36|⚜

729 93 215
                                    

Sorun Değil


(

M)

Taehyung :

İnsanlar gece karası bir mürekkebin bakire bir kağıda dökülerek lekelenmesinden ibaretti. Temiz kağıtla başlayan bir hayata sahipken kötülüğün cazibesine kapılmış saf siyahlar tarafından lekelenmiştim. Katranla boyalı kalplerin beni içine çekerek usul usul kendilerine benzetmesi nefretten var olan benliğimin acınası göstergesiydi.

Nefret gözlerimi kör eden, merhametimi dilsiz bırakan şeytanın armağanıyken, bu nefretimle sadece Jimin'in karşı karşıya kalması ne kadar adaletliydi bilmiyordum. Bedenimi cinsel objeleştiren Mark ve yanlış bir seçimle ruhumu küle çeviren Jimin. Yada Jimin'in söylediklerine kendimi sağır eden ben, nefretim kimi kavurmaya yeterdi? Hangimiz en çok hak ediyordu yanıp kül olmayı? Benliğini kaybetmiş düşüncelerim arasından doğru cevabı bulmak çok zordu.

" Bedenini sunacak kadar sevmiyormusun beni yoksa?"

Gözleri panikle hareket ettiğinde kızaran yüzü ve kuruyan dudakları dikkatimi çekmişti.

" Hayır, hayır öyle değil. Ben sadece beni sevdiğin zaman olmasını istiyordum."

" Sence ilişkimizde istekler önemli mi? Kimin ne istediği, bunları umursadık mı?"

Sert çıkan ses tonum Jimin'i olduğu yerde irkiltirken kafasını iki yana doğru sallayarak giydiği hırkanın kolunu çekiştirdiğinde oturduğumuz pencere pervazından kalkıp tek kişilik koltuğa oturdum.

" Hadi soyun o zaman. "

" Neden karşımdaki sen değilmişsin gibi hissediyorum?"

" Kimi aradığına bağlı."

Kasılan çenem sayesinde dişlerimi bastırarak konuştuğumda gözlerini kapatmıştı. Kendi içindeki savaşa son vermiş gibi gözükmüştü gözüme. Titrek göz kapakları yavaşça açıldığında karşıma çıkan bal rengindeki iki hare bakışlarımı ondan çekmemi sağlarken Jimin'in kararlı sesi kulaklarıma ilişmişti.

" O çocukla takılmaktan ileri gitmedin değil mi?"

Sorduğu soru intikam isteyen tarafımı güldürürken söylediğim yalandan haz alırcasına gülümseyip konuştum.

" Sevişmedik, dokunmadım o çocuğa."

Yüzüne yerleştirdiği gülümseme acının tatlı tebessümü gibi dururken, en azından sadece ona aidim diye düşündüğünü farkındaydım. Giydiği hırkanın büyüklüğü parmaklarını görünmez kılarken önündeki fermuarı açmak için yukarı kalkan elleri sayesinde titreyen ince parmaklarını görebilmiştim. Ürkekçe açtığı fermuar bembeyaz tenini gözler önüne sererken oturduğum koltuktan hızla kalıp Jimin'in bileğini tuttuğumda anlamsızca bakan gözlerine karşılık vermiştim.

" Odana geçelim."

İnce bilekleri elim arasında kaybolurken peşimden sürüklediğim bedenle üst kattaki yatak odasına girmiştim. Baş ucunda yer alan kutu kutu ilaçlar dikkatimi çeksede önemsemeyi tercih etmemiştim. Gözüme inen perde tek derdimin Jimini hissetmek istediğimi vurguluyordu zihnime. Bana yaptığı gibi sevildiğini hissettiği an ardımda bırakacaktım onu. Bileğini bırakıp yatağa oturduğumda karşımda duran bedenini süzmek istemiştim. Açtığı hırkanın fermuarı sayesinde beyaz teninde küçük benler köprücük kemiği ve boynunda yer edinmişken sık sık nefes aldığı için inip kalkan göğüsünden gözlerimi yüzüne çıkarmıştım. Küçük yüzünde yer alan kırmızılık utandığının göstergesiydi.

OWNER¹ MİNE 棄者 Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt