24- SOĞUK

59.3K 2.8K 1.7K
                                    

O bana bakarken benim aklımdan geçen şeylerin, bana sorduğu sorusu ile alakası yoktu. Babam geldi aklıma, eşcinsel olduğumu duyunca yüzüme tüküren ve sanki ben kanından değilmişim gibi bayıltana kadar döven babam. Şimdilerde bir hikâye gibi anlatıyordum bunu ama babamın titreyen elleri ve bana doğru açılmış kocaman gözleriyle beni yerden yere vurması hiçbir zaman sade bir şekilde anlatabileceğim bir hikâye olmamıştı.

Bizi terk edip gittiğinde annem ile beş parasız sokakta kaldığımızda kış günü oturduğumuz o sokak köşesini unutmuyordum. Babamın titreyen elleri ve korkunç görüntüsü aklımdan çıkmıyordu. Soğuktan çok o görüntü beni korkutuyordu. Annemin öğrendiği bu şey ile bana nasıl davranması gerektiğini bilmeyen davranışları ile yanımda oturup yardım istemek için teyzemi araması, benimle tek kelime etmemesi ama üşümeyeyim diye beni kendine çekip satılmasını da unutmuyordum.

O sokak köşesinde oturup teyzemi beklerken bir aile geçiyordu önümüzden. Baba,anne, çocuk ve bir abi. Çocuk bir şey için ağlıyordu ama o kadar ağlıyordu ki o bağırdıkça benim kafamda ki düşünceler susuyordu. Baba biraz asabiydi. Çocuğun ağlamasına dayanamarak onun yanına geldi ve kolundan tuttu. Ona ağlamaması için bağırırken, abi çocuğun kolundan tuttu ve babaya bir bakış attı. Çocuğu kendi yanına alırken baba, büyük oğluna bir süre baktı ve ses çıkarmadan yeniden yürümeye başladı. O an anneye baktım, oğluna içi giderek baksa da bir şey yapamamıştı ama abi hemen onu korumuştu.

Benim kendimi keşfedip içime kapandığımdan beri arkadaşım olmamıştı, hani olur ya birinin sana sahip çıkmasını istersin. Ne olursa olsun korumasını istersin. Okula başladığımda Ali'yi ilk gördüğümde bunu hissetmiştim. İntihar etme düşüncem onu görünce geçmişti. Bir umut ona bağlanmıştım. Beni seveceğini koruyacağını düşünmüştüm. Ama yanıldım.

Ona aşık olduğumu saçma bir cesaret ile söylediğim günden beri bana etmediği işkence kalmamıştı. Ama ona öyle bir bağlanmıştım ki ondan başka kimsem yok gibi hissediyordum. Ya o olacaktı, ya da ölecektim. Ama onunla olunca da yaşıyor sayılmıyordum. Ali sadece kalbimin atmasını sağlamıştı, vücudumun eski sıcaklığına dönmesini değil.

Ali halen bir cevap bekler gibi yüzüme bakıyordu. Bugün onda babamı görmüştüm yeniden.

"Banyoya girelim, kanı temizleyelim. Sonra ben eve gideyim." dediğimde afallayarak uzun süre yüzüme baktı. Çünkü direkt olarak söylediğim bu şey, onu bırakmak istediğimi gösteriyordu. Ne kadar bunu tercih etmemi istese de yıkıldığını görebiliyordum. Kanayan eli ile bir süre gözlerimin içine baktı. Ardından sinirli ifadesine dönmeye geri çalışarak kafasını salladı.

Üzerimden kalkarken, ağlamam durmuştu. İç çekişlerim devam ederken ayağa kalktım bende. Banyoya doğru ilerlerken o da ruhsuz ve düşünceli bakışları ile arkamdan geliyordu. Yırtılmış gömleğimi kenara attım ve banyoya girdim. Ali de benimle birlikte girmişti. Her tarafım kandı  ve bu yüzden yansımamı görecek her köşeden kaçarak duşakabine ilerledim. Ali de arkamdaydı. Suyu açtığımda Ali bana bakıyordu.

