39- FİNAL

66.6K 3.1K 2.4K
                                    

"Bas usta bas!"

"Aahhh olay yerine geç kaldık, çık önümden be adam!"

Arabanın içinde son ses arka sokaklar jenerik müziği çalarken, Talha ve Çınar birbirlerine bağırarak konuşuyorlardı ve Talha arabayı hızla sürüyordu.Çınar elini torpido gözüne iki kere vurdu.

"Rıza baba ağzımıza sıçacak ustaaa!" dedi Çınar, şuan o kadar eğleniyorlardı ki. Ama Ali ve ben arka koltukta onları büyük bir şok ile izliyorduk. Ali bir küfür savurdu.

"Amına kodumun manyakları!" dedi dişlerinin arasından. Çınar dönüp Ali'ye baktı.

"Usta Garip huysuzlandı." dediğinde sürücü koltuğundan büyük bir kahkaha koptu. Bende dayanamayıp güldüğümde Ali öne atlayacak gibi oldu ama onu kolundan tuttum.

"Ali boşver ya..." dedim ama halen gülüyordum. Jenerik müzik yeniden başlarken Ali kaşlarını çattı.

"Kapatın lan şunu! Çocuk musunuz siz!" diye bağırdığında Talha offlayarak müziğin sesini kısıp hiç duyulmayacak seviyeye getirdi.

"Bir kere de huysuz olma be Ali." dedi Talha burun kıvırarak. Ali ona ters bir bakış attı.

"Sen de bana laf sokmaya iyi alıştın ha!" sert sesiyle konuşunca Talha dikiz aynasından bir bakış attı.

"Regl misin sen?" Çınar kahkaha atarken, çok üstüne gittikleri için sinirlendim.

"Tamam yeter aa!" dedim Ali'nin koluna sarılarak. Onlara sinirli bir bakış atıp gösterişli bir şekilde saçlarımdan öptü.

"Canımın içi!" dedi derin bir oh çekerek. Ben gülümserken önde ki ikili öğürüyordu.

Ali işe gitmeyince, evde de oturmaktan sıkılmıştık. Talha ve Çınar'da beraber iyi anlaştıkları için dört kişi aynı evde oturup mal mal sohbetlere giriyorduk. Mete bile artık yanımızda durmuyordu. Sürekli Ali'ye bulaşıyorlardı ve bende Ali'nin gerçekten kafaya taktığını görünce kalbim acıyordu.

Bugünde hep beraber şehirden biraz uzakta, deniz kenarı gibi bir yere gidiyorduk. Ali kalabalık ortama girmek istememişti. Ama dışarı da çıkmamız lazımdı. Gittiğimiz mekanda restorantlar ve hatta kalmak için odalar bile vardı.

Sonunda büyük tabelayı görünce o alandan içeri girdik. Etrafıma baktığımda burasının cıvıl cıvıl olduğunu gördüm. Neyse ki eğlenebilecektik sonunda.

"Burası da baya kalabalıkmış, güya kalabalıktan kalacaktık." dedi Talha arabaya uygun park yeri bulmaya çalışırken.

"Çınar'ın önereceği yer işte."

Çınar hiç aldırmadan önüne bakıyordu. En sonunda arabayı park edip indik. Ali tek kolu sargıda havalı bir şekilde çıkarken, bende onunla beraber çıktım. Talha arabayı park ederken hemen Ali'nin yanına geçtim. Tişörtünün eteğinden o etrafına bakıyordu.

Toplum içindeyken elini tutamayınca bende tişörtünün kenarından tutuyordum. Ya da üzerinde ne varsa. Bana dönüp bir bakış attı ve kollarının arasına aldı.

"Güzelmiş." dediğinde kafamı salladım. Gerçekten güzeldi, deniz manzarası vardı ama yan tarafta da kayalık gibi duran yerler de vardı.

"Tabi ki güzel." dedi Çınar ona inatla. Ali sinirle bir nefes alırken onu yürüttüm.

Bir restoranın önüne geldiğimizde, direkt olarak deniz kenarında ki masaya oturduk. Ali hemen beni yanına aldı. Siparişlerimizi verip beklerken Ali masanın altından elimi tutuyordu. Bana doğru döndü ve yüzümü inceledi.

