devam etmektedir."

"Ada hadi kendi kendine somurtmayı bırak da toparlan!" Sertaç'ın huysuzluğu sabahtan beridir üstündeydi. Kendini baskı altında hissediyormuş da paşam o yüzden böyleymiş.

ILGAZ'IN ADA'SI [Aşk ve İntikam serisi 2] DÜZENLENİYOR Où les histoires vivent. Découvrez maintenant