Su akarken ben yandan bir el havlusu alıp, Ali'nin avuç içine bastırarak sardım. Hareketsiz bir şekilde beni izliyordu. Duş başlığını elime alıp ılık suyu ayarladım ve Ali'yi eli suya gelmeyecek şekilde ayarladım. Suyu kafasından aşağı tutarken bana bakıyordu. Sessizce duruyordu.

Eşofmanını çıkarmamıştı, bende pantolonumu çıkarmamıştım. Bir şampuan alıp saçına sürdüm, ardından kan olan her yere. Saçını kopukleyip durularken bir ara gözlerini kapatmıştı. Bir şey söylemek istiyor ama o söz ölse bile ağzından çıkmayacakmış gibi duruyordu.

Kendi saçıma ve vücuduma da şampuan sürüp kendimi Ali'nin kanından arındırırken o bana bakıyordu, suyu kapattım. Tamamen temizlenince kendi pantolonumu ve baksırımı çıkardım. Bir havlu alıp kendimi dururlarken, o halen sessizce beni izliyordu. Odasına gidip kendime göre bir şeyler buldum ve bana genişte gelse giyindim.

O ıslak üstü ve halen sert bakan ifadesi ile banyodan çıkmış bana bakıyordu. Gözlerimi ona çeviremedim. Kapıya doğru gittim, kapıyı açıp birkaç saniye bekledim. Ardından derin bir nefes alarak yüzüne bakmadan çıktım evden. Aşağı gözyaşlarım ardı ardına dökülüyordu..

---

Bir hafta olmuştu okula gitmeyeli, Ali'yi görmeyeli. Hiç gitmek istemiyordum ama biraz daha gitmezsem devamsızlıktan kalma riskim vardı.

Bu süre içinde çok düşünmüş, Çınar ile konuşmuştum. Artık sevgimi de aşkımı da içime gömecektim. Çınar sevgimin geçeceğine inanmıyordu. Çünkü bunu bir sevgi ya da aşk olarak tanımlamıyordu, zaaf olarak tanımlıyordu.

Okula doğru girerken eski alışkanlıklar aklıma gelince karnım kasıldı, gözlerim doldu. Derin nefesler alarak kendime gelmeye çalıştım. Ağlamak yoktu artık. En azından insanların içinde ağlamak yoktu.

Kapıdan içeri girdiğimde Ali'yi bankta oturmuş bir şekilde görünce yeniden ağlama hissim gelince kendime küfür ettim. Bakışları bana dönmüştü anında. Sigarasını içerken gözlerini kıstı, sinirli bakıyordu. Her zaman ki gibi. Gözlerini benden çevirdi.

Okulun binasından içeri doğru ilerlerken bir daha o tarafa bakmadım. Bana dönen bakışlar artmıştı binaya girince. Önümden geçen insanlar fısıldaşıp birbirine bakıyordu.

Nefesim hızlanmıştı bu bakışlarla, herkes üstüme üstüme geliyor gibi hissediyordum. Bakışlarında bir nefret var gibiydi. Babamın yüzünde ki o ifadeden...

Sınıfa gitmek yerine tuvaletlere doğru ilerledim. Halen bakışlar beni izliyordu. Tuvaletten girerken biri bana çarpacakken irkilerek kendini öyle bir çekmişti ki sanki dünyanın en iğrenç varlığı gibi hissetmiştim kendimi.

Kendimi tuvalete attığımda gözlerim dolu dolu olmuştu. Korku ve endişeden karnım kasılıyordu. Gidip çeşmeyi açtım ve yüzüme birkaç defa soğuk suyu savurdum. Nefesim hızlandığı için lavabonun kenarından tutunurken içeri iki kişi girdi. Kim olduklarını görmüyordum. Ardından bir daha yüzümü yıkarken arkamdan biri gelip bana yaşlanınca gözlerim yuvalarından çıkacak gibi olmuştu.

"Demek sik yemeyi seviyorsun ha..." dedi daha önce duymadığım alaylı kalın ses nefesim kesilmişti.

"İbne!"

SAVAŞMA SEVİŞ Kde žijí příběhy. Začni objevovat