"Sen kilo verdin ha!" dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır, üstüne kilo bile aldım. Sürekli pizza yiyoruz. Eve gidince de doğduğum için bir şey yiyemiyorum. Annem kızıyor." dediğimde dudaklarımı izledi, ardından elini kaldırıp ben konuşurken saçımı geriye doğru taradı.

"Bende size gelip iki gün kalayım, annen dırdır etmesin oğlum sen oradasın diye eve uğramıyor falan demesin." dedi, omuz silktim.

"Diyor zaten." dediğimde 'ben biliyorum' gibisinden kafasını salladı.

"Şu işleri bir halledeyim, kendi evime çıkacağım. Sende artık benimle beraber yaşarsın." dedi yeniden elimi tutarak. Parmaklarınızı kenetledi.

"Annemin izin vereceğini hiç düşünmüyorum.." denize bakarken mırıldandım.

"Sen benim eşimsin, neyine izin vermiyor.." dedi sinirle. Eşimsin lafı ile gözlerimden hayali kalpler çıkararak ona döndüm. Kalbim şuan ağzımda atıyordu.

"Sana ölürüm ben.." dediğimde gülümsedi. Öyle güzel güldü ki, zaten o an ölmüştüm.

Siparişler geldiğinde Talha ve Çınar kendi aralarında anırarak birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı. Bende Ali ile beraber düzgünce yemeğimi yiyordum.

Ali'nin salataya uzak kaldığını görünce salatayı önüne çektim. Sürekli ona bakıp kıyamam diyordum, çünkü cidden kanadından vurulmuş bir kuş gibiydi... Serçe olmasa da yani bir atmaca falan olabilirdi.

Yemekleri yedikten sonra Ali tuvalete gitme bahanesiyle kalkıp hesabı ödedi. Talha ve Çınar ne kadar kızsa da umursamadı. Çünkü kendini borçlu hissediyordu.

"Siz takılın, ben sevgilimi da alıp biraz dolaşacağım. Dikkatli olun demiyorum, inşallah ikiniz de denize düşersiniz." dedi Ali çocuksu bir sinirle. Ardından beni bileğimden tutup arkadan bize homurdanarak laf sayan ikiliyi umursamadan yürümeye başladı.

Sonunda herkesten uzağa, deniz manzaralı uçurum gibi olan bir köşeye gelince bileğimi bıraktı. İkimiz de yan yana otururken, ben anında ona sarıldım. O kadar güven vericiydi ki, her zaman tekrar tekrar aşık oluyordum.

"Seninle ilk deniz kenarına gittiğimiz günü hatırlıyor musun?" diye sordu denize dalmış bir şekilde bakarken. Kafamı salladım. Derin bir nefes aldı.

"O gün, sen denize bakarken içimin ne kadar yandığını bilemezsin." dediğinde sesi titremişti. Kafamı kaldırıp bakışlarımı ona çevirdim. Gözleri dolmuştu.

"Ben senin bir yılını çaldım, o kadar işkence ettim ki sana... Elimde değil diyeceğim ama bir şey ifade etmeyecek. Çok canını yaktım.." dedi ve derin bir nefes aldı. "Keşke o gün sana o tokadı attığım gün, orada ölseydim." gözlerinden bir damla yaş akarken, dudağım büzülürken derin bir nefes aldım.

"Şimdi seni o kadar çok seviyorum ki..." dedi gözlerini kapatıp.

"Ben senin yıllarını, aylarını, günlerini çaldım..." dedi gözlerini açıp bana bakarken.

"Şimdi izin verirsen, ben tüm ömrümü sana adamak istiyorum Eren." nefesim kesilirken, gözlerimden bir damla yaş düştü. Öyle bir bakıyordu ki, çok fazla sevildiğimi hissettim.

"Ali.." dedim çatallaşmış bir sesle.

"Ali'nin canı." dediğinde gülümsedim. Ama bu hüzünlü bir gülümsemeydi.

Uzanıp ona sarıldım, o saçlarımı öperken ben istemeden de olsa ağlıyordum. Parmaklarımızı birbirine kenetledi, ardından kafasını çevirdi. Dolu gözlerim ona bakarken dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve sıkıca öptü.

Ve sözlerini dudakları ile mühürledi.

Maraba

Bu hikayede bitti, Ali'de akıllandı sonunda ahshdhdh

Herkese çok teşekkür ederim ❤️

SAVAŞMA SEVİŞ Onde histórias criam vida. Descubra agora