30|⚜

582 83 108
                                    

Uyarı ⚠ : Yenilenen bölümleri okumadan geçmeyin.

Morpho Kelebeği

Taehyung :

Bir sonbahar günü, özgürlüğün sıcaklığını arayan morpho kelebeğininin kozasından şuursuzca çıkışı ve ölümün soğukluğuna küçük ruhunu teslim etmesi gibi, göğüsüme sığınmış bedene bakıyordum. Narin görüntüsü işlediği tüm günahları kusursuzca saklamıştı, burnuma ilişen lilyum kokusu benliğimi ona adamam için kalbimi ele geçiren şeytan misaliydi.

Ölüm meleğimiydi yoksa? Güzelliği ile büyüleyen, dokunuşlarıyla yavaşça zehirleyen, tanrının hangi günahıma karşı gönderdiği cezaydı? Kollarımda uyuyan melek.

Göğüsümde yer edinen başı, büzüşmüş dudakları ve yumuk yumuk olmuş gözlerine bakışlarımı gezdirirken açıkta kalan boynundan yükselen lilyum kokusu gözlerimin dolmasına sebebiyet vermişti.

Kalbimin acizliğine boyun eğmişti düşüncelerim. Süt beyazı olan boynuna burnumu sürtüğümde hücrelerime kadar nüfuz eden kokusu ilk defa kalbimi acıtmıştı. Yıllar önce kıyamadığım, özlemini çektiğim bedenini şimdi canileşen ruhuma rastlaması morpho kelebeğininin sonbahar ölümü gibi üşütüyordu beni.

Akmak için direnen göz yaşlarıma gözlerimi kapatarak engel olduğumda, solmuş ciğerlerime kokusunu çekerek baharı getirmiştim. Üzerine eğildiğim naif bedenin üstünden doğrulup gözlerimi açtığımda bana bakan bal köpükleri nefesimi keserken ne zamandır uyanık olduğunu düşündüm. Parlayan gözlerini kırpıştırarak göz temasımızı sürdürürken küçük parmaklarını göz çukurlarımda gezdirip dolgun dudaklarını araladı.

" Ağlama, ne istiyorsan yap bana hak ediyorum çünkü, ama lütfen ağlama. İşte buna dayanamam Taehyung."

Bozguna uğratmıştı düşüncelerimi, ağlamadığımı sanan ben göz yaşlarımı yine ona göstermiştim. Alışıktım buna zaten beni bozguna uğratan asıl şey tek kelime etmeden ne hissettiğimi, onun hakkında nasıl cani düşündüğümü bile bile yanımda durup buna izin vermesiydi. Böyle aptal olmasına sinirlenirken bileğini sertçe ittirip yüzümdeki parmaklarını çekmiştim. Hışımla kalktığım koltukta ne kadar küçük yer kapladığını gördüğümde gözlerimi kapatıp dişlerimi bastırarak konuştum.

" Bana dokunmamanı söylemiştim, ayrıca bundan sonra yanıma geleceksen o iğrenç kokunu bastıran parfümünü kullanıp gel."

" Demin içine çektiğin kokumu severdin oysa-"

" SUS! Her şey eskisi gibi mi sanıyorsun? Park Jimin aklın varsa sana verdiğim şansı iyi değerlendirirsin! "

Bağırdığım için koltukta geriye doğru gitmesine aldırış etmeden evden çıktığımda yüzüme vuran soğuk rüzgar biraz olsun rahatlamamı sağlamıştı. Adımlarımı karşıdaki evime yönlendirdiğimde anahtarı deliğe yerleştirmeden kapı annem tarafından açılmıştı.

" Bende seni bekliyordum."

" Bir sorun mu var?"

Çatık kaşarla içeri girdiğimde annem ardımdan kapattığı kapıya yaslanarak söze başlamıştı.

" Sorun yok, sadece Jimin ile tekrardan görüştüğünü yada karşı evde onunla bir gece geçirmiş olduğunu bana senin söylemeni isterdim. "

" Bunu kimden öğrendiğini sorabilir miyim?"

Bıkkın bir şekilde nefesimi dışarı verip odama girmek için merdivenlere yönelirken annemde benim arkamdan gelerek konuşuyordu.

" Dün eve gelmeyince seni merak ettim, o kadar aramama rağmen açmadın bende Jungkook'u aradım Jimin ile birlikte olduğunu söyledi. Ne zamandır tekrardan yakın olmaya başladınız?"

OWNER¹ MİNE 棄者 Where stories live. Discover now